Haftanın Özeti: Haramilerin elindeki sahipsiz ülke

0
282

Özetimize Türkiye’den başlıyoruz. 

Kamuoyu “Kürt meselesi çözülecek”, beklentisine sokulmuşken ve hatta MHP Genel Başkanı Bahçeli tarafından Öcalan Meclis’e davet edilmişken CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer tutuklandı. Özer’in yerine kayyum atandığı bildirildi. Bir yandan da Irak ve Suriye’deki Kürt siyasal hareketi hedeflerine, askeri hareket haberleri veriliyor. İktidarın muhaliflere karşı sertleşeceği görülüyor.

Esenyurt Belediye Başkanı’nın hapsedilmesi sıranın Ekrem İmamoğlu’na yaklaştığını gösteriyor. İmamoğlu Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla düzenlenen mitingde gene CHP Genel Başkanı gibi konuştu. CHP içinde liderlik savaşı tüm hızıyla sürüyor. Ekrem İmamoğlu ile Özgür Özel ittifak yaparak Kılıçdaroğlu’nu düşürmüşlerdi. Şimdi Ekrem İmamoğlu ile Kılıçdaroğlu’nun ittifak yaparak Özgür Özel’i düşürmeye çalıştıkları bildiriliyor. Kılıçdaroğlu’nun aynı zamanda Mansur Yavaş’a yakın durduğu da görülüyor. Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş MHP ülkücüsü bir CHP’lidir. 

Sistem her tarafından dökülüyor. Dünyanın hemen her tarafında artan hayat pahalılığı Türkiye’de olağanüstü boyutlara vardı. Asgari ücret 17 bin YTL. İşçi sınıfının yarısı asgari ücret ile çalışıyor. Göçmen işçilerin önemli bir kısmı, asgari ücretin altında alıyor. Türk-İş Ekim 2024 araştırmasına göre dört kişilik ailenin sırf asgari yiyecek masraflarının alt sınırı 20 bin YTL’nin üstünde. Yoksulluk sınırı ise 60 bin 500 YTL’dir! Kiralara yüzde 25 zam sınırı 1 Temmuz 2024’te kaldırıldı. Ev sahipleri kiralara enflasyon oranında artış istiyor. ENAG’a göre yıllık enflasyon şimdi yüzde 88 seviyesinde. TÜİK ise yüzde 62 olduğunu belirtiyor. Ekim kirası 20 bin YTL ise gelecek yıl 33 bine yükselecek. İstanbul ve Ankara gibi şehirlerde ev kiraları son 4 yılda 10 kat artmış. İstanbul’da kreş fiyatları 3 binden 20 bine kadar değişiyor. 

Yargıya, polise, siyasi partilere güven dünya standartlarının çok altında seyrediyor. Hastaneler zinciri sahibinden sağlık bakanı, otel işletmecisinden turizm bakanı yapılan ülkede; insanlar nerede imkan bulsa istismar ediyor. Hastanelere emanet edilen yeni doğan bebekler acil serviste şebekeleşmiş olan çeteler tarafından para için ölüme gönderiliyor. Bu korkunç istismarcılığı huzurevleri, yoğun bakım üniteleri, tomografi vb. ölçümlere yayılmış tüm hastaları ve sağlık çalışanlarını tehdit ediyor. Uyuşturucu ve çeteleşme Meksika ve Brezilya boyutlarına ulaşmak üzere. Yani dünyada en yüksek seviyelerde. Ahlaksızlığın bu denli arttığı ülkemizde AKP iktidarı kontrolü sağlamakta zorlanıyor ve yalnızca başta kalmayı başarabiliyor. Bunun yolu da muhalefetin saf dışı edilmesinden geçiyor. 

