Haftanın Özeti: İsrail’i kim durduracak?

0
230

İsrail ve ABD’nin Orta Doğu’da yürüttüğü saldırılar, bölge halkları arasında son on yılda Irak, Suriye ve Libya’da yaşanandan daha büyük bir milli ve dinsel boğazlaşma riski yaratıyor. Hafta boyunca NATO ile Rusya arasında Ukrayna’da yaşanan savaşın ise küresel bir savaşa dönüşme riski arttı. Hafta içinde Gazze’deki alevler Lübnan’a yayılırken Rusya, nükleer silah kullanma koşullarını genişleteceğini açıkladı. Çok büyük zorluklar içindeki AKP iktidarı Rusya ve BRICS sayesinde güç toplamaya çalışıyor. Erdoğan dağılma eğilimi içindeki AKP’yi toparlamak için dinciliği kullanıyor.

Gazze’de sürdürülen katliam şimdi Lübnan’a taşınmış durumda. İsrail bu kez de Hizbullah ile savaşma adı altında Lübnanlı çocukları ve kadınları öldürüyor. Hizbullah direnirken Arap hükümetleri seyrediyor. İsrail’in ne ekonomik ne de silah sorunu var çünkü ABD’nin başını çektiği Batılı emperyalistler onun arkasında duruyorlar. İsrail ordusu iki yedek tugayını Lübnan sınırına göreve çağırdı. İngiltere sözde yurttaşlarını Lübnan’dan tahliye etmek, gerçekte ise İsrail’e yardım etmek maksadıyla Güney Kıbrıs’taki asker sayısını 500’den 1200’e çıkarma kararı aldı. Hizbullah Batılı ülkelerde örgütlü olmadığından bu ülkelerde İsrail saldırlarına eleştiriler çok cılız kalıyor. Parlak demeçlerle yetinmeye devam eden AKP hükumeti somut iş olarak Lübnan’a 30 ton ilaç ve tıbbi malzeme taşıyan uçak gönderdiğini açıkladı.

Lübnan’da gelişen savaş Suriye ve İran’ı içine almakla tehdit ediyor. ABD ve İsrail Lübnan’da Hristiyanlarla Dürzileri Suriye’de Kürtleri ve Sünnileri; İran’da Azerbaycan Türklerini, Kürtleri ve Belucileri yedeğine alarak hem büyük bir güç yaratmaya hem de emperyalist savaşa özgürlükçü maske yaratmaya çalışıyor. Saldırılara karşı direnen güçlerin başında Direniş Ekseni geliyor. Suriye, Hizbullah, Filistin direniş hareketleri, Husiler, Irak direniş güçleri ve İran; Direniş Ekseni’ni oluşturuyor. Bu güçler doğrudan doğruya ateş hattında yer alıyor ve ağır kayıplar veriyorlar. Rusya ve Çin bu güçlerin yenilmesini istemiyor.

ABD’nin ve Batılı ülkelerin İsrail’i dizginlemeye çalıştıkları iddiaları doğru görünmüyor. İsrail’in saldırıları ABD’nin bölgeye yönelik BOP olarak formüle ettiği planlarıyla uyumludur. İsrail’in bu savaşa 10 yıldır hazırlandığı biliniyor. ABD ve Batılı ülkeler İsrail’e el kaldıranın karşısında olduklarını ortaya koyuyorlar. Saldırılar başarılı gittiği müddetçe onları desteklemeye devam edecekler. Saldırılar başarısız kaldığında ise kabahat Netanyahu’ya yıkılacak. ABD ile İsrail’in hedefi halkları birbirine düşürerek kendi güçlerini artırmaktır. Bunu halkların özgürlüğünü savunuyormuş gibi görünerek yapmak istiyorlar. Dolayısıyla yalnızca Orta Doğu halkları değil dünya özgürlük güçleri ABD emperyalizminin güdümüne girme tehdidiyle karşı karşıya bulunuyor.

