“Avrupalı” Komünistlerin Dünyası: İsveç Komünist Partisi’nin Yaz Kampına Dair Bir Gözlem ve Değerlendirme

0
3947

Barış Onay

15-21 Temmuz tarihleri arasında İsveç Komünist Partisi’nin düzenlediği yaz kampında yer aldım. Sizlere bu altı günlük zaman dilimindeki izlenimlerimi ve görüşlerimi yazmaya çalışacağım.

Kamp, İsveç’in coğrafi olarak üç büyük şehrine eşit mesafede bir uzaklıkta bulunduğunu söyleyebileceğim, Lysekil isimli küçük bir şehire bağlı köyde düzenleniyor. Eskiden bir kiliseye ait olan arazi, şimdilerde izcilik kulüpleri tarafından kullanılıyor. Komünist Partisi kendi programına denk gelen haftada burayı kiralıyor. Önceleri İsveç’in çeşitli kıyılarında, göl çevrelerinde ve benzeri ormanlık yerlerde düzenledikleri bu kampı son on yıldır burada yapıyorlarmış.

Kampa katılanlar üç ayrı şekilde konaklayabiliyor;

a- Kişiler kendi çadırlarını getirir ve çadırda kalır,

b- Kişiler karavanları ile gelir ve karavanda konaklar,

c- Kişiler kamp alanında bulunan iki büyük yapının içinde, 3, 4 ve 6 kişilik odalarda kalır.

Kampa katılan her yetişkin hafta boyunca, görevliler tarafından önceden belirlenmiş olan iş alanlarının en az birinde, en az bir görev süresi boyunca çalışıyor. Bu görevler, kampın ilk günü gruplar halinde tüm katılımcılara anlatılıyor. Kim, hangi alanda çalışmaya gönüllü olduysa o iş alanının toplantısına katılarak görev tanımını ve yapması gerekenleri öğreniyor.

Bunlar;

a- Mutfak,

b- Temizlik,

c- Çocuk aktivitelerinde sorumluluk,

d- Gece nöbeti, şeklinde.

Acil durumlarda; eksikliği bulunan kişi yerine ekstra çalışmak için de görevli olunabiliyor.

Yemek 

Günde dört öğün yemek veriliyor. Sabah kahvaltısı, öğle yemeği, akşam yemeği ve son olarak saat sekiz gibi verilen hafif atıştırmalık öğünü. Herkes tabak çanağını yanında getiriyor. Katılımcılar yemek saatinde yemekhane salonunda sıraya girip görevliler tarafından hazırlanan yemekleri, ölçülü bir şekilde ve kendileri alıyor. Kimse kimsenin neyi ne kadar aldığını kontrol etmiyor ama insanlar fazladan yemek alarak, hiç yemek almadığı halde aç kalan kimse olmasın diye mümkün mertebe ölçülü davranıyor. Yemek sonrası verilen kahve çok cüzi bir miktarda (10 kr) da olsa ücretli. Kampta alkollü içecek satışı yok. Dışarıdan alkol getirilmemesi de özel olarak belirtilmiş. Ayrıca yemek saatlerinden sonra komün tarafından yönetilen bir bakkal açılıyor. Üzerine kâr ilave edilmeden satışı yapılan ürünler arasında çocuklar en çok dondurma ve gazoza rağbet ediyor.

Katılımcıların neredeyse tamamına yakını sigara kullanmayan insanlardan oluşuyor. Sigara içenler de kamp alanından uzakta ve ortak faaliyetleri aksatmayacak şekilde içiyorlar.

Ulaşım

Büyük şehirlerden kamp alanına katılımcılar için otobüs kaldırılıyor ve topluca seyahat ediliyor. Özel araç ile gelmek de mümkün.

Barınma

Çadırda, karavanda veya 3, 4 veya 6 kişilik odalarda kalmanın her biri ayrı ayrı ücretlendirilmiş. Karavanıyla gelenlerle çadırlarında konaklayanlar yaklaşık aynı parayı ödüyor ancak odalarda kalanların ücreti biraz daha fazla.. Kamp alanında bulunan iki büyük binada tuvalet ve banyo mevcut. Ve oldukça temiz. Binaların birisinde yemekhane salonu ve idari işlemlerin yürütüldüğü çalışma ofisi bulunuyor. Geri kalan odalar konaklama için rezerve edilmiş.

Çocuklar

Çocukların kamp alanı ayrı. Çocuklar anne babalarından bağımsız olarak, başlarında bulunan rehberler öncülüğünde kendilerine ayrılan çocuk kamp alanında vakit geçiriyor, orada düzenlenen spor ve tartışma toplantılarına katılıyor, orada yemek yiyor ve uyuyorlar. Anne babasına bağımlı olanlar ise yetişkinler bölümünde, aileleriyle beraber zaman geçirebiliyor.

