İktidarın ülkemizi içine soktuğu durum sebebiyle başta liseliler ve üniversiteliler olmak üzere, toplumun büyük bir kesimini oluşturan gençliğin de çok çeşitli sorunlarla baş etmeye çalıştığını yakından gözlemliyoruz. Geçim derdi, geleceksizlik, barınma ve beslenme sorunları, akran zorbalığı, uyuşturucu ve çeteleşme gibi birçok problemi sayabiliriz.
Odak Dergisi olarak çeşitli liselerde eğitim gören arkadaşlarımızın sorunlarını merak ettik ve bunları öğrenmek için onlara sorular yönelttik. Böylece hem onları anlayabileceğiz, hem de ortak sorunlarımızı aşma noktasında bir perspektife sahip olabileceğiz.
Arkadaşlarımıza toplamda 8’er soru sorduk. Onlardan aldığımız cevapları “anonim” bir şekilde yayınlıyoruz. İyi okumalar…
BİRİNCİ ÖĞRENCİ (İSTANBUL)
ODAK: Bir lise öğrencisi olarak ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsun?
Ben ve benim gibi pek çok lise öğrencisi ortaöğretim süreçlerinde gerek dersleri, gerekse çevreleri tarafından zorluklarla karşılaşıyor. Bunlara örnek verecek olursak derslerden geçebilme kaygısı, arkadaş gruplarına girme kaygısı, zorbalanmaktan korkma, dalga geçilme korkusu… Bu saydığım örnekler lisenin ilk zamanları için geçerlidir. İlerleyen süreçlerde fikirlerini yaymakta yaşanan zorluklar, siyasi görüşlerin arkadaşlar arasına girmesi gibi sıkıntılar lise öğrencilerini etkiliyor.
ODAK: Çeşitli uzmanlar bilimsel ve araştırmacı eğitimin, öğrenim niteliğini arttırdığını beyan ediyor. Gördüğünüz dersler sizin öğrenme isteğinizi, okuma, araştırma ve tartışma çabalarınızı ne ölçüde teşvik ediyor?
Derslerin içeriklerini ve niteliklerini arttırdıklarını söyledikleri bütün lise öğrencilerinin malumudur. Ancak dinci bir eğitim aldığımız da ders kitaplarına bakarak anlaşılıyor. İşlerine gelmedikleri siyaset adamlarını diktatör, katil gibi sıfatlara bulayarak öğrencilerin sıralarına koyulmaktadır. Öğretmenler arasında çok ciddi kuşak farkları var. Bu da öğretim dinamiğini düşürür. Gelenekselci eğitim yanlısı olan yaşça büyük öğretmenlerin emekliye ayrılıp genç kuşaklara yer açması gerektiğini gençler olarak düşünmekteyiz. Lise öğrencilerinin çoğunda okumaya, yazmaya karşı ön yargılar var; derslerde öğretmenlerle tartışmak, karşı tez sunmak neredeyse yasak. Öğretmen en doğrusunu bilir, kuramı gençlerin adeta sinirlerini bozmaktadır.
ODAK: Gördüğünüz eğitim ve okul hayatı öğrencilerin mutluluğunu, kendilerine güvenini, birbirine, ülkesine ve insanlığa karşı sorumluluk bilincini ve davranışlarını nasıl etkiliyor?
Öğrencilerin geleceğe karşı umutları değil, önyargıları var. İleride üniversite okusalar bile kendi istedikleri meslekleri yapamayacaklarını onlar da biliyor. Bu durum önce birbirlerine, sonra insanlığa ve ülkesine karşı sevgiyi azaltıp düşmanlığı ön plana çıkarıyor. Türkiye’de alınan eğitim sorumluluk bilinçlerini ön plana değil, zorunlu ödevleri ön plana çıkarmaktadır. Zorunlu ödevlerin kaldırılması en azından ödevi bir sorumluluk haline getirilmesi milli eğitim bakanlığının vazifesidir.
ODAK: Sence öğrencilerin eğitimin şekillendirilmesindeki rolü ne kadar önemli?
Öğrencilerin eğitimi şekillendirmesindeki rolü ciddi derecede fazladır. Genç, çalışkan, azimli gençlerin karşısında koltuklarından kalkamayan adamlar duramaz. Bizler sesimizi ne kadar iyi çıkarırsak aldığımız eğitim o kadar iyi olur. Bize verilen hakkı almak için mücadele etmeliyiz.
