“Mesele esir düşmekte değil
Teslim olmamakta bütün mesele!”
Dikta rejimlerinde hapishane, devrimcilerin ikinci adresidir. Ezenler, ezilenlerin özgürlük mücadelesini bastırmak için öncelikle devrimcileri hedef alır. Onları hapishane adındaki dar mekanlara kapatarak saf dışı etmeyi amaçlar.
Ülkemizde özel tip adı altındaki tecrit hapishaneleri devrimcileri hem mücadeleden soyutlamak, caydırmak hem de sağlık olarak çökertmek için geliştirilmiş olan bir sistemdir. mek için geliştirilmiş olan bir sistemdir. Tecrit hapishaneleri Avrupa’dan esinlenmiş gösterilse de; olağanüstü kısıtlamaları, yasakları ve hak ihlalleri ile uluslararası İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni görmezden gelip çokça da çiğneyen uygulamalarıyla, aşırı baskıcı ve tahrip edicidir.
Hapishanelerinde bugünlerde gündeme gelen tek tip elbise dayatılması da tecritten amaçlanan hedefere ulaşmak içindir. Tek tip elbise dayatması devrimcileri aşağılamayı ve köleleştirmeyi amaçlıyor.
Ezenler, aktif devrimcileri hapsederek özgürlük mücadelesini engellemeye, devrimcilerin arkadaşlarını ve ailelerini zor durumda bırakmaya çalışır. Ezilenler bu saldırıyı, mücadeleyi daha güçlü sahiplenerek; tutsaklarla ve ailelerle etkin, kararlı ve bilinçli bir dayanışma örgütleyerek karşılayacaktır. Hapishanelerle dayanışmanın en önemli aktörleri devrimci tutsaklar, dışarıdaki Hareket ve ailelerdir. Devrimci tutsaklardan beklenen, hapishaneyi okula çevirerek oradan her bakımdan yetkinleşerek çıkmaktır. Hapishaneler ayrıca mücadelenin çok önemli alanlarından biridir ve devrimci tutsaklar mücadeleye oradan en yüksek düzeyde katkıyı sağlamalıdırlar.
Diğer yandan da hapistekilere ve dışarıdaki ailelerine etkin bir şekilde destek olunmalıdır. Hapishanelerdeki devrimci tutsaklarla dayanışmanın en önemli boyutu, dışarıdaki devrimci mücadeleyi daha büyük kararlılıkla sahiplenmektir. Çünkü birileri hapse düşünce onların yerini doldurmak ihtiyacı ortaya çıkar. Ayrıca moraller bozulabilir. Böyle durumlarda çalışmalara daha büyük gayretle sahip çıkılmalıdır. Devrimci tutsakların da birinci beklentisi budur. 12 Eylül askeri cuntası tarafından idam edilen Ömer Yazgan’lar idam hükümlüsü olarak hapisteyken arkadaşlarına yazdıkları mektuplarda “Sizden istediğiniz mücadeleyi devam ettirmenizdir” diyorlardı.
Hapishaneler ile dışarısı arasında iletişim bir devrimci hareketim solunum ya da kan dolaşımı sistemine benzetilebilir. Bu iletişim içerideki insanların dışarıdaki mücadele hakkında dışarının içerisi hakkında bilgilenmesini, içerideki ve dışarıdaki mücadelenin koordinasyonunu kapsar.
Hapistekilerin aileleriyle dayanışma zulme karşı mücadelede yaşamsal önemdedir. Hareketimiz bu konuda hem başarılı ve fedakar oldu hem de çok zayıf durumlara durumlara düştü. Bunun temel sebebi, safarımızdaki kavrayış eksikliğidir. Ailelerle dayanışma onların, ekonomik ve moral durumlarından çocukların eğitimine ve mücadele bilincine, her bakımdan güçlenmesini amaçlamalıdır.
Hapishanelerle dayanışma konusunda hem kolektif hem de bireysel güçlü bir etik sorumluluğa ve iradeye ihtiyaç bulunmaktadır. Bu iş her şeyden önce kolektif bilinç meselesidir. Bir kolektif ne yapar eder, içerideki insanına ve onun çevresine sahip çıkar. “Dağınığız, imkanlarımız yok”, gibi gerekçeler genellikle sorumluluk, bilinç ve irade eksiğini ifade ederler. Öte yandan bu iş sadece kolektifn değil kolektifn içindeki bireylerin ve hatta kolektifn dışına düşmüş eski insanların dahi etik sorumluluğudur. Arkadaşlıkta içerideki insanın ailesini kendi ailenden daha önemli görmek vardır. Gerçek arkadaşlık sevgisi ve sorumluluğu taşıyan insanlar böyle bir konuda “Benim işim yok, ekonomik gücüm yok” gibi mazeretlerin arkasına sığınmazlar. İnsan ne yapıp edip arkadaşlarına sahip çıkar. Ayrıca bunu şahsi reklam amacıyla değil samimi tutumla yapmalıdır.