Ukrayna cumhurbaşkanı Zelenski para almak ve ABD’yi uzun menzilli silahların kullanılmasına izin vermeye ikna etmek maksadıyla ABD’de bulunurken Rusya nükleer doktrinini, nükleer silah kullanılmasını kolaylaştıracak şekilde güncelleyeceğini açıkladı. Rusya Ukrayna’nın Batılı ülkelerden aldığı uzun menzilli füzelerle ülkesini vurmasını engellemeye çalışıyor, güncellemeye göre Belarus’a saldırı olduğunda da Rusya topraklarına saldırılmış kabul edecekler. Zelenski Putin’in boş tehditler savurduğunu iddia etti. NATO aslında Rusya’nın vurulması iznini verdi. Sadece o izni Rusya’yı yıkacak şekilde genişletmekte tereddüt ediyor. Kamala Harris seçilirse bunun da zamanının geleceği görülüyor.

New York’ta yapılan Birleşmiş Milletler 79’uncu Genel Kurulu mevcut uluslararası örgütlenmelerin değişmesi gerektiği yönünde yeni bir baskı yarattı. BM Genel Kurul toplantısının başlamasının hemen öncesinde, yaklaşık 130 devlet ve hükümet başkanının katıldığı BM Geleceğin Zirvesi başladı. Bu zirvede hazırlanan Gelecek Paktı anlaşması oylamaya sunuldu ve öneri 193 ülkenin 143 evet oyuyla kabul edildi “Sürdürülebilir kalkınma ve kalkınma finansmanı, uluslararası barış ve güvenlik, bilim, teknoloji ve dijital işbirliği, gençler ve gelecek nesiller ile küresel yönetişimin dönüştürülmesi” gibi başlıkları kapsayan anlaşma uluslararası kapitalist sistemde reform yapılmasını amaçlıyor. ABD bu inisiyatifi tanımış görünürken hızlı bir hamleyle onu kendi egemenliğine uygun bir çözüme bağlamaya çalışıyor.

AKP iktidarının ABD ile ilişkileri düzeltmesi beklenirken, ilişkiler tam tersi yönde gitti. ABD yönetimi AKP iktidarının özellikle ekonomide yaşadığı zorlukları kullanarak ona yeni teslimiyet anlaşmaları dayatmak istiyor. Biden-Harris yönetimi ile Erdoğan’ın arasının nasıl açık olduğu New York’taki BM Güvenlik Konseyi toplantısında görüldü. Erdoğan toplantıda İsrail’in saldırılarının durdurulması için boş sıralara uluslararası çağrı yaptıktan sonra Biden’ın liderler için verdiği yemeğe katılma planını iptal ederek geri döndü. Erdoğan’ın erkenden geri dönme kararında AKP iktidarının New York belediyesine rüşvet verdiği iddiasının gündeme gelmesinin de rolü olabileceği belirtiliyor. AKP’nin Rusya ile yakınlaşma çabası da dikkat çekiciydi. Geçmişte Ukrayna’nın NATO üyeliğine davet edilmesini savunmuş olan Erdoğan, Amerika’nın Sesi radyosuna verdiği mülakatta Ukrayna’nın üyeliğinin gündemlerinde olmadığını açıkladı.

Erdoğan ABD’de iken Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş da Rusya’daydı. Kurtulmuş, Rusya’da yaptığı konuşmalarda Türkiye’nin Çin ve Rusya’nın başını çektikleri ekonomik örgüt BRICS’e üyeliğini ve çok kutuplu dünya sistemini savundu; Filistin sorununda Rusya ile paralel düşündüklerini ve hatta Ukrayna’daki savaşa barışçı çözüm getirmeye çabalarının birileri tarafından sabote edildiğini belirtti. Kastettiği İngiltere ve ABD idi. Putin’in Numan Kurtulmuş’la özel olarak ilgilenmesi dikkat çekiciydi. Putin Rusya’ya düşmanlık yürüten ülkeleri sayarken NATO ülkelerinden Macaristan ve Slovakya yanında Türkiye’yi de hariç tuttu.

