Devlet Kürt halkına yönelik saldırılara ve katliamlara devam ediyor. Ordu da polis teşkilatı da Erdoğan’ın ve AKP’nin iktidarlarını korumak için kent merkezlerine varıncaya kadar bombalar yağdırmakta, hareket eden her şeye ateş etmekteler.
Kent merkezleri harabeye dönüştürülmüş, günden güne sokağa çıkma yasağı alanları genişlemekte ve süresi de uzatılmaktadır. Cizre, Silopi, Sur.. her yere saldırı var, her yerde de direniş var. Saldırılarda onlarca çocuk öldürüldü. Erdoğan’ın ‘’one minute’’ sözünü hatırlatmak gerekir. Demek ki, tek İsrail’in işi değilmiş, çocukları öldürmek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan zulme karşı hendekler kazarak direnen insanları “Onları hendeklere gömeeğiz!” diye tehdit etmektedir. Bugün Kürt kentlerinde yaşanan saldırılar Suruç ve Ankara katliamlarının ve şovenizmi kışkırtarak bilinçsiz kitlelerden destek kazanma politikalarının devamıdır. Haziran ayındaki seçimlerde Erdoğan’ı ve AKP’yi kaygılandıran oy kaybı ortalığın savaş alanına dönüştürülmesine yetti. Erdoğan ve AKP iktidarda kalmak için şovenizme başvurmayı denediler. Tutacağını biliyorlardı. Oylarındaki küçük bir artışı farkettiklerinde, düğmeye basılmıştı artık. Suruç ve Ankara’daki bombalı saldırılar da halkı korkutmayı ve onu teslim almayı amaçlıyordu.
Erdoğan kendini fiilen başkan ilan etmiş ve bunu en tepeden en alta AKP’lilere kabullendirmiş olsa da başkanlığın anayasal bir zemine taşınması gerekmektedir. Erdoğan, Kasım ayındaki genel seçim öncesinde başlatılan saldırganlık ve şovenizm ile başkanlık referandumuna hazırlanmaktadır.
Erdoğan dış politikanın da bu doğrultuda sürdürülmesinden yana. Rusya’ya ait uçağın sınır ihlali yaptığı gerekçesiyle düşürülmesi ve sonrasında sürdürülen tutum ve Musul’a zırhlı araçlar ile girilmesi de milliyetçilikten faydalanma amaçlıdır. Esad’ın davetiyle Suriye’de konuşlanan Rusya için ‘’ Rusya’nın ne işi var burada’’ diyenler, görevde bile bulunmayan valinin çağrısı üzerine Musul’a asker günderildiğini açıkladılar. Suriye’de hesaplar tükenince, onun yerini Özal’ın da düşlediği Musul hesapları aldı. Ama Musul macerası Sünni ittifakı tarafından bile destek alamadı. Rusya ile yaşanan krizde yüksek perdeden çalıp söylemeye devam eden Erdoğan ve AKP’liler İsrail’in dostluğuna kaldılar. Yıllarca İsrail’e karşı efelenip durmuşlardı. Şimdi o efelenmelerin bedelini yapılacak tavizkar anlaşmalarla halka ödettirecekler. Yaşanan kriz sonrası Rusya , Erdoğan ailesinin IŞİD ile bağlantıları üzerinde durdu ve sınırda IŞİD ile petrol ticaretinin satelitten alınmış görüntülerini yaydı. Uçak düşürme eyleminin ardından Rusya bölgeye daha güçlü yerleşti. Erdoğan’ın “tampon bölge” hesapları altüst oldu.
Rusya şimdi Türkiye’nin sınırdaki uçuşlarını da engelliyor. ABD geri kalmadı ve bir yandan Türkiye’deki askeri varlığını artırırken diğer yandan da Türkiye’ye sınırlarını IŞİD’e kapatması için baskı yapıyor. Suriye sınırının neredeyse tamamı Kürt özerk bölgesi haline dönüştü. Rusya Kürtlerle ilişkilerini geliştirmeye çalışıyor ve Suriye’nin kaderinin belirleneceği uluslararası toplantılarda Kürtlerin de yer alması gerektiğini öne sürüyor. Erdoğan’ın orduyu Suudi gericiler önderliğindeki ittifakın emrine vermesi de fayda etmeyecek. Esad rejiminin ayakta kalma şansı artıyor. Erdoğan Kürt halkının direnişiyle uzlaşmak zorundadır. Rusya’ya saldırıda beklenen Amerikan desteği de alınamadı. Ama Erdoğan fiilen kurmuş olduğu başkanlık sistemini anayasal güvence kazandırmak için ve iktidarda kalmaya devam etmek içi her türlü saldırı ve tertibe başvurmaya hazırdır.