Haftanın özeti: Emperyalizmin himayesinde devrim olmaz

0
251

Dünyada ve Türkiye’de yaşanılan önemli olayları yorumladığımız haftanın özetine, Suriye’de yaşanan son gelişmelerle başlıyoruz.

Geride bıraktığımız haftada, Suriye’de Esat iktidarının yıkılmasıyla (8 Aralık) kazançlı çıktığı düşünülen güçlerden birinin kayıpları yaşandı. Kazançlı çıktığı düşünülen taraflardan biri olan Kürt siyasal hareketi işgalci ABD yardımıyla elinde tuttuğu toprakları, Türkiye egemenlerinin desteklediği İslamcılara kaybetmeye başladı. Tel Rıfat’ın ardından ve Münbiç’in de kaybedildiği, onun ardından Deyrizor’un da düştüğü bildiriliyor. Bölgede Arap nüfusu yoğunluklu şehirlerden biri olan Rakka’nın da düşmesi bekleniyor. Buralar IŞİD ile mücadele adı altında Kürt ulusal hareketinin inisiyatifine verilmişti. Bir çok devrimci arkadaşın çok önemli bir yaklaşım hatasıyla Rojova Devrimi dediği propaganda bu gelişmelerle büyük bir darbe almış oldu. 

27 Kasım’da emperyalistlerin ve AKP iktidarının desteğiyle Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) isimli cihatçı grup hızla ilerleyerek 8 Aralık’ta Şam’ı ele geçirdi ve Esad döneminin bittiğini duyurdu. Bu gelişme sonrasında Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın ailesiyle birlikte Rusya’ya gittiği ve Rusya tarafından Esad ailesine sığınma hakkı verildiği açıklandı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından konuyla ilgili resmi bir açıklama yapılmadı ancak Rusya’nın Viyana’daki uluslararası kuruluşlar nezdindeki daimi temsilcisi Mihail Ulyanov konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Ulyanov, Rusya’nın dostlarını asla zor durumda bırakmayacağını belirterek; Esad ailesinin Moskova’da olduğunu doğruladı. 

Esad’ın Moskova’ya geçmesinin ardından cihatçılar, Esad ailesine ait heykelleri yıkarken, baba Esad’ın Lazkiye’de bulunan mezarını da ateşe verdiler. Batı medyası aracılığıyla “demokrasi” mesajları gönderen cihatçıların gerçek yüzü de yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Yeni iktidarın Adalet Bakanı, anayasayı rafa kaldırarak ülkeyi şeriat ile yöneteceklerini açıkladı. Bu sebeple kadın savcı ve yargıçların görevden alınacağını duyurdu.

Diğer yandan yeni hükümetin yaptığı icraatlardan ilki, hapishaneleri boşaltmak oldu. IŞİD’li katillerin de kaldığı Sednaya Hapishane’sinden yapılan tahliyeler ve ortaya çıkan görüntüler haftanın konuşulan önemli konularından biriydi. Hapishane görüntüsü olarak gösterilen bazı görüntülerin ise gerçek olmadığı ve bu görüntülerin yapay zeka ile oluşturulduğu ortaya çıktı. İnsanlık suçu olarak gördüğümüz işkenceyi asla kabul etmiyoruz ancak Suriye’deki hapishanelerinde yaşanılan kötü muamele ve işkenceyi doğrulara yanlışlar katarak verirken cihatçı çetelerin Suriye’de yaptığı akıl almaz katliamlara ve zulme ses çıkarmayanları da samimi bulmuyoruz. ABD’nin Suriye halkını açlığa mahkum ettiği ekonomik yaptırımların ve IŞİD ve Cihatçı çetelerin zulmünün yanında bütün zulümler sınıfta kalır. 

