Dünya’da ve Türkiye’de öne çıkan başlıkları derlediğimiz haftalık özetimize, ülkemizden bir gelişmeyle, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Alevilere yönelik hamlesiyle başlayalım.
Erdoğan’ın Muharrem ayı nedeniyle Ankara Mamak’ta bulunan Hüseyin Gazi Cemevi’ni ziyaret etmesi haftanın önemli başlıklarından biriydi. Erdoğan, Alevi ve Bektaşi derneklerinden seçtiği ve ziyaret öncesi GBT kontrolüne tabi tuttuğu ‘temsilcilerle’ buluştu. Ziyaret sırasında Cemevinin duvarında asılı olan Hz. Ali, Atatürk ve Hacı Bektaş-ı Veli fotoğraflarının Erdoğan’ın oturtulduğu bölümden alındığı ortaya çıktı. Erdoğan, 20 yıllık iktidarı boyunca Alevileri ve onların taleplerini görmezden geldi, kendi Alevisini yaratmaya çalıştı. Belediye başkanı olduğu dönemde cemevlerine ‘cümbüşevi’ dediği bilinen Erdoğan’ın, yıllardır görmezden geldiği Alevilere, geçtiğimiz günlerde Alevi kurumlarına düzenlenen organize saldırıların üstüne ‘kurtarıcı’ edasıyla ve tam da seçimler yaklaşırken yönelmesi şaşılacak bir hamle değil. Erdoğan’ın Hacı Bektaşi Veli Dergahı’na da benzeri bir ziyaret yapacağı bildirildi. Alevi dernekleri AKP’nin bu adımlarını protesto eden ortak bir açıklama yaptılar ve 16 Ağustos’ta yürüyüş yapma kararı aldılar.
Teğmenken, AKP ve Fetullah Gülen cemaatinin organize ettiği Ergenekon operasyonuyla tutuklanan, sonrasında CHP’den milletvekili seçilen Mehmet Ali Çelebi’nin AKP’ye katılacağı iddiası da haftanın en çok konuşulan konularından biri oldu. CHP’den istifa ederek Muharrem İnce ile Memleket Partisi’ni kuran Mehmet Ali Çelebi, Memleket Partisi’nden de bir süre önce istifa etmişti. AKP’li isimlerle görüştüğü iddia edilen Mehmet Ali Çelebi, iddiayı yalanladı ancak Cumhur ittiifakı’na destek açıklaması yapmaktan da geri durmadı. Çelebi’nin AKP ile yakınlaştığı iddia edilen son bir aylık dönemde binlerce sosyal medya paylaşımını da sildiği ortaya çıktı. Kumpas davalardan yıllarca hapis yatan, zulmüne uğradığı AKP ve Erdoğan’a övgüler dizen Mehmet Ali Çelebi’nin, ‘ağabeyi’nin sildiğini iddia ettiği paylaşımlar arasında Deniz Gezmiş’i, Gezi Direnişi sırasında polisin attığı biber gazı kapsülüyle katledilen Berkin Elvan’ı andığı ve iktidarı eleştirdiği paylaşımlar olduğu görüldü. Çelebi’nin sosyal medyadan silmediği paylaşımlarında ise yerli savunma sanayisinin gelişimi, kendisinin de evet oyu verdiğini açıkladığı Libya Tezkeresi gibi AKP cenahının hoşuna gidecek paylaşımları bulunuyor. Öğrencilik hayatı çok başarılı olduğu bilinen ve ateşli yurtsever söylemlerİyle bir dönem adından söz edilen Mehmet Ali Çelebi’nin, burjuva partilerindeki siyasi yaşamında kısa sürede “fırıldak adam” konumuna düşmesi ibret vericidir. Çelebi; AKP-Cemaat iktidarının ordudaki Ulusalcı ve Alevi tasfiyesine maruz kaldı. Bu çok dinamik gencin dünya görüşü ne yazık ki ilkel bir şoven milliyetçi söylemle karakterize ediliyordu. Bu söylem “Mustafa Kemal’in askeri” geçinen pek çok eski asker gibi onu da AKP’ye teslim olmaya götürdü.
