Boğaziçi Üniversitesi’nde geçen hafta başından bu yana yaşanan gelişmelerin yankıları devam ediyor. 19 Mart tarihinde bir grup öğrencinin Afrin operasyonunu kutlamak için lokum dağıtmak istemesiyle başlayan gerginlik savaş karşıtı bir grup öğrencinin lokum dağıtan grubu protestosuyla devam etmişti. Savaş karşıtı öğrenciler bir anda hedef olmuş ve 22 Mart gününden bu yanda bir dizi gözaltı yapılmıştı.
Erdoğan’ın ‘Bu komünist, terörist, vatan haini öğrencilere üniversitede okuma izni vermeyeceğiz.’ şeklindeki tehditlerinin ardından ülke gündeminin merkezine yerleşen Boğaziçi Üniversiteli savaş karşıtı öğrencilere bir destek de Boğaziçi Üniversitesi Eğitim-Sen İş Yeri Temsilciliği’nden geldi. Sendika temsilciliğinden yapılan açıklama ‘Üniversite topyekün saldırı altındadır.’ denildi. Açıklamanın tamamı şöyle:
Üniversite Topyekûn Saldırı Altındadır:
“Düşünce ve ifade özgürlüğü” uluslararası sözleşmelerde birinci kuşak haklar içerisinde evrensel bir insan hakkıdır. Farklı düşüncelerin karşı karşıya gelmesi hayatın doğal akışı içerisinde her an yaşanabilen bir gerçektir.
19 Mart tarihinde bir grup öğrenci Afrin operasyonunu lokum dağıtarak kutlamak istemiş, savaşın kutlaması olmaz diyen başka bir grup öğrenci de açılan masayı protesto etmiştir. Boğaziçi Üniversitesi’nde, öğrenci grupları arasında meydana gelen bu tür gerilimler şiddet yaşanmadan sonlanmakta ve kamuoyu tarafından da olağan karşılanmaktadır.
Ancak yaşanan bu olay kasıtlı bir şekilde yanlı medya ve sosyal medya aracılığıyla hakikat dışında haberlerle bir algı operasyonuna dönüştürülmüştür. Okul dışından gelen sivil gruplar üniversiteye girmeye çalışmış, AKP Gençlik kolları kampüs önünde toplanarak açıklama yapmıştır. Üniversite yönetimi durumu yatıştırmak, sükûnete davet etmek yerine kamuoyunda oluşturulan algıyı güçlendirecek bir açıklama yayınlamıştır.
Olayın ardından birçok öğrenci ikamet adreslerinden gözaltına alınmış, gözaltıların serbest bırakılması talebiyle bir araya gelen öğrencilere de çevik kuvvetin kampüs içine girmesi sonucu kötü muameleyle gözaltı işlemi uygulanmıştır.
OHAL döneminde binlerce akademisyeni üniversitelerden ihraç eden Yükseköğretim Kurulu da öğrenci disiplin yönetmeliğinin güncelleneceğini açıklayarak olaya müdahil olduğunu duyurmuştur.
Bilimsel çalışma yürütebilmenin temel koşulu özgürlükçü akademik ortamın yaratılabilmesine bağlıdır. OHAL dönemi politikalarıyla üniversiteler sınırsız itaate zorlanmakta, iktidardan farklı düşünen herkes terörist olarak yaftalanıp hedef gösterilmektedir.
Eğitim ve Bilim Emekçileri olarak temel hak ve özgürlükleri savunacak özgür ve demokratik bir üniversite için var gücümüzle mücadele edeceğiz.
Gözaltılar Serbest Bırakılsın.
Eğitim Hakkına Dokunulamaz.
Boğaziçi Eğitim Sen İş yeri Temsilciliği
