Haftanın Özeti: Zulüm sürdüğü müddetçe direniş de var olacaktır

0
403

Haftalık özetimize süren bazı işçi direnişlerini ve mücadele haberlerini aktararak başlayalım. Emekçilerin bir yandan fabrikalarda, atölyelerde, şantiyelerde, iş yerlerinde karşılaştıkları sorunlar ağırlaşırken, diğer yandan hayat pahalılığı da giderek artıyor. Yapılan araştırmalara göre Ekim ayında 4 kişilik bir ailenin sadece gıda harcaması 15 bin TL’yi geçmiş durumda. Yoksulluk sınırının ise 45 bin TL’ye yaklaşığı belirtiliyor. Bu zorluklar karşısında değişik bölgelerde ve işyerlerinde işçilerin direnişi de sürüyor. Dersim’de Fırat Elektrik Dağıtım A.Ş’de insanca ve güvenli koşullarda çalışma talebiyle Enerji-Sen öncülüğünde başlayan direniş 73. gününde kazanımla sonuçlandı.

Çeşitli engellemelere ve baskılara rağmen süren direnişlerden bir kısmını aktarıyoruz. Tarım-Sen’e üye oldukları için kod 46 ile tazminatsız şekilde işten atılan Agrobay işçilerinin direnişi 73 gündür sürüyor. Gebze’de bulunan Corning Kablo’da patron zorbalığına karşı greve çıkan 220 işçi 112 gündür direnişteler. Zorunlu emeklilik dayatmasıyla emekli olmayı reddettikleri için işten çıkartılan Ataşehir Belediyesi işçileri belediye önündeki direnişlerini 32 gündür kararlılıkla sürdürüyor. Sendika üyesi oldukları için çeşitli bahanele tazminatsız şekilde işten atılan Aluform Pekintaş işçilerinin direnişi 378. gününde sürüyor. Trendyol işçileri, özel sektör öğretmenleri, sağlık emekçileri inşaat işçileri sömürü ve sefalet koşullarına karşı haklarını arıyor ve sorunları için mücadele ediyor; insanca ve güvenli çalışma şartları için seslerini yükseltmeye devam ediyor.

Öğrencilerin can güvenliği, sağlıklı beslenme ve barınma sorunları sürüyor. KYK yurtlarındaki sağlık ve can güvenliği sorunlarının araştırılmasına dair CHP’nin Meclis araştırma önergesi AKP ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Grup önerisi üzerinde söz alan CHP Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, “Üniversitelerde evlatlarımız ya intihar ederek ya da bu adına ”kaza” denen ama aslında cinayet olan bu tür olayların sonucunda hayatını kaybediyor. Bu çocuklar devlete emanet. Bunlar Kredi Yurtlar Kurumu’nun yurtları, bunlar bizim çocuklarımız, geleceğimiz.” dedi. Binlerce öğrenci yaşanan olayların karanlıkta kalmaması için yurtlarda, kampüslerde ve alanlarda seslerini yükseltti.

TAYAD’lı Aileler, sosyal medya hesapları üzerinden dört devrimcinin 31 Ekim’de Meriç kıyısında öldürüldüğünü paylaştı. TAYAD’lı aileler paylaşımında şu ifadeleri kullandı: “Meriç sınırında 4 devrimci Harika Kızılkaya, Burak Ağarmış, Özkan Güzel ve Erdoğan Çakır katledildi! Evlatlarımızın cenazelerini sahipsiz bırakmayacağız!”

Elde ve avuçta kalan ne varsa satan AKP iktidarı şimdi de kamu kaynaklarıyla yapılan başta İstanbul-Ankara otoyolu ile İstanbul Boğaz Köprüsü olmak üzere özel sektörün işlettiklerine göre çok daha ucuz tarifelerin uygulandığı ulaşım ağlarının özelleştirileceğini açıkladı. Açıklamayı yapan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Elektrik Üretim A.Ş’ye (EÜAŞ) ait hidroelektrik santralleri (HES), limanlar, otoyollar, köprüler ile arsa ve arazilerin özelleştirileceğini belirtti.