ODAK: Ailenin lise hayatına etkisi nasıl? Üzerinde baskı hissediyor musun?
İnsanlar ailelerine göre şekillenir. Ailenin tutumu davranışları bir öğrencinin üzerinde gayet ciddi etki edebilir. Fakat bazı istisnalar var ki at gözlüklerini çıkarıp kendi istedikleri hayatı yaşamaya başlamıştır. Ailem tarafından yapılan bir baskı yok. Fikirlerimi her daim sorarlar ama üzerimde tabi ki her gençte olduğu gibi baskı var.
ODAK: Üniversite’deki eğitim hayatınız için umutlarınız ve kaygılarınız nelerdir?
Ben her şeye rağmen üniversitenin güzel bir yer olacağını düşünüyorum. Benim gibi düşünen insanların, benim mesleğimi yapacak olan arkadaşlarla aynı ortamda olmak bence paha biçilemez. Ama üniversiteyi kazandıktan sonra maalesef her şey bitmiyor. Mezun olduktan sonra işsiz kalmak en büyük olasılıklardan biri. Bu işsizlik sadece bizim cebimizi zora düşürmez ailemize karşı boynumuzu da büker benim tek kaygım üniversite bittikten sonra işimi yapamamak.
ODAK: Sorunlarınızla ilgili toplumdan, çevrenizden ve arkadaşlarınızdan beklentileriniz nelerdir? Bu sorunların üstesinden nasıl gelinebileceğini düşünüyorsunuz?
Büyüklerimizin “gençler iş beğenmiyor” söylemlerini bir kenara bırakmasını ve halk olarak el ele vererek daha yaşanabilir bir ülke tesis etmesini isterim. Bu sorunların örgütlenerek üstesinden gelebileceğimizi düşünüyorum.
ODAK: Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Yok, teşekkür ediyorum.
İKİNCİ ÖĞRENCİ (İZMİR)
ODAK: Bir lise öğrencisi olarak ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsun?
İlk olarak lisede yatılı bir öğrenci olduğum için eğitim-öğretim hayatım diğer öğrencilere kıyasla farklı olabilir. Öncelikli sorunum ülkemizdeki tüm insanlar gibi maddi yetersizlik ancak bunun yanında okulda özellikle öğretmenler ve idareciler tarafından kısıtlanmış ve yok sayılmış hissediyorum. Okullarımızda öğrencileri anlamaya çalışan bir öğretmenin veya idarecinin olmadığını, hemen hemen hepsinin öğrenciler üzerine baskılayıcı bir otorite kurma çabasında olduğunu düşünüyorum
ODAK: Çeşitli uzmanlar bilimsel ve araştırmacı eğitimin, öğrenim niteliğini arttırdığını beyan ediyor. Gördüğünüz dersler sizin öğrenme isteğinizi, okuma, araştırma ve tartışma çabalarınızı ne ölçüde teşvik ediyor?
Aktif eğitim sisteminde kendimi asla motive bir şekilde göremiyorum, gördüğüm dersler sadece ezber ve formüllerden ibaretmiş gibi geliyor. Yaptığım araştırmalarda ise tamamen kendi motivasyonum ve gayretimle ilerliyorum.
ODAK: Gördüğünüz eğitim ve okul hayatı öğrencilerin mutluluğunu, kendilerine güvenini, birbirine, ülkesine ve insanlığa karşı sorumluluk bilincini ve davranışlarını nasıl etkiliyor?
Şu anki eğitim ve okul hayatı öğrencilerin mutluluğunu kesinlikle amaçlamıyor. Aksine öğrencileri baskılayarak kendilerini ifade etmekten yoksun bırakmayı hedefliyor. Ama bu durumun bir yandan da öğrencileri birlik olmaya, beraber hareket etmeye teşvik etmesi gerektiğini düşünüyorum. Bir yandan çoğu öğrenci, “Okulda noluyorsa olsun, beni sokmayan yılan bin yaşasın” mentalitesinde bilinçsiz bir şekilde eğitim-öğrenim hayatını sürdürüyor.
ODAK: Sence öğrencilerin eğitimin şekillendirilmesindeki rolü ne kadar önemli?
