DİSK mücadeleci ve dayanışmacı bir güç olarak ortaya çıktı, peki bu özelliğini koruyabildi mi?

0
1035

İnan Kaloğulları

55 yıllık uzun bir tarihe sahip olan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu yükselen işçi hareketinin ve sendikal mücadele içindeki davranış ve görüş farklılıklarının belirgin hale geldiği bir dönemde ortaya çıkmıştı. DİSK’in kurulmasına ortam hazırlayan gelişmeler uzun yıllara dayanır. Devletin ve sermayenin çıkarlarına uygun davranan sendikacılık ile eleştirel ve özgür davranmak isteyen mücadeleci sendikacılık arasındaki yol ayrımı DİSK’in ortaya çıkmasına ortam hazırlamıştı.

60’lı yıllarda işçi sınıfı mücadelesi kararlı bir şekilde gelişirken 1961’de İstanbul Saraçhane’de yaklaşık 100 bin emekçinin katıldığı ve grev hakkını öne çıkaran bir miting düzenlendi. İstanbul İşçi Sendikaları Birliği tarafından düzenlenen bu miting emek mücadelesinde hak arama yollarının daha kuvvetli şekilde gelişiyor olduğunu gösteren önemli olaylardan biri oldu.

Türk-İş içinde hapsolan sendikal hareket 13 Şubat 1967 yılında DİSK’in kurulmasıyla yeni bir boyut kazandı. Emek hareketinin giderek güçlenmesi, işçi eylemleri, direniş ve grevler bu gidişe mesafeli yaklaşan Türk-İş içindeki kopuşu hızlandırdı. Emek mücadelesi ve sınıf hareketi DİSK’in kurulmasıyla yeni bir soluk almaya başladı.

DİSK’in ortaya çıktığı yıllar emekçiler için zorbalıklarla dolu ve onur kırıcı çalışma koşullarının yaygın olduğu yıllar olarak biliniyor. Fabrika ve atölyelerde işçiler büyük ölçüde patronların insafına terk edilmiş, Türk-İş çatısı altında sendikalı olan işçiler ise işveren ve devlet sendikacılığının kurbanı durumundaydılar. Haftalık çalışma süresi 48 saat ve üzerinde uygulanıyor; kırsal bölgelerden şehirlere doğru akan ve çalışma hayatının içinde bulunan emekçiler barınma, beslenme, sağlıklı ve güvenli koşullarda çalışma konusunda büyük sorunlar yaşıyordu.

Emekçilerin yaşadığı ağır sorunlar sarı sendikaların etkisiz varlığı ile birleşince işçiler DİSK çatısı altında birleşmeye daha açık hale geldiler. DİSK sınıf mücadelesinin yükseldiği o yıllarda mücadeleci yapısı ile güçlü toplu sözleşmelere imza atıyor ve tuttuğunu koparan sendikacılığı ile işçilere güven veriyordu. Türk-İş bu durumu kendi varlığı için tehlike olarak görmüştü. DİSK’e bağlı sendikaların üye sayıları hızlı şekilde katlanırken bu başarı Türk-İş içindeki konfederasyonları dahi etkilemeyi başarıyordu.

Patronların işçilerin DİSK’e üye olmalarını engelleme çabaları ise çoğu zaman fabrika işgalleri ve direnişlerle karşılık bulmuştu. DİSK’in dayanışmacı ve mücadeleci özelliği yaşadıkları sorunlardan bunalan işçilere güven veriyor ve emekçiler arasında etkili bir sınıf kimliğinin gelişmesine yol açıyordu. “İnadına sendika, inadına DİSK” sözünün o yıllarda büyük bir anlamı vardı.

DİSK reformcu özelliklere sahipti fakat kurulduğu yıllarda politik olarak devrimci mücadeleyi öne çıkaran ve anayasanın demokratik yönlerini savunan bir mücadele anlayışını benimsedi. 61 Anayasasının ilerici ve demokratik yönleri önemseniyordu. Anti-emperyalist ve yurtsever duruşu ise DİSK’in taviz vermediği özellikleri arasındaydı.

O yıllarda emek hareketi ve gençlik hareketi parçalı değil büyük ölçüde kitle hareketi olarak davranıyordu. Egemenler karşısında önemli başarılar elde edilmesi bu sayede daha kolay olmuştu. Toplumsal muhalefetin ve işçi örgütlülüğünün gelişmesi sendikal hareketi güçlü şekilde etkilemeyi başarabildi.

Emek hareketi ekonomik ve sosyal hakların yanında emeğin iktidarını kurma mücadelesini de öne çıkarıyordu. İşyeri işgalleri, direnişler ve işçi grevleri yaygınlaşırken bu direnişler içinde bazı işçiler mücadelenin öne çıkan isimleri olarak şiddet kullanılarak öldürülmüştü.

