1 Mayıs Yaklaşırken Dünya ve Türkiye

0
1958

E.KUDİŞ
Sayılı günler kalan Birlik ve Direniş Günü 1 Mayıs’a içte ve dışta savaş havasında giriyoruz. Bir çok ülkede bayram ve şenlik havasında geçen 1 Mayıs, Turkiye’de yine işçi sınıfına ve halklara yönelik saldırıların gölgesinde geçecek.

 

 

Kürt halkına yönelik imha ve inkar politikları devam ediyor. Alevilere yönelik asimile politikası sonuç vermeyince tehditler ile yönlendirme politikasına geçildi. Bu da Alevilerin ayrı ögütlenmelerini ya da sola kaymasını engelleyip CHP etrafında toplanmalarını sağladı. Eğitim sistemindeki değisiklik ile hem imam hatiplerin orta okul bölümleri açıldı hem de çocuk işçiliğinin yaşı küçültüldü.

 

Suriye’yi hedef tahtasına oturtan ABD bu işin taşeronluğunu da Türkiye’ye vermiş; Türkiye ise bu işi layıkıyla yerine getirmek için elinden geleni yapıyor; Suriye’nin yanında İran da hedef tahtasından inmiyor. En son İran petrollerine ambargo uygulanmaya başlandı. Asya bloku ve Batı blokunun karşı karşıya geldiği bir soğuk savaşın yaşandığı bu gunlerde sıcak çatışmalar bir felaket ile sonuçlanabilir.

 

AKP iktidari daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi Kürt halkına yönelik imhacı politikalarında devam ediyor. Son yıllarda barışçıl ve coşkuyla kutlanan Newroz kutlamalarına bu yıl yasak getirdiler ve ardından çıkan çatışmalarda bir göstericinin ölümüne neden oldular. Saldırılar 7000 den fazla Kürt yurtseverinin tutuklanması ile devam ediyor. İki halk arasında barışçıl bir çözüme varılmazsa baharın gelişi ile birlikte sıcak çatışmalar artarak devam edecektir.

 

Sivas davasının düşürülmesi ile devam eden süreçte içte Alevilere yönelik dışta ise Suriye’ye yönelik saldırılar başladı. Kendi ülkesinde en basit hak aramayı bile copla, gaz bombaları ile  saldıran AKP’nin polisi yakaladıklarını da yıllarca haksız yere hapishanelere dolduruyor. Eğitim sistemindeki değişikliği protesto eden oğretmenler bile bu saldırıdan nasibini aldılar.

 

Suriye’deki sistemin savunulacak yanı olmasa da onlara insanlık dersi verecek en son kişi Erdoğan ve onun iktidarıdır. Dergimizde daha önce de belirttigimiz gibi AKP hükümetinin Suriye politikasi onun mezhepçiliği tarafından şekillendiriliyor. Bu yüzden AKP; Alevi gördüğü Suriye yönetimine saldırmak icin ABD ve Avrupa´yi bile solladı. Suriyeli muhalifleri Turkiyede eğitip, silahlandıran iktidar, MİT ve CIA ajanlarının desteğinde Suriye’ye gonderirken Esat’a akıl veremez ve insanlıktan bahsedemez.

 

Suriyeli Müslüman Kardeşlerin lideri Türkiye de ki kamplardan Esat yanlılarına ve Suriyeli Alevilere yönelik ölüm çağrıları yapıp,  Suriye’yi Alevi mezarlığına çevireceğim diyen bir adamı beslemeye devam ediyor.

 

Bir taraftan İran ile arabulucu rollerinde nükleer görüşmeler yapıp dost görünürken diğer yandan ise her fırsatta tehditler göndermeyi ihmal etmiyor. Komşular ile « sıfır sorun » politikası pratikte Sünni komşularla sıfır sorun politikasına dönüştü.  Sunni olmayan komşularla düimanlık hakim. Ülke icinde ise tüm muhalefet eziliyor. Sola yönelik bütün saldırgan politikalarını giderek artan şekilde sürdürülüyor.

