Haftanın Özeti: Seçim sonuçları halkın mücadelesinin gelişmesine büyük olanaklar sağlıyor

0
182

Odak Dergisi Haftanın Özeti’ni aktarmaya devam ediyor. Türkiye’de bu haftanın en önemli gündemi yerel seçim sonuçlarıydı. Sırasıyla ülkemizdeki ve dünyadaki gelişmeleri aktaracağız.

Türkiye yerel seçimleri geride bıraktı. AKP, tarihinin en büyük hezimetiyle karşılaştı. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirler CHP’de kalmakla birlikte, AKP’nin kuvvetli olduğu çok yer de Cumhuriyet Halk Partisi’ne geçti. Gelişen ekonomik kriz ve halkın AKP iktidarına duyduğu yükselen öfke, seçim sonuçlarını doğrudan etkiledi. Toplum, AKP’nin kaybetmesi için oy verdi. Kazanan CHP değil, kaybeden AKP yorumları baskın.

İstanbul’da Sancaktepe, Üsküdar, Gaziosmanpaşa, Beykoz gibi AKP’nin güçlü olduğu yerlerde CHP birinci parti çıktı. AKP YSK’ya itirazlarda bulunuyor. Gaziosmanpaşa’da yeniden sayımın ardından CHP’nin kazandığı tescillendi. Tekrar seçilen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, AKP’nin itirazlarının YSK tarafından dikkate alındığını, kendilerinin yaptığı itirazların ise reddedildiğini belirtiyor. Hatay Samandağ’da solun hep birlikte desteklediği TİP adayı seçimleri kazandı. Defne’de ise TKP’nin adayı çok az bir oy farkıyla kaybetti. Sol Parti Tunceli Hozat ilçesini ve Aksaray’ın Gülağaç ilçesinin Saratlı beldesini kazandı. Odak’ın desteklediği Gül Özgül ise İstanbul Sancaktepe’de Akpınar Mahallesi’nin ilk kadın muhtarı seçildi. Seçimlerde sosyalistlerin kazandığı belediyeler ve muhtarlıklar bizleri sevindirse de, solun birlikten bu denli yoksun oluşu, tarihi bir fırsatın elimizin tersiyle itilmesiyle sonuçlandı. Bizim de desteklediğimiz Kadıköy Belediye Başkan adayı Fatih Mehmet Maçoğlu ne yazık ki yüzde 10’da kaldı. Eğer sol güçlü bir birlik olabilse idi, Kadıköy’de daha etkin bir çalışma ortaya konulabilirdi. Yine de bu bölgede SMF ile çalışmaktan mutlu olduğumuzu ifade edebiliriz.

AKP’nin kayyum eliyle baskıcı politikalarına karşı Kürt halkının tepkisi de sandığa doğrudan yansıdı. DEM Parti, AKP’nin elindeki birçok belediyeyi tekrardan aldı. Van’da AKP’li rakibine göre iki kattan fazla oy alan Abdullah Zeydan’a kayyum girişimi, halkın direnişi ile püskürtüldü. Zeydan’a yapılmak istenen haksızlığa, hukuksuzluğa karşı ülkenin dört bir yanında protesto gösterileri gerçekleştirildi. CHP liderleri de bu tepkilere destek çıktı. Böylece AKP, tepkilerin büyümesinden endişe ederek, Zeydan’a mazbatasını verdi. Kazanan açık bir şekilde direnen muhalefettir.

Odak geride bıraktığımız seçimlerin sonuçlarını, “Kazanmış olmamız bundan sonrasında bağlıdır” başlıklı bir yazı ile değerlendirdi. Seçim sonuçları gerçekten de “kaybetmez” denilen AKP’nin yaşadığı hezimet bakımından halka umut verse de kazananın açık şekilde ezilenler olduğunu söyleyemeyiz. CHP elindeki belediyelerde AKP’leşmiş bir anlayışın süregeldiğini daha önce de yazdık. İşlerinden atılan belediye emekçileri, yoksulluk sınırının dahi altında bırakılan insanlar… Örneklerini daha önce çokça belirttik. AKP’nin kaybetmesinin yarattığı umudu, sosyalist solun bağımsız bir birliği ile ileriye taşıyabiliriz. Seçim değerlendirmemizde, “Kazanan taraf konumuna gelmemiz devrimci hareketler olarak aktif, örgütlü ve birbirimizle koordineli çabalarımıza bağlıdır” ifadelerini kullandık.