Dış haberlerimizi dünyadan ilginç bir gelişme ile tamamlayacağız. Sri Lanka’da Marksist olduğu söylenen Halkın Kurtuluş Cephesi’nin lideri devlet başkanı seçildi. Sri Lanka 1976-2009 yılları arasında Tamil Kaplanları adlı ulusal hareketin yürüttüğü savaşla hatırlanır. Tamil Kaplanları 2009 yılında katledilerek etkisiz hale getirilmişti. Halk Kurtuluş Cephesi (JVP) Sri Lanka’da iktidara karşı 1970’li ve 80’li yıllarda silahlı mücadele yürütmüş ve daha sonra da parlamenter mücadeleye önem vermeye başlamıştı. JVP 2022 yılında yaşanan halk ayaklanmasına da öncülük etti. Sri Lanka’nın 10’uncu Devlet Başkanı seçilen Anura Kumara Dissanayake 2014 yılından beri JVP’nin lideri, aynı zamanda Sri Lanka parlamentosunda milletvekilidir.

Özetimize Türkiye haberleriyle devam ediyoruz.

Sayıştay Başkanlığı Sağlık Bakanlığı’nın 2023 Sayıştay Denetim Raporu’nda büyük usulsüzlükler saptadı. Kamu-özel işbirliği modeliyle işletilen şehir hastanelerindeki yolsuzluklara işaret eden raporu CHP milletvekili Yavuz Yılmaz öne çıkardı. Hatırlanacağı üzere AKP’nin yolsuzlukları hakkındaki en önemli ifşalar AKP’nin iktidar ortağı Gülen Cemaati tarafından gündeme getirilmişti. Yolsuzluklar bilindiği üzere AKP iktidarının yumuşak karnıdır. Türkiye dünya ülkelerinin yolsuzluk endeksinde 2023 yılında 180 ülke arasında 115’inci sıradaydı. Türkiye 2014 yılından itibaren şeffaflık sıralamasında 11 puan birden kaybetti.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkan Yardımcısı’nın düğününde özel banka ve finans kuruluşlarının takı (rüşvet) kuyruğu ülkemizdeki çürümenin çarpıcı resimlerinden biri oldu. Basına yansıyan haberlere göre bankalar kendi aralarında 150 ile 350 bin TL arasında takı belirlemişler. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, konuyla ilgili soruşturma başlatacaklarını söylemiş ancak bunun bir yere varması beklenmiyor. Düğüne MHP’li isimler ve eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da katılmış. Devlet idaresinde yer tutan rüşvet yiyor, yolsuzluk yapıyor.

Ülkemizde çeteleşmenin ulaştığı yer bir polis memurunun öldürülmesiyle gündeme geldi. Ümraniye’de bir genç kendisini durduran polis memurlarından Şeyda Yılmaz’ı silahla vurarak öldürdü. Kadın polisi öldürmekten gözaltına alınan Yunus Emre Geçti isimli 19 yaşındaki gencin çetelerin eline düşmüş ve 26 sabıka kaydına sahip olduğu ve aynı zamanda bir uyuşturucu bağımlısı olduğu ortaya çıktı. Onu gözaltına alıp kameralar önünde eziyet eden polisler toplumda önemli bir sorunu gözlerden gizlemeye çalıştılar. İstanbul varoşlarında gençlik ve bilhassa sol kökenli gençlik mafya çetelerine kurban edilmektedir. Çeteleşme sadece kendiliğinden gelişmiyor; aynı zamanda devlet tarafından bilinçli olarak geliştiriliyor. Çeteleşme sosyalist hareketin birlikte ele alması gereken çok önemli bir sorundur.

Konuyla ilgili bir haber daha veriyoruz: İstanbul Gaziosmanpaşa’da, 21 Eylül akşamı bir parkta arkadaşlarıyla oynayan 15 yaşındaki Suriye kökenli Abdullatif Davvara, maskeli iki kişi tarafından silahlı saldırıya uğradı. Ağır yaralanan çocuk, kaldırıldığı hastanede yaşamını kaybetti. Katledilen Abdullatif Davvara’nın, annesini ve kardeşlerini 6 Şubat depreminde kaybettiği ortaya çıktı. Olayın aileler arasında bir husumet olduğu tahmin ediliyor. Amcasıyla birlikte Gaziosmanpaşa’da yaşayan genç, bir tekstil fabrikasında çalışıyordu.

