İMAM HATİP LİSELERİ (İHL), MESLEK LİSELERİ VE KATSAYI

1
3763

Seda ……….

İmam-Hatip Liseleri (İHL) ile Meslek Liseleri’ne uygulanan katsayı engelinin kaldırılmasının ardından, üniversiteye girişte önümüzdeki sene uygulanacak yeni sistem açıklandı ve bu açıklama tartışmalara yol açtı. Yeni sistemle birlikte özellikle İmam- Hatip Liseleri’nin önündeki katsayı engelinin kaldırılması kimi kesim tarafından ”eşitlik, adalet” ilkesi doğrultusunda olumlu karşılanırken kimi kesim tarafından da ”laiklik ilkesine aykırılık” olarak değerlendiriliyor.

Bilindiği gibi katsayı sorunu; AKP’nin seçim propagandası idi. Katsayı sorunu her Öğrenci Seçme Sınavı öncesi Türkiye’nin gündemine oturuyordu. R. Tayyip Erdoğan’ın kendisinin,  kızının ve oğlunun da imam-hatip mezunu olması soruna önem kazandırıyordu. Tartışmaya katılmak için imam-hatip okullarının kuruluş amacını ve yıllar içinde nasıl hızla arttığını ele alıp, meslek liselerini de gözden geçireceğiz.

Serüven, Tehvid-i Tedrisat Kanunuyla medreselerin kapatılmasıyla başladı. Mustafa Kemal; Cumhuriyet’in ilk yıllarında o dönemin anlayışına uygun imam ve hatip yetiştirilmesi maksadıyla dört sınıflı 29 adet İmam-Hatip okulu açtırdı. Bir yıl sonra bu sayı 26, iki yıl sonra 20, üç yıl sonra da 2 taneye düştü. 1929-1930 yılları arasında ise son bir tane kalan İmam-Hatip Okulu kapatıldı.

1946 yılında ise; çok partili döneme geçilmesiyle birlikte oy avcılığı başladı. Çok partili sisteme geçişle birlikte Kemalist laiklik politikasının yerini burjuva partilerinin dinsel gericiliğe yaranma yarışı alacaktı. Yarışı CHP başlattı.

1948 yılında; CHP meclise imam, hatip ve vaiz yetiştirmek için yüksek din okullarının açılması yününde  kanun teklifi verdi. Teklif sonucu imam-hatip okulları açılmadı ama 10 ay süreli imam-hatip kursları açıldı.

1949 yılında; o dönemin iktidar partisi CHP Ankara ve İstanbul gibi iki büyük şehirde iki tane imam-hatip kursu açtı. Bir süre sonra kurs sayısı 8’e çıktı. Okulların 4. ve 5. sınıflarında seçmeli din eğitimi başladı. CHP önerisi ile ANKARA ÜNİVERSİTESİ bünyesinde ilk İlahiyat Fakültesi açıldı.

1950 yılında; Demokrat Partinin iktidara gelmesi ile yarış hız kazandı; imam-hatip kurslarının yetersiz olduğu kanaatine varılıp yeni imam-hatip okullarının açılması kararlaştırıldı. Adana, Ankara, Isparta, İstanbul, Kayseri ve Maraş’ta ilk imam-hatip okulları açıldı. 1958 yılında bu okulların sayısı 26 iken hızlanan yarış sonucu 1969 yılında 71’e, 1997 yılında ise sayı hızlı bir artış göstererek 600 tane imam-hatip okuluna ulaşacaktı.

1951-1959 yıllarında; Demokrat parti lideri Adnan Menderes 19 tane imam-hatip okulu açtı.

1962-1963 yılında; İsmet İnönü döneminde 7 tane imam-hatip okulu açıldı.

1965-1971 yılında; Süleyman Demirel 46 tane imam-hatip okulu açtı.

1971 yılında; Askeri darbenin ardından Necmettin Erbakan başkanlığındaki Milli Selamet Partisi (MSP) ile Bülent Ecevit başkanlığındaki CHP koalisyonu kuruldu. Yeni bir düzenleme ile imam-hatiplerin dört yıllık orta kısımları kapatılarak lise süresi üç yıldan dört yıla çıkarıldı ve meslek lisesi haline getirilerek desteklendi.

1974-1975 yılında; Bülent Ecevit 29 tane imam-hatip okulu açtı.

1975-1978 yılında; Süleyman Demirel 233 tane imam-hatip okulu açtı.

1976 yılında; kız öğrenciler de imam-hatiplere alınmaya başlandı.