AKP iktidarı muhalefeti saf dışı etme yolunda CHP’yi bölmeyi başardı. Şimdi de Kürt siyasal hareketini bölmeye çalışıyor. Bu amaçla gündeme getirdiği çözüm süreciyle Öcalan ve DEM Parti’yi yanına almaya çalışırken, Kandil’deki örgüt liderliğini karşısına alıyor. (PKK örgütünün 23 Ekim’de TUSAŞ’a düzenlediği saldırı eylemine de burada değinmek gerekiyor. Bir kısım insan bu eylemi Kandil’in “Ben de varım” mesajı gördü. Ancak PKK’nın Yenidoğan çetesi, çocuk istismarcıları gibi halkın anlayacağı onca hedef varken TUSAŞ’ı seçmesi; taksi şoförünü ve TUSAŞ’ta çalışanları öldürmesi Türk-Kürt kurtuplaşmasını kışkırtmaya yarıyor. İngiliz sosyalist politikacı Galloway’ın bu eylemin ardında CIA olduğunu ve eylemin Türkiye’nin BRICS’e katılma müracaatıyla ilgili olduğunu ileri sürmesi ilginçtir). Çözüm sürecinin Suriye boyutunda ise ABD inisiyatifi olduğu görülüyor. Suriye’yi işgal etmiş olan ABD’nin Kürt güçleriyle AKP iktidarı arasında “arabuluculuk” yapmayı istediği söyleniyor. 

Şimdi de geride bıraktığımız haftada yaşanan hak ve özgürlükler için yapılan eylemleri aktarıyoruz. Türkiye toplumu, kendisine yaşatılan mağduriyetlere karşı direnmeye devam ediyor. Cumartesi Anneleri “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” talebiyle yaptıkları eylemlerinin 1022’nci haftasını gerçekleştirdi. 

Bu hafta hasta tutsakların sesini yükseltmek için eylemlere de devam edildi. Yapılan eylemde hasta tutsak Dede Anıl ve Cengiz Sinan Halis Çelik’in durumuna dikkat çekildi. İstanbul ve Ankara’da düzenlenen eylemlerde yüzde 98 engelli Dede Anıl ile 28 yıllık hasta tutsak Cengiz Sinan Halis Çelik’in tahliyesi talep edildi.

Geride bıraktığımız haftada görevinden alınıp hapsedilen ve yerine kayyum atanan Esenyurt Belediye Başkanı CHP’li Ahmet Özer’le dayanılma eylemleri İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere yurdun dört bir yanında eylemler düzenlendi ve düzenlenmeye devam ediyor. 

AKP’nin “Katliam Yasası” protesto edilmeye devam ediliyor. Adana’da düzenlenen eylemde kitle, AYM’nin hayvan katliamlarının önünü açan yasayı iptal etmesi gerektiğine dikkat çekilerek, bu yasa iptal edilene kadar mücadele edileceği belirtildi. Kocaeli Gebze’de bulunan sokak hayvanları barınağının önünde barınakta köpeklerin katledildiği iddiası üzerine askerler nöbet tutmaya başladı ve hayvanseverler bu duruma tepki göstermek için barınak önünde toplandı. Burada nöbet tutan hayvanseverlere müdahale edildi, bir kişi gözaltına alınarak serbest bırakıldı. Belediye görevlilerinin, hayvanseverlerin üzerine belediye araçlarını sürdükleri de belirtildi. 

17 Kasım’da İzmir Bornova’da gerçekleştirilecek olan işçi emekçi buluşması için devrimci gruplar çalışmalarına devam ediyor. “Yenidoğan Çetesi” olarak bilinen çeteye karşı, İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri Kadıköy’de bir eylem gerçekleştirdi. Munzur’da, Datça’da, Fırtına Vadisi’nde halk, çevre ve doğalarının katledilmesine karşı eylemler gerçekleştiriyor. İstanbul Akpınar Mahallesi’nde halka hiçbir bilgi verilmeden yürüme yoluna dikilen baz istasyonuna karşı mahallede imza kampanyası gerçekleştiriliyor. Mahallede kısa sürede bir halk toplantısının yapılması planlanıyor. Sarıgazi’de bulunan devrimci ve demokrat kurumlarla birlikte ortak düzenlenen Sarıgazi Halk Festivali çerçevesinde, çeşitli etkinlikler ve konserler organize ediliyor.

