Hafta içinde yaşanan kötü olaylara ve gerek Ortadoğu’da gerekse Ukrayna’da akan kana rağmen gelişmeler mücadele lehine oldu. Dünya ve Türkiye’deki gelişmeleri ele aldığımız özetimize Türkiye’den başlayacağız.
Tam da Suriye hükumetiyle barış için resmi görüşmelerin başlayacağından söz edilirken Kayseri’de 8 yaşında bir çocuğa taciz iddiası üzerine şehirde başlayan kitlesel şiddet eylemleri süratle Urfa, Hatay, Konya, Gaziantep’te Suriyelileri sığınmacılara karşı saldırılara dönüştü. Evler yakıldı, işyerleri tahrip edildi, insanlar öldürüldü ve yaralandı. Çocukların korunması adına davranan ırkçılar Antalya’nın Serik ilçesinde sokakta yürüyen Ahmet Handan Zeliha Naif isimli 17 yaşındaki bir Suriyeli çocuk işçiyi sokak ortasında bıçaklayarak öldürdüler.
Türkiye’de tarikat yurtlarında ve tarikatlarda çocuklara sistematik tacizler yapıldığında ses çıkarmayan kitlenin bir anda çeşitli şehirlerde birden galeyana gelmesi olayların kışkırtma olduğuna işaret ediyor. Üstelik ahlak adına bu gösterilere katılanlardan kolluk kuvvetleri tarafından göz altına alınan 435 kişiden 285’inin uyuşturucu kullanımı, taciz, tecavüz, soygun gibi suçlardan sabıkalı olduğu açıklandı. Suriyelileri tacizcilik ve kriminallikle suçlayan bu şahısların kendileri tacizci ve ayrıca Suriyelileri soymuşlar. Karanlık güçler tarafından yönlendirilmeye çok müsait bir kitledir bu. Olayların Erdoğan ile Esat arasında barışma görüşmeleri yapılacağı iddiaları üzerine gelişmesi bir provakasyon kuşkusunu güçlendiriyor.
Tam o günlerde Erdoğan’ın Kuvvai Milliyeciler adını verdiği dinci çeteler Suriye’de Allahu Ekber! sloganlarıyla Türk Bayrağını ve hatta Erdoğan posterlerini yaktılar. Türkiye’den gelen TIR şöförlerini tutsak aldılar. Araçları yaktı, tahrip ettiler. Bölgeye Türkiye’den atanan valinin mekanını bastılar, AKP hükumeti tarafından kurulan PTT binalarını yaktılar. Olayların büyümesi üzerine El Nusra çetelerinin araçları Türkiye’nden gelen araçlara eskortluk yaptı. İçeride Türk ırkçıları Suriye’de ise dinci çeteler sahnedeydi. Her iki grubun eylemleri Suriye ile olası bir barışa karşı hükumete karşı uyarı anlamına geliyor.
AKP iktidarı Suriye’de iç savaş çıkararak ve Suriye’yi işgal ederek, yağmalayarak aslında ne büyük belaları üzerine aldığını görüyor fakat içine düştüğü durumdan kurtulmakta zorlanıyor. ABD Erdoğan’ı iç savaşa alet etti. IŞİD’i kullandı. Sonra da suçu Erdoğan’ın sırtına yıktı. Şimdi de AKP suçu onların üzerine yıkıyor. AKP iktidarı ve çeteler Suriye’nin fabrikalarını, sanat eserlerini, müzelerini vb. yağmaladı. Bir ülkeye, en uzun sınır komşusuna yapılabilecek en büyük kötülükleri yaptı. Şimdi yandaş basın Suriye iç savaşını ABD’nin üzerine atmaya çalışıyor. Hatta Kayseri’de başlayan olayları sa muhalefetin üstüne atmaya çalışıyor. Düzensiz ve kitlesel göçlerin sorumlusu göçmenler değil iktidarın kendisidir. Göçmenleri hedef almak işin kolayına kaçmak ve hatta faşist kışkırtmalara alet olmaktır. İktidar Suriye’deki işgalci güçlerini çekmeli, Suriye hükumetiyle barış yapmalıdır.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın istifası ardından medya onun kocaman bir hırsız olduğu haberleriyle çalkalandı. Yaptığı aşırılıklar nedeniyle bakanlıktan alınan Koca’nın Sağlık Bakanı olduktan sonra devlet olanaklarını kullanarak hastaneler grubu kurduğu, devlet politikalarıyla kendi özel hastanelerini desteklediği, devleti istismar ederek araziler aldığı, Atatürk Orman Çiftliği arazisine dahi el koyduğu ve son olarak da Kızılay’ın elindeki hastanelere göz diktiği belirtildi. Fahrettin Koca’yı biz ayrıca korona döneminde vatan kurtarıcı pozlarıyla İsveç’te yaşayan bir Türk’ün ayağına uçak göndermesiyle hatırlıyoruz. Yapılanın şov olduğunu Tele 1’de ifade eden Odak çalışanı arkadaşımız Seda Şanlıer iktidar medyası tarafından ağır saldırılara uğramıştı.
