Cumartesi Anneleri’nden, “Geçmişte siyasi cinayetlere tanık olduk ama mertçeydi” diyen Merak Akşener’e tepki

0
150

Cumartesi Anneleri 5 yıl sonra üst üste 11. hafta Galatasaray Meydanı’nda basın açıklaması yapabildi. Kayıp yakınları, “Geçmişte siyasi cinayetlere tanık olduk ama mertçeydi” diyen Meral Akşener’e tepki gösterdi.

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 1995 yılından bu yana İstanbul Taksim’deki Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri, 982’nci haftada basın açıklaması yaptı. 

Açıklamada, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in 18 Ocak Perşembe günü Sivas’ta söylediği “Geçmişte siyasi cinayetlere tanık olduk ama mertçeydi” sözüne tepki gösterildi.

Hanife Yıldız: Mertlik kim siz kimsiniz?

29 yıl önce gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız “Ben mertçe oğlumu size getirdim. Siz oğlumu namertçe öldürdünüz. Mertlik kim siz kimsiniz?” dedi.

Gazete Duvar’ın aktardığına göre açıklama öncesi konuşan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri de “Akşener’in açıklaması suçun itirafıdır. Eğer mertçe işlendiyse neden bu suçlar hala karanlıkta. Neden hala failler yargılanmaktan korkuyorlar. Neden biz 28 yıldır mücadele ediyoruz? Neden biz her hafta susturuluyoruz?” ifadelerini kullandı.

Hanife Yıldız’ın konuşmasından sonra 1996 yılında gözaltına alındıktan 1 ay sonra cansız bedeni işkence görmüş halde bulunan Abdullah Canan’ın akıbeti soruldu.

Basın açıklamasını Avukat Gülseren Yoleri okudu. Gülseren Yoleri şunları kaydetti:

“43 yaşındaki Abdullah Canan, Yüksekova’da yaşayan bir iş insanıydı. 17 Ocak 1996 sabahı Hakkâri’ye gitmek üzere Yüksekova’daki evinden ayrıldı. Tanık beyanlarına göre Yüksekova – Van karayolunda askerler tarafından otomobili durdurularak gözaltına alındı. Askeri bir araçla Yüksekova Dağ Komando Taburu’na götürüldü. Ailesi yerel ve ulusal tüm makamlara başvurarak, Canan’ın bulunmasını istedi. Ancak Canan’ın gözaltına alındığı inkâr edildi. 21 Şubat 1996 tarihinde Abdullah Canan’ın ağır işkence görmüş cansız bedeni köylüler tarafından bulundu. Canan Ailesi, Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak, Abdullah Canan’ın öldürülmesinden sorumlu olduğu gerekçesiyle Yüksekova Dağ Komando Tabur Komutanı Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul aleyhine suç duyurusunda bulundu.

Yüksekova taburunda görev yapan itirafçı Kahraman Bilgiç, savcıya verdiği ifadede; Abdullah Canan’ın taburda işkence ile sorgulandığını, Tabur Komutanı Binbaşı Yurdakul’un talimatı ile Bölük Komutanı Yüzbaşı Nihat Yiğiter tarafından silahla öldürüldüğünü detaylarıyla anlattı. Albay Kamber Oğur, Yüksekova Savcılığına başvurarak, gözaltına alındığı inkâr edilen Abdullah Canan’ı o dönem tabur karargâhındaki revirde gördüğünü söyledi. Kahraman Bilgiç, Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul, Yüzbaşı Nihat Yiğiter ve Üsteğmen Bülent Yetüt hakkında Diyarbakır DGM Savcılığı’nca soruşturma açıldı. Bu kişiler, Abdullah Canan’ı tasarlayarak öldürmekle suçlandı.

Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada, ailenin ve tanıkların iddiaları yeterli ve inandırıcı bulunmadı. 12 Kasım 1999 tarihinde sanıklar hakkında beraat kararı verildi. 2 Nisan 2001 tarihinde de Yargıtay 1. Ceza Dairesi beraat kararını onadı. Bunun üzerine Canan Ailesi, 1 Aralık 1997 tarihinde AİHM’e başvurdu. AİHM, ‘Aralarında askeri personelin de yer aldığı tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere Abdullah Canan’ın gözaltında öldürüldüğü mahkememizce saptanmıştır.’ tespitinde bulundu. Türkiye’nin iç hukuktaki yaklaşımını şaşkınlık verici olarak değerlendirip oy birliği ile mahkûmiyet kararı verdi. Gözaltında kaybedilişinin 28. yılında bir kez daha hatırlatıyoruz: Savcılık ifadelerinde, mahkeme tutanaklarında, TBMM Araştırma Komisyonu Raporu’nda, Yargıtay Başsavcısı’nın Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na yaptığı itiraz yazısında, AİHM kararında Abdullah Canan’ı gözaltına alanlar, işkence ile katleden ve kaybedenlerin isimleri yazılıdır. Devlet, Abdullah Canan’ın gözaltında kaybedilmesindeki sorumluluğunu üstlenmeli, fail ve sorumlular üzerindeki koruma kalkanı kaldırılarak yeniden yargılanıp cezalandırılmaları sağlanmalıdır. Kaç yıl geçerse geçsin Abdullah Canan için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten; devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”

Basın açıklamasının ardından meydana karanfil bırakıldıktan sonra açıklama sonlandırıldı.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.