Gençler 

Gençlerin genel kamp programının haricinde ayrıca kendi programları var. Çocuklarla vakit geçirmek gençlerin eğitim çalışması, spor ve diğer aktivitelerinden sonra gelen en büyük sorumluluğu. Sabah kahvaltı saatinden sonra toplanıp eğitim yapan gençler, Marksizm-Leninizm, sosyalizm, geçmişteki sosyalizm deneyimleri, Avrupa ve dünyada politik durum, kapitalizm ve çevre sorunları gibi başlıklarda tartışma toplantılarına katılıyor.

Çocuk ve gençlerin kamptaki pozisyonu

Çocuklar ve gençler ailelerinin yanında mecburen orada bulunan; kampın sıradan katılımcıları değil, aktif birer parçası olarak kendilerini hissettiriyorlar. Çocukların başlarında bulunan görevliler, onlarla ana kampa yaklaşık 1 km uzaklıkta, çadırlarda kalıyor. Onlara göz kulak olma işinde gençler, rehber görevlilere belirli gün ve saatlerde yardımcı oluyor. Çocukların görev alma ve sorumluluk bilincini, paylaşım duygularını ve kolektif yaşam alışkanlıklarını geliştirmeyi amaçlayan oyunlarla vakitlerini doldurmalarına azami önem gösteriliyor. Çocuk aktiviteleri bu amaç gözetilerek seçilmiş.

Gençlerin kamptaki canlı ve içten katılımlarını gördüğümde ilk aklıma gelen ve bazı arkadaşlarla paylaştığım düşüncem şuydu: Avrupa’da yaşayan, “anadan atadan Avrupalı” sayılan bu gençlerin sosyalist bir örgüte, sosyalist bir örgütün amaçlarına hizmet edecek şekilde organize edilen bir kampa, o örgütün ve kampın disiplinine ayak uyduracak şekilde katılmış olması düşünülünce bizdeki önyargılı görüşler boşa çıkıyor. Arkadaşlarımızın çok büyük bir kısmı, Avrupa’da yaşayan gençlerin dünyasının farklı olduğunu, bu farklılıktan dolayı da onlarla iletişim kurmanın güç olduğunu öne sürüyorlar.

Bu ve benzeri gerekçelerle, faaliyetlerimize dudak büktüğünü söylediğimiz, onlarla bu sebeplerle iletişim kurulamayacağını söylediğimiz aynı gençler şimdi bu kampta sabah erken saatte uyanıp, kahvaltılarını yaptıktan hemen sonra başlayan tartışmalara katılıyor, görev alıyor, çocuklara göz kulak oluyor, yetişkinlerle kampın yükünü paylaşıyor, bir yandan genel programa katılırken, diğer yandan kamptaki kendi özel çalışmalarına ayak uyduruyorlar.

Buradan şu sonucu çıkarıyorum: Mücadeleye, toplumsal sorunlara, kolektif yaşama, paylaşıma uzak ve ilgisiz olduğunu iddia ettiğimiz çocuklar aslında büyük ölçüde bizlerin eseri. Mücadele ile, toplumsal duyarlılıklarla ilişkisini sınırlayan ailelerin yetiştirdiği, mücadeleye uzak, burjuva yaşama ilgi gösteren, yalnızca kendi geleceği ve kariyer planlarına odaklanmış çocuklar var ve bu çocukların böyle yetişmesi onların tercihi, demek fazla subjektif duruyor. Şimdi bunu daha net görüyorum. Çocuklarımızın, hele de devrimci mücadelede deneyimi olan, bedel ödemiş, hapis yatmış, sürgünde yaşamak zorunda kalmış kimi ailelerin çocuklarının anne babalarının geçmişine tezat bir düşünce yapısı içinde olması önce insanı şaşırtıyor, sonra üzüyor. Fakat derinlemesine bakınca görülüyor ki çocuklarımızın böyle yetişmesi bizim sayemizde oluyor. Bunun sorumlusu biz yetişkinleriz.

Aksini iddia edenlerin, yani yeni nesil gençlerin devrimci mücadeleye uzak olduğunu, “başka hayaller”i olduğunu savunanların, İskandinavya’nın en gelişkin ülkelerinden birisi olan İsveç gibi bir ülkede, hiçbir gelecek kaygısı, eğitim, sağlık, barınma gibi derdi olmayan bu gençlerin “Başka Bir Dünya Yaratma Mücadelesi”ne nasıl ortak olduğunu izah etmesi gerekir diye düşünüyorum.