Ormanlarımızı koruyacak önlemler alınmadığından artan sıcaklarla paralel olarak Türkiye yanmaya başladı. Geçen hafta basın Diyarbakır’da ölümlere yol açan yangınları yazdı ve konuştu. Bu hafta yangınlar İzmir’in Çeşme, Menderes, Menemen, Selçuk ve Torbalı ilçelerinde ve Muğla Milas’ta yoğunlaştı. Yangınlara karşı etkin önlemler alınmadığı sürece her yaz çok büyük zararlar görmeye devam edeceğiz.
Geride bırakmakta olduğumuz haftada ezilenlerin hak ve özgürlük mücadelesinde bir canlanma görüldü. Canlanma 2 Temmuz Sivas katliamının yıldönümünde yurdun çeşitli yerlerinde yapılan anti-faşist gösterilere katılımdaki artışlardan da fark ediliyordu. 1 Mayıs’ta gözaltına alınan eylemcilerin serbest bırakılması için çeşitli sosyalist örgütlerin taraftarları birlikte Çağlayan Adliyesi önünde gösteri yaptı. Çeşitli sosyalist örgütler, taraftarlarının evleri basılarak göz altına alınmasını da protesto ettiler. Hasta tutsaklarla ve tecritteki tutsaklarla dayanışma eylemleri sürdü. Cumartesi Anneleri hak arama mücadelelerini devam ettirdiler. Hakkari Belediyesi’ne 3 Haziran’da kayyum atanmasına karşı başlatılan “İradeye Saygı Yürüyüşü” yeni katılımlarla sürdü. Kamu emekçileri örgütü KESK artan hayat pahalılığını protesto etmek için İstanbul, İzmir, Bursa, Adana ve Ankara’da açıklama eylemleri yaptı. Geçinemeyen emekliler, haklarını arayan özel sektör öğretmenleri, işçiler yurdun çeşitli merkezlerinde hafta boyunca hak ve özgürlük eylemleri içinde oldular. CHP tarafından 30 Ocak’ta Kocaeli Gebze’de düzenlenen geçim sıkıntısı temalı mitinge binlerce kişilik katılım da kitle muhalefetindeki canlanmayı ortaya koydu. Hafta içinde LGBT hareketi, çevre hareketi ve hayvan hakları savunucuları da eylemlerde oldular.
Haftalık özetimizde aşağıdaki işçi haberlerini vereceğiz: Özel sektör öğretmenleri, yürüttükleri mücadeleleri ile özel okullarda öğretmenlik yapan eğitim emekçilerinin sorunlarını MEB’in gündemine taşımayı başardı. Milli Eğitim Komisyonu salı günü tüm partilerin üyeleriyle özel sektör öğretmenlerinin taban maaş uygulamasını konuşmak için toplantı kararı aldı. Öğretmenler baskılara ve gözaltılara karşı direnişlerini 41 gündür sürdürüyor.
Menemen Belediyesi’nde işten atılan işçiler işlerine dönmek için direnişlerini sürdürüyor. Önceki dönem CHP’li belediye başkanının yerine kura ile geçen AKP’li Aydın Pehlivan, yeni dönemde seçimi kazanabilmek için 1500 olan belediye çalışan sayısının 4500’e çıkardı. Seçimlerin hemen ardından onlarca işçiyi tazminatlarını dahi ödemeden işten attı. Belediye önündeki direniş kararlıca devam ediyor.
Çiğli Belediyesi’nde işten atılan 147 işçinin direnişi belediye önünde kararlılıkla devam ediyor.