Gelişen umudu şimdi 1 Mayıs’ta halkın en güçlü şekilde alanlara çıkması doğrultusunda değerlendirmeliyiz. Rehavete kapılmak, ezilenlerin daha yoğun baskılara maruz kalmasını sağlayacaktır. DİSK geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, Taksim’in 1 Mayıs alanı olduğunu ve 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlayacaklarını belirtmişti. Önümüzdeki günlerde bu durum netleşecektir. Bizler, işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler olarak çabamızı güçlü ve birleşik bir 1 Mayıs’ın örgütlenmesi için değerlendirmeliyiz.

Gayrettepe’de bir gece kulübünün tadilatı sırasında meydana gelen yangında 29 işçinin yanarak ölmesi burjuva basında pek fazla yer bulmasa da geride bıraktığımız haftanın önemli olayları arasındaydı. Kulübün ortakları ve işletmecileri gözaltına alındı. Emek örgütleri, bina önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Eğer ülkemizde 29 işçi değil de 29 patron ölseydi, çok iyi biliyoruz ki “ulusal yas” dahi ilan edilebilirdi! Emekçinin canı sudan ucuz. Aynı Soma ve İliç faciasındaki gibi “unutturulmaya çalışılacak” bir cinayeti yaşadık.

ABD’nin Forbes isimli dergisi, “dünyanın en zenginleri” listesini yayınladı. Listede AKP’ye yakınlığı ile bilinen Murat Ülker “Türkiye’nin dolar milyarderleri” listesinde birinci sırada gözüküyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar ile kardeşi Haluk Bayraktar ise ilk kez “milyarderler” listesine girdi. Bayraktar, Türkiye’nin 24’üncü, dünyanın ise iki bin 410’uncu en zengin ismi oldu. Demek ki Allah AKP’lilere her zamanki gibi “yürü ya kulum” diyor.

Emek alanına gelelim. Emekçilerin yaşamını cehenneme çeviren sömürü düzeni daha fazla kar ve rant nedeniyle işçilerin canını almaya devam ediyor. Yukarıda aktardığımız ve 29 işçinin yaşamını yitirdiği iş cinayeti bunun en yakın örneğidir.

Sivas Erciyas/RC Endüstri Ulaşım Araçları Fabrikası’nda Nakliyat-İş sendikası öncülüğünde işçilerin başlattığı direniş kararlı bir şekilde devam ediyor. Fabrikada çalışmaya devam eden işçiler, vardiya değişimlerinde ve iş başı yapmadan önce işten atılan arkadaşlarına yaptıkları eylemler ile destek veriyorlar. Nakliyat-İş’in sürdürdüğü Tüvtürk Şanlıurfa/Polçak direnişi ise 1955’inci gününü aştı.

7 Mart’tan beri grevde olan Lezita işçileri direniyor. Demir Export madencilik şirketinde Bağımsız Maden-İş Sendikası temsilcisi Selçuk Çetin’in işe dönmesi konusunda şirketin verdiği sözü tutmaması nedeniyle sendika, iş yeri önünde ve Koç Holding’in İstanbul ve Ankara’daki şirketleri önünde direniş başlatacaklarını duyurdu. Mersin Akkuyu’daki santralde Tisan isimli bir taşeron firmanın işçi ücretlerini yatırmaması üzerine yeniden direniş başladı. Hatay’ın Payas ilçesinde hastane inşaatında çalışan işçiler 2 aydır ödenmeyen maaşları için eyleme geçtiler. Dokuz Eylül Üniversitesi Aliağa Çevresel Hastalıklar Hastanesi inşaatında çalışan işçiler 4 aydır ödenmeyen ücretlerini alabilmek için salı günü iş bıraktılar. Zonguldak Çaycuma’daki Oyka Kâğıt grevi yedinci gününde kazanımla sonuçlandı. İşçiler ilk 6 ay için yüzde 130 zam yapılacağını ve sosyal haklarda ise yüzde 150 oranında iyileştirme yapılmasının kabul edildiğini duyurdular.

Dünyadan gelişmelerle devam ediyoruz. İsrail’in saldırıları ve Rusya ile Ukrayna arasında süregelen savaş, önemli gündemler arasında.

ABD’nin kamuoyuna duyurmadan, İsrail’e milyarlarca dolarlık yeni savaş uçağı ve binlerce yeni güdümsüz bomba sevkiyatına izin verdiği ortaya çıktı. Satışın toplam bedelinin 2,5 milyar dolar olduğu ifade ediliyor. Söz konusu silah sevkiyatı onayının, İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın Washington ziyaretinin hemen sonrasında verilmesi dikkat çekti. Beyaz Saray yetkilisi, olayın ortaya çıkması sonrasında, “İsrail’in kendini savunma hakkını desteklemeyi sürdürüyoruz” ifadelerini kullandı. ABD’nin “kendini savunma” dediği şey, son yıllarda yaşanan en acı insanlık dramlarından birisidir.