Kampa ailesi ile gelen gençler olduğu gibi, yalnız başına gelen gençler de var. Buraya ailesi ile gelen de, yalnız başına gelen de, gençlik bölümündeki çadırlarda kalabiliyor. Eğer isterseler odalarda da kalabiliyorlar.. Önemli olan aktivitelerde yer almaları, kolektif yaşama katılmaları..

Sunumlar, konserler, film gösterimleri, paneller: Yabancı derneklerinin katılımı, PFF’nin rolü, Ship to Gaza Organizasyonu 

Her gün bir tema etrafında, saati ve içeriği önceden ilan edilmiş olan paneller ve söyleşiler düzenleniyor. Hemen her panel ve söyleşi etkinliğinde sinevizyon cihazı kullanılarak fotoğraf ve video yardımıyla görsel destek sağlanıyor. Bu etkinliklerin bir kısmı sadece sunum şeklinde olurken, bazıları da sunum sonrası izleyicilerden gelen soruların yanıtlanması şeklinde oluyor. Bir gün boyunca belirlenmiş tek bir tema üzerine toplantılar da düzenlenebiliyor, öğleden önce bir oturum, öğleden sonra ikinci oturum şeklinde, konunun ikiye bölünerek irdelendiği toplantılar da organize edilebiliyor. Bazı günler ise öğleden önceki oturum ile öğleden sonraki oturumda farklı başlıklar ele alınıyor.

Akşamları yatmadan hemen önceki son etkinlik 21.00-22.00 arası oluyor ve bu etkinlikler film gösterimi değilse konser olacak şekilde programlanmış. 22.00’dan sonra kamp ateşi yakıp başında oturup sohbet etmek ise serbest. Bunu genelde gençler yapıyor.

Derneklerin kampa katılımı

Komünist Partisi’nin örgütlülüğü olan “Proletären FF” adlı spor kulübü / derneği, çalışmalarını anlattığı bir sunumla kampa katılıyor. Kamp alanında sabit bulunan ve her gün açılan kütüphanede, faaliyetlerinin tanıtıldığı broşür ve üyelik formlarından oluşan bir de standları bulunuyor. Proletären FF üyeleri, görevlileri ve yöneticilerinin bir kısmı aynı zamanda parti üyesi. Kulüp çalışanları Batı Sahra, Güney Afrika, Somali, Filistin, Belçika, Küba, Venezuela, Lübnan gibi ülkelerde düzenlenen uluslararası dayanışma temalı maratonlara katılmış ve İsveç’te bu alanda yürüttükleri mücadelelerini tanıtma fırsatı bulmuşlar. Bu sayede Güney Afrika, Batı Sahra, Filistin, Lübnan, Somali gibi ülkelerin dernekleri ile İsveç’te sıkı ilişkiler geliştirmiş, bu ilişkilerini Komünist Partisi’nin politik faaliyetleri ve örgütlü mücadelesi ile ilişkilendirmişler.

Kampa günübirlik olarak katılan ve sunum yapan bir diğer dernek Somali derneğiydi. Kültürel ve sosyal alanda geliştirdikleri faaliyetleri anlattılar. Göçmenlere yönelik çalışan ve üyelerinin çoğunluğu Somalilerden oluşan dernek dil, dans ve müzik kurslarının yanında sosyal hizmetler alanında yardımlar da veriyormuş. Bu süreçte Komünist Partisi’nin spor alanındaki örgütü olan Proletären FF ile geliştirdikleri ilişkiden övünçle ve gururla söz ettiler. Daha sonradan Proletären FF yöneticileri ile sohbet ettiğimizde, zaman zaman İsveç Türk Gençlik Derneği ile de çalıştıklarını öğreniyorum.

Filistin’le dayanışma organizasyonu olan “Ship to Gaza” adlı örgüt kampta sunum yapan üçüncü dernekti. 2010 yılında Türkiye’den Gazze’ye hareket eden yardım gemisi Marmara, bu dayanışma hareketinin başlangıç eylemi olmuş. Marmara isimli bu yardım gemisi İsrail askerlerince basılmış ve 9 Türk vatandaşı İsrail askerlerince öldürülmüş, geri kalanı da İsrail’de hapsedilmişti. O günden bu yana her yıl Gazze’ye gemiler gönderilmeye başlanmış ve bir kısmı parti üyesi olan bir grup insan da bu faaliyetin İskandinavya alanındaki sorumluluğunu üstlenmiş. Geçen yıl Gazze’ye giden gemilerin İsrail askerlerince bir kez daha baskına uğraması ve gemideki eylemcilerin gözaltına alınış sürecini anlatan grup üyeleri, gelecek yıl çok büyük bir filo göndermeyi tasarladıklarını ve bunun bütçesine yardım toplamak için çeşitli dayanışma geceleri vs düzenleyeceklerini anlattılar. Sunucular ayrıca dinleyicilerin kamptan ayrıldıktan sonra, yaşadıkları yerlere dönünce Gazze’ye yardım gemisine destek toplamak aracıyla eğlenceler ve dayanışma geceleri düzenleyerek, ya da daha başka yollarla bağış toplama faaliyetine katkı sunabileceklerini, buna ihtiyaçları olduğunu ifade ettiler.