Öğrencilerin eğitimdeki rolü tabi ki de yüzde yüz karar mercii şeklinde olmamalı. Çünkü sonuçta her öğrenci ergenlik çağında bir genç ve hormonlarının ve yaşının getirdiği durumla her zaman doğru kararı veremeyebilir. Ancak bu demek değildir ki öğrenciler yok sayılsın her öğrenci bir birey olduğu için bu duruma uygun muamele görmeli ve alınan kararlarda öğrenci topluluğunun görüşüne önem verilmelidir.
ODAK: Ailenin lise hayatına etkisi nasıl? Üzerinde baskı hissediyor musun?
Yatılı olduğum ve ailemden uzakta olduğum için ben şahsen aile baskısını yaşıyorum diyemem. Bu durum benim ailemle alakalı sağlıklı iletişimin bir sonucu ancak biliyorum ki bir çok ebeveyn çocuklarına inanılmaz derecede baskı uyguluyor ve okuldan alma tehditine kadar ilerleyebiliyor. Bu durumda ailelerin bilinçlendirilmesi gerektiğini savunuyorum.
ODAK: Üniversite’deki eğitim hayatınız için umutlarınız ve kaygılarınız nelerdir?
Şuan için 10. sınıftayım ve üniversiteye geçmeme daha var ancak geleceğimi düşündüğümde beni endişelendiren ilk konu üniversitede geçim kaygısı çekecek olmam, ardından ise günümüzde herkes üniversite mezunu olduğu için en iyisi olmam gerekmesi.
ODAK: Sorunlarınızla ilgili toplumdan, çevrenizden ve arkadaşlarınızdan beklentileriniz nelerdir? Bu sorunların üstesinden nasıl gelinebileceğini düşünüyorsunuz?
Sorunlarımla ilgi çevremden ve toplumdan ilk beklentim ODAK Dergisi gibi gençlere önem veren onları ve onların sorunlarını anlamaya çalışan insanların sayıca artması ve herkesin her bir gencin de birey olduğunun farkına varması. Arkadaş çevremden ise benim şuan yaptığım gibi sorunlarını dile getirmeleri rahatsız oldukları durumları çekinmeden ifade edebilmeleri.
ODAK: Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
ODAK Dergisi’ne ve emeği geçen herkese biz gençlere verdiği önemden dolayı teşekkürler.
ÜÇÜNCÜ ÖĞRENCİ (İSTANBUL)
ODAK: Bir lise öğrencisi olarak ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsun?
Bir lise öğrencisi olarak en çok sabah okula giderken zorlanıyorum. Otobüslerin yoğunluğu, okulun çok erken saatte başlaması, ne kadar erken çıkarsam çıkayım tam okul saatinde okulda olamıyorum ve bizim okulumuz diğer liselere göre çok daha erken saatte başlıyor. Bir de okul içerisindeki serseriler var tabi, insanın okuma isteğini kaçırıyorlar ve girdikleri ortamın huzurunu bozuyorlar.
ODAK: Çeşitli uzmanlar bilimsel ve araştırmacı eğitimin, öğrenim niteliğini arttırdığını beyan ediyor. Gördüğünüz dersler sizin öğrenme isteğinizi, okuma, araştırma ve tartışma çabalarınızı ne ölçüde teşvik ediyor?
Hangi ders? Çoğu dersimiz boş geçiyor. Hocalar kafalarına göre hareket ediyor. Günde sadece doğru düzgün 2-3 ders görüyorum. Matematik hocası sınıfa girdiğinde ders anlatmak yerine telefonundan kumar oynuyor ve “sizi saldım kafanıza gore hareket edin” diyor. Ama biz sabahın köründe yataklarımızdan kalkıp kar kış demeyip oraya öğrenmeye gidiyoruz. Ama kendini hoca zanneden biri geliyor ve telefonundan kumar oynuyor.
ODAK: Gördüğünüz eğitim ve okul hayatı öğrencilerin mutluluğunu, kendilerine güvenini, birbirine, ülkesine ve insanlığa karşı sorumluluk bilincini ve davranışlarını nasıl etkiliyor?
Yani bir nebze insan vardır ama ben hiç mutlu değilim. Ve bu durum ülkemden daha çok nefret etmemi sağlıyor. Tek iyi şey pazartesi ve cuma günü İstiklal Marşı okumamız. O beni bir nebze ülkeme bağlıyor.