Suriye’de cihatçıların iktidar gelmesiyle soykırımcı İsrail, kendi hesapları doğrultusunda Ortadoğu’da genişlemeye devam ediyor. İşgalci İsrail, Golan Tepeleri üzerinden Suriye içlerine doğru ilerlediği ve 9 köyü işgal ederek Şam’a 20 kilometre kadar yaklaştığı belirtildi. İsrail bir taraftan da Suriye’deki Kürtlerle görüşme halinde. Geçtiğimiz günlerde Suriye’deki gelişmelerle ilgili açıklama yapan İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, konuşması sırasında AKP iktidarının kurdurup desteklediği Suriye Milli Ordusu’nun (SMO) Minbiç’e düzenlediği saldırıya değindi. Suriye’de Kürtlere yönelik saldırıların durdurulması gerektiğini belirten Saar, konuyla ilgili Suriye’deki Kürtler ve Dürziler ile temas halinde olduklarını açıkladı. Bundan sonrası için Suriye’nin bütünlüklü bir devlet olarak kalabileceğini mümkün görmeyen Saar, bölgedeki azınlıkların özerkliğini en mantıklı çözüm olarak ifade etti ve konuyu ABD ile görüştüklerini ekledi. ABD ve İsrail’e ne kadar güvenilebileceğini Kürt kardeşlerimiz kendileri bilir. Bizim bildiğimiz, bu güçlere dayanarak haklı bir mücadele yürütülemeyeceğidir.  Tam bu süreçte ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in Türkiye ziyareti ise dikkat çekti. Blinken, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüşme gerçekleştirdi. Esenboğa Havalimanı’nda basına kapalı gerçekleşen bu görüşmede Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da yer aldı. 

Suriye’de bu gelişmeler yaşanırken Avrupa’da Esad yönetiminin devrilmesine sevinenler sokaklara döküldü. Şarkılarla Esad’ın gidişini kutlayan Avrupa ülkelerindeki Suriyeliler, yaptıkları eylemler sebebiyle sağcı partilerin hedefi oldu. Sadece Esad’ı değil ona karşı Arapları dahi sevmeyen sağcı partiler “Madem ülkeniz kurtuldu ve özgürleştiniz, öyleyse oraya dönmelisiniz” şeklinde açıklamalar yaptılar. Birçok Avrupa ülkesi Suriyelilerin iltica başvurularını durdurduklarını açıkladı. Ancak Avrupa hükümetleri mültecileri göndermenin işgücü sıkıntısına yol açmasından çekiniyor.

Suriye başlığımızı MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın Şam’da bulunan Emevi Camii’sinde kıldığı namazla bitiriyoruz. Kalın, yoğun güvenlik önlemleri eşliğinde Perşembe günü Şam’a gitti ve Emevi Camii’sinde namaz kıldı. Hatırlandığı üzere 2012 yılında o dönem Başbakan olan Tayyip Erdoğan, Suriye ile ilgili açıklamalarda bulunmuş ve Emevi Camii’sinde namaz kılacaklarını belirtmişti. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Erdoğan’ın namazının kazasını Kalın’ın kıldığını belirtti. Kimin kaza namazı kıldığını bilemeyiz ancak Suriye’nin bu hale getirilmesinde büyük payı olan AKP iktidarı, İsrail’in ve emperyalistlerin bölgede işini kolaylaştırmakla kalmadı; uzun vadede kendi iktidarının da sonunu hazırlamış oldu.

Türkiye gündeminde ise asgari ücret tartışmaları vardı. Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2025’te geçerli olacak asgari ücreti belirleme çalışmaları kapsamında ilk toplantısını Çarşamba günü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında gerçekleştirdi. Yaklaşık 1 saat süren toplantının ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunan TÜRK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar, toplantıda herhangi bir rakam konuşulmadığını söyleyerek; söz konusu rakamı işverenden veya bakanlıktan beklediklerini ekledi. İkinci toplantı ise 16 Aralık Pazartesi günü gerçekleşecek. 

Asgari ücretle ilgili ilk toplantıdan sonuç çıkmazken, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) bağlı İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) yaptığı araştırmaya göre İstanbul’da yaşamanın maliyeti 75 bin liranın üzerinde. Bu rakam 4 asgari ücrete denk gelirken, geçen seneye kıyasla bu rakamın yüzde altmış oranında artığı belirtildi. Halkın giderek yoksullaştığı bir dönemde, işçileri temsil eden sendikaların nasıl tutum alacağı ise merak konusu oldu. İşçi sınıfının yaklaşık yarısı asgari ücret alıyor. 

İşçiler sadece yoksullukla değil, işçi cinayetleriyle de karşı karşıya. Trabzon’un Ortahisar ilçesinde bulunan bir inşaatın 2’nci katında çökme meydana geldi. Gelen çökme nedeniyle bir işçi yaşamını kaybederken 3 işçi de yaralandı. 