Gamak Motor fabrikasında çalışan Şerif Aygün fabrika direnişi esnasında polis kurşunuyla katledildi.

16 Şubat 1969’da “Kanlı Pazar” olarak tarihe geçen ve 6. Filo’ya karşı yapılan mitingde Duran Erdoğan ve Ali Turgut Aytaç isimli işçiler öldürüldüler. Bu gösteri işçiler arasında anti-emperyalist duruşun giderek güçleniyor olduğunu gösteren önemli gelişmelerden biri olmuştu.

Tarihi 15-16 Haziran işçi direnişinde Yaşar Yıldırım, Mustafa Bayram, Mehmet Gıdak isimli işçiler katledildiler.

22 Ağustos1970 yılında ise devrimci işçi önderi Necmettin Giritlioğlu bir grev kırıcının kurşunuyla 25 yaşında öldürüldü.

O yıllarda çok sayıda mücadeleci ve fedakâr insan işçi sınıfı davasını ileriye taşımak için canla başla çalışıyordu. 

60’lı yıllarda ortaya çıkan Derby fabrikası işgali; Kavel, Singer, Türk Demir Döküm, Gamak, Sungurlar ve ECA fabrikasında gelişen işgal ve direnişler emek hareketini köklü şekilde etkiledi.

Fabrikalarda gerçekleşen direniş ve işgaller halktan ve işçi ailelerinden önemli destekler aldı. Emek hareketi ile henüz yeterince tanışmamış olan gençlik hareketi direnişler aracılığıyla işçi sınıfına bilinç götürme tutumuyla onunla bağlar kurmaya başladı.

Devrimci mücadelenin güç kazanması muhalif sendikaların davranışında önemli etkiler yaratmayı başarabildi. Sınıf mücadelesinin öne çıkarılması, devrimci mücadeleye saygı ve sempatiyle yaklaşılması, emek hareketini daha güçlü ve saygın hale getirdi. DİSK’in isminin başındaki “devrimci” ifadesi o dönem önemli bir duruşu ifade ediyordu.

Kemal Türkler’in bir dönem başkanlığını yaptığı Türkiye Maden-İş Sendikası birçok işçi direnişinde öne çıkan ve DİSK’i etkileyen sendikalardan biri oldu. Türk-İş’ten ayrılarak DİSK’in kuruluşunda yer alan Maden-İş, Lastik-İş, Basın-İş, Türk Maden-İş (Zonguldak) ve bağımsız kimliği ile DİSK’in kuruluşunda yer alan Gıda-İş çok önemli mücadeleler ortaya koydular. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun kuruluşunda Kemal Türkler, Rıza Kuas, Kemal Nebioğlu, İbrahim Güzelce gibi mücadeleci isimler yer aldılar.

Kemal Türkler 1976 yılında, 9. kuruluş yıl dönümde yaptığı konuşmasında DİSK’in mücadeleci ve saygın bir işçi hareketi haline dönüştüğünü şu sözlerle anlatmıştı: “Sınıf uzlaşmacılığına ve Amerikan sendikacılığına karşı 13 Şubat 1967 günü kurulan DİSK, kısa süre içinde sayıca gücünün ötesinde bir prestij ve saygınlık kazandı. Bunda en önemli pay, tabanın söz ve karar sahibi olma ilkesinin, sendika içi demokrasinin uygulanmasıydı. Yüzlerce, binlerce bilinçli işçi, gece gündüz ve yorgunluk bilmeden DİSK’e sahip çıktı… Görmediğimiz, tanımadığımız binlerce işçi sınıfı yandaşı DİSK’in yücelmesi için yiğitçe kavga verdiler. DİSK’in adı, iş yerleri duvarlarına, İstanbul sokaklarına, yurt toprağına bu kahırlı, sabırlı ve kararlı mücadeleyle kazındı.”

DİSK emekçiler arasında ve toplumsal mücadele içinde önemli bir güç haline gelince o yıllarda Seferberlik Tetkik Kurulu raporlarında tehlike olarak görülerek “iç düşman” olarak tarif edildi.

Türk-İş ve sermaye çevresi emekçilerin giderek gelişen mücadelesinin önünü kesmek için polis ve asker şiddetinin yanında yasal düzenlemeleri de gündeme getirmekte gecikmediler. DİSK, kuruluşundan kısa süre sonra yok edilmesi gereken bir hedef haline geldi.

DİSK’i tasfiye etmeyi amaçlayan 274-275 sayılı Sendikalar Kanunu düzenlemesi gündeme geldiğinde dönemin Çalışma Bakanı, “DİSK’in çanına (canına) ot tıkayacağız” demişti. Sendikal hareket yasal düzenleme ile hizaya getirilmek isteniyor ve emekçilerin Türk-İş’in eline teslim edildiği bir sendikal tekel kurmayı amaçlıyorlardı.

