Haftanın Özeti

0
994

Geçtiğimiz hafta dünya çapındaki gelişmeler arasında İran ile yürütülen nükleer pazarlık dikkat çekti. Biden yönetimi gerek İran gerekse de Arap ülkeleriyle görüşürken İsrail’i aşırı kollayan bir siyaset yürütme yanlısı resim vermemeye dikkat ediyor. Biden yönetimi aynı zamanda Avrupa ile ittifakını güçlendirmeye devam ediyor.

En önemli dış gelişmelerden biri de Irak’taki NATO varlığının 500 askerden 4 bine çıkarılması kararıdır. Bu karar Erdoğan iktidarını yakından ilgilendiriyor. ABD’nin Batı Trakya’da Yunanistan’la ortak tatbikata girişmesi de Doğu Akdeniz’de Erdoğan iktidarını sıkıştırma boyutu taşımaktadır. Erdoğan NATO ittifakı içindeki orduya daha çok göz kulak olmak zorundadır. Gara fiyaskosuna benzer yenilgiler aldıkça bunu başarmakta zorlanacaktır.

Batılı güçlerin Irak’ta kuvvetlendirilen işgali, aynı zamanda Suriye’deki işgale de takviye anlamına gelecektir. Bu da barışçı görünen Biden yönetiminin gerçekte Trump’tan daha sert bir uluslararası politika izleyeceği yönünde bir işarettir. İsrail Ortadoğu, Afrika ve Kafkaslar’da çok etkili bölgesel güç durumuna geldi. Dolayısıyla Biden yönetiminin bölgede İsrail merkezli davranmaya devam etmesi beklenir. Gösterişe kaçmaması farklı yorumlanmamalıdır.

Biden yönetiminin Rusya’yı yalnızlaştırmaya ve Rusya üzerinde baskılarını artırmaya çalıştığı da gözlenmektedir.

*

Geçtiğimiz hafta İstanbul’da belediye işçilerinin CHP’li belediyelerde yürüttükleri mücadele gündemdeydi. Kadıköy, Maltepe, Beşiktaş, Ataşehir ve Kartal CHP belediyelerinde sınıf uzlaşmacılığını savunanlar, direnen işçileri AKP’nin dümen suyunda gitmekle suçluyorlar. Direnen işçilerin rejimin CHP’li belediyelere karşı uyguladığı baskıların farkında olduklarını, iktidar ile muhalefetteki CHP arasındaki farkı görebildiklerini ve AKP’nin yedeği durumuna düşmekten kaçındıklarını düşünüyoruz. İşçilerin mevcut koşullarda ellerindeki olanakları kullanarak haklarını almaya çalışmaları normaldir. Direnişler bilinçli yürütüldüğü sürece, CHP’li belediyelerin de kendilerine çekidüzen vermelerine yardımcı olacaktır.

Boğaziçi direnişi geçtiğimiz hafta da sürdü. Demokratik güçleri süratle birleştiren bu direniş Türkiye’de muhalif potansiyelin ne denli yüksek olduğunu ortaya koydu. Halk pratikte atılan adımlara, sözlerden daha çok önem veriyor.

Erdoğan’ın ve Cumhur İttifakı’nın oylarının hızla azaldığına bakarak fazla iyimser sonuçlar çıkaranları üzecek bir gelişme HDP aleyhine fezlekeye İyi Parti’nin destek vereceği haberi oldu. Millet İttifakı zayıf bir ittifaktır. CHP’nin parti bütünlüğü bile çok istikrarsızdır. AKP “terörle mücadele” adı altında Türk-Kürt çatışmasını körüklediğinde Millet İttifakı ve CHP içindeki çelişkileri kolayca etkileyebilmektedir. Kaldı ki AKP seçimlerle gitmeyi kabul etmeyeceğini ortaya koymuştur. Muhalefeti bölerek, hile yaparak, zorbalık ederek, etnik çelişkileri körükleyerek başta kalmayı sürdürmek isteyecektir. Tam bu dönemde CHP içindeki bazı çevrelerde Kürt hareketine karşı söylemlerin yükselmiş olması dikkat çekicidir.

Muhalefetin birliği, tutarlı bir demokrasi mücadelesi temelinde oluşturulabilir. Bu mücadeleye ise bağımsız çizgide ve birlik içindeki mücadeleci bir Türkiye solu öncülük edebilir.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.