25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Gününde Kadınlar Alsancak’ta, Penguen Kitabevi önünden Türkan Saylan Kültür Merkezi önüne yürüyüş gerçekleştirdi.
“Eşit, Özgür, Güvenceli Bir Yaşamdan Vazgeçmiyoruz” pankartının arkasına toplanan grup, sloganlar ve zılgıtlar eşliğinde yürüdü. Yürüyüş esnasında Filistin bayrağı ve “FREE PALESTİNE” koreografisi açıldı, şüpheli kadın ölümleri ve 11. Yargı paketi, bütçe konularına değinildi. Ardından TSKM’nin önüne yüründü ve burada basın açıklaması okundu.

Okunan basın açıklamasında, “Bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. 65 yıl önce Dominik’te faşist diktatörlüğe karşı mücadele eden Mirabel kardeşlerin kanat çırpışı bugün dünyanın dört bir yanında erkek-devlet şiddetine karşı eşit, özgür, güvenceli bir yaşamdan vazgeçmeyen kadınların, LGBTİ+’ların isyanıyla yankılanıyor.
Saray iktidarının kadın, LGBTİ+, çocuk, hayvan, doğa, emek düşmanı yüzü tüm dünyada derinleşen kapitalizmin krizi ile emeğimize, bedenimize, kimliğimize yönelik saldırılar ile kendini gösteriyor. Sermayenin çıkarlarını korumak için oluşturulan 12.Kalkınma Planı’nın bir parçası olan “Aile vizyon belgesi”nde “aile ve iş yaşamının uyumu” adı altında kadınlar kutsal ailenin içerisine hapsedilmeye, ucuz, esnek ve güvencesiz çalışmaya mahkum edilmeye çalışılıyor. Yoksullaştırma politikaları derinleşirken faşist iktidarlar beden/nüfus politikalarını sertleştiriyor. Kapitalizm, kadınların görünmeyen bakım emeği üzerinden tüm dünyada 10,8 trilyon dolar kar elde ederken bu kardan vazgeçmemek için kutsal aile mitine yeniden saırılıyor. Ülkemizde ise asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı, kamusal kreşlerin, bakım evlerinin olmadığı koşullarda kadınların ev içi emeğinin daha fazla sömürülebilmesi için “Aile Yılı” ilan ediyor. Sermayenin çıkarlarını korumak ve ucuz iş gücü yaratmak için kaç çocuk doğuracağımıza karışan AKP, yukarıdan aşağıya tüm kurumları ile kadın, LGBTİ+ düşmanlığını, yapısal şiddeti örgütlüyor.
Bizler her gün yoksullaşırken kendi karlarına kar katmak için iş güvenliği önlemleri almayan patronlara iktidarın politikaları güç veriyor. Kadınlar açlık sınırın altında çalıştırılıyor, sendika hakları patron tarafından keyfi olarak engellemeye çalışıyor. İşyerinde ve evde şiddet artıyor. Tüm bu saldırılara rağmen tacize, şiddete, mobbinge karşı insanca yaşanabilir bir ücret, güvenceli çalışma ve sendika hakları için Temel Conta’da, Digel’de, TPI’da, Şık Makas’ta ve ülkenin dört bir yanında kadın işçiler grev kırıcı patronlara karşı emek ve onur kavgasını aynı zamanda işyerinde şiddete, tacize karşı direnişe dönüştürüyor.
Güvencesizlik, denetim eksikliği her gün can almaya devam ediyor. İş cinayetleri artarken geçtiğimiz günlerde Zara’nın taşeron firması olan Dilovası’ndaki bir fabrikada yaşanan patlamada 3 kız çocuğu 3 kadın işçi katledildi. Birkaç bina ötesinde İş-Kur binası bulunan, defalarca şikayete rağmen kapısına gidilmeyen fabrikada yaşanan ne kaza, ne ihmaldir. Bunun adı cinayettir ve bu cinayetin sorumlusu işçilerin güvenliği için önlem almayan, denetlemeyen Çalışma Bakanlığı ve iktidardır. Güvencesiz, güvenliksiz, düşük ücretlere çalışmaya hayır diyoruz. Eşit işe eşit ücret, sendikalı çalışma hakkı için mücadeleyi de dayanışmamızı da büyütüyoruz.” İfadelerine yer verildi.






Eylem, “Kadın Yaşam Özgürlük” ve “ Kadın Cinayetleri Politiktir” sloganlarıyla birlikte halaylar çekilerek sonlandırıldı.


























