Türkiye devrimci hareketine damga vurmuş bir devrimci: İbrahim Kaypakkaya

0
542

İbrahim Kaypakkaya, Türkiye devrimci hareketine damga vurmuş devrimcilerden biridir. Kaypakkaya, işçi sınıfının ve ezilenlerin kurtuluş mücadelesine ve sosyalizm davasına bağlılığı, mücadelede kararlılığı ve işkencede direnişi ile devrimci hareketimiz için sembol olmuştur.

Kaypakkaya geleneğinden gelen kimi arkadaşlar ve dostlar, Kaypakkaya’yı savunma adına onun bazı hatalı görüşlerini Türkiye solu için çok önemli kazanım gibi gösteriyorlar. Bunların başında Kaypakkaya’nın “Kemalizm faşizmdir” görüşü geliyor. Kaypakkaya, bu görüşüyle bir yandan solun Kemalizmden bağımsızlığını savunmaya ve ezilen ulus gerçekliğine yaklaşımını düzeltmeye çalışırken, diğer yandan Türkiye’deki anti-emperyalist, halkçı, aydınlanmacı yurtsever geleneğe sırt çevirme tutumuna düşmüştür.

“Kemalizm faşizmdir” görüşü, Kemalist yurtseverlerin sözde milliyetçi NATO’cu faşistler tarafından tasfiye edildiği koşullarda ortaya atılmıştı. O dönemde Doğan Avcıoğlu ve Yön dergisi tarafından temsil edilen Sol Kemalist hareket, emperyalizme karşı dünyanın ilk muzaffer Kurtuluş Savaşı geleneğini savunuyor, NATO’ya ve ABD emperyalizminin egemenliğine ve dinci gericiliğe karşı çıkıyordu. Bugün Colani’yi Suriye’de iktidara getirmiş olan NATO’cular, o günlerde ülkemizde Komünizmle Mücadele Dernekleri vb. vasıtasıyla dinci gericiliği geliştiriyorlardı. Emperyalizm tarafından örgütlenen dinciler, ABD emperyalizmine karşı ülkemizin bağımsızlığını savunan anti-emperyalist gençliğe karşı saldırıya geçmeden önce, İstanbul Boğazı’nda demirlemiş bulunan ve ABD emperyalizminin simgesi 6’ncı Filo’ya karşı namaz kılmışlardı.

Sol Kemalizm yalnızca emperyalizme ve gericiliğe karşı mücadelede müttefik olmakla kalmıyor, sol harekete de önemli bir insan kaynağı sağlıyordu. İbrahim’in kendisi de diğer devrimci gençlik önderleri gibi Sol Kemalist hareketten geliyordu. Ülkemizin aydınlanmasında büyük rol oynamış Köy Enstitüleri ve ilerici öğretmen hareketi Sol Kemalistti. Bu hareketin sosyalizme yönelmesi zor olmamıştır. Dolayısıyla İbrahim’in devrimci niyetlerle ulaştığı “Kemalizm faşizmdir” yaklaşımı, aynı zamanda Türkiye solunun en önemli kaynağı olan halkçı ve aydınlanmacı yurtseverliğe yabancılaşmasına yol açıyordu. Bugün de ilerici gençliğin büyük bir bölümü Sol Kemalist geleneğe yakındır. Batılı emperyalistlerin desteğindeki dinciliğin ülkemizi ve coğrafyamızı perişan ettiği süreçte, Kaypakkaya’nın Kemalizm görüşü egemen güçlerden kopma adına Sol Kemalist gençliği ve aydınları NATO’cu Sağ Kemalistlerle bir tutmaktadır. Sol görünen bu tutum, anti-emperyalist yurtsever gelenekten gençliği ve aydınları sosyalizm saflarına çekmeye hizmet edememektedir. Bu gelenekten insanları egemen güçlerin yanına itmek yerine, sosyalizme çekmek gerekiyor.

İbrahim Kaypakkaya’nın Doğu Perinçek’ten etkilenerek savunduğu sosyal-emperyalizm görüşü de Sovyetler Birliği’ni düşman belliyor, Sovyetler Birliği’ne yakın solu “sosyal faşist” ilan ediyor, sosyalist hareketin birbirine düşman kamplara bölünmesine ve hatta sol içi çatışmalara yol açıyordu. (Diğer yandan Sovyetler Birliği’ni dünya devriminin önderi gösteren siyasi hareketler, kendilerini “sosyal-emperyalizm” yanlısı, “sosyal-faşist” olarak adlandıranlara karşı “Maocu Bozkurt” diyorlardı.) Sovyetler Birliği elbette çok önemli hataları olan bir ülkeydi, ancak dünyada emperyalizme karşı mücadele eden devrimci güçlerin yanındaydı ve emperyalizmi ciddi şekilde dizginliyordu. O dönemde Küba başta olmak üzere dünyanın devrimci güçleri Sovyetler Birliği tarafından destekleniyordu. “Sosyal emperyalizm” görüşünün ne denli yanlış olduğu, Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla ortaya çıktı. Engellerden kurtulan emperyalizm, dünyayı bugünkü duruma getirdi. Bugün Filistin’de, Lübnan’da, Libya’da, Suriye’de yaşananlar da bu sürecin devamıdır.

İbrahim Kaypakkaya, sol güçlere ve sosyalist hareketin geçmişine sekter bir tutumla yaklaşıyordu. Ona göre Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve yoldaşları Komünist değil, burjuva ve küçük burjuva demokratlarıydı. İşçi sınıfı ve emekçiler için mücadele etmiş Mihri Belli ve Hikmet Kıvılcımlı gibi isimleri ise “kaşarlanmış revizyonistler” olarak niteliyordu. Bu sekter yaklaşımlar, soldaki gereksiz bölünmeleri körükleyerek Türkiye devrimci hareketinde birlik ve sağlıklı iletişim kurulmasının önünde engel oluşturmuştur.

Özetle Kaypakkaya, enternasyonalizme, sosyalist hareketin Kemalizm’den bağımsızlığına, ulusal baskıya karşı mücadeleye ve Kürt halkının devrimci potansiyeline odaklanırken önemli hatalara düştü. Kemalizm’i faşizm, Sovyetler Birliği’ni sosyal-emperyalist, THKO ve THKP-C gibi örgütleri yani Denizler ve Mahirler’i burjuva ve küçük burjuva demokrat, Kıvılcımlı ve Mihri Belli gibi sosyalist liderleri ise kaşarlanmış revizyonist olarak nitelendirerek yanılgıya kapıldı. Oysa bu isimlerin hepsi, işçi sınıfının yanında yer almış değerli devrimcilerdi. Denizler, Mahirler ve Kaypakkaya gibi devrimcileri, eleştirel bir yaklaşımla sahiplenmek gerekir.

İbrahim Kaypakkaya peygamber değil, devrimci bir insandı. Görüşlerini dönemin koşulları içinde değerlendirmek gerekir. Kaypakkaya, eleştirdiğimiz yaklaşımlarına rağmen, örnek bir devrimcidir. O, mücadeleye adanmışlığın, öğrenme ve devrimcileşme çabasının, gösterişsiz ve içtenlikli devrimciliğin, doğru bildiği yolda cesaretle yürümenin adıdır. O, bütün varlığıyla devrimci amacına yoğunlaşmış; fedakâr, kararlı ve yiğit bir devrimci idi. 18 Mayıs 1973’te katledilen, işkencede direnişin sembolü İbrahim Kaypakkaya’yı ve onun şahsında mücadelede yitirdiğimiz tüm devrimcileri saygıyla anıyoruz.

ODAK

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.