Fransa’da virüsün bulaştığı Türk doktor yaşadıklarını anlattı: Ne yapmalı? Bu durum ne kadar sürecek?

0
969

Strasbourg’da 25 yıldır görev yapan, hastane dışında acil vakalara bakan ve SOS MEDECINS adlı tıp kuruluşunda görev yapan Türk kökenli doktor Ünsal Akkabak Fransa’da koronavirüs vakasının ilk tanıkları arasındaydı. Akkabak aynı zamanda koronavirüs salgınına da yakalandı.

Deutsche Welle’ye (DW) açıklamalarda bulunan Akkabak, virüse 21-28 Şubat tarihlerinde kayak için gittiği Kayseri’den döndükten sonra yakalandığını şu cümleler ile anlattı: “Tatil dönüşü virüs vakaları çoğalmaya başlamıştı. Eldiven ve maskeyle çalışmaya başladım. Maske yeterince olmadığından idareli kullanmak gerekiyordu. Vizeteler sırasında kimi zaman beş kat merdiven çıkıyorsunuz, maskeyle zor oluyor. Dahası, yüzde 100 koruma da sağlamıyor. Bir hafta sonra nezle gibi başladı. Aşırı derece kırgınlık, baş ağrıları hissetmeye başladım. Birkaç gün sonra test yaptırmaya karar verdim. Randevu alıp Strasbourg Hastanesi’ne gittim. Ertesi sabah sonuçlar geldi, pozitif olduğumu söylediler. O gün normalde çalışmam gerekiyordu, ancak hastalara ve başkalarına bulaştırmamak için derhal kendimi karantinaya aldım.”

“DÖRT GÜNDE BİR MUAYENE OLUN”

Akkabak, yaklaşık 2 haftalık bir karantina sürecinden sonra 2 Nisan’da işinin başına döndüğünü ifade ediyor. Kendisi gibi salgına yakalanan ve karantinada olan hastalara “Her 4 günde bir muayene olmaları” tavsiyesinde bulunan Akkabak, zatürre ve nefes darlığı gibi durumlarda muhakkak hastaneye başvurulması gerektiğini söylüyor.

“HASTALIK CİDDİYE ALINMADI, KİLİSE ETKİNLİĞİ YAYILMASINDA ROL OYNADI”

İlk olarak Fransa’nın Almanya ve İsviçre’yle sınır Mulhouse kentindeki vakalar keşfedildiğini, Mulhouse kentinde 17-24 Şubat tarihleri arasında Fransız Evanjelik Kilisesi tarafından düzenlenen uluslararası buluşmanın virüsün yayılmasında önemli rol oynadığını aktaran Akkabak, “Maske ve dezenfektan jel sıkıntısı yaşanmaya başlandı. Hastanelerin acil servislerine ve SOS MEDECINS’e gelen telefonlar aşırı derecede yoğunlaştı. Acil servisler sadece ağır vakaları almaya karar verdi. İlk haftalarda sadece nefes darlığı veya zatürre belirtileri olan kişiler hastanelere alınıp virüs testi yapıldı. Ardından devlet okulları kapattı ve karantina kararı alındı. Fakat acil servislerde yoğunluk devam ediyor” diyor.

Virüsün ilk çıktığı zaman ciddiye alınmamasının yayılmasına çok büyük etkide bulunduğunu ifade eden Doktor Akkabak, “Çin’de çıktığında tüm uzmanlar ve Dünya Sağlık Örgütü alarma geçti. Virüsü Çin’de çıktığı bölgede tutmaya çalıştılar. Ancak bir ay sonra 800 km uzakta ikinci bir yuva ortaya çıktı. Oradan yayılmaya başladı. O zaman halkın çoğu bunu ciddiye almadı. Seyahatler durmadı. Virüs uçak yolculuklarıyla yayıldı. Bunlar öngörüldüğü için insanlık tarihinde ilk defa 40 milyon kişinin yaşadığı bir bölge karantinaya alındı ama yetmedi” şeklinde konuşuyor.

“RAKAMLARI EN AZ 10’A KATLAMAK LAZIM”

Fransa’da virüse ilişkin resmi rakamların gerçeği yansıtmadığına işaret eden Doktor Akkabak, “Bu rakamları en az 10’a katlamak lazım, çünkü yeterince test yapılmadığı için çoğu vakalar bilinmiyor. İstatistikler sadece test olanları veriyor. Ayrıca testin negatif çıkması virüs taşımıyorsunuz anlamına gelmiyor. Hatalı negatifler var. Gerçek olan ölü sayısı. Tünelin ucunda değil, henüz başlangıcındayız. Rakamlar hâlâ yükseliyor. Çin modelini temel alacak olursak, bu durum üç ay sürebilir.”

KİMLER RİSKLİ?

Peki karantina uygulaması sonrasında ne olacak? Dr Akkabak bu soruya ise, “Karantina sonrası normal olarak iyileşen hastaların çoğu direnç kazanmış olacak. Acil vakaların normalde üç hafta içinde eski haline dönmesi gerekir” yanıtını veriyor. En büyük risk gruplarının “65 yaş üzerindekiler, diyabet, kronik bronşit, obezite, astım hastaları, ağır hastalıkları olanlar ve direnç düşürücü ilaç kullananlar” olduğunu hatırlatıyor. Bazı gençlerin veya herhangi bir hastalığı olmayanların da ağırlaşabildiğine dikkat çekiyor.

HASTALIĞA KARŞI NASIL KORUNABİLİRİZ?

Akkabak, “Önemli olan nefes darlığı yapmaması” diyor. Salgına karşı nasıl korunabileceğimiz konusunda ise, “Herkesin sık sık ellerini yıkaması, bir metrelik mesafeyi koruması, bireylerin solunum sistemlerini gözlemlemesi, şüpheli olanların ise maske takması”nın önemine değiniyor. Bol bol su içmenin ve sigarayı bırakmanın, bırakılamıyorsa da tüketimini mümkün olduğunca azaltmanın önemine işaret ediyor. Kimi vakalarda doktor kontrolünde antibiyotik gerekebileceğinin de altını çiziyor.

“BUNDAN SONRA HER SENE AŞI YAPTIRMAK GEREKEBİLİR”

Akkabak son olarak virüse karşı aşı geliştirmenin önemine vurgu yapıyor. Ayrıca, “Aşı gerekli, yakalanmayan kişiler için etkili olacaktır, direnç kazanacaklardır, yaygınlaşmasını engelleyecektir. Fakat ağır hastalara etki yapmaz, çünkü onlara aşı yasaktır. Bunlar için virüs ilaçları geliştirmek gerekiyor” diyor. Virüsün mütasyona uğrayabileceğini ve her sene grip için olduğu gibi aşı yaptırmanın gerekebileceğini de ekliyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.