ODAK: Sence öğrencilerin eğitimin şekillendirilmesindeki rolü ne kadar önemli?
Başka ülkelerde nasıldır bilmem ama bizim bu ülkede öğrencileri takmıyorlar ve kendi kafalarına göre hareket ediyorlar. Yani öğrencilerin bu konuda belirli bir rolü yok.
ODAK: Ailenin lise hayatına etkisi nasıl? Üzerinde baskı hissediyor musun?
Ailem bana destek oluyor. Bu nedenle üzerimde baskı hissetmiyorum
ODAK: Üniversite’deki eğitim hayatınız için umutlarınız ve kaygılarınız nelerdir?
Bir umudum var, o da istediğim mesleği kazanmak. Kaygım yok kendimden eminim ve başarıcağıma inanıyorum.
ODAK: Sorunlarınızla ilgili toplumdan, çevrenizden ve arkadaşlarınızdan beklentileriniz nelerdir? Bu sorunların üstesinden nasıl gelinebileceğini düşünüyorsunuz?
ilk önce şu anki Cumhurbaşkanı’nın değişmesi çünkü eğitimi bakanlık yönetmiyor ama çevrede de oldukça geri kafalı insan var. Bu dediğim olmazsa hiç bir şey olmaz. Onun dışında ekleyeceğim yok.
ODAK: Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Bunlar dışında söyleyeceğim bir şey yok. Acaba spor lisesi miyiz diye böyle? Diğer kişilerin de yorumlarını merak ediyorum.
DÖRDÜNCÜ ÖĞRENCİ (İZMİR)
ODAK: Bir lise öğrencisi olarak ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsun?
Dürüst olmak gerekirse bir lise öğrencisi olarak sırtıma bindirilebilecek yüklerin neredeyse tamamı bindiriliyor gibi hissediyorum. Kendi okulumda ve kaldığım pansiyonda o kadar baskılanıyoruz ki kelimelere dökemem. Daha bugün sabah 9:00 civarında neden olduğunu bilmediğim bir sebepten, “Yurt müdürü çok sinirlenmiş, disipline verecekmiş” tarzı bir bilgiyle uyandırılıyorum. Bu kadar ağır cezalar ve baskı hiçbir öğrenciye iyi gelmediği gibi bana hiç iyi gelmiyor sadece kendi kendime elde ettiğim mutluluğu ve huzuru zedeliyor. Bu yoğun baskının dışında idare değişimleriyle karşılaştığım faaliyet kısıtlamaları ise cabası. Okulda en azından faaliyet gerçekleştirebiliyorken bu da elimizden alındı ve okul benim gitmek zorunda olduğum, baskıcı, huzursuz bir ortama dönüştü.
ODAK: Çeşitli uzmanlar bilimsel ve araştırmacı eğitimin, öğrenim niteliğini arttırdığını beyan ediyor. Gördüğünüz dersler sizin öğrenme isteğinizi, okuma, araştırma ve tartışma çabalarınızı ne ölçüde teşvik ediyor?
Katıldığım hiçbir dersin benim araştırma isteğimi, kitap okuma isteğimi veya beni motive ettiğini görmedim. Öğretmenler ne kadar iyi olurlarsa olsunlar, baskıcı bir idare altında kalınca kendi motivasyonları da zedelendiğinden eskiden zevk aldığım, beni mutlu eden derslerden bile zevk alamaz oldum. Bizim okulumuza özgü durumları bırakırsam, böyle ağır bir müfredatta edebiyat, matematik gibi dersleri daha da arttırıp; belki rahatlamamızı sağlayan kitap okuma, dinlenme gibi saatler yerine de din dersleri veren huzursuz ve bilimsel yönelime aykırı bir müfredat bana hiç mantıklı gelmiyor. Bütün bunlar da birleşince içimdeki öğrenme isteği git gide azalıyor.
ODAK: Gördüğünüz eğitim ve okul hayatı öğrencilerin mutluluğunu, kendilerine güvenini, birbirine, ülkesine ve insanlığa karşı sorumluluk bilincini ve davranışlarını nasıl etkiliyor?