DİSK’i tasfiye etmek için gündeme getirilen bu düzenleme ciddi sonuçları olacağı için zamana yayılarak çok geniş bir kesim içinde tartışıldı. Bu durum 15-16 Haziran işçi direnişinden önce emekçilerin karşı karşı oldukları tehlikeyi görmesine olanak sağladı. DİSK ile birlikte nefes almaya başlayan işçiler 15-16 Haziran direnişine psikolojik olarak hazır hale gelmişlerdi. Zaman içinde yaşanan fabrika ve iş yeri işgalleri, direniş ve grevler bu militan kimliğe zaten güç kazandırmıştı.

Yasal düzenlemenin getireceği tehlikenin büyük olması tabanın fokur fokur kaynamasına neden oldu. 15-16 Haziran direnişi patlak verdiğinde bu boyutta bir hareketin gelişebileceği tahmin edilmemişti. Şanlı işçi direnişi ikinci gününde 168 fabrikayı kapsayan ve 150 bine yakın işçiyi harekete geçiren bir güce ulaştı. Emekçi hareketin ezilmesine karşı on binlerce işçi sokaklara dökülerek fabrikaları işgal etmiş ve barikatlar kurarak tarihi bir direnişe imza atmıştı.

15-16 Haziran işçi hareketi çok büyük ölçüde sendika temsilcilerinin ve işçilerin inisiyatifine dayanan bir direniş olarak ortaya çıktı. DİSK içinde tabanın gücü ve inisiyatifi en güzel yüzüyle bu direnişte görüldü. DİSK yöneticileri tabandaki kararlılığa kayıtsız kalamadılar. Emekçilerin birliği ve kararlılığı DİSK’i aşan ve on binlerce işçiyi sokaklara döken tarihi bir direnişin ortaya çıkmasına ortam hazırladı.

15-16 Haziran direnişi devrimci muhalefettin ve emekçilerin kuşatılmasını amaçlayan yasanın geri çekilmesiyle çok önemli bir başarı kazandı.

DİSK giderek büyüdü ve 12 Eylül darbesiyle birlikte kapatıldı

DİSK sınıf hareketinin gelişmesine paralel olarak 70’li yılların ortalarından sonra kitlesel eylemlerle gücünü daha da artırdı. Demokrasi mitingleri, 1 Mayıs gösterileri, DGM direnişi ve 16 Mart faşizmi ihtar eylemi ulaştığı gücü gösteren çok önemli gelişmelerdi. 1977 yıllarının sonlarına doğru DİSK’in üye sayısının yaklaşık olarak yarım milyona ulaştığı belirtiliyor.

Devam eden yıllar devrimci hareketlerde olduğu gibi DİSK için de ağır bedellerin ödendiği zorlu yıllar oldu. Süreç 12 Eylül darbesine doğru ilerlerken devlet eliyle tırmandırılan faşist çeteler birçok DİSK üyesini katletti. Cinayetler zincirinin en önemli halkası Kemal Türkler’in öldürülmesi oldu.

12 Eylül Darbesi ile birlikte devrimci muhalefete ve emek mücadelesine büyük darbe vuruldu. DİSK 80 darbesiyle birlikte kapatıldı. Üyeleri ve yöneticileri işkenceden geçirildi, sıkıyönetim mahkemelerinde yargılanarak uzun hapis cezalarına çarptırıldılar.

Darbe karşısında DİSK’in mücadeleci ve direnişçi karakterine uygun olmayan tutumlar ise sendikal hareket tarihi açısından bir eleştiri konusu olarak yerini koruyor.

DİSK içinde yaşanan siyasi çekişmeler ve grupçu eğilimler, olumsuzlukların günümüzdeki gibi sendika içinde o dönem de güç kazanmasını pekiştirmişti. DİSK devrimci mücadeleden güç aldı, olumlu ve olumsuz özellikleriyle o mücadele içindeki ilişkilerin izlerini taşıdı. Merkezinde bulunan güçler emekçilere ve sol harekete zararı olacak olumsuz tutumlar sergileyebildiler. Sol içi şiddet, birbirini tasfiye etme ve sendikanın ele geçirilmesi gibi eğilimler DİSK’in “resmi tarihi” içinde pek öne çıkarılmayan önemli konular arasında yer alıyor.

Bugün sol harekete ve sendikal harekete sirayet eden olumsuzlukların geçmiş yıllarda azımsanmayacak ölçüde güç kazanmış olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. DİSK’in mücadeleci yönlerine sahip çıkarken olumsuz yanlarına karşı da sorgulayıcı ve eleştirel yaklaşmaya büyük ihtiyaç var.

