Haftanın Özeti: Karanlığa Karşı Direniş ve Dayanışma 

0
330

Türkiye’yi ve bölgemizi karanlığa sürükleyen tek adam rejimine karşı direnişler birdenbire yükseldi. Halkımız için özgürlük, güvenlik ve refah sorunu olan bu rejime karşı hafta içinde ülkede kitlesel direnişler gelişmeye başladı. Gençliğin direnişlerde önde olması dikkat çekiyor. Haftalık özetimize Türkiye’de yaşananlarla başlayacağız. 

Haftanın en önemli gündemi iktidarın İmamoğlu’na saldırısı ardından gelişen protesto gösterileri oldu. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun önce diploması iptal edildi. Ertesi gün ise onunla birlikte 100’ü aşkın kişi “yolsuzluk” ve “terör soruşturması” iddiaları ile gözaltına alındı. CHP’nin halkı eyleme çağıracak şekilde itiraz etmesi Türkiye’nin hemen hemen her yerinde AKP’ye karşı birikmiş öfkenin açığa çıkmasına yetti. 

İstanbul’da İBB binasının bulunduğu Saraçhane ile Ankara, İzmir gibi iller başta olmak üzere yurdun dört bir yanında protesto gösterileri düzenlenmeye başladı. Eylemlere gençliğin yoğun katılım gösterdiği görülüyor. Son süreçte yayılan “bu gençlerden bir şey olmaz” söylemlerinin aksine, üniversiteli ve liseli gençlik yurdunu en önde savunuyor. İmamoğlu’na yapılan haksızlığa itirazla başlayan eylemlerin, İmamoğlu’nu aştığı gün gibi ortadadır. İtiraz edilen, AKP karanlığıdır. 

Direnişin yurtsever ve cumhuriyetçi muhtevaya sahip olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. Alanda Türk bayrağı taşıyan insanlara sorduğumuz, “Kapitalizmi mi tercih edersin yoksa sosyalizmi mi?” sorusuna birçok genç solcu olduğu cevabı ile karşılık verdi. Bir yandan, “Faşizme karşı omuz omuza” sloganları, bir yandan taşınan Türk bayrakları, bir yandan hep bir ağızdan söylenen İzmir Marşı gibi marşlar ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” türünden sloganlar… Mevcut tablo Türkiye devrimci hareketinin yurtsever ve aydınlanmacı geleneğinin direnişçi potansiyelini ortaya koyuyor. Yaşanan uyanış 68’deki süreci akla getiriyor. 

Odak olarak süreçle ilgili yaptığımız açıklamada, gözaltıların AKP iktidarının baskı ve terör politikasını daha ileri götürmek amacıyla yapıldığını, bu nedenle eylemlerin meşru olduğunu belirttik. Bununla birlikte, “Eğer anti-emperyalist Türkiye solu, bu direnişi bir fırsat bilerek kendi içinde Türk ve Kürt ulusalcılarından bağımsız bir koordinasyon oluşturabilirse, yapılan eylemler halk yararına sonuçlar biriktirecektir” çağrımızı yineliyoruz. Devrimci hareketler, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!” sloganının yalnızca halkı değil, biz örgütleri de kapsaması gerektiği bilinci ile hareket etmeli, omuz omuza mücadelemizi büyütecek bir kurumlaşma yaratmak için hareket etmelidir. 

Suriye’de gerçekleştirilen Alevi katliamı Türkiye’de ve dünyada tartışılmaya devam ediyor. Hatırlanacağı üzere katliam Türkiye’nin birçok bölgesinde düzenlenen protesto gösterileriyle lanetlenmişti. Bir önceki hafta İstanbul, Ankara, İzmir, Hatay gibi illerde düzenlenen gösterilere ilgi yoğundu. Bu hafta ise Sivas’ta düzenlenen eyleme biz de katıldık. Katliamlar yurt dışında da çeşitli bölgelerde protesto gösterileriyle karşılandı. Almanya’nın Münster ve Köln kentlerinde; Fransa’nın Paris kentinde; İsveç’in ise Göteborg kentinde düzenlenen eylemlere katıldık. Köln’de düzenlenen eylemde, Suriye’deki Kürt hareketinin HTŞ ile yaptığı anlaşma da sert bir biçimde kınandı. 

