Esenyurt Belediye Başkanı seçilen Prof. Dr. Ahmet Özer’in tutuklanmasını ve yerine Can Aksoy’un kayyum olarak atanmasına karşı tepkiler devam ediyor. Kayyum atanmasını protesto etmek amacıyla saat 16.00’da Esenyurt Meydanı’na toplanma çağrı yapıldı. Gün içinde poretostoya ilişkin CHP İstanbul İl Başkanlığı’ndan yapılan çıklamada “Bugün saat 16.00’da Esenyurt Belediyesi önünde gerçekleşmesi planlanan toplanma ve açıklama, belediye çevresinin polis ablukasına alınması sebebiyle Esenyurt Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirilecektir” denildi.
CHP Lideri Özgür Özel ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yer aldığı mitin alanında SOL Parti, DEM Parti, Emek Partisi TİP, ESP de katıldı. CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, mitingde erken seçim çağrısında bulundu.
Mitingde konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Farklılıklarımızlar bir arada olarak bir kent uzlaşışı sağlayan siz Esenyurtlulara bu darbeyi asla kabul etmiyoruz. Kayyum demek seçilmişler belediyeyi yönetemez demektir. Biz kayyum rejimini Van’dan, Hakkari’den biliyoruz. Türkiye’deki bütün demokrasi güçlerine sesleniyoruz; kayyum rejimine izin vermeyin” dedi.
İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, konuşmasında, “Türk’ü, Kürt’ü, alevisi, sünnisi herkes burada. Sevgili hemşehrilerim ne yazık ki her gün bir başka şaibeli sürecin içindeyiz. Şimdi de Esenyurt’un üzerine kirli bir oyun kurguluyorlar. Bu memleketin yetiştirdiği bir profesörü ahmet Özer başkanımızı uyduruk sebeplerle tutuklayıp, Esenyurt’u kayyuma emanet ettiler” dedi.
İmamoğlu, konuşmasının devamında şunları kaydetti: “Önümüzdeki seçimi bugünden kazanmak için şimdiden milleti baskı altına almak istiyorlar. Ama yapamayacaksınız. Hukuk görüntüsü altında, yaptıkları bu utanç verici uygulamaların altında kalacaklar.
Bunlar yalanı, iftirayı, uydurmayı yemek gibi yiyorlar. Bakın, Ahmet Özer başkanımıza atılan itiraları size bir kısım anlatayım. Neymiş mantıken uzaktan yakından yanına yaklaşılmaz. Neymiş Ahmet Özer başkanımızla terör örgütü arasında varmış gibi gösterilen iddialara baktım, inanın okusanız gülersiniz. Ben hukukçulardan özür diliyorum ama o iddianameyi yazanın derhal psikiyatriste gitmesi lazım.
Herhalde bunun için insanlıktan, hukuktan, gelenekten hiç nasip almamış olmak lazım. Buradan iktidara sesleniyorum, siz bakan yaptığınız, vekil yaptığınız arkadaşlarınız bir yakınını kaybedince onun kardeşi terör örgütü üyesi diyerek taziyede bulunmuyor musunuz?
Bakın bunlar kötü insanlar. Sadece birileri onun hakkında çözüm sürecine katkı sunabilir diye düşündüğü için terörist kabul edeceksek o süreci başlatan yetkilileri ne yapacağız o zaman.
Ahmet Özer hakkındaki iddiaların tamamı bu ölçüde temelsizdir ve asla kabul etmiyoruz. Aklını, vicdanını başkasına kiraya vermemiş hiç kimse bu işin bir siyasi operasyon olduğunu bilir. Biz asla dilsiz şeytan olmayacağız. Hak kimin ise o hakkı savunmak boynumun borcudur.
İktidar ne yazık ki herkesi yaftalamaktadır. Bu kardeşiniz 6 yıldır bunların yalanlarıyla uğraşmıyor mu? Ya Allah aşkına ‘ahmak davası’ nedir?
Böyle hukuk olmaz. Siz önce milletin sandıktan çıkan iradesine sahip bir iktidar olduğunuzu kanıtlayın. Daha da önemlisi ne biliyor musunuz? Ben hep ne diyorum; 86 milyon eşit yurttaş benim canım insanım diyorum her yerde. Bu iktidar önce bu millete olan sevgisini ve saygısını kanıtlasın. Ama kanıtlayamaz.