Yaşanan cinayetlerine rağmen işçiler hakları için direnmeye devam ettiler. Hafta boyunca dikkat çeken işçi direnişleri şöyle: Tek Gıda-İş Sendikasına üye oldukları için işten çıkartılan ve Anayasal hakları çiğnenen Polonez işçileri 147 gündür Ürdün sermeyeli şirkete karşı direniyor. Ankara’ya yapacakları yürüyüşün engellenmesiyle birlikte Çatalca Adliyesi önünde açlık grevine başlayan işçiler açlığa, soğuklara, baskılara ve polis barikatlarına karşı kararlıca mücadele ediyorlar. 

Metal sektöründe işçi grevleri artarak devam ediyor. Metal işkolunda patronların açlık koşullarında ücret, kötü çalışma şartları dayatmasına ve TİS masasına işçilerin taleplerini kabul etmeyen MESS’e karşı metal işçiler ilk grevlerine 4 Aralık’ta başlamıştı. Bugün Manisa ve Dilovası’nda bulunan Schneider işçileri ve Gebze’de yer alan Grid Solutions işçileri de katıldı. 

Karşıyaka Belediyesi işçileri 93 çalışanın haksız şekilde işten atılmasına karşı 9 Ağustos’ta başlattıkları direniş devam ediyor. Şişli’de, Kartal’da, Sarıyer’de, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde işten atılan işçiler direnişteler. Sarıyer Belediyesi’nde işten atılan eski sendika temsilcileri 17 Aralık Salı günü Sarıyer Belediyesi önünde bir basın açıklaması düzenleyecekler. Belediye işçilerinin kadrolu ve güvenceli çalışma talebiyle Kadıköy’de başlattıkları oturma eyleminde bu hafta Polonez işçileriyle dayanışma gündemi vardı. 

Çayırova’da bulunan HÖDLMAYR lojistik şirketinde Nakliyat-İş’in çoğunluk sağlayarak yetki alması sonrası şirketin iki işçiyi işten atmasıyla başlayan direniş, 3 gündür devam ediyor. 

Tarkett işçilerinin grevi 87 gündür devam ediyor. MKB Rondo işçileri 108 gündür hakları için mücadele ediyor. Mersen işçilerinin grevi kararlılıkla 236 gündür devam ediyor. 

Gebze’de Petrol-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu Betek Boya fabrikasında patronun sendika düşmanlığına karşı işçilerin eylemleri devam ediyor.

“Hakkımı Ver” kampanyasıyla bir araya gelen emek güçleri, 15 Aralık Pazar günü Ankara’da bir araya gelerek meclise doğru bir yürüyüş gerçekleştirecekler.

Özetimize gençlik haberleriyle devam ediyoruz. Üniversiteli öğrenciler 2025 yılında da açlığa mahkum edildi.  Geçtiğimiz ay Meclis’te verilen ‘KYK burs ve kredileri 5.000 TL’ye çıkarılsın’ önerisi, AKP-MHP oylarıyla reddedildi ve KYK burs-kredi zamları açıklandı. Günlük 66 liraya denk gelen 2000 liralık KYK burs-kredisi 3000 liraya yükseltilerek günlük sadece 100 lira arttırıldı. Gençler,  mahkum bırakıldıkları sefaleti kabul etmeyerek eylemlere başladılar.

Yıldız Teknik Üniversitesi’nin (YTÜ) kütüphanesi dördüncü kez düştü. Bir yıllık YTÜ Merkez Kütüphanesinin tavanı yeniden öğrencilerin üzerine çöktü.  Öğrencilerin can güvenliği için önlem alması gereken kayyum rektör ise her sene olduğu gibi ağaç süslenmesine karşı önlemler almayı seçti. Öğrenciler, güvenli eğitim hakkını hiçe sayan okul yetkililerine karşı eylem kararı aldılar.

Eski NATO Genel Sekreter Yardımcısı Hüseyin Diriöz’ün Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde (DTCF) yapmak istediği sunuma karşı öğrenciler “Katil NATO kampüslerimizden, Orta Doğu’dan defol!” eylemi yaptılar. Eylem kararının ardından Ankara Üniversitesi, Diriöz’ün programının iptal edildiğini açıkladı. 

Diğer yandan hafta boyunca önemli direnişler de yaşandı. Cumartesi Anneleri bu haftaki eyleminde, 31 yıl önce Urfa’nın Siverek ilçesinde askerler tarafından gözaltına alınan ve bir daha haber alınamayan Hüseyin Taşkaya’nın akıbetini sordu. Eylemde söz alan Taşkaya’nın gelini Ayşe Taşkaya, Hüseyin Taşkaya’nın akıbetini öğrenmek için mücadelelerine devam edeceklerini belirtti. 