Kamp, Komünist Partisi’nin “Sesini Yükselt” sloganıyla sürdürdüğü kampanyanın başlangıç günlerine denk getirilmiş. İsveç’in en güneyinden, en kuzeyine tüm ülkeyi bölgeler düzeyinde turlayacak şekilde organize edilen kampanya toplantıları şehir merkezlerinde düzenleniyor. Açık hava konserleri ve İsveç’in en ünlü sinema sanatçılarından ve aynı zamanda parti üyesi olan Sven Volter’le yapılan söyleşiler bu buluşmalara katılımı arttırıyor. Kampın beşinci gününde Lysekil şehrindeki açık hava etkinliğine topluca katılıyoruz ve şehir limanında demirleyen Gazze’ye yardım gemisini ziyaret ediyoruz.

Kampın bitimine bir gün kala çocuklar ve gençlerin de dahil olduğu futbol turnuvası düzenleniyor. Orta yaş üstü insanlar da “Bulle” diye telaffuz edilen bir oyunun turnuvasını organize ediyor. Ayrıca gençler ve çocuklardan oluşan iki takım kuruluyor ve rehberler öncülüğünde bir “bayrak savaşı” düzenliyor. Gece geç saatlerde orman içerisinde, rehberler eşliğinde birbirlerinin alanını “istila” edip karşı grubun bayrağını ele geçirmeye çalışan çocuklar ve gençler ekip olma ve grup dayanışması geliştirmesi bakımından keyifli ve bir o kadar da öğretici bu oyunu ertesi sabah heyecanla anlatıyor.

Aynı gün bir “açık artırma” yapılıyor. İkinci el kıyafetler, kitaplar, kullanılmayan elektronik eşyalar, kartpostallar, süs eşyaları, afişler ve mutfak eşyaları açık artırma yoluyla satışa sunuluyor. Değerinin beş, on katı fazlası fiyata satılan ürünler olduğu gibi, daha yüksek oranda gelir getiren satışlar da yapılıyor. Kamp süresi boyunca çocukların yaptığı elişi takılar, resimler ve süs eşyalar da sergilenip yine aynı usulle satılıyor.  Çocuklar bu yolla elde edilen gelirin, bir sonraki yılın kamp organizasyonu için kullanılacağını bilerek, oraya katkı sunduklarının farkında olarak, büyük bir özveriyle hazırladıkları ürünlerin satışından mutluluk duyuyor.

Kampın son günü, hep birlikte ortak kullanım alanlarının temizliği yapılıyor ve toplantıların düzenlendiği sahnenin demonte edilmesi işine yardım ediliyor.

Kapanış, kamp organizasyonunda görev alanların onurlandırılması, bir sonraki kamp için şimdiden yapılması gerekilenlerin bir kez daha üzerinden geçildiği bir konuşmayla yapılıyor. Konuşmayı yapan görevli, bir hafta boyunca düzenlenen eğitim toplantıları ve seminerlerde, sempozyumlarda yer alan katılımcılara, buradaki tartışmaları, burada üretilen fikirleri evinize, okulunuza, iş yerinize, mahallelerinize taşımayı unutmayın, buradaki mücadele azmini yayın, diyor.

Daha sonra çocuk korosu hep bir ağızdan bir şarkı söylüyor. Şarkının sözlerinde, gelecek biziz, biz geleceğiz, geleceği biz kuracağız, mücadeledeki yerimiz hazır, ifadeleri dikkat çekiyor. Çocukların ardından hep bir ağızdan Enternasyonal okunuyor. İsveççe olarak okunmaya başlanan marşı, kampta bulunan göçmen katılımcıların kendi dillerinde okuması duygulu anların yaşanmasına neden oluyor..

Kamp bütün katılımcılara olduğu gibi bana da “Başka Bir Dünya Mümkün” dedirttiriyor.. Bu bir haftalık süreçte İsveçli devrimcilerle bir arada olmayı büyük bir ayrıcalık olarak değerlendiriyorum. Faaliyetlerimizi planlarken ve sürdürürken İsveç devrimcilerinin pratiklerinden ve disiplinli çalışmalarından örnek alabileceğimiz çok şey olduğunu görüyorum.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.