Haftanın özetine bu hafta Türkiye’de yaşanan önemli olayları derleyerek başlıyoruz:
İstanbul’da hasta tutsak yakınları bir yıldır sürdürdükleri Adalet Nöbeti’ni, Kadıköy’de yapacakları eylem ile sonlandırmak isteyince polis şiddetiyle karşı kaşıya kaldılar. Tam bu sırada bir polis, HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Ferhat Encü’ye küfür ederek tokat attı. Olaylar sırasında, polisin tokadını çeken basın emekçisi de dahil olmak üzere yetmiş kişi gözaltına alındı. Görüntünün sosyal medyada gündem olmasının ardından İstanbul Valiliği açıklama yaptı. Valilik açıklamasında Ferhat Encü’yü suçlarken, tokat atan polis hakkında ise soruşturma başlatıldığını belirtti. Söz konusu polisin başka eylemlerde de kadınlara ve sosyalistlere yönelik benzer tutumlarda olduğu ortaya çıktı.
Ferhat Encü’ye karşı nefretle karşılanan saldırıya sevinenler de oldu. Bunlardan biri Suriyeli göçmenlere düşmanlığıyla bilinen Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan idi. Özcan konuyla ilgili yaptığı paylaşımların birinde ‘’Tokadı yiyen o gavat HDP İl Başkanı savundukları o terörist örgütün kaç askeri ve polisi hain tuzakla şehit düşürdüğünü hiç düşündü mü?’’ ifadelerini kullandı. Encü, Özcan’ın bu sözlerine karşı ‘’Ergenekon terör örgütünün artığı, ulusalcı faşist sadece gönlün körelmemiş, gözlerinde körmüş’’ diyerek suç duyurusunda bulunacağını belirtti. Hatırlanacağı gibi “Ergenekon terör örgütü” AKP-Gülen Tarikatı iktidarı sırasında icat edilmişti. Özcan da Ferhat Encü de söylemleriyle sonuçta AKP iktidarına hizmet etmiş oluyorlar.
Bir aralar LGBT bireylerinin koruyucusu geçinen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın LGBT ile ilgili söylediği sözler de haftanın tartışılan konuları arasındaydı. Erdoğan, İstanbul’da katıldığı bir toplantıda ‘’LGBT bizim kitabımımızda yok, CHP’nin kitabında var’’ diyerek LGBT hareketini kriminalize etti. İktidarın, tarikat evlerinde ayyuka çıkan rezaletlere ses çıkarmak yerine LGBT hareketini hedef almasına şaşırmamak lazım.
Geçtiğimiz hafta Ekrem İmamoğlu’na verilen hapis cezası sonrasında Saraçhane’de gerçekleşen mitingle İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığı tartışma konusu olmuştu. Tartışmalar sırasında herhangi bir açıklama yapmayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Pazartesi günü televizyon kanallarının Ankara temsilcileriyle bir araya gelerek gazetecilerin sorularını cevapladı. Görüşmede gazetecilerin İmamoğlu’nun adaylığıyla ilgili sorduğu sorulara, ‘’Belediye başkanlarımız görevlerinin başında’’ sözleriyle yanıt vermiş, bu konudaki tartışmaya da bir nokta koymuştu. Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamasına benzer başka bir açıklama ise Ekrem İmamoğlu’ndan geldi. İmamoğlu katıldığı bir tanıtım toplantısında gazetecilere Kılıçdaroğlu’nun adaylığını ‘’ Her CHP’linin ailesinin lideri olan Genel Başkanı olan Sayın Kılıçdaroğlu adayıdır’’ ifadeleriyle desteklediğini belirtti. Görülen o ki CHP, kendi içinde İmamoğlu’nun adaylık tartışmasını hızlıca çözüme bağlamış ve tartışmalar sırasında fazla öne çıkan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e de adaylık konusunda gereken mesajı iletmiş oldu.