AKP iktidarının yaklaşık iki ay önce açıkladığı orta vadeli programın ardından 2024-2028 yıllarını kapsayan 12. Kalkınma Planı TBMM’den geçti. AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla kabul edilen planda iktidarın 2023 hedefi olan Türkiye’nin ilk 10 ekonomi arasına girmesi, 2053’e ertelendi.

Planda yargı alanında hedeflenen politika ve tedbirlere ilişkin “Anayasada güvence altına alınan temel hak ve özgürlükler güçlendirilecektir.” ifadesi yer alırken, Plan’ın geçtiği gün Gazeteci Tolga Şardan tutuklandı. “MİT’in Cumhurbaşkanlığı’na sunduğu ‘yargı raporu’nda neler var?” başlıklı yazısında “Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma” suçlamasıyla gözaltına alınan T24 yazarı, gazeteci Şardan, sevk edildiği mahkeme tarafından tutuklandı. Şardan cezaevine götürülerken yaptığı açıklamada “Biz gazeteciyiz, gazetecilik yapmaya devam edeceğiz” dedi. Tolga Şardan’ın tutuklanmasına tepki gösteren Gazetecilik Meslek örgütleri, T24 Ankara Bürosu önünde bir araya gelerek basın açıklaması gerçekleştirdi.

Halk TV Yazı İşleri Müdürü Dinçer Gökçe’de aynı suçlama iddiası ile gözaltına alındı. Gökçe savcılıktaki ifadesinin ardından adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. Bu gözaltıların ertesinde genellikle uyuşturucu, mafya ve yolsuzluklar konusunda haber yapan Kısa Dalga yazarı gazeteci Cengiz Erdinç de Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde bulunan evinden gözaltına alındı. Erdinç yurt dışı çıkma yasağı ve haftada bir gün imza atmak suretiyle adli kontrol şartıyla Sulh Ceza Hakimliği’nce serbest bırakıldı.

TED Koleji’nin Antalya Şubesi’nde çalışan edebiyat öğretmeni E.K., 29 Ekim’de yaptığı konuşma nedeniyle gözaltına alındı. AKP’liler tarafından hedef alınmasının ardından polis tarafından gözaltına alınan Öğretmen E.K.,ifadesinin ardından “adli kontrol” şartı ile serbest bırakıldı. Konuşmasında Cumhuriyet’in yok edildiği vurgusunu yapan E.K., “Türkiye yüzyılı masalına bizi inandırmaya çalışanlar…” ifadelerinde bulunmuş, bunun sonrasında ise hakkında “halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama” iddiasıyla soruşturma başlatılmıştı.

Dünyadan haberlerde İsrail’in 7 Ekim’den beri yoğun saldırı ve abluka altında tuttuğu Gazze Şeridi’nde gelişmelere bakacağız.

Gazze’de tablo ağırlaşıyor, her geçen zamanda ölüm ve yıkım artıyor. İsrail’in Cibaliya Mülteci Kampı’na saldırısında ölü, yaralı ve kayıp sayısının 1000’e yükseldiği bildirildi. Bölgedeki can kayıpları ve yaralılara ilişkin bilgi veren Gazze’deki Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Eşref el-Kudra, İsrail’in son 24 saatte düzenlediği saldırılarda 265 kişinin daha hayatını kaybettiğini söyledi.

Kudra, İsrail saldırılarında Gazze’de 7 Ekim’den bu yana öldürülenlerin sayısının 3 bin 760’ı çocuk, 2 bin 326’sı kadın olmak üzere 9 bin 61’e çıktığını, en az 32 bin kişinin de yaralandığını belirtti. 135 sağlık personelinin öldürüldüğü ve 25 ambulansın imha edildiği belirtilen açıklamada,16 hastanenin hizmet dışı kaldığı ve 32 tıbbi bakım tesisinin de faaliyet dışı kaldığı belirtildi. İsrail’in, Gazze’ye yönelik hava saldırılarının, çatışmaların başlamasından bu yana her 10 dakikada bir çocuğun ölümüne neden olduğu ifade edildi.

İsrail’in saldırıları karşısında başta ABD olmak üzere Batı devletlerin İsrail’in güvenliğine vurgu ve süren saldırılara destek açıklamalara devam etti. Batılı hükümetlerin Filistin halkı için destek çağrısı ve işlenen suçlara yönelik tepkilere anti-semitist suçlamaları ve gösteri yasakları da sürdü.

