2 Temmuz Sivas Madımak Katliamı’nın 31. yıldönümünde İstanbul Sarıgazi’de büyük bir anma yürüyüşü düzenlendi. Yürüyüşü çok sayıda sosyalist kurum, inanç örgütleri ve sivil toplum kuruluşları ortak şekilde organize ederken, halkın yoğun katılımı gözlemlendi.
Yürüyüş saat 19.30’da Vatan Ortaokulu’nun önündeki toplanma ile başladı. Sarıgazi 2 Temmuz İnisiyatifi’nin çağrısı ile bir araya gelen yüzlerce insan toplanmanın ardından sloganlar eşliğinde yürüyüşe başladı.
Eylemde coşku hakimdi. Kitle yoğun bir şekilde slogan attı. Hem bir yandan AKP iktidarını ve gericiliği teşhir eden ifadeler yer alırken bir yandan da katledilen canlarımız anıldı.
Coşkulu kitle Demokrasi Caddesi’nin girişinde kurulan sahneye kadar yürüdü. Burada tertip komitesi tarafından basın açıklaması okundu. Basın açıklaması şu şekilde oldu:
“Sivas Katliamının 31. Yılındayız. Unutmadık, Hesabını soracağız!
2 Temmuz 1993’te tüm dünyanın gözleri önünde bir katliam yaşandı. Pir Sultan Abdal’ı anma etkinliklerine katılmak için Sivas’a gelen aydınlar, sanatçılar, yazarlar hazırlıkları günler öncesinden başlatılmış vahşi bir katliamla yüz yüze kaldı. Otuz üç aydın, sanatçı, yazar ve otel görevlisi olan iki kişi bu katliamda yanarak can verdi.
1989 yılından bu yana Banaz’da yapılan anma şenliklerinin hazırlığıyla birlikte katliam hazırlıkları da başladı. Etkinliğe katılacak aydın, yazarlar için karalama faaliyetleri başladı. Yerel gazetelerde sürekli olarak katliama davetiye çıkaran yazılar yayınlandı. Kışkırtıcı, provokatif haberlerle katliama zemin hazırlayan bu yayın organlarının kalemlerinden kan damlıyordu. Dönemin Refah Partili Belediye Başkanı aynı tarihe “hicret koşusu” koydu ve çevre illerden “katiller” Sivas’a toplandı. Etkinliğe katılmak için gelenlerin kaldığı Madımak Oteli’nin önüne yol bakım çalışması bahanesi ile bir kamyon taş boşaltıldı. Bir yandan da kolluk güçleri başka ilçelere gönderildi. Kısacası katliam için her türlü hazırlık tamamlandı.
2 Temmuz günü geldiğinde, Cuma namazı çıkışında Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun “Gazanız mübarek olsun” diyerek açıktan destek verdiği katiller sürüsü, katliam için etkinliğe gelenlerin üzerine salındı. Dönemin başbakan Tansu Çiller “ çok şükür otel dışındaki vatandaşlarımıza bir şey olmamıştır” derken, cumhurbaşkanı Demirel “Emniyet güçleri ile halkı karşı karşıya getirmeyin diyerek katliamı desteklediler. Madımak Oteli’ni ateşe veren gerici güçler 35 canı diri diri yaktı. Dönemin hükümet ortakları, valisi, emniyeti, jandarması ile katliamı izledi. Madımak Oteline yardıma gitmek isteyenlerin önleri kesildi, saldırıya uğradı. Gerici çetelere, katillere destek bununla da bitmedi.
Sivas katliamının üzerinden 31. yıl geçti. Ancak ne acılarımızı dindirecek ne de yüreğimize su serpecek bir gelişme yaşandı. Katliamın sorumlularıyla ilgili açılan davaların hiçbiri sonuçlandırılmadığı gibi katliam failleri yurt dışına kaçırıldı ve normal yaşamlarına devam etmeleri sağlandı. Zaman aşımına uğratılan davayla tutuklu olan sanıklar da Cumhurbaşkanı tarafından affedildi, cezasızlıkla ödüllendirildi. Böylece sermaye düzeni, 2 Temmuz 1993’te gerici çetelerini devreye sokarak katliamı gerçekleştirdi.