Sendikal haklarını savundukları için işten atılan ve insanca yaşama talepleri için 44 gündür grevde olan As Plastik işçileri mücadele etmeye devam ediyor. Petrol-İş üyesi işçiler grev kırıcılarına, jandarma ve patron baskısına rağmen kararlıca direniyor. 

Her türlü zorbalığa rağmen günlerce direnen Polonez işçileri Polenez firmasına destek olan Bifet önünden seslenerek patronların işçilere düşmanlık geliştiren işbirliğini teşhir edip boykot çağrısını yineledi. 

Tek Gıda-İş Sendikası’nı tanımayan ve sendikal örgütlenme nedeniyle üye işçileri işten atan Eker Süt önünde başlatılan direniş devam ediyor. İki aydır çözüm için şirketi masaya davet eden sendika, yarından itibaren fabrika önünde direniş çadırı kurulacağını açıkladı. 

Kartal belediyesi işçileri bir süredir belediyelerden devam eden toplu sözleşme sürecinde greve çıkan ilk belediye işçileri oldu. Emekçiler insanca yaşama talepleri için grevlerinin 3’üncü günündeler. 

Belediye emekçilerinin kadrolu ve güvenceli çalışma talebiyle Kadıköy’de düzenledikleri oturma eylemi 22 haftadır devam ediyor. 

Karşıyaka Belediyesi işçileri işe dönme mücadelesini sürdürüyor. Çankaya’da işleri ve hakları için mücadele eden Özel Sektör Öğretmenler Sendikası üyesi öğretmenler mücadelelerini sürdürüyor. Menemen’de, Şişli’de, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde işten atılan ve haklarını arayan emekçiler mücadeleye devam ediyorlar. Türkiye’nin birçok belediyesinde işçileri sefalete ve açlığa karşı grev hazırlıkları yapıyorlar. 

Özyurtlar Holding şantiyesinde çalışan İnşaat-İş Sendikası üyesi işçilerin haklarının gaspedilmesiyle başlayan direniş 4 gündür devam ediyor. 

Tuzla’da bulunan MKB Rondo fabrikası işçileri 66 gündür direniyor.

Haftalık özetimizde gençlik haberleriyle devam ediyoruz: Zeren Ertaş’ın, kaldığı KYK yurdunda bakımı yapılmayan asansörün düşmesiyle katledilişinin üzerinden 1 yıl geçti. Öğrenciler hala kampüslerde ve yurtlarda 1 yıldır kötü koşullarda yaşamaya devam ederken bakanlıksa yeni yurtlar yapmak yerine yatak sayısını arttırdığı yurtlarda kapasite fazlalığı ve bakımsız asönsörler nedeniyle canlarımızı hiçe saymaya devam ediyor. Öğrencilerin sağlığını düşünenler ise okul dönemi ortasında öğrencileri yer değiştirmeye zorluyor.

Marmara Üniversitesi Göztepe Kadın Yurdu’nda kalan öğrencileri ‘deprem riski’ bahanesiyle Dragos Erkek Yurdu’na yerleştirme kararı aldı. Ardından da öğrenciler barınma haklarını savunmak için yürüme kararı aldı. Hijyen koşullarının sağlanmadığı bir diğer yurt ise Bartın Çeşme Cihan Kadın KYK Yurdu. Yurtta suların çamurlu bir şekilde aktığı ve bundan dolayı sürekli su sıkıntısı yaşandığı belirtildi.

İktidar kampüsleri kuşatma altına almaya devam ediyor. Diyanet İşleri Başkanlığı, üniversitelerde “milli ve manevi değerlerine bağlı gençler yetiştirmek” amacıyla ortak faaliyet yürütmek için kayyım rektörlüklere yazı gönderdi ve öğrenci faaliyetleri ile ilgili bilgi talep etti.

