Odak Dergisi, ABD ve ortaklarının Suriye’ye karşı göstermelik bir saldırı yapmalarının beklenebileceğini yazmıştı. Geniş çaplı bir savaşı onlar da istemiyor. Fakat Suriye’yi işgal etmişler ve işgali kalıcılaştırmak ve hatta genişletmek istiyorlar. Amaçlarına ulaşmak için Kürtleri kullanmaya çalışıyorlar. Bazıları da Kürtlerin, ezilmemek ve hatta kazanmak için ilkeli davranmak yerine dengelere oynamaları gerektiği yolunda öğütler veriyor. Oysa ABD ile ittifak sadece bölge halklarına değil Kürtlere çok büyük zararlar verecektir. Trump yönetimi yakın zamanda Suriye’den çekilmek istediklerini söylerken samimi değildi, Suriye’den çekilmesini bekleyen iç kamuoyuna propaganda yapıyordu. Çünkü Trump onlara seçimlerde söz vermişti. Bir yandan da halkları birbirlerine karşı kullanarak egemenliklerini güçlendirmeye çalışıyorlar.
ABD, İngiltere ve Fransa hiçbir delile dayanmadan Esat iktidarını bir kimyasal saldırıdan sorumlu tutup Suriye’ye karşı füze saldırısında bulundu. Suriye’ye yüzün üstünde füze atıldığı, bir kısmın Rusya füze Kalkan’ı yardımıyla havada imha edildiği bir kısmının ise daha önce boşaltılmış yerlere isabet ettiği bildiriliyor. Kimyasal saldırıdan Suriye hükümetinin sorumlu olması bir yana, gerçekten de bir kimyasal saldırı olup olmadığı bile hala belirsizliğini koruyor. Suriye hükümeti iddialar karşısında “Ben zaten savaşı kazanmışım, niye kimyasal silah kullanayım ki, hem ayrıca kimyasal silah iddiaları niye hep de tam üstün geldiğimiz dönemlerde iddia ediliyor?” diye soruyor ve devamla Erdoğan rejimine, Katar rejimine ve ABD’ye “Üzülmekte haklısınız çünkü Suriye’yi yıkmak için desteklediğiniz çeteleri yenilgiye uğrattık” diyor.
Şu anda bir dünya savaşı tehlikesi kapıda değil ama bir tehlike var ve büyüyor. ABD emperyalistleri ve müttefiklerinin sonradan kendilerinin de kabul ettiği yalanlarla başlattıkları işgal hareketleri çok büyük yıkım getirdi. Yüz binlerce insan öldü ve milyonlarcası göç etti. Irak, Libya ve Suriye yakılıp yıkıldı. ABD ve ortaklarının desteğiyle IŞİD gibi tecavüzcü katil çeteler türedi. Erdoğan bu süreçte en çok suçlu olanlardan biridir. Emperyalist işgali din adına ve çok aktif destekledi. Özellikle Suriye’ye, Suriye haklarına karşı çok büyük suçlar işledi. Artan savaş tehlikesinin en büyük sorumlularından birisi Erdoğan’dır.
Bu arada Erdoğan iktidarı gibi bir kişi diktatörlüğünü kast ederken “Türkiye” ve “Türk hükümeti” sıfatlarını kullanarak Erdoğan’ı Türkiye ve Türk kimliği ile donatanlar nedense sıra Suriye hükümetine gelince daha ziyade “Esat yönetimi” demeyi tercih ediyorlar. Öyle ki bunu sosyalistler bile yapıyor. Oysa Erdoğan Türkiye’yi ve Türkleri değil sadece kendi saltanatını savunuyor. Esat ise bir vatan savaşının liderliğini yapıyor. Bu yüzden Esat Suriye’yi temsil ederken Erdoğan aslında sadece kendisini temsil ediyor.
Erdoğan Suriye’ye karşı “Mekke, Medine ve Sevgili Peygamberimiz” edebiyatı yaparak Haçlılar koalisyonun yanında yer aldı. Suriye’ye karşı kısa süre önce İsrail’in yaptığı saldırıyı desteklemişti. Şimdi de ABD ve müttefiklerinin bu saldırısını destekledi. Bunu yaparken çok Müslüman geçinmek için din istismarı bir yığın sözler sarf etti. Türklüğü de Müslümanlığı da böylesine sorunlu bir iktidar Erdoğan iktidarı. Erdoğan’ı Türklük ve Türkiye kimliklerinin temsilcisi gibi göstermek Türkiye’yi ve Türklüğü alabildiğine gericileştirmeye ve faşistleştirmeye hizmet edecektir.