Bu hafta hasta tutsakların sesini yükseltmek için eylemlere devam edildi. Ağır hasta ve engelli olan tutsak Melek Akgün’ün serbest kalması istendi. %82 engelli hasta tutsak; kalp yetmezliği, hipertansiyon, KOAH, kronik böbrek hastalığı, romatoid artrit, ileri derecede kemik erimesi, bel omurlarında kayma, işitme ve görme kaybı nedeniyle düzenli takip, tedavi ve bakıma ihtiyaç duymaktadır.

İnsan hakları savunucuları ve İHD yöneticileri Nimet Tanrıkulu ve Hatice Onaran’ın hukuksuz bir şekilde tutuklanmalarını protesto etmek için İHD İstanbul Şubesi önünde basın açıklaması gerçekleşti.

Tutuklanan sendikacılar için özgürlük isteyen çok sayıda sendika ve devrimci grup, tutuklanan sendikacılar için eylem düzenledi. Eylemde, “Sendikal faaliyet önündeki engeller kaldırılsın! Tutuklu sendikacılar serbest bırakılsın” pankartı açıldı.

Ordu’nun Korgan ilçesi Tatarcık Mahallesi Maden Dağı’nda Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) tarafından yaptırılan maden sondajının durdurulmasını isteyen Korgan Aybastı Kabataş Yaylalarını Koruma Platformu üyeleri Korgan Kaymakamlığına ve Korgan Belediyesine sondaj işleminin durdurulması için topluca dilekçe verdiler. 

Diğer yandan Trabzon Uzungöl’de HES projesine karşı direnen bölge halkının mücadelesi sonuç verdi ve HES projesine karşı açılan davayı bölge halkı kazandı.

Diyabetli Çocuklar Vakfı Başkanı Prof. Dr. Şükrü Hatun, diyabetli çocuklar için verilen mücadelenin sonuç verdiğini duyurdu. Ailelerin diyabetli çocuklar için talep ettiği ‘sensör’ desteği, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) geri ödeme sistemi kapsamına alındı.

İzmir’de 16 bin hektarlık bir alanı kapsayan Çeşme Turizm Projesi, Danıştay 4. Dairesi’nin verdiği kararla iptal edildi. Danıştay’ın verdiği bu kararla projenin iptali kesinleşmiş oldu. Çeşme Turizm Projesi, İzmir’in Yarımadası’nı kapsayan Urla ilçesindeki Zeytineli köyünden Çeşme’ye bağlı Alaçatı ve Ildır’a kadar uzanan 16 bin hektarlık bir alanın talanını kapsıyordu.

Bu haftaki özetimizde Suriye meselesi üzerine yoğunlaştık. Suriye’de emperyalistler ve siyonistler tarafından yaratılan bu süreç önlem alınmadığı takdirde Türkiye’yi de içine alan büyük bir yangına dönüşecek. İsrail, Suriye’deki azınlıkların özgürlük isteklerini halkları birbirine kırdırma doğrultusunda kullanmak istiyor. Kürt siyasal hareketi ne yazık ki milliyetçi yaklaşımı nedeniyle ABD ve İsrail’in bölgeye yönelik tertiplerini fırsata dönüştürme tutumunda oldu. ABD’nin kendisini Suriye’de çektiği tuzağa bile bile düştü. Biz bu sürecin Kürtlerin katliamdan geçirilmesine dönüşmesinden kaygılandık. Düşüncelerimizi ifade ettiğimizde Kürt milliyetçileri bizi düşman olmakla suçladı. Suriye pratiği ulusal baskıya karşı çıkan milliyetçiliğin nasıl kendi ulusal çıkarları için emperyalist işgalcilerle işbirliğine eğilimli olduğunu ortaya koydu. Suriye’de tarihsel bir karşı devrim yaşandı. Bölgede ABD emperyalizminin ve Siyonizmin saldırılarını göğüslenmesinde önemli rol oynayan İran ve Rusya etkisiz duruma düştüler. Türkiye devrimci hareketinin bu süreci karşılamasının yolu, anti emperyalist bir direniş hattı yaratılmasıdır. Aksi halde Suriye’de yaşananların Türkiye’de de yaşanması büyük olasılıktır. Ülkemizdeki ve bölgemizdeki yurtsever ve aydınlanmacı güçlerin bu süreçten güçlenerek çıkacaklarına inanıyoruz.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.