Şimdi dış haberlere geliyoruz. İsrail ile Filistin ve Hizbullah savaşı hafta boyunca devam etti. İsrail öldürüyor, Batılı ülkeler ona silah sağlıyor. İşbirlikçi Arap rejimleri ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya ile birlikte İsrail’e koruma sağlamaya devam etti. Filistin’i aktif anlamda sadece İran, Hizbullah ve Husiler desteklemeye cesaret edebiliyor. İsrail’in saldırgan tutumuna Latin Amerika ülkeleri ve anti-emperyalist ülkeler dışında az sayıda ülke tavır alabilirken AKP iktidarının İsrail ile ticareti kestiği iddiası da her geçen gün yeni kanıtlarla yalanlanıyor. İsrailli taşımacılık şirketi ZIM’ın işlettiği gemilerin gelecek üç ay boyunca en az 124 kez Türkiye limanlarını kullanacağının şimdiden planlandığı belirtildi. Malezya, Aralık 2023’ten beri  İsrail bayraklı ve ZIM taşımacılık şirketiyle ilişiği olan tüm gemilere limanlarını kullanmayı yasakladı. ZIM taşımacılık şirketiyle İsrail’e taşınan silahlar Avustralya’da, Yunanistan’da, Belçika’da, İspanya’da ve İtalya’da eylemciler ve işçilerin gösterileriyle engellendi… Türkiye’de de yurttaşlar hükümete aynı yönde talepte bulundular.

Hizbullah’ın iki en önemli lideri ard arda öldürüldükten sonra yeni seçilen lider Naim Kasım Hasan Nasrallah’ın yolundan gideceğini belirtti. İsrail Hizbullah’ın lider kadrosunu ortadan kaldırdığı halde Lübnan’daki direnişi aşamıyor. ABD ve İsrail Lübnan’da yeni cumhurbaşkanı seçimini kullanarak Hristiyanlar ve diğer halk gruplarıyla Hizbullah arasında iç savaş çıkarmaya çalışıyor. Lübnan’da 31 Ekim 2024’ten beri yani tam 2 yıldır cumhurbaşkanlığı makamı boş. Avrupa ülkeleri İsrail’in arkasında duruyor olmasına rağmen ne İsrail ne de ABD eski güçlerine sahip değiller. İsrail İran’ı dize getirmek şöyle dursun Hamas, Hizbullah ve Husi engellerini bile aşamıyor. Ayrıca Avrupa ülkeleri o kadar Müslüman göçmen aldı ki İsrail yanlısı geleneksel politikalarını sürdürmekte zorlanıyorlar. 

Başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkeleri gitgide derinleşen ekonomik sorunlarla boğuşuyor. Almanya’da ünlü Volkswagen şirketi en az 3 üretim ünitesini kapatacağını açıkladı. Benzer sorunlar Fransız otomobil şirketleri ve Avrupa’daki araba baterisi fabrikaları için de geçerli. Volkswagen ayrıca işçi ücretlerini yüzde 10 düşürmek istiyor. İşçiler ise yüzde 7 zam istiyorlar. Toplu sözleşme süresi 1 Kasım’da biterken Almanya’yı grev dalgası bekliyor. Benzer sorunlara Thyssenkrupp adlı ünlü çelik şirketi de yaşıyor. Almanya sanayisizleşiyor. Otomotiv sanayiinde Avrupa ve Batı bloku Çin’in gerisinde kaldı. Çin bu alanda çok kilit konumdaki bateri üretiminin dünya çapında üçte ikisini tek başına üretiyor. Avrupa otomativ sanayii 13 milyondan fazla işçi istihdam ediyor ki bu da çalışan kesim toplamının yüzde 7’sine denk düşüyor. Almanya’da 5 milyona yakın insan sosyal yardım veya vatandaşlık parası alıyor. Bu, aslında Alman ekonomisi açısından bir şey değil fakat rekabete dayanan yani geride kalanın kaybettiği kapitalist sistemdeki iddialı bir ekonomi için büyük risk. Sosyal demokrat-Yeşiller-Liberaller hükümeti ülkesini sattı. Ulusal çıkarları dile getiren aşırı sağcı parti ile solda bulunan Sarah Wagenknecht ittifakı halkta ilgi görüyor. 

