BAĞIMSIZLIK VE DEMOKRASİ İÇİN AKP İKTİDARINA DİRENELİM

0
1141

Murat KARAYEL

2020, salgın ile hatırlayacağımız bir yıl olarak geride kalıyor. Türkiye, salgının en kötü yönetildiği ülkelerin başında yer aldı. Uluslararası sağlık örgütlerini ve halkını kandırmayı önceleyen AKP iktidarı (Tayyip Erdoğan ve çevresi olarak okunabilir), kuyruğu dik tutmaya çalışıyor ama salgının altında kaldı. Şimdilik son fiyaskosu, duyurulan aşılama tarihi geride kaldığı halde sipariş edilen aşılardan haber alınamaması! Ekonomik faaliyeti sürdürmekle salgına karşı önlem almak arasında bocalayarak attığı adımlarla ne ekonomiyi koruyabildi, ne de halkın sağlığının korunabileceği koşulları yaratabildi. Ekonomik kriz salgın döneminde derinleşirken, krize de örtü işlevi gördü. İşsizlik, enflasyon, yoksullaşma gibi krizin sonuçlarını gösteren verileri manipüle eden iktidar, kabullenmek zorunda kaldığı kadarını salgınla ilişkilendirerek ekonominin “olağan işleyişi” ile bağını saklamaya çalıştı. Ekonomik kriz ve salgın öncelikle emekçileri vurdu, esnafı yıkımın eşiğine getirdi ve orta kesimleri de etkisine aldı. 

AKP gerçek sorunları gündemden düşürecek polemikleri tetikleyerek, toplumsal farklılıkları kutuplaşmayı derinleştirecek şekilde kışkırtarak; muhaliflerin cesaretini kırmak, seslerini boğmak için baskıyı artırarak, hak ve özgürlükleri askıya alarak iktidarını korumaya çalışıyor. Bu uğurda ne tescilli faşist çetecilerle iş birliğinden çekiniyor ne de yargının, polisin vs. kurumsal işleyişini tasfiye ederek onları çomar oğlanına çevirmekten kaçınıyor.

Tutulan yol öyle saçmalıklara varıyor ki; bir yanda O. Öcalan’dan, A. Çakıcı’dan medet uman, muhaliflerine hakaret ve küfrü ibadete çeviren iktidar partisi; öte yanda Atatürk büstüne çelenk koyması bile yasaklanan, her eleştirisi dava konusu olan ana muhalefet partisi… 

Çetelerin tehditlerinin serbest olduğu fakat sanatçıların ve aydınların görüş açıklamalarının, haberciliğin yasaklı olduğu basın, TV, sosyal medya dünyası… 

Gösteri, yürüyüş gibi anayasal hakların askıya alındığı, anayasa mahkemesi kararlarının uygulanmadığı “anayasal düzen”…

Burjuva siyasetinin meşrulaştırıcı normlarını terk ederek kendini imhaya yönelmesi denebilecek, izahı mümkün olamayacak ancak kanıksata kanıksata yürünebilecek bir yol bu.

Diğer yandan AKP iktidarının dış politika perspektifi, manipülasyona dönük hamleleri kurgulamaktan ötesine gitmiyor. Kahramanlık anlatılarına konu edilen Doğu Akdeniz, Suriye, Libya maceralarının da manevra imkanı kalmadı. Buralarda ilan ettiği hedefleri gerçekleştiremediği gibi; istendiğinde emperyalistler tarafından cezalandırabilir konumunun altı bir kez daha çizildi.

Trump’ın mektubu, Biden’ın güya Tayyip’e karşı sözleri ne birincinin lümpenliğinin ne ötekinin densizliğinin ürünüydü. Tarafların çapsızlığı ve lümpenliği diplomasiye dahil ettikleri üsluba yansımış olmakla beraber, işin esası emperyalizme bağımlılık gerçeğinin pervasızca masaya konmasıydı. 

ABD yöneticileri Türkiye’deki muhataplarını azarlama, küçümseme, tehdit etme cesaretini “stratejik ortaklık”, “karşılıklı bağımlılık” gibi dil ürünlerinden değil; emektar “emperyalizme bağımlılık” kavramının ifade ettiği ilişkilerden yani muhataplarının işbirlikçiliğinden alıyorlar. AKP iktidarını bugüne kadarki diğer iktidarlardan ayıran, emperyalist güçlere yararlılığını ispat gayretkeşliğinin sınır tanımaması, meclis muhalefetini bastırma usulü ve demokratik haklarda tasarrufa gitmesidir. Yoksulluk, din istismarcılığı gibi eklerle benzerlik alanı genişletilebildi.

Saldırıları, hak gasplarını direnişle karşılama geleneğine bağlı devrimci tutsaklar 2020’yi de direnişle geçirdiler. Yine de sesleri yeterince duyulmadı dışarıda. Meslek örgütlerinin, çevrecilerin, kadınların mücadelelerinin geniş kesimlerde sempati yaratarak gündemleşebildiği oldu.

İktidarın saldırganlığı, yozlaşmışlığı ve kırılganlığıyla; halkın artan yoksulluğu ve hoşnutsuzluğuyla orantılı direnişler geliştirilemedi. Kapsamlı direnişler geliştirmeye yönelik çaba gösterildiğini söylemek de mümkün görülmüyor. Devrimci ideallerden şaşmamış, mücadeleye yıllarını vermiş kişilerin, kritik andaki bu etkisizlikten acı duymaması mümkün değil. Durumumuz, parçası olduğumuz devrimci hareketin durumu, bize acı veriyor elbette. Ancak kendimize acımak bizden uzak ve uzakta kalsın! Acınacak hale düşenler mevcut durumu kader gibi kabullenerek boyun eğenlerdir.

Biz Direnişçiyiz!

Emperyalizme köleliğin kader olmadığını, ulusal kurtuluşçu geleneği demokrasi ve sosyalizm perspektifiyle sahiplenerek AKP işbirlikçiliğine güçlü bir cevap vermenin mümkün olduğunu biliyoruz. Din istismarcısı faşizmin sonunu getirecek direniş potansiyeline sahip bir halkın oğulları/kızları olduğumuzu biliyoruz.

Dayanışmamızı geliştireceğiz, yoldaşlık değerlerine sarılacağız, mücadeleyi ilerletmek için neye ihtiyacımız varsa eğitimimizi ona göre yönlendireceğiz. Başarma arzusuyla karşıladığımız 2021’i hedeflerimizi gerçekleştirerek sonlandıracağız.

Kırıkkale F Tipi Hapishanesi

18.12.2020

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.