İktidar geçtiğimiz haftalarda kamuoyunda yoğun olarak tartışılan Teğmenlerin kılıçlı yeminini kullanarak orduyu dincileştirmekte yeni adımlar atıyor. “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” sloganlarının atıldığı mezuniyet töreninde ön planda görünen devre birincisi Ebru Eroğlu ve bazı teğmenlerin TSK ile ilişkilerinin kesileceği ve Harp Okullarında eğitim, müfredat ve öğretmenlerin değiştirileceği görülüyor. Teğmenlerin hedefe konulmasının en önemli amaçlarından birisinin AKP’deki gerilemeyi durdurmak olduğu açıktır. AKP son yerel seçimlerinde ikinciliğe düştü. Suriye sorununda Erdoğan ile yakın arkadaşları arasındaki ve ayrıca AKP basını içindeki birbirine zıt yaklaşımların da gösterdiği gibi AKP bir sarsıntı içinde. CHP liderleri hiç bir şey yapmayıp otursalar belki halkın CHP’ye bugünkünden daha fazla yöneleceği açıktır. AKP yaşadığı gerilemeyi tersine çevirmeye çalışıyor.

AKP artan yoksulluk ve toplumsal çürüme nedeniyle yıpranırken CHP’de İmamoğlu, Mansur Yavaş ve Özgür Özel üçlüsünün kendi içlerindeki iktidar mücadelesi bu hafta da devam etti. Ekrem İmamoğlu CHP’nin esas yöneticisi gibi davranıyor ve Cumhurbaşkanı olma yolunda çok büyük bir çaba gösteriyor. Ekrem İmamoğlu grubu, AKP’nin yargı yoluyla kendisine siyasi yasak getirmesi ihtimalini CHP’de ve toplumda tartıştırarak iktidar yarışında biraz daha öne geçmiş durumda.

Geride bırakmakta olduğumuz haftada en önemli iç gelişmeler ezilenlerin mücadeleleriydi. Evlatları devlet tarafından öldürülen Cumartesi Anneleri’nin 1017’nci haftada Galatarasay’da buluşması gündemdeydi. Gözaltında kayıp yakınları özellikle Kürt illerinde basın açıklamaları yaptılar. Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi’nin İHD yardımıyla gerçekleştirdiği eylemlerde hasta tutsak Mehmet Emin Çam’ın serbest bırakılması talep edildi. Kürtçe üzerine uygulanan baskılara ve maden şirketlerinin çevreyi tahrip etmesine karşı mücadele yurdun çeşitli bölgelerinde sürdü. 1999 Ulucanlar hapishane katliamı, yıldönümünde protesto edildi. Büyük ozan Ruhi Su anıldı. TKP’nin örgütü olan Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi NATO’ya karşı düzenlediği yürüyüşü sürdürdü. Başkaca bir çok eylem ve etkinlikler yapıldı.

Hafta içindeki işçi eylemlerini özetleyecek olursak:

Soma’da AKP Milletvekili Ferhat Nasırlıoğlu’nun sahibi olduğu Fernas madencilikte ölümle burun buruna çalışan maden işçilerinin Bağımsız-Maden-İş Sendikası’na üye olmalarının ardından işten atılmalarıyla başlayan direniş, büyüyerek sürüyor. Gözaltılara, baskılara ve tehditlere boyun eğmeyen maden işçileri sendikalarıyla birlikte çarşamba günü Soma’dan Ankara’ya bir yürüyüş başlattılar.

Polonez işçileri fabrika önündeki direnişlerine kararlıca devam ediyorlar. Tek Gıda-İş Sendikası’na üye oldukları için işten atılan emekçiler, direnmeye başlayınca sistematik biçimde polis saldırganlığıyla karşı karşıya kalmışlardı. Fabrika patronu direnişi kırmak için kolluk kuvvetlerinin yanında Çatalca müftüsünü de devreye sokmuştu. İşçiler her türlü zorbalığa rağmen direnişlerini sürdürüyorlar.