Emek cephesinden sevindiren bir haberle devam edelim: Geçen haftaki özetimizde yer verdiğimiz İstanbul Bayrampaşa Yaş Sebze Meyve Hal’inde çalışan ve uzun çalışma saatleri ile düşük ücretlere karşı iş bırakan işçilerin direnişi sonuç verdi. Direniş sonucunda işçiler, ücretlerin arttırılması, çalışma koşullarının düzenlenmesi konusunda işverenle anlaştı. İstanbul Tuzla’da bulunan EFT Tekstil işçilerinin direnişi ise 3 haftadır devam ediyor. İşçilerin direnişini kırmak için elinden geleni yapan işveren önce fabrikayı dikenli tellerle çevreledi, yetinmedi polis fabrika önünde direnen işçilere saldırırken içeride kalan malları çevik kuvvet eşliğinde tırlara yükleyerek kaçırdı. Engel olmak isteyen işçilere polis saldırdı. Sendika düşmanlığına karşı da birçok sektörde işçiler direnişte. Dünya çapında faaliyet yürüten e-ticaret şirketi Amazon’un Türkiye deposu olarak Kocaeli Dilovası’nda hizmet veren Ceva Lojistik’te, sendikal faaliyet yürüttükleri için işten atılan 35 emekçi için başlatılan direniş günlerdir depo önünde sürüyor. Sendikalı işçilere yönelik mobbing, sürgün ve işten atma tehditlerine son verilmesini isteyen işçiler direnişte kararlı olduklarını ifade ediyor.
Ülkenin dört bir yanında işçilerin hak arama mücadelesi sürerken, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) de iş cinayetlerinde yaşamlarını yitiren emekçilere ilişkin son verileri açıkladı. Yayınlanan rapora göre, Temmuz ayında en az 169 işçi iş cinayetinde hayatını kaybetti. 2022 yılının ilk yedi ayında ise en az 1014 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.
Ülkemizin kanayan yarası haline gelen kadın cinayetleri de yine gündemdeydi. Kadına yönelik şiddeti önleyici politikalardan vazgeçilmesinin bedelini ne yazıkki kadınlar yaşamlarıyla ödüyor. Çanakkale’de boşanma aşamasında olduğu Ayşe Korur’u silahla katleden Gencay Korur isimli erkek, sosyal medya hesabından ‘gülen yüz’ ve ‘gururlu hissediyor’ ifadeleriyle, “Ayşe Korur Hakk’ın rahmetine kavuştu. Ben namusumu temizledim. Herkese duyurulur” notunu paylaştı. İstanbul’da 28 yaşındaki Selim Tekin isimli erkek, saplantılı olduğu 16 yaşındaki Beyza Doğan’ı katletti. Katilin daha önce 5 kez Beyza’yı kaçırdığı, hakkında 35 kez şikayet dilekçesi verildiği ve çocuğun devlet korumasında olduğu ortaya çıktı.
Anayasa Mahkemesi (AYM) Eskişehir’deki Gezi eylemleri sırasında girdiği ara sokakta polis ve eli sopalı bir grup tarafından dövülerek katledilen 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz’la ilgili dosyayı karara bağladı. Olayda eziyet yasağının ihlal edildiğine hükmeden AYM, Ali İsmail’i darp eden polisin yeniden yargılanmasını talep etti. AYM’nin daha önce ‘gösteri yürüyüşü’ olarak tanımladığı Gezi eylemlerini Ali İsmail Korkmaz kararında ‘hükümete karşı kalkışma’ olarak tanımladığı görüldü. Değişiklikte AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AYM’ye üye olarak atadığı İrfan Fidan’ın etkili olduğu düşünülüyor. Fidan’ın, 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet dosyasında verilen takipsizlik kararı gibi birçok kritik karar ve dosyada imzası olduğu biliniyor.
Ülkemizde ekonomi günden güne kötüleşirken, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) şaibeli verileriyle dibe vurmuş ekonomiyi güzellemeye çalışıyor. TÜİK’in açıkladığı Haziran ayı işsizlik verilerine göre, işsiz sayısı Haziran ayında bir önceki aya göre 136 bin kişi azalarak 3 milyon 541 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,3 puan azalarak yüzde 10,3 seviyesinde gerçekleşti. TÜİK’in açıkladığı bu veriler ise yine bir devlet kurumu olan İŞKUR’un verileriyle bile örtüşmedi. TÜİK’e göre kayıtlı işsiz sayısı son bir yılda sadece 30 bin artarken, İŞKUR’a göre 617 bin arttı.
Kriz derinleştikçe borcunu ödeyemeyen ve icralık olan vatandaşların sayısı da giderek artıyor. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında icra dairelerinde 8 milyon icra dosyası bulunurken, son 7 aylık süreçte icra ve iflas dairelerine 5 milyon 379 bin yeni dosya daha eklenerek toplam dosya sayısının 24 milyonu geçtiği açıklandı.