Gericiler, Birgün gazetesinde Timur Soykan’ın ortaya çıkardığı İsmailağa tarikatında yaşanan çocuk istismarının rövanşını alma derdine düştü. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan aynı zamanda Birgün gazetesinde de köşe yazarlığı yapan Uğur Kutay, sarıklı cübbeli gericiler tarafından günlerdir hedef gösteriliyor. Kutay, 5 Aralık Pazartesi günü ‘’Senaryo Yazımı’’ dersi sırasında görüşlerini paylaşmış ve bir kısım öğrenci tarafından şikayet edilmişti. Şikayetin ardından okul yönetimi ‘’dini değerleri aşağıladığı’’ gerekçesiyle Kutay’a soruşturma başlatmıştı. Bununla yetinmeyen gericiler, başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin birçok yerinde tekbir getirerek Kutay’a karşı basın açıklaması yaptılar. Günler sonra İsmailağa’da yaşanan istismarla ilgili yarım yamalak açıklama yapan Diyanet Başkanlığı ise Uğur Kutay ile ilgili hemen harekete geçti ve hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi. Gericiler bu gücü, AKP’den almaktadır.
Bu hafta işçi direnişleri açısından da gündem bir hayli yoğundu.
Kocaeli’nde bulunan lastik teli ve inşaat malzemesi üreten Bekaert işlerinin grevi ‘’milli güvenliği bozucu nitelikte’’ olduğu gerkeçesiyle yasaklandı. Yasağı tanımayacağını açıklayan Birleşik Metal-İş sendikası 13 Aralık’ta fabrika içinde bir yürüyüş yaparak grev çadırını kurmuştu. Grev 10. Gününde devam ediyor.
Tekirdağ Veliköy’de bulunan Petol-İş Trakya şubesinin örgütlü olduğu Elba Bant’ta ise TİS görüşmelerinin sonuca bağlanamaması sebebiyle işçiler, 28 Aralık’ta greve çıkacaklarını açıkladı.
Kocaeli’de 170 işçinin çalıştığı Kartonsan fabrikasında işçiler, taleplerinin kabul edilmemesi üzerine 22 Aralık’ta grev kararını fabrika kapısına astılar. İşçiler, haklarını alana kadar mücadelelerine devam edeceklerini belirttiler.
Gebze Petrol-İş öncülüğünde devam eden Pulver Kimya direnişi 141. gününde de kararlılıkla sürüyor.
İzmir’de Evde Bakım ve Sağlık İşçilerinin direnişi ise 46. gününde. İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından haksızca işten çıkarılan işçiler, Tunç Soyer’i protesto etti.
İstanbul Koç Üniversitesi Hastanesi’nde çalışan taşeron işçiler Dev Sağlık-İş Sendikası’na üye oldukları için işten çıkarılmışlardı. Hastane önünde yaptıkları basın açıklamasıyla direnişe geçtiler.
İzmir Kınık’ta Özyeğin Fiba Holding’e bağlı Polyak Madencilik’te sendika üyesi olduğu için Kod46 gerekçesiyle işten çıkarılan Erdoğan Çapaklı, direnişinin 26. gününde mücadelesini sürdürmeye devam ediyor.
Tüvtürk Şanlıurfa/Polçak direnişi ise direnişinin 1489’uncu gününü geride bıraktı.
Eskişehir’de Atışkan Alçı’da Kristal-İş Sendikası üyesi işçilerin başlattığı grev 180’ıncı gününde de devam ediyor.
İşçilerin örgütsüzlüğe ve sefalete mahkum bırakıldığı bugünlerde gelişen işçi direnişleri emek mücadelesinde çok önemli bir yer tutuyor.
Türkiye ile ilgili bölümümüzü 19 Aralık’ta gerçekleşen iki önemli olayı anarak bitireceğiz. Bunlardan ilki 19 Aralık 1978 yılında faşistlerce gerçekleştiren ve resmi kaynaklara göre 120 Alevi yurttaşın katledildiği Maraş katliamı. Yedi gün boyunca faşist güçler; çoluk-çocuk, kadın-erkek demeden Alevi yurttaşlara saldırmış ve mallarını yağmalamıştı. Diğer önemli olay ise 19-22 Aralık 2000 yılında ülke genelinde 20 ayrı cezaevine ‘’Hayata Dönüş Operasyonları’’ düzenlenmiş, gerçekleştirilen bu operasyonlarda 30 devrimci ve 2 asker yaşamını yitirmişti. ANAP-MHP-DSP koalisyonu tarafından yapılan operasyonun sebebi, devrimcilerin F Tipi hücre sistemine ve tecrit uygulamasına karşı direnmeleriydi.
Şimdi dünyadaki gelişmelere bakacağız.
Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeir, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile telefonda görüşme gerçekleştirdi. Yaklaşık bir saat süren telefon görüşmesinde çeşitli konuların ele alındığı, Alman lider Steinmeir’in Şi Cinping’den Ukrayna savaşının sona erdirilmesi için Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin üzerindeki etkisini kullanmasını istediği belirtildi. Bilindiği üzere ABD ve NATO’nun kışkırttığı Rusya-Ukrayna savaşından en çok etkilenen ülkelerden biri de Almanya olmuştu.
ABD, emperyalistlerinin yetiştirmesi Taliban yönetimi, Afganistan’da kadınların üniversiteye gitmelerini yasaklayan karar aldı. Gerici örgüt aldığı kararı, ‘’Kadın, erkeğin çiftliğidir ona tahsil yapmak değil; erkeğin hizmeti farzdır’’ diyerek savundu. Taliban’ın bu kararı, ülkedeki Afgan kadınları tarafından protesto edildi. Afganistan örneği bize ülkemizdeki laiklik mücadelesinin ne denli hayati olduğunu bir kez daha göstermiş oldu.
Dünyada yaşanan en önemli gelişmeleen biri de Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’nin, Biden ile görüşmesi oldu. Görüşmeden Zelenki, Biden’den 45 milyar dolar değerinde insani yardım ve ayrıca Patriot Hava Savunma sistemleri sözü aldı. Biden ile görüşme sonrasında Temsilciler Meclisi Genel Kurulu’na hitap eden Zelenki, Kamala Harris ve Nancy Pelosi’nin desteğiyle konuşmasını şova çevirdi. Zelenski, efendisi ABD’den aldığı para ve silah yardımını Ukrayna bayrağı açarak kutladı ardından da ‘’Ukrayna düşmedi. Ukrayna hayatta ve güçlü’’ dedi. ABD’nin Ukrayna’ya Patriot sevkiyatı sözü sonrası Rusya’dan açıklama gecikmedi. Putin, ‘’Bu sadece çatışmanın uzamasına neden olacak’’ sözlerini kullanırken, Ukrayna’nın askeri kaynaklarının sıfırlanmaya doğru gittiğini de öne sürdü.
Bununla birlikte Zelenski’nin ABD ziyaretinin ardından Rusya’ya yönelik bir yaptırım daha geldi. ABD Dışişleri Bakanlığı, Rusya donanmasıyla bağlantılı olduğunu ileri sürdüğü 10 Rus denizcilik kuruluşunun yaptırım listesine alındığını duyurdu.
Özetimizi 2023 yılı için açıklanan asgari ücret ile bitiyoruz. Tüm işçileri yakından ilgilendiren Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun son toplantısı 20 Aralık Salı günü gerçekleşmişti. Toplantı sonrasında Türk-İş Başkanı Ergün Atalay; asgari ücret için tekliflerinin 9 bin TL. olduğunu, vermezlerse masaya oturmayacaklarını söylemişti. Atalay’ın yaptığı bu açıklama patronsever Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından ‘’Herkesin her söylediği ile adım atamayız. Bizim sırtımızda küfe var’’ sözleriyle karşılandı.
Dün Erdoğan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin ve Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yinetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol ile birlikte yeni asgari ücreti açıkladı. Emekçilerden hiçbir temsilcinin olmadığı toplantıda, 2023 yılı için açıklanan asgari ücret 8 bin 500 lira olarak belirlendi. AKP iktidarı açıkladığı yeni rakam ile patronların zenginliklerine zenginlik katmasına olanak sağlarken, emekçileri bir kez daha yoksulluğa ve açlığa mahkum etmiştir. Kapitalistlerin dalkavuğu akademisyenler ve medya da ücret artışlarının enflasyonun en önemli sebebi olduğu yalanını yayıyorlar. Enflasyonun en önemli sebebi kapitalisterin aç gözlülüğüdür.
Bu hafta gündem konuları için Türkiye’de şovenist saldırıları, dinci baskıyı, CHP içinde adaylık sorununu, işçi mücadelelerini ve kapitalist sömürüyü seçtik. Dünya gündeminde ise emperyalizmin eseri Afganistan gericiliğine ve Ukrayna savaşına yer verdik. İşçi hareketini baskıların üstesinden gelmek için Türkiye’nin en önemli umudu görüyoruz. İşçi sınıfının mücadelesi sosyalist hareket, aydınlar, gençlik ve kadın hareketiyle birleşebilirse gerici ve faşist sistemden kurtulma olanaklarımız artacaktır.