Mersin Akdeniz ilçesinde TOKİ inşaatında çalışan işçilerin haklarının gaspedilmesi sonrası İnşaat-İş Sendikası öncülüğünde Ankara’da başlayan direniş kazanımla sonuçlandı. İşçiler sendikalarıyla birlikte “direndik, kazandık, yüzümüz gülüyor” açıklaması yaptı.
DİSK/Dev Yapı-İş Sendikası Taksim Hilton otelde Gürer mekanik isimli taşeron firmada çalışan üyelerinin gaspedilen hakları için bugün yapacakları basın açıklaması ile eyleme geçeceklerini duyurdu.
Elazığ’ın Alacakaya’da bulunan Eti Krom Yıldırımlar firmasına ait maden ocaklarında çalışan yüzlerce işçi insanca çalışma koşullarının sağlanması, ücretlerinin yaşanabilir hale getirilmesi ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi için eylemlerini sürüyorüyor.
Toplu sözleşme haklarını yok sayan patrona karşı Birleşik Metal-İş üyesi işçilerin Gebze Mersen fabrikasındaki başlattıkları grev 78 gündür devam ediyor.
İzmir Kemalpaşa’da bulunan Purmo Group fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi işçilerin hakları için başlattıkları grev 59 gündür kararlıca sürüyor.
Kristal Yağ fabrikasında Tek Gıda-İş Sendikası’na üye işçilerin işyerindeki baskılara, düşük ücretlere ve kötü çalışma koşullarına karşı başlattığı grev 25 gündür devam ediyor.
Dışarıda yaşanan gelişmelere ise futbol ile başlayacağız. Türk taraftarların Almanya’da genellikle Almanlardan daha yüksek ve hatta abartılı ilgi gösterdiği UEFA Kupası karşılaştırmalarında Türk milli takımı Avusturya karşısında 2-1 üstün geldi. Golleri atan Merih Demiral ardından elleriyle MHP Bozkurt işareti yaptı. UEFA garip bir tutumla Merih Demiral hakkında soruşturma başlattı. Ergenekon destanı Türklerin destandır. Hatta Bozkurt Türk mitolojisinde özellikle cumhuriyetin ilk yıllarında kullanılan bir semboldür. Ancak daha sonradan faşist hareket bu sembolü ırkçı amaçlarla tekeline aldı. Merih Demiral’ın bu işareti tam da 2 Temmuz Sivas Madımak katliamının (1993) yıldönümümde yapması tepkilere ve tartışmalara yol açtı. Çünkü Madımak’ta, Çorum’da ve diğer katliamlarda gördüğümüz faşistler bu işareti yapmışlardı. Merih Demiral’ın işareti bir siyasal amaçla yapıp yapmadığını bilmiyoruz. MHP Türk Bozkurt simgesini ve Ergenekon destanını faşist ideolojisi doğrultusunda istismar ederek kendine ırkçı-faşist taban yaratmaktadır. Almanya’da yaşanan taşkınlıkların altında Türklerin yaşadığı aşağılanmanın olduğu biliniyor. UEFA’nın futbolcu Demiral hakkında başlattığı gereksiz soruşturma ise MHP’ye ve AKP’ye hizmet edecek tepkiler yaratmaktadır.
Erdoğan 3-4 Temmuz Kazakistan Astana’da Şanghay İşbirliği Örgütü’nün toplantısında Putin ile görüştü. Görüşmede Suriye konusunun ele alındığı biliniyor. Erdoğan 6 yıl önce Rusya ve İran ile bir araya geldiğinde Suriye’deki çeteleri önce 3 ay sonra 6 ay içinde silahsızlandırma sözünü verdi ve sözünü hala tutmadı. Erdoğan aslında uluslararası durum elverirse Suriye’deki işgali sürdürmek istiyor. Bunu yapması ise günden güne zorlaşıyor. İşgali sürdürmekte zorlanan AKP hükumeti dinci çeteleri Suriye devletine entegre etmek istiyor. Suriye bunu kabul etmiyor ve etmez. Rusya ile Türkiye’nin ekonomik ilişkileri çok önemli: Akkuyu ve Sinop enerji tesisleri var. Türkiye fosil enerji ihtiyacının çok büyük bir kısmını Rusya’dan alıyor. Rusya’dan Türkiye’ye yılda 6 milyonu aşkın turist geliyor. İki ülke 65 milyar doları aştığı bilinen ticaret hacmini 100 milyara çıkarmak istiyor. Erdoğan 9-11 Temmuz’da Amerika’ya NATO liderler zirvesine katılacak. Erdoğan hem NATO üyeliğini hem de Şanghay ve BRICS ile ilişkilerini sürdürerek iktidarını ayakta tutmak ve kuvvetlendirmek istiyor. Hatta Türkiye’nin BRICS’e üye olmak için müracaat etmesi ihtimali artıyor.
