Yerli Ve Milli Sömürü: Torku

0
1638

Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı alışverişle gündeme gelen Tarım Kredi Kooperatifi’nin (Torku) iç yüzünü DİSK Gıda İş Genel Başkanı Seyit Aslan açıkladı.

Evrensel’e konuyla ilgili bir yazı yazan Aslan, Torku’nun yerli ve milli görünümünün ardında yatan gerçekleri bir bir sıraladı. Aslan’ın verdiği bilgilere göre 2007 yılından itibaren Anadolu Birlik Holding çatısı altında Torku adıyla üretim yapmaya başlayan kooperatifin yıllar geçtikçe üretimi arttı. Bu üretim artışı beraberinde işçiler açısından fazla ve ağır çalışma şartlarını getirdi. Kısacası Torku’nun üretimi arttıkça işçiler üzerindeki sömürü düzeyi de artış gösterdi. Aslan’ın işçilerin yazısının Torku’daki çalışma koşullarını aktardığı ilgili bölümü şöyle:

Anadolu Birlik Holding (Torku), bünyesinde çalışan binlerce işçinin aldığı ücret ya asgari ücret düzeyinde ya da biraz üzerinde. Hatta vergi dilimleri arttığında aldıkları ücret asgari ücretin altına inebiliyor. Eskiden kazanılmış haklar vardı, para ve parayla ölçülür ürünler, bunlar da zaman içinde geri alındı. Üretilen ürünleri bile işçiye vermiyorlar. Hemen hemen bütün işletmelerinde yaşanan durum, maksimum hızda çalışma ve verimlilik, minimum düzeyde ücret ve ağır çalışma koşulları. Görüştüğümüzde süt ve et işletmelerinde çalışan işçiler, “Bizi insan yerine koymuyorlar” diye ifade etmişlerdi yaşadıkları durumu. Özellikle et işletmesinde çalışan işçiler, boyun ve bel fıtığının çok yaygın olduğunu, kimsenin korkudan doktora gitmediğini ve rapor alamadığını söylüyor. Üzerlerinde ağır baskı olduğunu, azarlandıklarını, posta başı ve ustabaşıların, müdür ve amirlerin fabrikaları tam bir askeri düzenle, emir-komuta zinciriyle yönettiğini ifade eden işçiler, “Yaşanan işsizlik nedeniyle kimse karşı çıkamıyor yöneticilerin yaptıklarına. Esnek çalışmanın ve angaryanın her türlüsü uygulanıyor fabrikalarda. “Ne bayram ne seyran görebiliyoruz. Cenazelere ve düğünlere bile gidemiyoruz. Evimizde otururken canlı hayvan geldiğinde ölüm döşeğinde bile olsak kalkıp gitmek zorunda kalıyoruz, gitmezsek bize kapı gösteriliyor ya da paramız kesiliyor. Çok yoğun mesailer var, ama mesailerin karşılığını tam alamıyoruz. Sağlık problemimiz olduğunda acil durumlar dışında hastanelere gitme şansımız yok. İşyeri hekimleri yüzümüze bakıp ilaç yazarak tekrar işe gönderiyorlar. Yaşanan iş kazalarının üzeri örtülüyor ve kapatılıyor. Ek iş yapmak zorunda kalıyoruz. Fabrikalarda çorap ve değişik ürünler satan arkadaşlar var” diyor.

Bütün bu yaşanan baskı ve sömürü karşısında sendikalaşma istekleri var, ama işsizlik endişesi ve kaygısı bunun önüne geçiyor. Sendikalaşma adına bir şey söylense hemen işten atılmalar oluyor. Ya da sendika olacaksa, fabrika yönetimlerinin istedikleri, fabrikalarda işçilerin çalışma ve yaşama koşullarını değiştirmeyecek bir sendika olsun isteniyor. İşte yerli ve milli markamız Torku işçilerinin çalışma ve yaşama koşulları. Raflardaki ürünlerin üzerindeki janjanlı ambalajı çıkarıp attığınızda, ağır çalışma koşulları ve vahşi kapitalist sömürü ortaya çıkar. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elinde tutarak poz verdiği yerli ve milli Torku marka ürünlerin gerçeği budur.”

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.