Haftanın Özeti: Savaş hazırlıkları hızlanıyor

0
597

Hafta boyunca dünya kaynamaya devam etti. Rusya Kırım Köprüsü’nde bombalı araç patlatılması üzerine Ukrayna’yı füze yağmuruna tuttu ve özellikle enerji tesislerini vurdu. Ukrayna rejimi Avrupa ülkelerine elektrik satmayı durdurduğunu ve Rusya’nın füze saldırılarının köprü sabotajından önce planlanmış olduğunu belirtti. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, “Rusya savaşı kazanırsa NATO kaybetmiş olacak” dedi. Süratle Ukrayna’ya daha gelişmiş silahlar gönderme kararını aldılar. Almanya Ukrayna’ya yeni hava savunma sistemi göndererek işe başladı.

Ukrayna ordusu doğuda Luhansk ve Donetsk bölgesine ve güneyde Zaporijya’ya on binlerce asker yığmış durumda ve saldırılarını sürdürüyor. Rusya kısmi seferberlik kararının ardından asker toplamayı sürdürürken, ABD yaklaşan kışa rağmen Ukrayna saldırılarının başarılı olacağını umuyor. Batılı güçler tarafından nükleer saldırı tehdidiyle karşı karşıya olduğunu iddia eden Belarus hükümeti de Rusya ile ortak ordu oluşturma kararı aldı. Batılılar Rusya’nın kritik cephanesinin tükenmeye yaklaştığını ve ekonomik ambargo nedeniyle yeni cephane üretmeyeceğini düşünüyorlar. Biden yönetimi Rusya devletinin Ukrayna taarruzu karşısında taktik nükleer silah kullanmasını bekliyor. Bu durumda Rusya’nın Çin ve Hindistan ile ilişkilerinin kopacağını hesap ediyor.

İskandinavya ve Baltık ülkeleri ABD-İngiltere ekseni yanında savaş kışkırtıcısı tutumlarını sürdürüyorlar. İsveç eski başbakanlarından Carl Bildt, Putin düşürülmeden savaşın bitmeyeceğini belirterek ABD’ye tercüman oluyor. İsveç Başbakanı Magdalena Andersson Rusya’yı Kuzey Akım petrol boru hattına yapılan sabotajın araştırılmasına katmayacaklarını açıkladı. Bunun üzerine Rusya hükümeti bu durumda araştırmanın sonucunu tanımayacağını belirtti. Sabotaj, bilindiği gibi, İsveç karasularında yapıldı. Bu durumda saldırının araştırmasını saldırgan NATO ülkeleri yapmış olacaklar. İsveç Genelkurmay Başkanı’nın devlet kurumlarını savaş durumuna hazır olmaya çağırması İsveç devleti üzerindeki kuşkuları artırdı. Bu aşamadan sonra İsveç’in petrol boru hattının tamir edilmesine de izin vermeyeceği düşünülebilir.

Avrupa’da Rus düşmanlığı devam ediyor. Dünyaca ünlü Rus orkestra şefi Valeri Gergiev, Putin’in karşısında yer almayı reddettiği için İsveç Kraliyet Akademisi’nden de atıldı. Daha önce Almanya’dan da atılmış olan Gergiev AB ülkelerinde istenmeyen ve yok sayılan insan durumuna getirilmişti. Nobel Barış Ödülleri’nin geçtiğimiz hafta Ukraynalı, Rus ve Belaruslu Putin karşıtlarına verilmesi ile bu olay Batılı güçlerin her şeyi nasıl politikleştirdiklerini gösterdi.

