Gidişe alışmanın ayıbı

0
774

Tülay Sönmez

Türkiye’de yine siyaset kazanı kaynamaya başladı. Vatandaşlar olarak gündeme yetişemiyoruz, gerçi siyasi otorite de bunu istiyor. Bizler bir sonraki dayatmalara kafa yorarken sırtımızdaki taş izi, yüzümüzde tokatın açtığı yara kanamaktadır.

Malum bir önceki haftaya gazeteci Levent Gültekin’e fiziki saldırı ile Meral Akşener’e cinsiyetçi saldırı ve hakaretler damgasını vurmuştu. Tek adamın muhalefet liderine gariz küfürlerine hem biz hem de kendisi çok da alıştı ve düpedüz sindiriyoruz.

Oysa ki uzun zamandır değişmeyen ve büyümeye devam eden belâlarımız var. Bir Covid 19 derdimiz var ki halen günlük 80 civarı insanımızı kaybediyoruz. Bir süredir sağlıkçı kayıpları devam ederken okullar da yüz yüze eğitim başladı. Eğitimcilerin aşıda önceliği olmaması sadece bir ilde 5 öğretmenin bu hastalıktan hayatını kaybetmesine neden oldu. Diğer taraftan Şubat ayı içerisinde 13 emekçi iş kazaları sonucunda hayatını kaybetti.

Kadına yönelik şiddette ise Şubat ayı rakamları şöyle: Yaklaşık 60 kadın şiddete maruz kaldı ve malesef 33 kadın hayatını kaybetti. Fakat bu kayıplar iktidarın gündeminden uzak. Konuyu dillendirmeye çalışan sivil toplum kuruluşları üzerinde ciddi bir baskı olmasına rağmen direnmeye, dillendirmeye çalışıyorlar.

Tüm dünyayı etkisi altına alan salgın hastalık pek çok ülkede ekonomik krize neden olduğu gibi Türkiye’yi de vurdu. Toplum, salgın ve ekonomik krizle uğraşırken Saray’ın Merkez Bankası ve Beşli müteahhit sefası kesintisiz devam etti. Lakin dövizdeki kur artışı, salgını yönetememe ve sosyal devlet anlayışından uzak tutum yüzünden perişan durumlara düşen insanlara muhalif belediyeler bir parça nefes aldırdı.

Kendi yandaşında da güven kaybeden iktidar son yapılan anketlerde ittifak olarak dahi %36 civarı bir oy potansiyeline sahip görünüyor. Ancak muhalefet de çok güven vermediği için henüz ortadaki %16 civarı kararsız oylar kapanın elinde kalacak.

İktidar tam da bu caresizlikle halkın yumuşak karnına dokunmak için Garé’ye operasyon düzenledi. Büyük bir başarısızlık, çok ciddi can kayıpları ile olay iktidarın elinde patladı.

Dinciliği ve milliyetçiliği istismar ederek saltanatını sürdürmekten yana olan Recep Tayyip Erdoğan yeni çözüm yollarını denemekten asla vazgeçmiyor. Oy oranı az da olsa Saadet Partisi’nin ittifaka destek vermesi onun için pek tabii ki kıymetli. Erdoğan için oradan gelecek %2 seçmen ile birlikte, mutlak kararsızların da dönüşü çok kıymetli ki Milli Görüş’ün hamisi Oğuzhan Asiltürk ile yakın diyaloğa geçmiştir. Gerek Temel Karamollaoğlu gerekse Oğuzhan Asiltürk bir süredir İstanbul Sözleşmesi’nin anti propogandasını yaparak feveran ediyorlardı. Tayyip Erdoğan gecenin bir yarısı sözleşmeyi tek taraflı fesh ederek ağabeylerine “güzel” bir jest yaptı.

Bahçeli’nin uzun zamandır HDP üzerinden kurduğu hayalleri için de hem fezlekeler hem de HDP’yi kapatma yolundaki adımlar MHP’yi bahtiyar etmiştir. Bu da yine kararsız şovenist tayfayı baba ocağına geri çekecektir. Evdeki hesabın çarşıya ne kadar uyacağını ise gelişmeler gösterecek.
Hiç ummadıkları şeyler de hiç ummadığımız şeyler de olabilir. Kendisini daha huzurlu kılması gereken esaslı bir hamle lazım. O ise şimdilik içi boşalan Merkez Bankası ile oyalanıyor.

Hafta böyle bitti ama kaos hızlanarak devam ediyor. Yaşadıkça şaşırmamaya alıştık, bu da bizim ayıbımız olsun.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.