Biz bu katilleri sadece Sivas’tan değil, Çorum’dan, Maraş’tan, Dersim’ den, Amed’den, Ankara’dan tanıyoruz.
Bu katilleri tanıyor, unutmuyor, aklamıyoruz.
Aynı düzen devam ediyor. Bir yandan gerici çeteler tarafından katledilmeye, hedef gösterilmeye devam ediyoruz. Bir yandan da açlık, yoksulluk sefaletle mücadele ediyoruz.
Sermaye düzeni bugün işçi emekçileri açlığa, yoksulluğa mahkum ediyor. Orta Vadeli Program adı altında milyonlarca emekçinin alınterini çalmaya, yaşanan ekonomik krizin faturasını bizlere yüklemeye devam ediyor. En ufak bir hak arama mücadelesini şiddetle bastırıyor. 1 Mayıs Alanı olan Taksim Meydanında haklarını dillendirmek isteyenler tutuklanıyor, grevler, eylemler yasaklanıyor.
Kendi koydukları yasaları bile tanımadan seçilmiş belediyelere kayyım atıyorlar, halkın iradesini yok sayıyorlar.
Artan kadın cinayetlerine, çocuk istismarına göz yumuyor, cezasızlıkla ödüllendiriyorlar. İkincil cins olarak görülen kadınların yaşam hakkı gasp ediliyor.
Canlı ve doğa yaşamı rant uğruna talan ediliyor. Ormanlar yanıyor, hayvanlar katlediliyor.
Yine emperyalist çıkarlar uğruna başta Filistin halkı olmak üzere mazlum halklar bombalanıyor. İsraille ticari, askeri anlaşmalar sürdürerek katliama ortak oluyor, sahte gözyaşları döküyorlar.
Başta Alevi halkı olmak üzere farklı kimlik ve inançlara tahammül edemiyor, Cemevleri yasal statüye alınmıyor. Cemevleri ‘ni Kültür Bakanlığına bağlayarak Ailevi inancını yok sayıyorlar.
AKP iktidarı tüm bunlar yaşanırken cemaat ve tarikatlara kapısını açmaktan da vazgeçmiyor. Yaratmak istedikleri dindar ve kindar nesili bugün eğitimde yapılan değişikliklere ÇEDES, Yüzyılın Maarif Modeli ile hayata geçirmeye çalışıyor. Manevi eğitim adı altında gerici tarikat ve cemaatlere okulların kapısı birbir açıyorlar. Eşit, bilimsel, laik eğitim hakkı hiçe sayılıyor.
İşte 2 Temmuz 1993’te Sivas’ta ateşte semaha duran dostlarımız, yoldaşlarımız, kardeşlerimiz, canlarımız tüm bu zulüm düzeni son bulsun diye toplandılar. Onlar işçiler, emekçiler insanca bir yaşam sürdürsünler, yoksulluk altında ezilmesinler diye toplandılar.
Kadınlar, çocuklar şiddetsiz bir dünyada yaşasınlar, doğa yok edilmesin, can dostlarımız hayvanlar katledilmesin diye buluştular.
Mazlum halklar bombalar altında katledilmesin, kardeşçe bir dünyada yaşasın istedikleri için toplandılar.
Onlar eşit, sömürüsüz bir dünya içinde yarin yanağından gayrı herşeyi paylaşabilmenin umuduyla toplandılar.
Bugün Sivas’ta katledilen dostlarımız anmak onların bıraktığı mücadeleyi sürdürmek ve büyütmek anlamına geliyor. Onların bıraktığı bu mücadeleye sahip çıkacak, ne onları unutacak ne de katilleri aklayacağız.“
Okunan basın açıklamasının ardından Grup İsyan Ateşi ve Grup Vardiya beraberce sahne aldı. Söylenen müziklere kitle de eşlik etti.
Sergilenen sahne performansının ardından anma eylemi sonlandırıldı.