Geride bıraktığımız hafta erken seçimler haftasıydı. Fransa’daki erken seçimlerde Ukrayna savaşı yanlısı güçler yenilgiye uğrarken sol güçler önemli ilerleme kaydetti. ABD’deki, diğer Batılı ülkelerdeki ve ülkemizdeki seçimlerde genellikle sağ partiler birbirleriyle yarışırlar. Sosyal demokratlar ve Yeşiller de tekelci sermayenin egemenliğini savunan o sağcı partiler arasındadır. Fransa’da seçimlerde ise sağ güçler ile emekçilere daha yakın ve üstelik birleşmiş sol güçler yarıştı. Solun birleşmesinin önünü gençlik eylemleri ve işçi sendikaları konfederasyonu CGT açtı. Henüz çok fazla sorunları olan birlik burjuvaziye teslim olmaksızın devam ettirilebilirse Avrupa’da çok önemli bir örnek oluşturacak. En büyük tehlike solun küreselci güçlerin etkisi altına girmesidir. Seçimlerin ikinci turu 7 Temmuz’da yapılacak.
İngiltere’deki erken genel seçimlerde ise burjuva solu İşçi Partisi açık farkla kazandı. Milletvekili sayısını iki katına çıkaran İşçi Partisi’nin seçim başarısı İngiltere’de halkın demokratik hak ve özgürlük talebi ve mücadelesinin ürünüdür. Seçimlerde Tory adlı Muhafazakar Parti tarihinin en ağır seçim yenilgisini aldı. Bu yenilgi özellikle İngiltere’nin ABD ile birlikte Ukrayna’da ve Ortadoğu’da yürüttüğü savaş politikalarına halkın itirazının ürünüdür. Bu durumda İngiltere’de emperyalist politikalar İşçi Partisi eliyle yürüyecek. İşçi Partisi 2000’li yılların başında Irak’a emperyalist saldırıyı başlatmıştır. Jeremy Corbyn Aslı sol sosyal demokrat, partinin emperyalist politikalarına muhalefet ederek liderliğe geldikten sonra sırtından bıçaklanmış yani parti içinden ihanetlerle liderlikten düşürülmüştü. Bugünkü lider Keir Starmer Jeremy Corbyn’in ardından 4 Nisan 2020’de seçildi. İşçi Partisi’nin muhalefeti Corbyn liderliğinde sürdürmesi halinde İngiltere ve Avrupa’da çok önemli gelişmeler yaşanabilirdi. Burjuvazi buna izin vermedi. Ancak İngiltere’de etkili bir sol muhalefet var.
Bugün İran’da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu yapılıyor. Cumhurbaşkanı Reisi’nin kuşkulu bir uçak kazasında ölmesi sonucu kararlaştırılan erken seçimlere katılım gene düşük oldu ve yüzde 40’ta kaldı. Katı dinsel yasakların yumuşatılmasını, ülkede İran ve Şii egemenliğinin abartılmamasını ve Batılı ülkelerle daha uzlaşıcı çizgide gidilmesini savunan Pezeşkiyan ilk tur seçimlerde en çok oyu aldı. Rakibi Celili ise az farkla ikinci geldi. Seçimlere katılım düşük kalırsa Celili’nin, katılım çok artarsa Pezeşkiyan’ın kazanması bekleniyor.