Genellikle olumsuz. Bunun sebebi Türkiye genelinde değişen eğitim sistemi, idareciler ve genel huzursuzluk. Ben böyle bir eğitim-öğretime maruz kaldıkça daha da baskılanmış, daha da huzursuz ve en önemlisi belki de daha da önemsiz hissediyorum. Ben orada bulunan ve onların dediğini yapmak zorunda olan bir piyondan ibaretim gibi geliyor ve bu durum ne davranışlarımı, ne çevremi, ne ailemi, ne insanlığımı olumlu etkilemiyor. Sadece benim irademin yavaş yavaş benden söküldüğünü hissettiriyor ve bunu yaşayan, hisseden tek öğrenci olmadığımı da bildiğimden genel olarak çoğu öğrencinin böyle hissetmesini sağlıyor.
ODAK: Sence öğrencilerin eğitimin şekillendirilmesindeki rolü ne kadar önemli?
Oldukça önemli, çünkü öğrenciler eğitimi görüyor. Maruz kalan özne öğrenciler zaten. İstedikleri gibi eğitilmezlerse; sevmedikleri, huzurlu olmadıkları, istemedikleri bir ortamda hali hazırda zor olan konuları öğrenmekte çok güçlük çekerler ve çekiyorlar ve çekiyoruz. Fakat tamamen öğrencilerin de karar veremeyeceğinin farkındayım lakin hiç söz hakkı olmamaları bir adaletsizlik ve baskıcı sistemin bir ürünü.
ODAK: Ailenin lise hayatına etkisi nasıl? Üzerinde baskı hissediyor musun?
Pansiyonda kalan bir öğrenci olduğumdan yoğun olmasa da ailemin pansiyonu yönetenler tarafından baskılanması beni etkiliyor. “Öğrencinizi alın okuldan!”, “Disiplin işlemlerini başlatacağım!” gibi sadece aileyi geren ifadeler kullanıldığından ailem de baskı altında hissediyor. Bu baskı eninde sonunda da bana yansıyor.
ODAK: Üniversite’deki eğitim hayatınız için umutlarınız ve kaygılarınız nelerdir?
Sağolsun bu baskıdan ve ülkeden dolayı Türkiye’de bile okumak istemiyorum. Umudumu sıfıra çekmeyi başardılar. Fakat yine de ülkeme katkım olsun istiyorum, belki iyi bir üniversite kazanıp Türkiye’de kalır, ülkeme yararım dokunur gibi hislerim de var ama yine de ana tercihim yurtdışı. Bu yoğun kaygımın sebebi ise öteki ülkelere kıyasla çok zor olan müfredat ve üniversite sınavı. Başarabileceğimi biliyorum ama başaramayacağımı düşüneyim diye ellerinden geleni yapıyorlar.
ODAK: Sorunlarınızla ilgili toplumdan, çevrenizden ve arkadaşlarınızdan beklentileriniz nelerdir? Bu sorunların üstesinden nasıl gelinebileceğini düşünüyorsunuz?
Belki de gençleri önemseyen, dayanışmaya önem veren, onların da bir birey olduğunu hatırlayan ODAK gibi dergiler, topluluklar ve kuruluşlar, bizlere bir umut olabilir. Çevremdeki kişilerin de son zamanlarda inanmaya başladığım bu amaç uğrunda, aslında mutluluk ve özgürlük uğrunda bir şeyler yapmasını, çabalamasını bekliyorum. Beni dinlemelerini, bir şeyleri değiştirmek için ses çıkarmalarını ve dayanışmayı istiyorum. Bunlar, herkesin aslında mutluluğu ve dayanışmayı istediğini anladığında gerçekleşmeye ve var olan problemler çözülmeye başlanacak. Çözmek için yavaş yavaş da olsa örgütlenip, ses çıkarıp, eylem yapıp, medyaya taşıyıp huzursuzluğumuzu ve sesimizi belli etmeliyiz. Bunu ise medyaya taşıyarak ve örgütlenerek sağlayabiliriz.
ODAK: Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Fikirlerimizi önemsediği için ODAK’a teşekkür ederim
Gece 0019. Söyleşilere birden karşılaştım. Bir göz atayım, derken baştan sona heyecanla okudum. Öğrencilerin eğitimin şekillendirilmesindeki rolleri gibi Milli Eğitim’in eminim çok zor yanıt verebileceği bazı sorulara ne kadar güzel yanıtlar! Lise sonrası geleceğini yurt dışında arayan genç arkadaş dahi ilk bakışta umutsuz görünürken aynı zamanda sorunların çözümü için dayanışma ve mücadeleyi düşünüyor.