ABD eski devlet başkanı Trump Rusya’yla savaşın böyle sürmesinin sonuçlarının çok kötü olacağı konusunda uyardı. Benzer uyarıyı ABD eski Dışişleri Bakanı Kissinger da yapmıştı. NATO eski başkanlarından Danimarkalı Rasmussen ise NATO’nun bir an önce Rusya ile anlaşıp Çin’e yönelmesi gerektiğini söyledi. Bilindiği gibi Çin ekonomik gelişkinlik olarak ABD’ye yetişmek ve onu geride bırakmak üzeredir. Çin dünya ülkelerinin üçte ikisini kapsayan İpek Yolu Projesi ile dünya çapında eşsiz bir güç durumuna gelmeye çalışıyor. ABD asıl hesaplarını Çin’in önünü kesmek üzerine kuruyor. Ukrayna savaşı, AB ülkelerini kendi etrafında birleştirmek ve mevcut Rusya hükümetini yıkarak zayıflatılmış Rusya’yı yanına almak maksadıyla gündeme getirdi. Taraflar arasındaki iddialaşma bir nükleer savaş tehlikesini arttırırken Rusya’nın direnç göstermesi ABD egemen güçleri ve NATO içinde bazı tereddütler yaratıyor.

Fransa Maliye Bakanı ABD’nin Ukrayna’daki savaşı istismar ederek Avrupa’yı yoksullaştırdığını ve kendisine bağımlılaştırdığını, doğal gazı Avrupa’ya kendi ülkesindeki fiyatın 4 katı fazlasına sattığını belirtti. AB Dış Politika Şefi Josep Borrell geçtiğimiz Pazartesi günü AB ülkeleri büyükelçileriyle yaptıkları konferansta, Avrupa’nın refahını Rusya ve Çin’e borçlu olduğunu söyledi. ABD’nin AB ülkelerine bugün sağladığı olanakların da bir ay sonraki ara seçimlerde veya 2 yıl sonraki başkanlık seçimlerinde ortadan kalkabileceğine işaret etti.

ABD’de 1 ay sonra ara seçimler var ve iktidardaki Demokrat Parti’nin seçimlerde başarısız kalacağı görülüyor. Eğer Demokrat Parti Temsilciler Meclisi ya da Senato seçimlerinde başarsızlığa uğrarsa Biden’ın, politikalarını hayata geçirmesi zorlaşacaktır.

Kılıçdaroğlu’nun “türban pasını gole çevirmek”le meşgul olan Erdoğan, dün (13 Ekim) Astana’da Putin ile görüştü. Erdoğan Rusya ile Ukrayna arasında arabuluculuk için gönüllü oldu. Putin ona Ukrayna’nın Türk gazı boru hattına sabotaj yapmasını önlediklerini ve Türkiye’yi Avrupa’nın doğal gaz merkezi yapmak istediklerini söyledi. Bu önerinin hayata geçmesinin önünde engeller vardır fakat öneri Erdoğan iktidarı için çok büyük bir olanaktır.

Hafta boyunca ABD’de geziler yapan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ise, Ukrayna savaşında ABD-İngiltere ve NATO tarafında oldukları mesajını verdi. Brezilya’da sosyal demokrat Lula’nın partisi, Ukrayna’da NATO’nun yenilmesini isterken Türkiye’de Kılıçdaroğlu tam tersi bir çizgide gidiyor. O, iktidara gelmenin esas yolunu Batı’nın desteğinde görüyor; hatta belki de ABD emperyalizminin Ilımlı İslam politikasını devam ettirmek istiyor. Kılıçdaroğlu’nun bu siyaseti CHP’nin ilerici kitlesine ve Kurtuluş Savaşı geleneğine yabancıdır.

AKP bir yandan dinciliği koyulaştırırken diğer yandan da basına sansür getirmekle meşgul. Basına yeni yasaklar getiren sansür yasası teklifinin maddeleri jet hızıyla kabul ediliyor. Basın yasası, seçimlerin anti-demokratik koşullarda geçeceğini göstermektedir. AKP’nin ayrıca çeşitli adreslere orada yaşayanların bile haberi olmaksızın insan kaydettiği ortaya çıktı. Sansür yasası geçici değil kalıcı olarak hazırlanmıştır. Dolayısıyla rejimin baskıyı artıracağını göstermektedir. Ne mutlu ki Türkiye aydınları görüşlerini açıklamak için riskleri göze alan bir geleneğe sahiptir.