ABD başkanlık seçimlerinde oy kullanma tarihi 5 Kasım’da bitecek. Başlangıçta Kamala Harris öndeydi. Şimdi gözlediğimiz kadarıyla Trump öne geçmiş halde. Trump kazanırsa ABD’de hukuk devletinin, demokratik hak ve özgürlüklerin, sosyal devlet politikalarının zarar görmesi bekleniyor. Trump bir yandan sermayenin daha baskıcı, çevre düşmanı ve sömürücü politikalarını savunurken diğer yandan Rusya’ya karşı daha az savaş yanlısı politikaları savunuyor. Her iki  aday da İsrail’i en çok kendisinin desteklediğini savunuyor. Trump daha saldırgan İsrail yanlısı bir dil kullanıyor. AB ülkeleri genellikle Harris yanlısı durumda. Macaristan Başbakanı Viktor Orban ve sağcı partiler ise genelde Trump’a daha yakınlar. Trump NATO’ya, LGBT hareketlerine daha az önem veriyor ve göçmen karşıtlığını öne çıkarıyor. Çevre sorununu dikkate almayarak fosil enerji üretimini artırmayı planlıyor. ABD ekonomisi her ne kadar AB ekonomisini batırarak ayakta kalmayı başarsa da Çin’in gelişmesine karşı rekabet etmekte zorlanıyor. Trump iktidara gelirse ABD sınırındaki Meksika’da üretilecek Çin mallarına yüzde 200’e varacak gümrük uygulayacağını ve Çin’e karşı daha çok ekonomik engeller geliştireceğini belirtiyor. AKP kendisini Trump’a, CHP ile DEM çizgisi ise Kamala Harris’s yakın görüyor. ABD’de sermayenin ekonomik ve politik gücünün egemenliğinin ezilenler aleyhine artması Trump tercihini güçlendiriyor. Biden-Kamala Harris ekibi ise ABD’nin geleneksel küresel egemenlik çizgisine uygun düşüyor. 

Ukrayna savaşı hafta boyunca hızlanarak sürdü. Rusya yeni yerler zapt etti. Kuzey Kore Rusya’ya sembolik çapta, 10-15 bin asker göndermesine rağmen savaşa katılmış sayılıyor. Ukrayna askerileri içinde firarlar artarken Zelenski 160 bin Ukraynalının daha silah altına alarak yeni bir saldırı başlatmaya hazırlanıyor. Rusya bugüne kadar Ukrayna ordusunu üç kez imha ettiğini iddia ediyor. Batılılar savaşı son Ukraynalıya varıncaya kadar sürdürmek istemekle birlikte Biden yönetimi savaşı tırmandırmakta giderek daha dermansız  hale geliyor. Savaşın Moldova’daki Trans Dinyester ve Gagavuz bölgelerine sıçraması ihtimalinden söz ediliyor. Rusya ise Ukrayna’nın Karadeniz kıyısındaki en önemli limanı Odesa’yı özel olarak bombalamaya başladı. 