1979 yılında; Bülent Ecevit 4 tane imam-hatip daha açtı. 12 Eylül 1980 askeri darbesinde, 1980 yılında 35 tane imam-hatip açılmıştır. 1982 Anayasa’sının 24. maddesiyle 12 Eylül Yönetimi okullara zorunlu din dersleri koymuştur.

Yukarıda imam hatip okullarının sayısının 1997 yılında 600’e ulaştığını yazmıştık. 28 Şubat darbecileri 1997 sonrası yukarıdan önlemlerle dinci gericiliği dizginlemeye çalışmışlardı. Katsayı uygulaması ile üniversiteye girişin zorlaştırılması sonucu imam hatiplerin sayısında düşüş yaşanmaya başlamıştı. Türkiye’de şu anda 456 tane imam- hatip mevcuttur. Türkiye’deki tüm liseler içinde imam-hatip liselerinin oranı %7’dir; yanlış okumadınız yüzde yedi! Okulların yaklaşık öğrenci mevcudu 135 bin. Kadınlar din adamı olamadıkları halde bu öğrencilerin %60 yakınını kız öğrenciler oluşturuyor.

Meslek liselerinde durum ise şöyle;

1923-1924 yılında; 20 tane, 1943-1944 yılında; 93 tane, 1963-1964 yılında; 366 tane, 1983-1984 yılında; 1356 tane, 1998-1999 yılında; 3097 tane, 1999-2000 yılında ise 3189 tane meslek lisesi açılmıştır.

1999-2000 yılına kadar artan meslek liseleri sayısal olarak son yıllarda özellikle öğrenci sayısında azalma olmuştur.

1999 yılında İmam-Hatip ve meslek liselerine getirilen katsayı uygulaması ile 1999-2000 yılına kadar artan öğrenci sayısında azalma olmuştur. Katsayı uygulaması ile meslek liselerine, iki yıllık kendi programlarına dâhil olan üniversitelere (önlisans) sınavsız geçiş hakkı sağlanırken, imam-hatip liselerine ise ilahiyat fakülteleri tercihlerinde puan eklenmesi uygulaması getirilerek İlahiyat fakültelerine giriş özendirilmiş ve desteklenmiştir.

Aradan geçen 10 yıl boyunca katsayı uygulaması ile imam-hatip ve meslek liselerine haksızlık mı yapıldı?

Bir anlamıyla evet bir anlamıyla ise hayır. Çünkü yukarıda görüldüğü gibi katsayı hem olanak hem de sınırlama anlamı taşımaktadır. Soruyu daha net cevaplamadan önce imam-hatiplerin programlarına, ders saatlerine de bir göz atalım.

İmam-hatipler de diğer düz liseler gibi lise birinci sınıftan sonra; sayısal, sözel ve eşit ağırlık olarak bölümlere ayrılmaktadır. Aldıkları genel dersler ise şöyle: Edebiyat, Tarih, Dil ve Anlatım, İnkılâp tarihi, Coğrafya, Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji, Sağlık bilgisi, Felsefe, Yabancı dil, Mili güvenlik, Trafik ve ilkyardım dersleri…

Aldıkları alan dersleri; Kuran, Arapça, Siyer, Fıkıh, Tefsir, Temel Dini Bilgiler, Karşılaştırmalı Dinler Tarihi, Hadis, İslam Tarihi, Kelam, Hitabet… Aldıkları seçmeli dersler ise; Resim, Müzik, Beden Eğitimi, Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi, Mantık, Sosyoloji, Analitik Geometri, Girişimcilik, Bilgi Kuramı, Proje Hazırlama.

Rehberlik dersi dışında imam-hatip liselerinde alınan haftalık toplam ders saati 38 saat.

Meslek liselerinin ise haftalık ders saati 35 saat. Düz liselerde ise haftalık toplam ders saati 30 saat.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın sitesinden alınan haftalık ders saat çizelgesine göre imam-hatip liseleri diğer liselerin aldıkları ders saatinden daha fazla ders almaktadır. Klasik liselerin aldığı eğitim müfredatının yanında kendi alanları ile ilgili derslerin de eğitimini alan imam- hatipler, her iki eğitim müfredatına sahipken, neden kendi alanları dışında üniversiteye girerken puan kesiliyor; bu bir haksızlıktır.