Kamuda kalıcı hale getirilen taşeronluk düzeninin işçiler için nasıl bir güvencesizlik yarattığı çeşitli belediyelerde onlarca işçinin yakın zamanda işten atılmasıyla bir kez daha görüldü. Karşıyaka Belediyesi işçileri işlerini geri almak için belediye binası önündeki direnişlerini 48 gündür sürdürüyor. Menemen Belediyesi işçileri yaklaşık 4 aydır işlerini geri alabilmek için direniyor. Şişli’de Kakil Yazar ve Turan Aktaş iş ve onur mücadelesi için direnmeye devam ediyorlar.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’de işten ayılan işçilerin direnişi 36 gündür devam ediyor. Çankaya Belediyesi’nde kendilerine dayatılan kötü şartların yer aldığı sözleşmeyi imzalamadıkları için işsiz bırakılan Özel Öğretmenler Sendikası üyesi eğitim emekçileri, bugün belediye binası önünde direniş nöbetine başladılar. Belediye emekçileri Kadıköy’de her hafta kadrolu ve güvenceli çalışma talebiyle yaptıkları oturma eylemlerini sürdürüyorlar. Genel-İş, Hizmet-İş, Belediye-İş gibi sendikaların işten atılan ve toplu iş sözleşmesi sürecinde olan işçilerin acil talepleriyle ilgili emekçilerin gündeminden uzak şekilde oyalayıcı tavır sergilemeleri işçiler arasında tepkiyle karşılanıyor.

Gaziantep Akcanlar Tekstil firmasında pazar günü tatillerini ortadan kaldıran 7’li çalışma sistemine ve çalışanları sefalete sürükleyen vergi adaletsizliğine karşı işçilerin BİRTEK-SEN öncülüğünde başlattığı hak arama mücadelesinin ardından işten atmalarla başlayan direniş, sendikanın paylaştığı açıklamaya göre direnen işçilerin temel ihtiyaçlarının karşılanmasındaki zorluklar ve emekten yana kurumların yeterli dayanışmayı göstermemiş olmaları nedeniyle yürüttükleri mücadeleye hukuksal düzeyde devam edeceklerini açıkladılar.

İstanbul Hadımköy’de bulunan As Plastik Fabrikası’nda işyeri patronunun yetkili sendika olan Petrol-İş Sendikası’nın varlığından rahatsız olması, toplu sözleşme masasından kalkması ve ardından 10 işçiyi işten çıkarmasıyla başlayan grev-direniş devam ediyor. İşyeri patronu işçilere sendikadan vazgeçmek şartıyla yüzde yüz zam teklifinde bulunarak direnişi kırmaya çalışsa da işçiler 9 gündür coşkuyla mücadele ediyorlar.

Bursa’da bulunan Eker Süt Ürünleri Fabrikasında Tek Gıda-İş Sendikası’na üye oldukları için işten atılan 3 işçi için başlayan direniş devam ediyor.

Tuzla MKB Rondo işçilerinin grevi 30 gündür kararlılıkla devam ediyor.

Petrol-İş Gebze Şubesi’ne üye olan Tarkett işçileri daha fazla sömürü için patronun geliştirdiği sendika düşmanlığına karşı direnişlerine devam ediyorlar.

Bekaert içişleri işten atılan arkadaşları için direnmeye devam ediyor. Elba Bant işçileri sefalete karşı insanca yaşayabilecekleri bir toplu sözleşme talebiyle başlattığı grevlerine devam ediyorlar.

İşçiler direniyor ve devrimciler işçi direnişlerine öncülük ediyor ve destek oluyorlar. Çeşitli sosyalist örgütlerin birlikte düzenledikleri 20 Ekim Kartal Mitingi’ne çağrı çalışmaları da sürüyor.

