Türkiye’de emekçiler ağır sömürü koşulları altında sefalete, güvencesizliğe, işsizliğe mahkum edilirken sermaye güçleri işçilerin en ufak hak arama eylemlerini dahi bastırarak seslerini kısmaya çalışıyor. Sarı sendikacılığın, sermayenin ve kötü çalışma koşullarının arasına sıkıştırılmak istenen işçilerden enerji işçilerinin sorunlarını, DİSK/Enerji-Sen İstanbul Şube Başkanı Olcay Karabulut ile konuştuk.
ODAK: Enerji işkolunda çalışan işçilerin çok fazla sorunu var. Sendika olarak İstanbul’da örgütlenme çalışması için neler yapıyorsunuz? Enerji-Sen İstanbul 1 Nolu Şube olarak hangi alanlarda örgütleniyorsunuz?
Olcay Karabulut: Enerji-Sen İstanbul 1 Nolu Şube olarak yaptığımız toplantı sayısıyla ilgili elimizde bir istatistik veri yok ama İstanbul’da bulunan belki de bütün sendikaların yaptığı toplam sayı kadar toplantı yapmışız ve yapmaya devam ediyoruz. Bu toplantılar sadece sayı artmasına yönelik değil, bunun yanında işçi bilincini, işçilik kimliğini öne çıkarmaya yönelik toplantı ve eğitimler şeklinde ilerliyor. Şube olarak şu an İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde bulunan İSPER, İSFALT ve İstanbul Enerji şirketlerinde çalışan enerji işçileri olarak örgütleniyoruz. Bu şirketlerden İSPER ve İstanbul Enerji A.Ş’de çoğunluk bizde bulunuyor. İSFALT A.Ş’de ise Eylül sonuna kadar çoğunluğu sağlayacağız.
ODAK: Enerji işçileri iş güvenliği açısından en çok ne tür zorluklarla karşı karşıya kalıyorlar? İşçilerin karşı karşıya kaldıkları iş kazaları konusunda neler söylemek istersin?
Olcay Karabulut: Taşeron çalışma düzeni ve güvencesizlik, enerji şirketlerinde özelleştirmeler ile, az işçi ve çok iş mantığı nedeniyle şirketlere büyük karlar kazandırıyor. Sermaye sahiplerinin ve bunların aparatına dönen sarı sendikal yapıların emek düşmanı tutumları nedeniyle çalışma hayatını işçiler için daha güvencesiz hale getiriliyor. İşçilerin kullandığı ayakkabıdan tutun da kullanılan diğer malzemelere kadar her yere yansıyan “ucuzlatma” politikaları ile çalışanların hayatını ve sağlığını koruyan önleyici malzeme yetersiz kalmakta ve bunlara ek olarak ağır geçim sıkıntıları ile iş kazaları daha fazla artmaktadır. Belediye şirket işçiliği ve özelleştirmeler güvencesiz ve taşeron çalışma biçiminin kamuda ve belediyelerde kurulan kölece çalışma biçiminin en önemli yansımasıdır.
ODAK: Enerji iş kolunda işçiler çoğunlukla hangi düzeylerde ücretler alıyorlar?
Olcay Karabulut: İşçi ücretleri genelde yıllık ortalamaya baktığınız zaman dönem dönem asgari ücretin 1.5 ya da 1.6, 1.7 katına çıksa bile yıllık bazda asgari ücretin sadece bir parça üzerinde durmaktadır. Ustalık, özel yetenek ve bilgi beceri isteyen enerji alanında çalışan arkadaşların ücretleri de piyasa koşullarının çok altındadır.
ODAK: DİSK/Enerji-Sen İstanbul Şubesi olarak ve Şube Başkanı olarak İBB’ye bağlı İSPER’de yetki alma sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz? Yetki için yeterli çoğunluğu sağlayabildiniz mi?
Olcay Karabulut: Bu süreçte şubemizin kurulması çok etkili oldu. İSPER işçisi ilk defa bir şubeyi oluşturan organlarda kendi içinde, yanında ve bölgesinde çalışan arkadaşlarını gördü. Sahada çalışan birçok arkadaşımız süreç içerisinde aktif üye yapma ve sendikayı, şubeyi ve gerçek sendikal mücadele anlayışını anlatmayı kendilerine dert edindiler. Sonuç olarak içinde bulunduğumuz süreç şuan mevcutta bulunan sendikal yapıyı yüzde 40’ın bile altına iterek yetki isteyemeyecek duruma getirdi. Bu işçilerin önemli bir başarısıdır.
ODAK: Emek güçlerinin ve işçilerin dayanışma içinde birlikte mücadele etmesinin önemi üzerine neler söylemek istersin?
Olcay Karabulut: Bizi ayırmaya, başkalaştırmaya ve işçi kimliğimizden uzaklaştırmaya çalışan sermayeye ve sarı sendikal yapılara karşı öncelikle mücadelemizin ayrışmaktan değil birlikte ve organize hareket etmekten geçtiğini biliyoruz. Bu birliği ve mücadele anlayışını savunarak bulunduğumuz şubemize bağlı iş yerlerinde üye faaliyetleri yürütüyoruz. Asıl başarı bu birliği sağlamaktan geçiyor. Aynı şekilde ortak dertlerimiz ve sorunlarımız üzerine emek güçlerinin birleşmesi ve organize olması çok değerli ve olması gereken bir durumdur.
Söz Yetki Karar İşçinin, diyor ve üretenlerin yönettiği bir memleket hayalimiz var ise, insanın insan üzerinde kurduğu bütün sömürü, istismar ve iktidar biçimlerinin ortadan kaldırılması için mücadeleci güçlerinin birlikte ve yan yana mücadele etmesi bir zorunluluktur, diyorum. Teşekkür ederim.