Ancak bir diğer sorun da bu okullarda din eğitimi adına ne okutulduğu, okulların sayısı, kapasitesi ve örneğin kız öğrencilerin durumudur. İmam-hatip liselerinde din eğitimi adına İslam’ın Türkiye’deki egemen yorumu empoze edilmektedir. Diğer yandan, İslam dinine göre ‘’imam’’ ve ‘hatiplik’’ erkeğin yapabileceği bir meslektir. Bu okullarda okuyan kız öğrenciler mezun olduklarında imam ya da hatip olamamaktadır.  Türkiye İstatistik Kurumu’nun yaptığı istatistiğe göre imam-hatiplerde kendi isteği ile okumak isteyen kız öğrencilerin sayısı 15 bin civarında olup, bugün imam-hatiplerdeki kız öğrenci sayısı 62 bin 668 kişidir. Yani bu okullarda okuyan öğrencilerin yarısından daha fazlası kendi istekleri dışında okumaktadır. Bu da bir haksızlıktır. (Ortaokulu imam-hatipte okudum. Tanıdıklarım arasında okula kendi isteği ile gelen birkaç kişiden biriydim). Fakat AKP hükümetinin işbaşında olduğu 6 yıl içinde bu okulların artış oranı %81’e ulaşmıştır. Meslek liselerinde ise bu oran sadece %28’dir. İmam-hatiplerin özellikle cazip hale getirilip öğrencilerin bu okullara yönlendirilmesi de haksızlıklardan bir diğeridir.

Burjuva politikacılarının oy ve iktidar kaygıları yüzünden insanların inançları suiistimal edilerek gereğinden fazla imam-hatip okulu açılmıştır. Bugün Türkiye’de 85 bin civarında cami var, görev yapan toplam din adamı sayısı ise 81 bindir. Her camiye bir din adamı düşse dahi aradaki (muhtemelen böyle bir ihtiyaç söz konusu da değildir) din adamı açığı sadece 4 bin civarındadır. İmam hatiplerde var olan mevcut ise 135 bin kişi. Yani 131 bin kişi ihtiyaç dışında olmasına rağmen eğitim görmektedir. Bu sayı yaklaşık Türkiye’de var olan imam-hatiplerin %52’sine eşittir. Yani Türkiye’de %52 oranında imam-hatip lisesi fazladır.

İmam-hatiplere getirilen katsayı yüzünden belki en çok meslek liseleri kaybetti. Çünkü Katsayı uygulaması ile Meslek Liselilerin de üniversiteye girişi zorlaştırıldı. İmam hatiplilerin ise din eğitiminde devam etmeleri desteklenmişti.

Kaldı ki, meslek okulundan mezun bir öğrencinin aldığı eğitimle kendi bölümüyle alakalı bir ön lisans programına yerleşebilmesi zaten çok zorken, katsayı sorunu ile bu durum imkânsız hale getirilmişti. Çünkü meslek liseleri ile imam-hatip liseleri (imam-hatip liseleri de meslek lisesi statüsünde olmasına rağmen) aynı eğitim müfredatına sahip değil. Meslek liseleri sadece lise birinci sınıfta ortak dersler (matematik, edebiyat, fizik, kimya vs.) görürken, lise ikinci sınıftan sonra mesleki bölüm seçip o mesleki bölümün eğitimini almaktadır. Anadolu Meslek Lisesi çıkışlı olduğum için kendi deneyimimden biliyorum. Normal lise eğitimi ile bizimki arasında öylesine fark vardı ki matematiği biraz üniversiteye hazırlık için dershaneye giderek öğrenmiştim.

İnşaat mesleki bölüm mezunu bir öğrencinin inşaat mühendisliğine girmesi için en az iki yıl özel dershanelerden eğitim alması gerekiyor ki kendi bölümüyle ilgili (dört yıl boyunca eğitim aldığı, pratikte de çalıştığı bölüm için) lisans programına yerleşebilsin. Sadece katsayı sorunun ortadan kaldırılması yetmiyor; aynı zamanda meslek liselerinde eğitim gören öğrencilerin üniversiteye girebilmeleri için meslek okullarının eğitim müfredatının zenginleştirilmesi gerekir.

Katsayının kaldırılması eşitsizliği giderdi mi ve bu uygulama meslek liselilerin üniversiteye girişini kolaylaştırdı mı?

Uygulama, meslek liselilerin üniversiteye girişini kolaylaştırmıyor, çünkü meslek liselerinden mezun öğrencilerin üniversiteye girmesi hala çok zor. Uygulama sadece imam-hatip liselilerin kendi bölümleri dışında başka bir programa yerleştirilmesine olanak sağladığı için imam-hatip liselilerin üniversiteye girişini kolaylaştırıyor. Bu hak da tek taraflı bir hak olmuş oluyor.  Sözel bölüm öğrencisinin sayısaldan her yaptığı soru 0,1 ile çarpılıyor. Sözel bölümünden mezunsan doktor olamazsın, hemşire olamazsın.