Suriye’deki Alevi nüfusunun İsrail’in etkisi altına alınması yolundaki propagandalar dikkat çekicidir. Suriye’de ABD emperyalizmi ve NATO ile iş birliği içindeki Kürt siyasal hareketi Alevileri ve Dürzileri kendi inisiyatifi altına alarak güçlenmek istiyor. Katliamların en yoğun anında ise Mazlum Abdi ve Colani arasında yapılan ve HTŞ’ye siyasi destek kazandıran anlaşmaya dahi, “Alevileri kurtarıyor” görüntüsü verilmeye çalışıldı. Bölgede anti-emperyalist direniş Batı tarafından paramparça edilmeye çalışılıyor.  İsrail yanlısı propagandanın sol saflarda yayılmasına karşı durulması gerekiyor.

MHP’nin çağırısı ile başlayan yeni çözüm süreci tartışılmaya devam ediyor. PKK liderlerinden Duran Kalkan yaptığı açıklamada kendilerinin silah bırakmasının ancak Öcalan’ın fiziki özgürlüğü ile mümkün olacağını belirtti. Kalkan elbette bunun mümkün olmadığını biliyor. Amaçlarının, Öcalan’ın doğrudan muhatap alındığı süreci devam ettirmek olduğu görülüyor. MHP lideri Bahçeli ise PKK’ye yeni bir çağrı yaparak, bir an önce kongrelerini toplamalarını ve fesih kararı almaları gerekliliğini tekrarladı. Bahçeli tarih olarak 4 Mayıs’ı, yer olaraksa Muş’un Malazgirt ilçesini önerdi. DEM Parti’nin Muş’un Malazgirt ilçesinde PKK’nin silah bırakmak için toplanmasına yardımcı olacak koşulları hazırlamasını da tembihledi. MHP ile DEM Parti arasındaki karşılıklı sempati alışverişi sürüyor.

İşçi haberleriyle devam ediyoruz. AKP’nin “darbe” olarak nitelendirilen baskılarına karşı düzenlenen protesto eylemlerinde kuşkusuz işçiler de yer alıyor. Öte yandan işçiler sendikal-demokratik eylemlerine de devam ediyor. 

Kocaeli’nde bulunan ve 370 kişinin çalıştığı Tezcan Galvaniz işçileri düşük ücretlere, baskılara, işçi, işçi sağlığı ve güvenliğini ihlal eden keyfi tutumlara karşı insanca yaşama talebiyle grevlerine 12 gündür devam ediyor. Özçelik-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu işyerinde fabrika patronu işçilere yüzde 8’lik zam teklif etti. Aynı işyerinde bugüne kadar 4 işçi iş kazasında hayatını kaybetmişti. 

İzmir’de Tek-Gıda-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu ve yaklaşık 1700 işçiyi kapsayan Sünel Tütün, Oryantal Tütün ve TTL Tütün fabrikalarında emekçiler insanca yaşayabilecekleri haklı talepleri için başlattıkları grevlerini kararlılıkla sürdürüyor. Tek Gıda-İş Sendikası’nın örgütlenmeye çalıştığı Eker Süt fabrikasında çalışanların işten atılmasına ve işçilerin sendikalaşma haklarının gasp edilmesine karşı başlayan direniş devam ediyor. 

İBB bünyesinde çalışan ve toplu sözleşme görüşmelerinde taleplerinin dikkate alınmasını isteyen enerji işçileri, üyesi oldukları DİSK Enerji-Sen öncülüğünde haklarını savunmayı sürdürüyor. İşçiler, emeğini ve geleceğini kararlıkla savunurken iktidarın baskılarına karşı da tepkilerini dile getiriyorlar.

BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen’in tutukluluğu 34 gündür devam ediyor. Gaziantep Başpınar’da kölece çalışmaya ve düşük ücretlere karşı işçilerin haklarını savunduğu için hakkında iki ayrı dava dosyası açılarak tutuklanan Mehmet Türkmen’in keyfi tutukluluğuna yapılan itirazlar 3. kez reddedildi. BİRTEK-SEN Sendikası ve dayanışmacı güçler tutuklama zorbalığına karşı itirazlarını sürdürüyor.

14 Mart’ta ülkemizde en az 27 şehirde sağlık çalışanları haklarını savunmak ve yaşadıkları sorunlara çözüm üretilmesi için 1 günlük fiili grev gerçekleştirerek seslerini duyurmaya çalıştı.  

DİSK/Limter-İş Sendikası’nın işçilerin hakları için Tuzla Kuzey Star Tersanesi önünde başlattığı haklı direniş 14. günün sonunda kazanımla sonuçlandı. İşçilerin kıdem, ihbar, yıllık izin haklarının verileceği ve yapılan şikâyetlerin geri çekileceği belirtildi.  

Birleşik Metal-İş Sendikası üyesi işçilerin Kocaeli’nde bulunan ve yaklaşık 300 kişinin çalıştığı Kaynak Tekniği fabrikasında başlattıkları grev 43 günlük direnişin ardından kazanımla sonuçlandı.

İzmir Kemalpaşa’da bulunan ve Petrol-İş Sendikası Aliağa Şubesine üye olan Temel Conta işçilerinin grevi 103 gündür kararlılıkla sürüyor.

Çağrı-İş Sendikası’nın işten çıkartmalara ve baskılara karşı Telus Dijital şirketine karşı başlattığı direniş 71 gündür devam ediyor.

Halkın hak ve özgürlükleri için geliştirdikleri eylem ve etkinlikler ile devam ediyoruz… Cumartesi Anneleri, 1042. haftalarında 34 yıl önce gözaltına alınarak kaybedilen Yusuf Erişti için adalet taleplerini yineledi. 

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve onunla birlikte gözaltına alınan 100’ün üzerindeki insanın gözaltına alınması ile başlayan ve ardından AKP’nin yarattığı karanlığa karşı protestoya dönüşen direniş günlerdir devam ediyor. Eylemlere yüz binlerce kişinin katıldığı ifade ediliyor.

Protestolar yalnızca İstanbul ile sınırlı değil. Birçok ilde gerçekleşiyor. CHP 14 büyükşehir ve 21 ilde miting çağırısı yaptı. Gösterilere karşılık olarak İstanbul Valiliği 19-23 Mart tarihleri arasında her türlü toplantı ve gösteriyi yasakladığını belirtti. Benzer şekilde, İzmir ve Ankara’da da 21-25 Mart tarihleri arasında beş günlük yasaklar getirildi. Halk elbette bu yasakları dinlemiyor. 

Gösterilerde protestocular ile polis arasında çatışmalar da yaşanıyor. Polisin genel olarak sakin olmasının tembihlendiği hissedilse de, ara ara çok sert şekillerde saldırılar gerçekleştiriyor. Örneğin birçok protestocunun doğrudan yüzü hedef alınacak biçimde plastik mermiler sıkıldı. Yapılan gözaltılarda gençlere orantısız bir şekilde saldırıldığı görüldü. Çeşitli uzuvları kırılan, zedelenen birçok örnek görülüyor. Ankara’da gözaltına alınan kadınlara “çıplak arama” yapılmaya çalışıldığı ifade edildi. Bunlar, AKP’nin ele geçirdiği kolluk kuvvetlerinin halka nasıl nefret duyduklarının göstergeleridir.

