Erdal Kudiş
Seçimlerle Fransa’da bir tarafta halen sol bir kitlenin olduğu ve sola özlemin bitmediği gözlemlenebilirken diğer yandan bütün dünyada yaşanan sağın yükselişinin yansımalarına da şahit oluyoruz. Bir taraftan sağ yükselirken beraberinde demokrasiyi de askıya alıyor. En basiti görevi gerçekler araştırmak olan özgür basın hedef tahtasında. Yine basının ortaya çıkardığı yolsuzlukların üzerine gitmek isteyen yargı da basının kaderini yaşıyor.
Burjuva Demokrasisi deyince ilk akla gelen ülkelerden birisi olan Fransa’nın yaklaşan seçimlerde gerçek yüzü ile bir kez daha karşılaştık. Daha önce IŞİD saldırıları sonrası ilan edilen OHAL’deki uygulamaları ile ne kadar ‘’demokrasiye bağlı’’ olduklarını kanıtlayan Fransa hükü- meti seçim döneminde çıkan adayları ile de şimdilerde tartışmaların merkezinde. Hatırlanacağı gibi OHAL, IŞİD saldırılarına karşı bir önlem şeklinde ilan edilmesine karşın İŞİD’den ziyade o dönem hükümet muhaliflerini hedef almıştı. Öyle ki hükümetin tarım politikalarını beğenmeyen köylülerin eylemini kırmak için yasal dayanağı olmayan ev hapisleri uyguladılar. Önümüzdeki seçim dönemi şimdi daha ilginç olaylara sebep olmaya başladı.
Seçimler bazı adayların ne kadar yolsuzluklara bulaştığını gösterirken diğer yandan halkın taleplerini ve özlemlerini de yansıtan adaylara da sahne oluyor. Bunlardan en ilginci Sosyalist Parti’nin adayı Benoir Hamon.
Sosyalist Parti’nin efsane liderlerinden Miterrand’dan 12 yıl sonra halkın büyük özlemleri ile tekrardan iktidara gelen Sosyalist Parti, uyguladığı sağ politikalar ile büyük hayal kırıklığı yarattı. Cumhurbaşkanı Hollande tekrar aday dahi olamadı. Ancak kimsenin tahmin etmediği Sosyalist Parti’nin sol kanadından Benoir Hamon’nun partililer tarafından C.Başkanlığı için aday gösterilmesi büyük sürpriz oldu. Hollande hükümetinde Eğitim Bakanı iken partisinin politikalarına itiraz ederek ayrılan Benoir Hamon seçim vaadleri ile ön plana çıkıyor. Anayasa’yı daha demokratikleştirmek amacıyla değiştirmek istiyor ve nükleer karşıtı ve çevreci politikaları ile dikkat çekiyor. Gelişen teknolijiye karşı insanları koruyan yasaları savunurken yaşanacak iş kayıplarına kar- şı herkese minimum 750 Euro ücret ödenmesini vaad ediyor. Göçmenlerin Avrupa’ya gelirken yollarda yaşanan olumsuzlukları aşmak için direkt vize ile getirilmesini savunuyor. Savundukları ile solda tek aday olması beklenirken radikal sol diye tabir edilen ve Komünist Parti’nin de destek verdiği Sol Parti’nin adayı Jean Luc Melanchon şimdilik koalisyona uzak duruyor. Ancak ayrı ayrı katılmaları durumunda bir şansları olmayacak.
Sol vaadleri ile ön plana çıkan sosyalist adayların yanında yine aşırı sağ ve muhafazakar politikaları savunan adayların olduğu iki kutuplu seçimde kimin kazanacağı bilinmiyor ama solda birlik olmazsa sağcıların yeniden iktidara geleceği kesin gibi görünüyor.
Merkez sağın adayı François Fillon savunduğu sağcı politikaları ile seçim yarışında favori iken ortaya çıkan yolsuzlukları ile puan kaybetmeye başladı. Aday olmadan önce bir C.Başkanı’nın dürüst ve örnek olması gerektiğini söyleyen Fillon’un yolsuzluklar karşısında istifa etmesi beklenirken tersine yolsuzluklarını ortaya çıkaran gazeteci ve yargıya saldırmaya başladığı görüldü. Kendisine komplo yapıldığını iddia ediyor. Türkiye ve Erdoğan olumsuzluklarda bütün dünyaya örnek oluyorlar. Fillon da Erdoğan’dan etkilenmişe benziyor.
Sağın en güçlü adaylarından Ulusal Cephe’nin adayı Marine Le Pen de Avrupa Parlamentosu’nda yaptığı yolsuzlukla gündemde. O da Fillon gibi hatasını kabul etmek yerine gazeteciler ve yargıya saldırıyor; ‘’yargının seçmenin görevini yapmaya çalıştığını ve bunun kabul edilemeyeceğini’’ iddia ediyor. Yolsuzluk yapılması suç değil de onları yargılamak suç oluyor. Buna karşın iki turlu Fransa seçimlerinde ilk turun galibinin Le Pen olması garanti gibi.
Seçimlerin parlayan yıldızı ise Hollande Hükumetinin Ekonomi Bakanı Emanuel Makron. Türkiye’nin Kemal Derviş’i gibi zenginleri temsil ediyor. Rodchildler Bankasından transfer edilen Macron ise iberal olduğunu söylüyor. Buna karşın hiçbir seçim vaadi ve programı olmadan basının ve burjuvazinin desteği ile şişirilen bir balon. Ancak solda birlik olmazsa ve Fillon’un da yolsuzluklardan dolayı düşen oyları sonucu ilk turda ikinci gelmesi bekleniyor. Bu sonuç ise ikinci turu kazanma şansını çok yükseltir. Çünkü AB’den çıkmak ve göçmen karşıtı politikaları ile tanınan Le Pen’in karşısında herkesin ilk turun ikincisinin etrafında toplanması bekleniyor.
Seçimlerle Fransa’da bir tarafta halen sol bir kitlenin olduğu ve sola özlemin bitmediği gözlemlenebilirken diğer yandan bütün dünyada yaşanan sağın yükselişinin yansımalarına da şahit oluyoruz. Bir taraftan sağ yükselirken beraberinde demokrasiyi de askıya alıyor. En basiti görevi gerçekler araştırmak olan özgür basın hedef tahtasında. Yine basının ortaya çıkardığı yolsuzlukların üzerine gitmek isteyen yargı da basının kaderini yaşıyor. Diğer bir ilginç nokta ise hem solun adayı Jean luc Melanchon hem de sağın adayı Marine Le Pen kazanmaları durumunda AB den çıkacakları nı söylüyorlar.