DEMOKRASİ İTTİFAKI KALMALI

0
1019

Mehmet Tanlı/ Almanya

Öngördüğümüz ve tahmin ettiğimiz gibi 25 yıl sonra İstanbul’da yenilenen seçimi ‘’İstanbul İttifakı’’nın adayı CHP’li Ekrem İmamoğlu kazandı.

Bu seçimin en önemli zaferi Türkiye’de demokrasi isteyenlerin, ezilenlerin, cumhuriyetçilerin, halkların kardeşliğini isteyenlerin kazanmış olmasıdır.

Bu noktada başta Türk siyasetinin yeni yüzü, umudu, kampanyaların ‘’orkestra şefi’’ Ekrem İmamoğlu olmak üzere özellikle isimsiz kahramanlara, sahada partili veya partisiz çalışma yapan herkese; gerçekleri yazmaktan geri durmayan ve demokrasi bloğunu destekleyen medyanın cesur ‘‘mohikanlarına’’ yani kahramanlarına teşekkürler. Ortak vatan için böyle birlikte mücadele eden tüm insanlara selam olsun.

Ama Başkan İmamoğlu için esas iş şimdi. Uzun ve zorlu bir yol başlıyor. Çünkü Türkiye’deki siyasi idari sistem, valilik makamı, Erdoğan’ın olası seçim yenilgisi hazımsızlığı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’ndeki AKP’liler nedeniyle İmamoğlu ve 31 Mart’ta seçimi kazanan tüm diğer CHP’li başkanların önlerinde hala daha çok engeller var. Ama halk neznindeki bu destek devam ederse İmamoğlu’nun ileride daha büyük başarılara imza atacağına inanıyorum.

Uzunca seçim analizine gerek yok artık bir gerçek var ki o da Tayyip Erdoğan, kazanılmış seçimi iptal ettirerek en büyük stratejik yanlışını yaptı. Bu seçimde AKP ve adayına kaybettiren birçok faktör var. Onlardan birisi de kendilerini kibir abidesi olarak  görmeleri, halktan kopmaları, saltanat sürerek halktan uzaklaşmalarıdır.

Halkın ayrışma istememesi, kutuplaşmaya hayır demesi, ekonomik kriz, partizanlık, kendinden olanı koruma diğerlerini yok sayma politikaları, belediyenin devasa temel kaynaklarının gerici ve siyasi islami besleyen tarikatlara, vakıflara sözde inanç kurumlarına aktarılması da vicdan sahibi muhalif insanları hatta AKP’nin kendi seçmenini bile bezdirmiş. “Yeter artık buraya kadar, dur!” dedirtmiştir diye düşünüyorum.

Hiçbir başarı tesadüf değildir ama hatalardan da ders almak lazım. Bu başarıya damga vuran, Erdoğan’ın adayı Binali Yıldırım’a seçimi kaybettiren Türk-Kürt dayanışmasının kırılgan bir birliktelik olduğunu da unutmayalım.

HDP ve seçmeni küstürülmemelidir. Onların her zaman hakkını teslim etmek lazım.

Bugün CHP 31 Mart’ta İzmir hariç diğer tüm metropollerde, büyük şehirlerde kazandıysa bunda İYİ Parti’nin, solda duranların ve özellikle de HDP yöneticilerinin ve seçmeninin rolü büyüktür.

İstanbul’daki seçim zaferi CHP’ye ve bu bloğa psikolojik üstünlük sağlamıştır. Bu nedenle CHP’nin, HDP’nin eski Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ başta olmak üzere tüm tutuklu HDP’li siyasetçilerin salıverilmesi için sesini yükseltmesi gerekiyor.

Çünkü toplumdaki sosyal barış ve Kürtleri tekrar kazanmak için bu şart oldu artık.

Unutmayalım ki iktidarda AKP olduğu sürece CHP’li belediyeler öyle rahat çalışamayacaklar, gerekli maddi kaynak yaratamayacaklar. 

Bu nedenle ilk fırsatta bu bloğun genel seçimleri de kazanması gerekiyor.

Neticede seküler, cumhuriyetçi aralarında muhafazakardan sosyaliste kadar geniş bir yelpazeden halk kitleleri hakkı gasp edilen İmamoğlu’na sahip çıkmıştır.

Umarız İmamoğlu verdiği sözleri unutmaz, tutar ve elindeki bu gücü ileride iyi kullanır.

Son olarak da  Avrupa’da yaşayan buradaki modern belediyeciliği iyi derecede bilen ve  uzun yıllardır şehir idaresinde çalışan birisi olarak, CHP’li belediyelere tavsiyem şudur: burada yetişen eğitim alan, bu alanda çalışan uzman personel olan akademisyenlerimizden, politikacılarımızdan faydalanın.

Bunu yıllarca eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Başbakan Mesut Yılmaz ve Erdoğan başarıyla yaptı.

Avrupa’da sistemin içinde yaşayan ve iş yapan, çalışan birçok Türkiyeli vatandaşımız var. Onların belediyecilik alanındaki bilgi ve birikimlerini, kontaklarını, memleketlerine, Türkiye’ye yansıtmaları için mutlaka fırsatlar tanınmalıdır.

Bu bahsettiğim insanlar Türkiye’deki yerel idarelere kazandırılırsa onların sayesinde Alman şehirleriyle kardeş şehir projeleri, büyük vakıfların ve AB fonlarından yararlanılarak çok güzel sosyal projeler hayata geçirilebilir.

Bu paralar, teşvikler İspanya’ya, İtalya’ya, Portekize, Yunanistan’a akıyor iken  neden bizim belediyelere de vermesinler ki? Tüm bu bahsettiğim konular hayata geçerse uzaklaştığımız Avrupa ile Türkiye’yi ve o şehirleri yakınlaştırabilir, daha çok turisti ve yatırımcıyı ülkeye çekebilir. Bu vesileyle yeni iş yerleri yaratılabilir, işsizlik aşağıya çekilebilir…

Burada yani Almanya’daki çevremde misyonunu tamamladığına inanan tanıdığım birçok yurtsever, sosyal demokrat akademisyen var. Onlara gerekli güvence, rahat ve modern çalışma ortamı verilirse katkılarıyla  şehirlerimizin çehresi değişebilir.

Avrupa’da yaşayan Türkiyeli akademisyenler şehirlerimizi daha yaşanılır bir Avrupai şehir haline getirebilirler. Çünkü buna Türkiye’nin olağanüstü tarihi, turistik, doğal, kültürel, iklimsel ve coğrafik güzelliği müsait.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.