ODTÜ direnişinde 50’den fazla kişinin gözaltına alındığı bildirildi. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya bu zamana kadar 343 kişinin gözaltına alındığını duyurdu. Aralarında arkadaşımız Kadir İnanç’ın da bulunduğu çok sayıda genç, ülkesine ve halkına sahip çıkmak için baskınlarla gözaltına alındı. 

Ankara’da ODTÜ’de okuyan gençliğin başlattığı ders boykotunun tartışılıyor olduğu görülüyor. Öğrenci gençlik, “Madem ODTÜ’den arkadaşlarımız boykotta. O halde bizler de derslere girmeyelim” düşüncesinde. Böyle anlarda birlik duygusu, dayanışma eğilimi oldukça yüksek oluyor. AKP yıllardan beri “ilerici” olarak adlandıracağımız kitleyi sol liberalizm ve bireycilik gibi eğilimlerle ülkesine ve halkına duyarsız hale getirmeye çalışıyordu. CHP’nin ise her geçen gün sağcılaştığı; topluma zenginlerin yolunu, emperyalist güçlerle bir biçimde uzlaşmayı öykündürttüğü açıktı. Ne yapılırsa yapılsın, toplumda sosyalist değerlere açık bir eğilim olduğunu bu yaşananlardan görüyoruz. Birlik, direniş ve dayanışmanın bu halka kazandıracağını biliyoruz. 

Dünyadan gelişmelerle özetimizin sonuna yaklaşıyoruz. İsrail Filistin’le ateşkesi ihlal etti. Her gün onlarca ve yüzlerce Filistinli öldürülmeye devam ediliyor. Trump yönetimi bu katliamın arkasında dururken Filistin halkı direnişini sürdürüyor. Suriye’de Alevi katliamı yapan HTŞ iktidarı Filistin’le dayanışma yerine Lübnan sınırına asker yığıyor. Amaçları Alevilere Hizbullah’tan yardım gelmesini önlemektir. ABD, İsrail ve Batılı emperyalistler Yemen’i dize getirmek için her gün bomba yağdırıyor. Husiler maruz kaldıkları çok yoğun saldırılar karşısında İsrail’e ve körfezdeki İsrail ve ABD gemilerine füzeler göndererek yanıt veriyorlar. Rusya tamamıyla Ukrayna savaşına yoğunlaşmış durumda ve hem Suriye’deki Alevi katliamına hem de Filistin halkına ve Husilere karşı saldırılara ses etmeme konusunda ABD ile anlaşmış görünüyor. İngiltere ve AB ülkeleri Alevi katliamı hakkında sözde ne derslerse desinler pratikte Colani tarafında yer aldılar. Bu ülkeler iktidarın Türkiye’deki saldırılarına karşı da aynı iki yüzlü tutumdalar. İktidarı sözde eleştirirken pratikte AKP yanındalar.

Ülkemizde gelişen kitlesel direnişler gençliğin devrimci potansiyelini ortaya koyuyor. Türkiye işçi sınıfı ve emekçilerinin potansiyeli de hesaba katıldığında nasıl bir ülkede yaşadığımızı görme olanağına kavuşuyoruz. Bu süreçte yaşanacak iniş ve çıkışlar nedeniyle özellikle gençlik içinde kuşkusuz umutsuzluğa düşenler olacak. Süreci dikkatli izleyenlerin gördüğü gibi Cumhuriyet Mitingleri ve Gezi Direnişi’nden bu yana Türkiye’yi ve bölgeyi değiştirecek güçlü bir hareket potansiyeli olgunlaşıyor. Hesaplarımızı her yaşanan terslik üzerine yılgınlığa düşenlere değil kendisini zaman zaman ortaya koyan dipteki bu muazzam potansiyele bakarak yapmalıyız. Yurdumuzdan, halkımızdan ve mücadeleden umudumuzu asla kesmeyelim. Biz kazanacağız. Yeter ki örgütlenme ve birlik yolunda mücadele edelim. 

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.