DİSK bugün niteliklerine bağlı kalabiliyor mu?

Bugün emekçilerin sahip olduğu birçok kazanım o yıllarda kitlesel hale gelmeyi başaran ve büyük fedakarlıklarla sürdürülen sendikal ve siyasal mücadelenin ürünü olarak kazanıldı.

Tartışılacak birçok yönü bulunmasına rağmen zorluklar karşısında, DİSK’in yaşatılması ve varlığının korunması emekçiler için önemli bir kazanım olarak görülebilir.

Emekçiler 80 öncesi dönemde DİSK’e güveniyor ve yöneticilerinin yanlış yapmayacakları düşünüyorlardı. Sendika içinde güç kazanan mücadeleci ve dayanışmacı özellikleri önemli bir nitelik olarak görüyorlardı. Bugün ise DİSK emekçiler için aynı güveni verecek bir güç olmaktan fazlasıyla uzaklaşmış bulunuyor. Emekçiler onu dayanışmacı bir güç ve akacak bir kanal olarak görmüyorlar.

Günümüzde ise DİSK tarihi yönleriyle çelişen birçok olumsuzlukla anılan bir sendikaya dönüştü.  Bürokratik sendikacılık anlayışı tabanın gücünü ezecek şekilde giderek güç kazandı.

Eski yıllarda emek mücadelesi içinde bulunan kimi insanlar DİSK’in o yıllardaki niteliğini günümüzle karşılaştırmak için “eskiden sendika temsilcisi olmayacak insanlar bugün yönetici olabiliyor” eleştirileri yapabiliyorlar.

DİSK’in kurucu yöneticileri kendilerini bitirmek isteyen Türk-İş yöneticilerini o yıllarda yüksek maaş alan, kendilerine Milletvekilliği yolu açan ve çeşitli kuruluşlardan fon alan sendikacılar olarak tarif ediyorlardı. Tük-İş’in işçilere karşı geliştirdiği düşmanca tutumları emekçilere şikayet ediliyorlardı.

Benzer soruları bugün eleştiri olarak yönelten ve emek hareketini zayıflatan sorunları sendikal hareket içinde tartışmak isteyen insanlar ise günümüzde maalesef marjinal düşünceleri savunan ve DİSK’e düşmanlık besleyen insanlar olarak adlandırılıyorlar.

DİSK yöneticileri bugün kendi içindeki mücadeleci sendikaların geliştirdiği eylem ve direnişlere sırtlarını dönebiliyorlar.
Sendikanın güçlenmesini sağlayacak fırsatlar ise bürokratik yapıyı riske atacağı düşüncesiyle gerilere itilebiliyor.

Sendika yöneticilerinin yüksek ücretler alması, tabanın değil bürokratik yapının güçlü olması, işçi demokrasisinin etkisizleştirilmesi, rekabetçi ve dayanışmadan uzak tutumlar, nitelikten çok üye sayısının önemsenmesi, aidat ile anılan sendikacılığın gelişmesi, temsiliyetin eşitsiz şekilde sürdürülmesi, emekçilerin manipüle edilmesi, eleştiri ve sorgulamaya kapalı olmak gibi sayılabilecek birçok özellik günümüzde DİSK’e sirayet eden olumsuzluklar olarak tartışılıyor.

Solun ve emek hareketinin dağınık olması maalesef sendikal hareketi birçok yönüyle olumsuz olarak etkiledi. Neo-liberal aşınma sendikal hareket içinde Türk-İş mantığının giderek güç kazanmasını geliştirdi. Sendikaların kimyası emekçilere zararı verecek biçimde bozuldu.

Ülkemiz, emekçiler için çile çekilen sefalet ülkesine dönerken DİSK, emekçilerden güç alan dayanışmacı ve mücadeleci bir sendikacılığın kendi içinde gelişmesine izin vermelidir. 

Şuan Türkiye’nin birçok yerinde sayısız işçi direnişine tanık oluyoruz. Bunların büyük çoğunluğu sendikaların ve emek örgütlerinin etkisinden uzak direnişler olarak ortaya çıkıyorlar. Emekçiler hem bir çıkış yolu arıyor hem de akacak bir kanal görmek istiyorlar.

Emekçiler bugün DİSK’in, sol ve ilerici güçlerin sahip olduğu mücadeleci, birleştirici ve dayanışmacı geleneğine özlem duyuyorlar. 

Kaynaklar:

Zafer Aydın, “İşçilerin Haziranı”, 1. Baskı, İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2020.

39 Yıl; Üç Perdelik DİSK Tarihi – Ergün İşeri (sendika.org).

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.