Trabzon’da HES’lerin Yol Açtığı Sel Felaketine Tarım Bakanı’nın Yorumu: “Allah’ın İşi”

0
2255

Trabzon’un Araklı ilçesinde dün öğlen saatlerindeki yoğun yağış sonrası yaşanan sel felaketinde, ilk belirlemelere göre 4 kişi hayatını kaybetti. Sel sonrası kaybolan 6 vatandaşa henüz ulaşılamazken 4 kişi de yaralandı.

Bölgede yaşayan kimi vatandaşların iddiasına göre sel ve ardından gerçekleşen toprak kaymalarına, yoğun yağışla birlikte Hidroelektrik Santrali’nin (HES) borularının ve baraj bentlerinin yıkılması ve patlaması sebep oldu. Valilikten yapılan açıklamada ise sele HES’lerin neden olduğu bilgisi yalanlandı.

Konuyla ilgili konuşan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli ise “Allah’ın işi.” dedi. Bakan Pakdemirli açıklamasında, “Ayın 13’ünden beri bölge yoğun yağış alıyordu. Tüm uyarıları yaptık ama en nihayetinde bu olay Allah’ın işi.” şeklinde konuştu.

KRT’de yayınlanan haber programına katılarak açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Osman Bektaş, felaketin Allah’tan geldiği yönündeki açıklamaları ve önlem alınmamasını eleştirdi ancak felaketin HES’lerle de doğrudan alakalı olmadığını iddia etti. Bölgede Soçi’den Trabzon’a kadar olan alanda küresel ısınmaya bağlı olarak su sıcaklıklarında artış yaşandığını söyleyen Bektaş, bu durumun yoğun buharlaşma, yağmur bulutlarının oluşumunda normalin üzerinde bir artış ve dolayısıyla da normalin üzerinde yağışa sebep olduğunu ve önlem alınması gerektiğini belirterek, önlemi yalnızca devletin değil vatandaşın da alması gerektiğini söyledi. “Vatandaş bilinçsizce gidip dere yatağına ev yapıyor, devlet buna ne yapsın? Vatandaşın bilinçlenmesi gerekiyor. Devlet de dere yataklarındaki yapılaşmayı önleyici, caydırıcı adımlar atmalı. Öte yandan vatandaş da sel ve heyelan afetine karşı eğitilmeli.” ifadelerine yer verdi. 

Bektaş’tan sonra yayına bağlanan Derelerin Kardeşliği Platformu (DEKAP) Sözcüsü ve Gazeteci Ömer Şan ise bu yaklaşımı eleştirerek, “Küresel İklim Değişikliği bir sebeptir ancak bu süreci tetikleyen başka etkenler de var. HES’ler, Karadeniz Sahil Yolu Projesi ve taş ocakları bölge sularının ısınmasında etkili olan iklim değişikliği sürecini tetikliyor. İnsan eliyle doğaya yapılan müdahaleyi hesaba katmadan Bakanın söylediği gibi olaya ‘Allah’ın işidir.’ demek de yanlış, olayı vatandaşın bilinçsizliğine bağlamak da yanlıştır.” şeklinde konuşan Şan, “Bölgede Artvin, Şavşat, Yusufeli’den başlayarak Giresun, Samsun ve Ordu da ele alınınca bitmiş ya da yapımına devam edilen 720’ye yakın HES projesi söz konusu. Bu barajların yapımında vadilerdeki kayalar patlatılıyor, dağlar deliniyor, dere yatakları talan ediliyor. İşte bunun sonuçlarını yaşıyoruz şimdi.

Sayın Bakan diyor ki ‘Allah’ın işi’, kendilerinin sorumlusu olduğu her pisliği Allah’a havale ediyorlar. Sayın Bakan sorumluluğu üzerine almamak için Allah’ın üzerine atıyor. Araç gönderdik diyor, sel olduktan, insanlar öldükten sonra araç ne yapacak? Regülatör bölgesinde yaşanacak bu olayın etkilerini önceden görmeniz gerekirdi. Yerinde araştırmalar, incelemeler yapılması gerekirdi. Regülatör bölgesinde yüksek miktarda su tutuluyor. Bu su bendinin yıkılacağı açıktı. 5 gün sonra ne olacağını bakanlığa bağlı personelin görmesi gerekirdi. Bakanlık veya diğer sorumlular bölgede yapılan barajların olumsuz sonuçlarını rapor etmemize rağmen bırakın bu yapıları denetlemeyi, incelemeyi, doğaya ve insana olan etkilerini hiç hesaba katmadan sürekli olarak yenilerine onay verdiler. Bu projelerle eşi dostu zengin ettiler.

Karadeniz Sahil Yolu Projesi, HES’ler ve taş ocakları bölgenin iklim yapısını olumsuz anlamda etkileyen, değiştiren ve bu felaketlerin yaşanmasına sebep olan en önemli faktörlerdir. Yaylalardan, kaynağından doğup denize döküldüğü noktaya kadar dereler barajların tünellerine hapsedildi, setlerle aşırı su depolandı, taş ocakları dere yataklarına zarar verdi ve en nihayetinde bu su denize de dökülemedi. Karadeniz Sahil Yolu derelerin denize kavuşmasının önündeki bir set işlevi görüyor. Sular denize dökülemiyor.

Dere yataklarındaki yapılarda selle oluşan su baskınları ölümlere yol açıyor. Sorun budur. Bunu görmemiz gerekir. İnsanların sel ve heyelana karşı bilgisiz veya eğitimsiz olmaları ile açıklanamayacak bu kusurların sorumluları barajlara, taş ocakları ve Karadeniz Sahil Yolu’na onay verenlerdir. Meteoroloji raporlarıyla halk uyarıldı ama önlem alınmadı deniliyor. Asıl önlem alması gereken Bakanlık çalışanlarıydı, bu sorumluluk alınmıyor sonra ‘Allah’ın işi’ deniliyor. Bu, sorumluluktan kaçmak demektir.” dedi.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.