Diğer yandan ise, İsrail’in ablukaya son vermemesine, saldırılara devam etmesine tepki gösteren ülkeler de vardı. Latin Amerika ülkelerinden Bolivya, İsrail ile diplomatik ilişkilerini kestiğini açıklarken, Şili ve Kolombiya ise büyükelçilerini geri çağırdı.

Bolivya Dışişleri Bakan Yardımcısı Freddy Mamani, hükümetin “İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki saldırgan ve orantısız askeri saldırısını reddetmek ve kınamak için” ilişkileri kesme kararı aldığını söyledi. Ateşkes çağrısı yapan Mamani, Gazze’de ablukaya son verilmesini istediklerini belirterek, temel ihtiyaçların bölgeye ulaştırılması gerektiğini ve ülkesinin de yardım göndereceğini açıkladı.

Basına yansıyan haberlere göre, bölge ülkelerinden Ürdün ve Bahreyn’de İsrail ile ilişkileri kestiğini açıkladı. Bahreyn yakın zamanda İsrail ile “İbrahim Anlaşmaları’nı imzalayan ülkelerden biri idi.

İngiltere’de “Palestine Action” (Filistin Eylem) Grubu, İsrail ile bağlantılı silah şirketlerini protesto etti. Grup üyeleri Leicester’da bulunan ve İsrail savaş uçaklarının bazı parçalarının üretildiği belirtilen Howmet silah fabrikasının çatısına çıkarak eylem yaptı. Silah ekipmanları üreten Instro Precision fabrikasının girişini de bir süre kapatarak “Özgür Filistin için işçiler” yazılı pankart açan grubun hiçbir çalışanın ve teslimat aracının geçmesine izin vermediği bildirildi.

Belçika’daki taşımacılık sendikalarına üye işçiler İsrailli Elbit şirketine tedarik sağlayan işletmelerde greve çıktıklarını duyurdu. “Bağımsız bir Filistin için emekçiler” imzalı bir pankartla fabrikanın giriş çıkışını kapatan ve mal tedarikini durduran işçiler, İsrailli firmayla anlaşmanın iptal edilmesini istiyorlar.

Filistin’de kan gövdeyi götürüyor ve savaşın Ortadoğu’ya yayılmasından büyük endişe duyuluyor. İsrail’in güvenliği adına Irak’ın, Libya’nın ve Suriye’nin yakılıp yakılarak milyonlarca insanın öldürülmesi hafızalardadır. Erdoğan savaşı ve artan gerginliği kullanarak içeride ve dışarıda dinci iktidar alanını genişletiyor. Batılı emperyalistlerin peşindeki CHP ise ne iç ne de diş politikada bir varlık gösteremiyor. CHP’yi bu duruma onun Batılı emperyalistlere sevdası, kendi sağına özenmesi ve sürekli sağa kayması getirdi. 38. Olağan Kurultay arifesinde olan CHP’de ne Kılıçdaroğlu’nu destekleyen genel merkezcilerin ne de “Değişimciler”in partinin güçlenmesi için sağcılaşma anlayışından ve pratiklerinden kopma niyetlerinin olmadığını görüyoruz.

29 Ekim Cumhuriyet kutlamalarına büyük kitlesel katılımlar halkın laiklik ve demokrasi yönünde değişim özlemini ifade etti. Yurdun çeşitli yerlerinde gelişen işçi ve öğrenci eylemleri sağcı değil sol politikalar gereğini ortaya koyuyor. Ülke beterin beterine doğru gitmeye devam ederken CHP liderlerinin yürüttüğü çizgi bu gidişe engel olacak bir güç yaratmıyor. Bir kısım solu yedeğinde götüren HEDEP ise ABD emperyalizminin Ortadoğu’daki planlarına karşı çakmak yerine uyum sağlamak eğilimindedir. Türkiye’nin kaderi anti-emperyalist sosyalist solun birliğine bağlıdır. Türkiye solu aynı zamanda Sol Kemalistlerle ve anti-emperyalist ezilen ulus hareketiyle ittifak kurabilirse Türkiye’yi karanlıktan aydınlığa çıkaracak büyük bir demokrasi gücü yaratılacaktır.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.