Bu haftaki öğrenci gençlik haberlerine İstanbul Planlama Ajansı’nın İstanbul’da öğrenci yaşam maliyeti araştırması ile başlıyoruz. Biliyoruz ki Türkiye’de öğrenci olmak zorken büyükşehirlerde özellikle de İstanbul’da bu çok daha zorlaşmış durumda. İPA Öğrenci Yaşam Maliyeti Araştırması’na göre özel yurtta kalan bir üniversite öğrencisinin yaşam maliyeti bir sene içerisinde yüzde 57,17 oranında artış göstererek aylık 22 bin 920 TL’ye yükseldi. Üç kişilik bir evde kalan bir öğrencinin aylık maliyeti bir yıl içerisinde yüzde 49,59’luk artışla 12 bin 535 TL’den asgari ücretin de üstüne çıkarak 18 bin 750 TL’ye yükseldi. En yüksek artış kültür sanat ve kırtasiyede gözlenirken en düşük artış ulaşım ve teknoloji harcamalarında gözlendi.

Barınma sorunu bu kadar artmışken yurtlardan da öğrencilerin insanca yaşam hakkının yok sayıldığı haberleri gelmekte. İTÜ Vadi Yurtları’nın deprem güçlendirmesi gerekçesiyle kapatılmasının ardından alternatif olarak oluşturulan rektörlük konutlarında öğrencilerin 21 kişilik, tek banyolu odalara mahkum ediliyor olduğu haberleri çıkmıştı. Bu haberlerin ardından öğrencilerin haklarını araması sayesinde yetkililer, yine kötü kalitede ama 21 öğrencinin koğuş hayatı yerine biraz daha iyi şartlarda yaşamasına elveren mekanlar sağlamak zorunda kaldılar.

Okullar açılırken 6 üniversiteye daha kayyum atandı. Yıldız Teknik, İsmet İnönü, Doğuş, Sivas Cumhuriyet, Karadeniz Teknik ve Ondokuz Mayıs üniversitelerine kayyum rektör atandı.

Üniversitelerde öğrenciler zam yağmuruna maruz kalıyor. İTÜ ve MSGSÜ yemekhane ücretlerine zam yaparken, Arel Üniversitesi şehrin dışında, ulaşım imkanı olmayan kampüste, geçen sene ücretsiz servis imkanını kaldırarak, ringleri ücretli yapmıştı. Bu sene servis fiyatlarını 35 liradan 50 liraya çıkardı. Bilkent ve Medeniyet Üniversiteleri’nde ise ring seferlerinin azlığı sebebiyle öğrenciler okullara ulaşım zorluğu yaşamakta.

ODTÜ’de kadın öğrencilere ücretsiz SMEAR testi kaldırıldı! Kayyum rektör aldıkları ödeneklere rağmen bütçe yetersizliğini bahane ederek ücretsiz SMEAR testini kaldırdı.

Öğrenci gençlik hareketinde burada yer vermediğimiz liselerde yüksek okullardan daha çok sorun yaşanıyor. Öğrenci hareketinin hem durgun hem de henüz akademik demokratik mücadelenin sınırlarını aşmış durumda olmamasının en önemli sebebinin ise örgütsüzlük olduğu açıktır. Bu örgütsüzlüğün sebeplerini derinlemesine araştırmak ve aşılması için çalışmak gerekiyor.

Bitirirken yazımızın başında belirttiğimiz gibi İsrail saldırıyor, dünya seyrediyor. ABD ve İsrail Orta Doğu’da yürüttükleri saldırıda dünyanın ilerici güçlerinin enerjisini kendi amaçları için kullanmaya çalışıyor. Bu tehlike Ukrayna savaşında görüldü. Ukrayna konusunda 2014’te faşist hareketin kilit rol oynadığı Meydan Darbesi’ne ve Rus kökenli nüfusa karşı faşist saldırılara rağmen sosyal demokrat partiler, Yeşiller ve bir kısım sol ABD emperyalizminin ve NATO’nun peşinde gitti. Orta Doğu’da çok daha büyük tehlike var. İsrail ve ABD Orta Doğu’da baskı altındaki ulusal ve dinsel grupları yedeğine almanın ve halkları birbiriyle çatıştırmanın peşinde. Diğer yandan bu çatışmanın AKP iktidarına sıradan insanların gözünde nasıl bir meşruiyet ve kuvvet sağlayacağı ortadadır. İsrail ve NATO saldırganlığına karşı bir barış hareketi gerekiyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.