Ukrayna Savaşı ile Ortadoğu’da İsrail’in saldırıları geride bıraktığımız hafta boyunca etkisini sürdürdü. Macaristan Başbakanı Viktor Orban Ukrayna’ya gidip Zelenski ile görüştü. 1 Temmuz’dan bu yana AB’nin dönem başkanı olan Orban’ın ateşkes amacıyla bugün de Rusya’ya gidip Putin ile görüşeceği ve ona Zelenski’den aldığı mesajı ileteceği haberi AB içinde itirazlara yol açıyor. Ukrayna her gün binlerce insanı savaşa seferber ettiği halde cephelerde gerilemeye devam ediyor. Ukrayna’yı Rusya ile savaşa sokan Batılı emperyalistler bu ülkenin eşitisiz bir savaşta tahrip edilmesinin de asıl sorumlusudurlar. Yakında Fransa’da, Kasım seçimlerinde ise ABD’de büyük olasılıkla iş başına gelecek iktidarların Ukrayna savaşına eskisi gibi destek vermeyecekleri tahmin ediliyor. Batılı ülkeler bir yandan da verdikleri uçaklarla Rusya’yı vurmak için Ukrayna’nın batısını uçuşa yasak bölge ilan etmeyi tartışıyor. Rusya havaalanlarını sürekli bombaladığından Ukrayna’da uçaklar kalkış yapacak alan bulamıyor.
Batılı emperyalistler Ukrayna’dan Rusya’yı vurdururken ABD, İngiltere ve Almanya gibi ülkelerde silah fabrikalarında gerçekleşen yangınlar ilgi çekiyor. ABD’nin Arkansas eyaletinde Ukrayna’ya füzeler ve topçu mermileri üreten bir tesiste çıkan yangın sonucunda tesis ağır zarar gördü. Tesiste yangın sonucunda bir kayıp, iki de yaralı olduğu haberi bildirildi. Bu hadiselerin arkasında Rusya istihbaratının bulunduğu tahmin ediliyor.
İsrail’in öldürdüğü Filistinli sayısı ise 38 bini geçti. Filistin’deki Husiler hypersonic füzelerle İsrail’le ilişkili gemileri vurmaya devam etti. Dört ayrı denizde dört gemi vuruldu. İngiliz çıkarma gemisi Hint Okyanusu, İsrail gemisi Umman Denizi, Amerikan gemisi Kızıldeniz ve Akdeniz’de vuruldu. Hem Filistin direnişi hem de Hizbullah hafta boyunca İsrail’e karşı başarılı askeri eylemler gerçekleştirdiler.
Özetimizi Kenya’da halk isyanı ile bitiriyoruz. Kenya’da geçtiğimiz hafta patlak veren halk direnişi hala sürüyor. Kenya’da hükumetin vergileri yoksullar aleyhine artırma teşebbüsü 26 Haziran’da halk ayaklanmasına yol açmıştı. Halk başkent Nairobi’de parlamentoyu bastı. Gençlerin başını çektiği eylemcilere ateş açılması üzerine en az 22 kişinin öldüğü belirtiliyor. Hükumet direniş karşısında yasayı geri çekmek zorunda kalmıştı. Eylemciler vergileri artırma yasa tasarısının iptalini ve Devlet Başkanı William Ruto’nun istifa etmesini istiyor. Yetkililer halkın korku duvarını yıkmış olması karşısındaki endişelerini ifade ediyorlar. Kenya’daki halk ayaklanmasının başarıya ulaşması örgütsüzlük nedeniyle zayıf görünüyor. Ancak bu ayaklanma gidişe karşı halkların bir öncü tepkisi olabilir.
Özetin özeti olarak belirtelim ki korku duvarı sadece Kenya’da değil Ortadoğu’da da yıkıldı. Geçmişte astığı astık İsrail karşısında Gazze halkı, Yemen’de Husiler ve Lübnan’da Hizbullah örgütü bu hafta da hayranlık verici direniş ortaya koydular. Batılı emperyalist güçler gerilemeye devam ediyor. Ukrayna’daki savaş onların gerilemesini önleyemediği gibi süreci derinleştiriyor. AB içinde Rusya’ya karşı savaşa itirazlar bu hafta özellikle yükseldi. Batılı emperyalistlerin egemenliğine alternatif bir örgüt olan BRICS gelişmeye devam ediyor. Suriye’de barış ihtimali gerek ırkçı gösterilere gerekse Suriye’deki cihatçıların itirazlarına rağmen artmaya devam ediyor. Türkiye’de ezilenlerin mücadelesi de bu hafta daha canlıydı. Gidiş eden ezilenlerin kurtuluş mücadelesinin lehinedir.