 

En son olarak ise kendilerini iktidara getiren 28 Şubatçı askerlere yöneldiler. 28 Şubat darbesinin şimdi hiç bir etkileri kalmamış liderlerini tutuklarken belki de dinci kesimi arkalarına almayı amaçlıyorlar. 28 Şubat operasyonunun demokrasi ile bir alakasi yoktur. AKP sadece dün 28 Şubatçıların yaptığını bugün kendisi yapıyor.

 

Dün 28 Şubatçılar ABD uşağıydılar. Suriye, Irak ve İran düşmanıydılar. Şimdi onların yerini kimler aldı ? 28 Şubatçılar yolsuzluklara battı. Onların yerini şimdi kimler aldı? Türkiye’yi kimler soyup soğana çeviriyor ?

 

28 Şubat darbecileri denetimlerine girmeyi kabul etmeyen direnişçi sol güçleri tasfiye operasyonunu sürdürmüştü. Bu operasyon dahilinde Direnişçileri bitirmek icin Hamza Yalçın´a hukuk skandalı yaratılarak muebbed hapis cezasi verildi. Ardindan da Harekete üstüste operasyonlar yapılarak önde gelen kadrolar hapsedildi. AKP Eğitim ve Dayanışma Hareketine saldırıları ile aynı politikayı 28 Şubat´ı da sollayarak sürdürüyor.

 

28 Şubatçılar basın yoluyla yalanlar yaymakta ve hatta insanlara ahlak infazları yapmaktaydı. Şimdi onları kat be kat sollayanlar kimler?!!  Şimdi basın, mahkemeler ve polis işbirliği içinde ahlak infazı yapanlar kimler?

 

BDP’lilerin dediği gibi Çevik Bir ise Erdoğan da İkidir !

 

28 Şubatçılar ile hesaplaşmak asker eskileriyle hesaplaşmaktan çok başta Gülen cemaati ve Erdogan’ın tayfasının hesaplaşmakla olur.  Erdoğan 28 Şubat’ın sahte mağdurudur. Onun önünü 28 Şubat açtı. Erdoğan generallerle birlik olup lideri Erbakan’ı sırtından vurdu. Erdoğan ile Gülen 28 Şubat beslemeleridir. Onların önünü 28 Şubat’ın destekçisi ABD açtı. AKP şimdi içte ve dışta 28 Şubat politikalarını uyguluyor. Aradaki tek fark dincilikle sahte laiklik farkıdır. Erdoğan emperyalizme hizmet politikalarını din Müslümanlık adına uyguluyor. O işi 28 Şubatçılar Atatürkçülük adına yapıyorlardı.

 

28 Şubat generalleri Erbakan’a karşıydılar. Çünkü Erbakan onlara göre Amerikan karşıtıydı. Ilımlı İslamın önünü açanlar onlar oldu. Bu anlamda bugüne baktığımızda «Arap Baharı” olarak yaşanan sürecin aslında 28 Şubat süreci ile Turkiye’de başladığını görmüş oluruz.

 

Yaklaşan 1 Mayıs’a Hükümetin mezhepçi politikalarının tehdidi altında giriyoruz. Laik ve Şii hükümetler devrilip yerlerine Sünni kökenli iktidarlar başa getiriliyor. Bu politikalar hem bölgeyi hem de ülkemizi mezhep kavgasına sürükleyecek niteliktedir. Halk bunun gerilimini yaşıyor.

 

Direnişçilik şimdi daha çok anlam kazanıyor. Alternatif bir sol ve halk hareketi yaratmak için sunulan Eğitim Ve Dayanışma Hareketi daha da anlam kazanıyor.

 

Yaşasın 1 Mayıs !

Yaşasın Hareketimiz !

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.