Demirtaş: “Türkiye’deki İktidar Biat Etmeyeni Düşmanlaştırarak Toplumsal Bir Parçalanmaya Yol Açıyor.”

0
977

HDP’nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın yargılandığı davanın beşinci duruşması bugün görüldü.

Ankara 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’nde görülen duruşmada, Demirtaş ile tutuklu bulunduğu Edirne’deki cezaevinden telekonferans yöntemiyle bağlantı kuruldu. Bazı HDP’li milletvekilleri ve avukatlar ise duruşma salonunda hazır bulundu.

Selahattin Demirtaş, duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, Batman’da bir mitingde yaptığı konuşma sonrası “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla hazırlanan ve iddianame ile birleştirilen 24 No’lu fezleke hakkında savunma yaptı.

Fezlekeye konu konuşmayı “çözüm sürecinde” yaptığını, bu süreçte ‘FETÖ mensubu’ savcılar tarafından hedefe konulduğunu söyleyen Demirtaş, “Tutuklanmama sebep olan fezlekelerin 12 tanesi bizatihi FETÖ nedeniyle tutuklu savcılar tarafından hazırlanmıştır.” diye konuştu.

Konuşmalarını siyasi kimliği sebebiyle yaptığını ve ‘terör’ kapsamında bir faaliyetinin olmadığına dikkat çeken Demirtaş, “Tek bir terör propagandası içeriği yoktur cümlelerimde.” dedi.

Fezlekeye ilişkin Demirtaş’ın avukatlarının beyanlarının alınmasının ardından, yarın devam edilmek üzere duruşmaya ara verildi.

Demirtaş’ın savunmasından bazı başlıklar şu şekilde:

“Türkiye’de de iktidar, kendi iktidarını kutsallaştırarak, neredeyse tanrısal bir lütuf olarak topluma sunarak, biat etmeyeni düşmanlaştırarak toplumsal bir parçalanmaya yol açıyor.

AKP iktidarı, kendi gücünü zayıflatacağını düşündüğü her kesimi ya vatan haini ya terörist ya düşman olarak kodlamıştır. Biz öyle olmadığımızı zaten biliyoruz. Fakat bu kodlamayı yaparak toplumu paramparça eden herkes ağır vebal altına girmiştir.

Kim bu hesabı kitabı yaptıysa yanlış hesap kitap yaptı. Türkiye toplumuna zarar veriyor. Biz de, bu zarar en az seviyede olun diye mücadele ediyoruz.

Şu saatte benim tahliye kararım verilse bile adalet sağlanmış olmayacak. Çünkü bu yargılamalar vesileyle siyasete ağır bir müdahale yapıldı.

Yakın zamanda, yargısal bozulmayı önlemek amacıyla yargıçlar Saray’a toplanmak suretiyle, Yargı Reformu Strateji Belgesi açıklandı. Yargı üzerindeki baskıların kaldırılması yönünde verilen mesajlar önemlidir. Fakat usul esastan önce gelir.

Yani yargı üzerinde baskı olmaması gerektiğini söyleyen yürütmenin başı, Saray’a topladığı hakimlere bunu, yürütmenin başı sıfatıyla söylüyor. Bu bile başlı başına, o belgenin içeriğinin ruhen boş olduğunu gösteriyor.

Bir yürütme yetkilisi, yargıçları çağırıp perspektif veremez. Bir açıklama yapılacaksa yargıçların olduğu yere gitmelidir. “Böyle yapın, şöyle yapın” diyemez. Bu bile, şu aşamada Yargı Reformu Strateji Belgesinin hiçbir kıymeti harbiyesinin olmadığının göstergesidir.

Aynı yürütmenin başı, AİHM kararlarının öncelikli olarak uygulanması konusunda daha sıkı tedbirler alınacağını söyledi. Daha 4-5 ay önce, AİHM’in benimle ilgili kararına ilişkin “AİHM kararları bizi bağlamaz. Karşı hamlemizi yapar işin bitiririz” demiştir.

“Tutukluluk esas olmamalıdır. Esas olan tutuksuz yargılamadır.” Bunu yürütmenin başı söylüyor. Aynı kişi, ben Cumhurbaşkanı adayıyken “Ne tahliyesi ya. Kim kimi tahliye ediyor. O bir teröristtir.” demişti. S. Soylu da “Buyursunlar tahliye etsinler de görelim” demiştir.

Bizi içeri attıranlar, medyada bizi linç edenler Türkiye için çok iyi bir şey yaptıklarını düşünüyorlar. Nasıl ki, biz bugün Mısır’a bakıp yaşadıkları trajediye üzülüyorsak dünyanın geri kalanı Türkiye’ye bakıp öyle üzülüyor. İyi şeyler yapılmıyor. Doğru şeyler yapılmıyor. Yapılan şeylerin hepsi, herkese zarar veriyor. Zannediliyor ki bedeli sadece biz ödüyoruz. Hayır. Meclis Bütçe Plan Komisyonundaki arkadaşlarım yaptılar hesaplamaları; bizim tutuklu olmamızdan kaynaklı olarak, sadece 1 yıl içerisinde 630 dolar çıktı herkesin cebinden. Güven ortamı zarar gördü. Çünkü ekonomi zarar gördü. “Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, İdris Baluken, Gültan Kışanak […] içeride kalsın, sürüm sürüm sürünsünler” diyenler bilmeli ki, yıllık 630 dolar ödüyorsunuz biz içeride kalalım diye, kişi başına. Eğer “bu paraya değiyor” diyorsanız, “biz açlık da çekeriz yeter ki içeride kalsınlar” diyorsanız yanlış düşünüyorsunuz. Biz, siz aç kalmayasınız diye mücadele ediyoruz. Yurttaşlarımız ölmesin diye mücadele ediyoruz.”


CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.