Yaşamını büyük özveriyle mücadeleye veren insanlar da devrimci tutsaklarla ortak sorunlar yaşarlar. Ezenler, yaşamını eşlerinden çocuklarından ayrı sürdürmek zorunda kalan devrimcilerin ve ailelerinin de ezilmesini, itibarsızlaşmasını isterler. “Hapse düşen geleceğinden, eşinden ve çocuklarından olur; ölen, hayatından olur ve ailesi, eşi çocukları ortada kalır; varıyla yoğuyla mücadeleye girenler geleceğinden ve ailesinden olur; diğerleri ise çıkarlarına ve keyiferine bakarlar, dolayısıyla devrimcilik enayiliktir” diye düşünülmesi için çalışırlar. Hata ezenler zulme karşı en önde mücadele eden insanları boyun eğdirmeye ve onları kötü göstermeyi başaramadıklarında onlara “mağdur” muamelesi yaparak mücadele eden arkadaşlarını yalnızlaştırmaya çalışırlar. Direnişçiler Ömer Yazganlar’ın istismar edilmesinde gördükleri gibi sol çevrede kimi fırsatçılar bu işi şahsi prestij amacıyla kendileri yaparlar. İşte dayanışma çalışması sayesinde mücadelede risk almış fedakar insanlar toplumda hak ettikleri saygınlığı kazanacak; onların aileleri, yakınları ve çevreleri mücadelenin anlamını daha iyi anlayacak ve fırsatçılara engel olunacaktır.
Hapishanelerle dayanışma hareketi, sadece devrimci hareketimizle ya da devrimci mücadeleyle aktif bağı olanlarla sınırlanmamalı bütün iyi insanlara ulaşmaya çalışmalıdır. Mesela Türkiye hapishanelerinde yatan devrimci tutsaklarla yazışma, onlara düzenli yardım gönderme, tutsakların sorunlarını kamuoyunda dile getirme konularında sadece Türkiye’de değil başka ülkelerde bile gönüllü insanlar bulmak mümkündür.
Hapishanelerde çeşitli örgütlerden tutsak bulunan devrimciler arasındaki yoldaşlık ilişkileri genelde dışarıdaki devrimci örgütler arasındaki ilişkilerden daha samimi ve daha içtendir. Tutsaklar hapishanelerde birçok konuda ortak karar alıp uygulayabilirken ve beraber hareket etme kabiliyetini gösterebilirken dışarıda bu aynı derecede mümkün olmuyor. Tutsaklar devrimci örgütler arasındaki ilişkiyi güçlendirmede, pekiştirmede, ortak bir zeminde buluşmalarında çok önemli rol oynayabilir ve bu konuda yararlı bir çalışma yürütebilirler. Bu hem Türkiye solundaki çok önemli bir eksiği gidermeye hem de dışarı ile daha sıkı bağlar kurabilmelerine olanak sağlayabilir.
Dayanışma yalnızca Hareketimiz içindeki mücadelesinden dolayı tutsak düşmüş aktif devrimciler ve onların aileleriyle de sınırlı kalmamalıdır. Bizler, bu mücadelede tutsak düşmüş ya da zor durumda olan samimi devrimciler de kendimizden görebilmeli ve mümkün olduğu kadar yardımlarına koşmaya hazır olmalıyız. Devrimci dayanışma, bu insanların mücadelemize katkılarına içeride de devam etmelerine olanak sağlamayı da içerir.
Düşmanla işbirliği yapmamış, yoldaşlarını ele vermemiş ve mücadeleyi bırakmamış olup da sadece çeşitli sebeplerden dolayı örgütlerinden ayrı düşmüş kişilerin de farkına varıp, dayanışma göstererek yalnızlaşmalarını önlemek ve aidiyet duygularını kazandırarak güçlendirmek, hem insani hem vicdani sorumluluktur – sorumluluğumuzdur.
Hapishaneler özgürlük mücadelesinin temel alanlarından biridir. Tecride karşı mücadelede etkili bir dayanışma hareketi hapishaneleri sosyalizm okullarına ve direniş odaklarına, esareti özgürlüğe dönüştürecektir.