Biz bu sorunu aşacağız, hep birlikte bu kötülükten kurtulacağız. Asla vazgeçmeyelim. Bunlar çatışma, kutuplaşma, kavga ve kaos isteyecekler. Bunlar milletin tek bir güne bile huzurla kalkmasını bile istemeyecekler. Ama biz buna teslim olmayacağız.
Tekrar söylüyorum; ben sizinle uğraşacağım. Bu kötülükle mücadeleyi büyüteceğiz. Cumhuriyet’in ve demokrasinin büyütülmesine asla seyirci kalmayacağız.
Bunları hep birlikte evine göndereceğiz. Bizi ne yasaklar ne mahkemeler ne tehditler ne de kumpaslar durduramaz. Zalimin zulmünü yok edecek olan demokrasilerde milletin sözüdür. Seçimlerle bükemediğiniz bileği, kayyumlarlarla bir milim bile eğemeyeceksiniz.
Biz meselelerimizi çözümünü gizli saklı hesaplarda aramıyoruz, ortak değerlerimizde arıyoruz. Herkesin hakkını ona teslim etmekte arıyoruz. Bakın Esenyurt’ta biz iki elimizi de saklamadan açtık, gözlümüzü açtık kardeşlerimize.
Esenyurt’ta kucaklaşanlar buraya barışı, huzuru, kardeşliği getirmek istedi. Talan ettiler Esenyurt’u. Esenyurt’ta herkesin kendini özgürce ifade ettiği, toplumsal mutabakatla sağlama gayreti gösterildi.
Milletin iradesini yok saymak Cumhuriyet’imize, demokrasimize yakışıyor mu? Buradan iktidara sesleniyorum; evinizde sakladığınız sopanızı bir kenara bırakın, milletle sözleşme mi yapmak istiyorsunuz? Sözleşmeler sözle yapılır. Önce milletin seçimlerine saygı gösterin. Milleti sizi seçmeyeceği zaman cezalandırmayacağını garanti edin.
Kürt vatandaşlarımıza ne diyorsunuz? Elinizde barış mı var, huzur mu var? Elinizde ne var? Bu millet hiçbirini bilmiyor.
Benden başkasına gönül düşürürseniz hepinize dar ederim mi diyorsunuz? Cevap vermek zorundasınız. Millet zaten daralmış durumda. Yoksulluk hepimizi üzmüyor mu? Bakın yoksulluğun da terörün de bu ülkeden def edilmesinin tek bir yolu vardır; milletin hakimiyetini kabul etmek.
Başta Ahmet Özer başkanımız olmak üzere, biz hukuksuzluğa uğrayan kim varsa onlar için mücadeleye devam edeceğiz, kardeşiniz bu yola çımıştır. Asla vazgeçmeyecek, asla.”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise konuşmasına, “Hepinize yürekten teşekkür ediyorum. Bugun burada Esenyurt’un tüm renkleri hepsi omuz omuza Esenyurt’un seçilmiş belediye başkanına ve onun şahsında kendilerinin seçme hakkına sahip çıkan bütün Esenyurtluları yürekten kutluyorum” sözleriyle başladı.
Özel, devamında şunları söyledi: “İl başkanımızla, diğer partilerin yöneticileriyle görüştük. Esenyurt’un en büyük alanı neresi dedim burayı söylediler, orayı dolduracağız dedim. Biraz önce DEM Parti’nin sayın eş genel başkanının dayanışma mesajlarını işittik; buraya gelen TİP milletvekillerine, EMEP vekillerine, SOL Partili üyelere yürekten teşekkür ediyoruz.
Cumhuriyet’imiz iki gün önce 101. yaşını kutladı. 101 yılda nice badireler atlattık. Ama yıkılmadık, karşımıza her türlü kötülüğü diktiler, teslim olmadık. Bugün de millet iradesine saygısızlık eden iktidarın, onun büyük küçük ortaklarının geliştirdikleri bu darbeye karşı dimdik ayaktayız.