Gürcistan’da parlamento seçimlerini iktidar partisinin kazanması eski SB coğrafyasında AB etkisinin zayıflamasının kanıtlarından biri oldu. Ukrayna savaşının ardından uygulanan ekonomik yaptırımlarla Rusya’nın ekonomik olarak çökmesi bekleniyordu. Yaptırımlardan en büyük zararı Rusya değil AB ülkeleri gördü. Ukrayna’nın AB ve NATO hayalinin nasıl bir yıkımla sonuçlandığı görülüyor. Moldova’da bile AB yanlıları seçimlerde bekledikleri başarıyı sağlayamadılar. Moldova’da yaşayan nüfusun çoğu AB yanlısı oy kullanmadı. AB yanlılarının seçimlerde biraz daha önde çıkması, Moldova dışında yaşayanlar dolayısıyla oldu. Gürcistan’da İktidar partisi Batılı ülkelerin gösterdiği gibi Rusya yanlısı değil ancak Rusya ile çatışmayı, Rusya’ya ekonomik yaptırım uygulamayı kabul etmiyor. Gürcistan Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili ve muhalefet partisinin seçim sonuçlarını kabul etmeyerek halkı sokağa çağırması, zayıf ilgi görebildi. Gürcistan cumhurbaşkanı AB ülkeleri tarafından atanmış bir memur gibidir. AB fonları Gürcistan’daki demokratik muhalefeti egemenliği altına almış bulunuyor. Ancak iktidar Batılı fonlarla beslenen sivil toplum örgütlerini daha seçimler öncesinden denetim altına almaya başlamıştı. 2000’li yılların başılarında ve 2014’te eski SB ülkelerinde yaşanan Turuncu Devrim hayalinin Gürcistan’da yenilgiye uğramış olması çok önemli bir gelişmedir. 

Savaş Rusya içinde de sorunların artmasına yol açıyor olsa dahi Rusya durumu idare etmeyi sürdürebiliyor. Rusya BRICS ülkeleri Çin ile Hindistan’ın arasını bulmayı başardı. Aynı zamanda Güney Kore’de bir askeri mühimmat deposunda patlama ve yangın, İngiltere’de İngiltere ünlü BAE System nükleer denizaltı tesislerinde patlama Rusya yanlısı sabotaj ihtimalini akla getiriyor. Benzer gelişmeler ABD’nin Rusya ve Çin ile çatışmaya çekmeye çalıştığı Japonya, Almanya, Baltık ve İskandinavya ülkelerinde de olabilir. Savunma sanayii harcamaları yani askeri harcamalar tüm dünyada artıyor. İran askeri harcamaları yüzde 200 artırıyor Rusya GSMH’sının üçte birini askeri harcamalara ayırıyor. Barış projesi olarak taktim edilen AB ülkeleri askeri harcamaları artırıyor. AB kendi içinde barış dünya halklarına karşı savaş ve tüm manzara ise dünyada savaş tehdidinin artması anlamına geliyor. 

Sonuç olarak Batılı ülkelerin sömürü ve egemenlik sistemlerini sürdürme çabaları sonucunda dünyada savaş riski artarken Türkiye’de ise halkın yaşam koşullarını olağanüstü zorlaşmasıyla paralel olarak iktidarın baskıları artıyor. Kürt hareketiyle Çözüm Süreci’nin DEM Parti’yi yedekleyerek Kürt siyasal hareketi ile CHP arasındaki ittifak potansiyelini baltalama ve Kürt siyasal hareketini bölme süreci olarak geliştirilmek istendiği netleşmiş durumda. CHP zaten bölük pörçük. AKP’ye yakın davranan Özgür Özel’in genel başkanlıktan indirilmesi ihtimali artıyor.  Kılıçdaroğlu MHP-Masur Yavaş çizgisini, İmamoğlu ise eski ANAP çizgisinde politikaları hayata geçirmeye çalışıyor. Türkiye barışı konuşurken muhalefete karşı baskılar Kürt hareketine karşı ise askeri operasyonlar gündemde. ABD’deki seçimler ise emperyalist sermayenin seçimleridir. İki taraf da birbirinden beter. Trump kazanırsa Batılı ülkelerde ırkçılık ve yabancı düşmanlığı artacaktır. Kamala Harris ise bugüne kadar Rusya ile nükleer savaş tehlikesini artırdı. Dünyada güç merkezi Asya Pasifik’e kaymaya devam ederken Avrupa ülkelerin dünyadaki cazibesi azalıyor. Yaşanan süreci halkın refahı ve mutluluğu yolunda değerlendirmek için büyük olanaklara sahip olan Türkiyemiz ise tamamıyla Haramilerin elinde sahipsiz durumda.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.