Geride bırakmakta olduğumuz haftada önemli bir rapor yayınlandı. İş cinayetlerini konu alan rapor (İSİG Raporu) 2022’nin ilk 9 ayında en az 1359 işçinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiğini ortaya koydu. İşçiler çok kötü şartlar altında çalışıyorlar fakat aynı zamanda direniyorlar. Bazı örnekler verelim:

Geçtiğimiz hafta İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, Cağaloğlu’nda bulunan İstanbul Tabip Odası Merkez Büro’da “İşçi Sağlığı Forumu” adıyla bir çalışma düzenledi. Toplantıya çeşitli iş kollarından işçiler, sendikalar, meslek örgütleri ve işçi örgütlenmeleri katıldı. Toplantıda “6331 Sayılı İSG Yasası”, “iş cinayetleri”, “iş kollarında durum”, “çocuk-göçmen-kadın-yaşlı işçiler”, “işçi sağlığı mücadelesi” ve “İstanbul’da neler yapmalıyız?” gibi başlıklar ele alındı. Bu çalışmalar önemli direniş olanakları yaratmaktadır.

Geride bırakmakta olduğumuz haftada İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin çok çeşitli bölgelerinde işçi direnişleri sürdü. ETF Tekstil’in kapatılmasının ardından ödenmeyen hakları için fabrika önünde direnişe geçen ETF Tekstil işçilerinin mücadelesi başarıyla sonuçlandı. Cumhuriyet’ten Cengiz Karagöz’ün haberine göre, işçilerin hakları için açılan davada ETF tekstil firmasına ait mallara el konuldu.

Düzce’de bulunan Petrol İş Sendikası’na bağlı Ece Seramik işçileri sendika hakları, ücretleri ve çalışma koşulları için direniyorlar. İzmir Bornova Belediye işçileri, Eskişehir Atışkan Alçı fabrikasında Kristal-İş Sendikası üyesi işçileri, Lila Kağıt işçileri, Şanlıurfa Tüvtürk Polçak işçileri, İstanbul Rami’de Uzel işçileri, Zonguldak Çaycuma’da Ece Seramik işçileri direniyorlar. İşçi direnişlerine sosyalist hareketlerin ilgisini ve direnişlerde emeklerini gördükçe gurur duyuyoruz.

Adil yargılama talebiyle 298 gündür ölüm orucu eyleminde olan Sibel Balaç’ın infazının ertelenmesine karar verildi. Sibel Balaç hastanede tedavi görüyor. Adil yargılanma talebi ve baskıları protesto amacıyla hapishanelerde ve dışarıda açlık grevleri sürüyor. Bizler açlık grevlerini son çarelerden biri görmekle birlikte direnen insanlara saygı duyuyor ve haklı taleplerini destekliyoruz.

16 aydır Sırbistan’da tutsak edilen devrimci Ecevit Piroğlu’nun serbest bırakılması umudu arttı. Belgrad Temyiz Mahkemesi, Piroğlu’nun Türkiye’ye iade edilme kararını bozdu. Devrimciler ve adaletten yana insanlar 130 günü aşkındır açlık grevinde bulunan Ecevit Piroğlu’nun serbest bırakılmasını talep ediyorlar.

Sonuna yaklaştığımız haftada dünyada çok büyük gerilimler yaşandı. Dünyada nükleer savaş tehlikesi tehdidi yakınlaşırken Türkiye’de AKP iktidarı egemenliğini sürdürmek maksadıyla baskıları artırıyor ve fırsatları değerlendiriyor. CHP liderliği ise ne yazık ki gerçek bir muhalefetin yaratılmasına katkıda bulunmak yerine AKP’ye dinciliği pekiştirmek için paslar atmakla ve Batılı saldırganların yanında yer almakla meşgul oldu. Bu süreçte mücadele eden devrimci hareketler ve aydınlar sevgi ve saygıyı hak ediyorlar. Türkiye solundaki birlik çabalarını olumlu karşılıyoruz. Gelişmeler gerçek umudun mücadele eden emekçiler, aydınlar ve devrimciler olduğunu gösteriyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.