Alım gücü gittikçe düşen vatandaş ise çareyi kredi kartlarında arıyor. Tüketici Birliği Federasyonu geçtiğimiz Aralık ayından bu yana, kredi kart borçluluğu ve yasal takibe düşen tüketici sayısında ciddi artış olduğunu açıkladı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanı Murat Kurum’un muhalefetin soru önergesi üzerine verdiği yanıt ise tarımın ve çiftçinin halini gözler önüne serdi. Kurum’un açıkladığı rakamlara göre, 1 milyon 366 bin 172 tarım arazisi ödenemeyen borç nedeniyle bankalar tarafından rehin alınmış durumda. Çiftçinin borçluluğuna yönelik veriler de dikkat çekici. Buna göre çiftçilerin borçluluğu 250 milyar lirayı geçti. 2002 yılında 2 milyar 400 bin lira olan borçluluktaki artış AKP’nin iktidarda olduğu 20 yılda 100 kat artmış durumda. Borcunu ödeyemez duruma gelen çiftçi ise çareyi toprağı terk etmekte buldu. 28 milyon hektar tarım arazisi alanı 20 yılda 23 milyon hektara gerilemiş durumda.
Küresel çapta büyüyen gıda ve enerji krizi yalnızca ülkemizi değil başta Avrupa olmak üzere, İngiltere’yi de derinden etkiledi. İngiltere’de toplumun birçok kesiminin günlük yaşamına etki eden enerji fiyatlarındaki artış sebebiyle bir kampanya başlatıldı. ‘Don’t pay’ (Ödeme) adıyla sosyal medyada örgütlenen kampanyayla 1 Ekim’e kadar enerji fiyatlarında iyileşme yapılmadığı takdirde faturaları ödemeyeceklerini belirten bir hareket yükseliyor. Protestoların ilerleyen dönemde artarak süreceği de aktarılıyor. Ülkede Haziran ayında demiryolu işçileri ile başlayan grev dalgasının başka birçok sektörde de devam etmesi bekleniyor.
Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin’in geçtiğimiz hafta Soçi’de bir araya gelmesi ve işbirliği açıklamaları Batılı egemenleri endişelendirdi. Putin’in Türkiye üzerinden Batı’nın yatırımlarını kırma girişiminde bulunmak istediği değerlendirilirken, Erdoğan’ın da ekonomik çöküşe bu şekilde çözüm aradığı iddialar arasında. İngiliz Financial Times gazetesinde yer alan makalede, Türkiye’nin Rusya’ya yönelik yaptırımların delinmesinde aracı olması halinde Batı’nın misilleme uyarısında bulunduğu belirtildi. Makalede Batı’nın ‘endişe’sine yer verilirken, Türkiye-Rusya bağlarının gelişmesinin Türkiye’ye Batılı ülkelerden yaptırım olarak dönebileceği ancak Türkiye’de bulunan milyonlarca mültecinin de Batı için endişe verici olduğu ifade edildi.
Soçi görüşmeleri sonrası Rusya’nın talebiyle, Erdoğan’ın Suriye Devlet Başkanı Esad’la görüşme yapacağı iddiası da gündeme geldi. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu henüz böyle bir görüşmenin gündemde olmadığını, istihbaratlar arası görüşmelerin ise sürdüğünü açıkladı. Erdoğan’ın Rusya ile ilişkilerini geliştirmeye devam etmesi durumunda, Suriye ile barışma süreci gündeme gelebilir. O durumda hem Suriye aracılığıyla genişleyen ticaret sayesinde Türkiye’deki mevcut ekonomik sistem rahatlayacak hem de Erdoğan’ın Suriye’yle barışması dinci gericiliği sınırlayan bir etki de yaratacaktır.
Kendilerini hala dünyanın efendisi sayan ABD ve AB emperyalistleri Putin’i devirmeye çalışırken birbirlerine düşüyorlar. ABD’nin ünlü polis teşkilatı FBI eski Başkanı Trump’ın evine baskın yaparak gizli kasadaki dökümanlara el koydu. Trump, baskını Üçüncü Dünya Ülkelerinde yaşanan olaylara benzetti.
İç ve dış gelişmeler çok kritik bir aşamaya doğru gidiyor. Çaresizlikten birbirine düşmeye başlayan Batılı güçler kendi elleriyle iktidara getirdikleri ve muhalefeti tasfiye etmesine destek oldukları AKP’nin Türkiye’yi şimdi tam karşı tarafa yönlendirdiğini görüyorlar. AKP’nin Batılıların emrinde davranarak Suriye’yi mahvettikten sonra şimdi de Suriye devleti ile barışma sürecine girmesi olasılığı artıyor. Burjuva muhalefet partileri bu denli tuhaf gelişen süreç karşısında çaresiz durumdalar. Türkiye güçlü ve birleşik bir sosyalist harekete ihtiyaç duyuyor.