Buna kendimden örnek verebilirim. Üniversite sınavına 2004 yılında girdim. Sözelden 90 sorudan iyi bir net yapmıştım. Alan dışı tercih yaptığım için puanım 0,3 çarpıldı (o zaman 0,3 ile çarpılıyordu) ve 285 oldu. Bu puanımla da ancak iki yıllık önlisans programına yerleşebildim. Aldığım puan katsayı uygulamasına takılmasaydı Anadolu’da herhangi bir lisans programına (4 yıl) yerleşebilirdim.

Katsayı çözümünün amacı  ‘’eşitlik anlayışı’ değildir. Bu anlayış adı altında meslek liseleri ve imam-hatipler burjuva politikacılar tarafından kullanılmaktadır.

Burjuva siyasiler bu uygulamada samimi olsalar idi çocuklarını bu meslek liselerinden alıp yurt dışında sözde burslarla eğitim aldırmazlardı. Amaç; eğitimi Fethullah Gülen ve yandaşlarının siyasal-ideolojik çizgisine yakınlaştırmaktır. Bu girişimler ve uygulama başka bir şey değildir. Yukarıda bir meslek liselinin aldığı eğitimle lisans programına yerleşmesi olanaksızdır demiştik. 2008 öğretim yılı istatistiklerine göre 139 bin meslek liselinin sadece 5 bini ön lisans ve lisans programına yerleşirken, 135 bin imam-hatip liselinin ise 6 binden fazlası lisans ve ön lisans programına yerleşmiştir. Aradaki farkın çok büyük olmamasına rağmen meslek liselerine kıyasla imam-hatip okullarından daha fazla öğrenci üniversiteye yerleşmiştir.

Katsayının ortadan kaldırılması ile bu liselere sihirli bir değnek değmeyecektir. Genel eğitim iyileştirilmediği sürece sonuç üç aşağı beş yukarı aynı olacak ve başarı oranı değişmeyecektir. Yani amaç meslek liseleri ile klasik liseler arasındaki adaletsizliği gidermek değildir.

Özellikle imam-hatip liselerinde okuyan öğrencilere hukuk, tıp, öğretmenlik fakültelerinde eğitim görme hakkı sağlayan yeni uygulamanın altında da farklı nedenler yatmaktadır. Hukuk (adalet) Tıp (sağlık) Öğretmenlik (eğitim) sosyal devlet anlayışını oluşturan üç önemli temeldir.

Bu yönde çıkan bir uygulamanın da iyi niyetli olmadığı açıktır. Hükümetin eğitim eşitliği adı altında devletin temel işlevini oluşturan önemli alanları kendi siyasi ideolojisiyle şekillendirmeye ve yeniden yapılandırmaya çalıştığı görülmektedir. Amaç din adamı yetiştirmek değil. Zaten imam-hatiplerde bilimsel bir din eğitimi de yapılmıyor. Din eğitimi adı altında dinci bir eğitim veriliyor. Bu şekilde yetiştirilen öğrencilerin toplumda yükseltilmeleri yoluyla eğitim ve toplum dincileştiriliyor. Bu sürecin acısı gençlere yıkılıyor.

Kaynakça:

Türkiye İstatistik Kurumu; Mesleki yönelim istatistiği (03-06-1997)

Milli Eğitim Bakanlığı resmi internet sitesi; ders programları ve saatleri çizelgesi (04.07.2009)

Yüksek Öğretim Kurumu arşivi; okul türüne göre sınav araştırması (2008)

İstanbul Anadolu İmam- Hatip ders programı (2007-2008)

Eğitim- Sen arşivi; Siyasal İslam, Din Eğitimi ve İmam- hatipler (13-10-2003)

1 Yorum

  1. yazılanların bi kısmı doğru olabilir. ama laiklik eşitlik demektir. eşitlik ise insan eşitliği değilmidir? benim okuduğum alan bi meslek lisesi veya bir imamhatip okuluysa bunda neden bi eşitlik aranmaksızın önyargılı davranılmaktadır. okuyan ve okuduğu alan sahip çıkan gerçekten hak eden öğrenciler sadece laik düzene göre yönetilen toplum mudur? bu zihniyet hangi laikliğe uyar merak ediyorum doğrusu.bende iyi meslek edinmek isterim önüme engeller konulmasa ve bende yararlı olabilirim gelecekte vatandaşa.neden bu kadar katı kanunlarla birleştiriyosunuz eğitimi herkez bi yerlere gelmek ister tek yönlü düşünce esarettir bence….

buse için bir cevap yazın İptal

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.