İsrail’in saldırıları devam ederken Benjamin Netenyahu hükümetine tepkiler artıyor. Başkent Tel Aviv’de binlerce İsrailli, Netenyahu’nun soykırımcı politikalarına tepki gösterdi. Göstericiler, İsrail’in rehin aldığı insanların resimlerinin bulunduğu pankart taşıdı ve “Hepsi evine dönene kadar durmayacağız”, “Bu kadar ölüm, bu kadar umutsuzluk yeter” sloganları attı. Öte yandan İsrail, Gazze Şeridi’nde düzenlediği hava saldırısında uluslararası bir yardım kuruluşunun 7 insanını öldürdü. Saldırı sonrasında Netenyahu yaptığı açıklamada, “Savaş zamanında olur böyle şeyler” ifadelerini kullandı.

İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, Filistin devletini yaza kadar tanımayı planladıklarını ifade etti. Sanchez, 22 Mart’taki Avrupa Konseyi toplantısında İrlanda, Malta ve Slovenya liderleriyle Filistin devletinin tanınmasına yönelik “ilk adımların atılması” konusunda anlaştığını ifade etmişti.

İsrail’in Suriye’nin başkenti Şam’daki İran’ın büyükelçiliğine düzenlediği hava saldırısı çok önemli bir olaydı. Suriye devlet medyası, saldırı sonrasında en az 8 kişinin yaşamını yitirdiğini aktardı. Ölenler arasında İran’ın Devrim Muhafızları Kudüs Gücü’nde üst düzey komutan olan Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahedi’nin de bulunduğu belirtiliyor. Zahedi’nin, Kasım Süleymani’nin ölümünün ardından yaşamını yitiren en üst düzey komutan olduğu belirtildi. ABD ve İsrail, Filistin’de aslında başarısız sayılabilecek durumlarını bölgesel bir savaşa doğru evrilterek kendilerini kurtarma peşinde. ABD saldırıdan haberi olmadığını iddia ederken Rus basını bunun yalan olduğunu yazdı. Rusya İsrail’i şiddetle kınadı ve Suriye sınırına asker yerleştirdi.

Rusya ve Ukrayna arasında savaş devam ediyor. Rusya’da cephe hattından bin 300 kilometre uzaklıktaki bir petrol rafinerisi Ukrayna’ya ait İnsansız Hava Aracı ile vuruldu. Teneco isimli rafinerinin vurulması ile beraber birkaç kişinin yaralandığı ifade edildi. Saldırı, Ukrayna’nın bugüne kadar Rusya toprakları içerisinde en derin noktada gerçekleştirdiği saldırı olma özelliği taşıyor. Rusya’nın petrol kuyularının vurulması Çin, Hindistan ve hatta AB ülkelerinin de enerji masraflarını artırırken petrol üreticisi ABD’nin çok işine gelmektedir. Türkiye de yükselen petrol fiyatlarından zarar görecektir.

Tayvan’ın doğusunda meydana gelen ve 7,4 büyüklüğünde olduğu ifade edilen depremde ise yalnızca 10 kişini yaşamını yitirdi ancak yüzlerce kişi yaralandı. Açıklananlara göre deprem Hualien şehrinin 18 kilometre güneyinde bulunan bir bölgede oldu. Depremin, Tayvan’da 25 yıldır meydana gelen en şiddetli deprem olduğu belirtildi. Meydana gelen depremde iki taş ocağında saatlerce mahsur kalan 70 madencinin de kurtarıldığı ifade edildi. Hatırlanacağı üzere Türkiye’de yaşanan deprem felaketinde büyüklük 7,7 olarak ölçülmüştü. Tayvan depremi ile Maraş merkezli felaket karşılaştırıldığında, depremin değil, alınmayan önlemlerin ve uygunsuz yapılaşmanın insanları öldürdüğü açık şekilde görülüyor.

Türkiye toplumunda şimdi yeniden bir umut ve heyecan oluşmuş gözüküyor. Halk, AKP’nin gerileyebileceğini, kaybedebileceğini gördü. Bu, insanlara mutluluk verdi. Sosyalistler şimdi çok daha büyük bir gelişim potansiyeline sahip. Ancak seçim başarısı henüz halkın başarısı değildir. Seçim başarısının ezilenlerin başarısına dönüşerek Türkiye’nin aydınlık yarınlara doğru yürüyüşü, halkın mücadelesine bağlıdır. Bu mücadelede en büyük sorumluluk ise sosyalist güçlere düşüyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.