Dün yaşanan süreç tamamen hukuksuzdu, usulsüzdü, bir kumpasın tüm işaretlerin barındırmaktadır. Ev baskınındaki kötü, ahlaksız, kanunsuz muamele elinde sonunda bu milletin vicdanından dönecektir. Devlet dairenin kapısını balyozlar kırdılar. Avukat meclis üyeleri aramaya tanıklık etmek istediler, izin vermediler.
Diyor ki 2015 yılında, Remzi Kartal’la belli sayıda telefon görüşmesi yapıyorsun diyor. Bir bakıyorsunuz yıllar sonra AKP’li milletvekilleri oturmuşlar Remzi Kartal’la aynı masada yemek yemişler. Bu meydanda konser verilmiş, şarkıcı gelmiş. Bu şarkıcıyı getirmek terör örgütüyle ilişkiliymiş.Terörse eğer onu dinleyen Esenyurt Kaymakamını ne yapacağız?
Bir de bunlar dönüp diyorlar ki terör sorununu biz çözeceğiz ama Türkiye’de Kürt sorunu yoktur diyorlar. Bir ülkede bir sorun varsa sorunun sahibine sorulur. Eğer sorun olup olmadığını yaşayanlar değil yönetenler söylüyorsa o ülkede diktatörlük vardır demektir. Bugün Kürt sorunu yok diyenler, kayyum politikalarıyla Kürt sorunun var olduğunu sadece Türkiye’ye değil, bütün dünyaya ilan etmişlerdir.”
Ahmet Özer’den İlk Mesaj
Özel, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in mesajını paylaştı: “İlk sözümüz personel ve arkadaşlarımın işlerine dört elle sarılmasıdır. Vatandaş asla madur olmamalıdır. Daha güçlü çıkacağım ve hizmetlerime kaldığım yerden devam edeceğim.”
Özel konuşmasına şöyle devam etti: “Recep Tayyip Erdoğan, ‘ahmak davası’yla mı kumpas davasıyla mı diye düşünme aklından geçeni cellatlarına yaptırmaya çalışma; cesaretin varsa, zaten bıçak kemikte, kaçma gel çık karşımıza biz seçime hazırız. Biz ses duyuyorum Sayın Erdoğan, sen dün sözünü maşanla söyledin. Çirkin kayyumunu Esenyurt’un başına yolladın, senin sözün bu. Esenyurtlu sana karşı ‘Hükümet istifa’ diyor.
Senin seçim kaybetme korkun, Türkiye’yi kuşatma gayretin; bu kirli hesapların hepsinin farkındayız. İstiyorsun ki kutuplaşma olsun, vatandaş derdini konuşamasın. Yoksulluk var ama senin derdin gündemi meşgul etmek, gerilim çıkarmak.
Kurumları ve adaleti çürütenler şimdi halkın iradesini gasp etmeye çalışıyorlar. Artık kimsenin tahamülü kalmadı. Ben buradan rahatsız olan herkesin sesini yükseltmeye davet ediyorum.
Gizli pazarlıklara ve Anayasa değiştirmeye yokuz biz. Anayasa’yı değiştirmenin yeni bir yolunu bulmuşlar. Bir takım sosyal medya hesaplarından şöyle yazıyorlar; DEM Parti, CHP, muhalefet Meclis’ten çekilsin. Sine-i millete dönün erken seçim yapılsın. Bakın ben size hesabı söyleyeyim tut ki 130 vekil sadece biz ya da yoplan 200 vekil sine-i millet dedik. Sine-i Millet erken seçim doğurmuyor, ara seçim doğuruyor. Ara seçim 90 gün sonraki ilk seçim. Sen seçilmişsin bir daha girmiyorsun, AK Parti ile MHP giriyor. O 200 milletvekilini 100’ünü alıyor. Ya da 130 milletvekilin 80’ini alıyor. Mevcut 320’nin üstüne ekliyor. 400 vewkili alıyor, ne sana ne bana ihtiyacı olmadan Anayasa’yı değiştiyor. Canı ne istiyorsa onu yapıyor. Buradan bütün muhalefet yapanları uyarıyorum. Sine-i millet erken seçim demek değildir. AK Parti ile MHP’nin kurduğu tuzaktır, bu tuzağa kimse kapılmasın.”
Kaynak: Birgün