Haftanın Özeti: Türkiye’nin ihtiyacı ABD eliyle sahte demokrasi değil, halk iktidarıdır

0
637

Ülkemizdeki ve dünyadaki gelişmelere yer verdiğimiz haftalık özetimize güzel bir dayanışma haberi ile başlıyoruz.

Nijerya’da işçi sendikaları, eğitim bütçesinin yetersiz ve maaşların düşük olmasına karşı grev yapan akademisyenleri desteklemek için protesto gösterileri düzenledi. Akademisyenleri desteklemek için ülkenin farklı eyaletlerinde işçi sendikaları tarafından düzenlenen gösterilerde “Akademisyenlerin maaşlarını verin, onlar köle değil”, “Çocuklarımıza kaliteli eğitim verin” yazılı pankartlar taşındı. Akademisyenler, eğitim bütçesinin yetersiz ve maaşların düşük olduğunu belirterek Mart ayında başlattıkları ve iki ay süren greve hükümetten olumlu bir sonuç alamamış ve grevi 3 ay daha uzatma kararı almışlardı.

İngiltere’de yaz dönemine damgasını vuran demiryolu ve taşımacılık işçilerinin grev haberi ile devam edelim! İngiltere’de grevler sürüyor. Haziran ayı içerisinde greve giden demiryolu işçileri yeniden grevdeydi. Ülkenin en güçlü sendikaları arasında yer alan Tren, Denizcilik ve Taşımacılık Sendikası (RMT) ve Raylı Ağ Sendikası (Network Rail), çalışanların ücret ve çalışma koşullarının iyileştirilmesini talep ederek 24 saat boyunca iş bıraktı. Yaklaşık 40 bin çalışanın greve gitmesiyle tren seferlerinin sadece beşte biri yapılabildi. Grevler son 30 yılın en ciddi iş bırakması olarak tanımlanırken, sendikalar bunun henüz bir başlangıç olduğu, önümüzdeki günlerde yeni grevlerin planlandığı uyarısında bulunuyor.

Şimdiki Dışişleri Bakanı Liz Truss’ın Eylül ayında Muhafazakar Parti’deki oylamayı kazanarak başbakan olmasının ardından demiryolları gibi temel kamu hizmetlerinde grevleri yasaklayacağını açıklaması işçilerin tepkilerini daha da artırdığı gözleniyor. İşçilerin Ağustos ayı içerisinde de greve çıkacakları belirtiliyor. Truss’ın açıklamaları üzerine konuşan RTM Başkanı Lynch, “Liz Truss’un önerileri, işçi sendikalarının 1871’de yasallaşmasından bu yana sendikal ve sivil haklara yapılan en büyük saldırıyı oluşturuyor. Truss, İngiltere’de etkin sendikacılığı yasa dışı hale getirmeyi ve çalışan insanların en önemli haklarını çalmayı hedefliyor. Bu öneriler yasalaşırsa, 1926 genel grevlerini de geçecek, tüm sendika hareketi tarafından en büyük direniş ortaya çıkacaktır.” dedi.

Küresel ölçekte süren “gıda krizine” çözüm olacağı umudu dağıtılan Ukrayna’da tahıl ihracının yolu açıldı.

Türkiye, Rusya, Ukrayna ve Birleşmiş Milletler (BM) arasında Tahıl ve Yiyecek Maddelerinin Ukrayna Limanlarından Emniyetli Sevki Girişimi Belgesi imzalandı.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in ofisinden yapılan yazılı açıklamada, “Bu anlaşmanın amacı, küresel açlığın önlenmesine, küresel gıda güvensizliğinin azaltılmasına ve Ukrayna limanlarına giren ve çıkan ticari gemilerin emniyet ve güvenliğinin sağlanmasına katkıda bulunmaktır” denildi. İstanbul’da yapılan anlaşmayla gıda koridorunun oluşturulması sonucunda Ukrayna, kendi denetiminde olan Odessa, Pivdennyi ve Chornomorsk limanlarından ihracata başlayacak. Anlaşmaya göre kılavuz gemiler aracılığıyla Karadeniz’e ulaşacak olan gıda yüklü kargo gemiler belirlenen rotalardan dünya pazarlarına taşınacak. Dünyanın en önemli iki tahıl üreticisinin ürünlerini ihraç edememelerinin, gıda fiyatlarında artışa neden olduğu ve özellikle yoksul Afrika ülkelerinde yaşayan milyonlarca insanın hayatını tehlikeye soktuğu iddiaları medyaya yansıtılıyordu.

Ukrayna krizini savaşa dönüştürerek AB ülkelerini kendi etrafında birleştiren ABD emperyalistlerinin zorlukları hafta boyunca arttı. Rusya’ya karşı uygulanan ekonomik yaptırımların Rusya’dan çok AB ülkelerinin ekonomisini vurması karşısında Macaristan ve Avusturya liderleri seslerini bu hafta da yükselttiler. Ukrayna halkının ABD ve müttefikleri tarafından nasıl oyuna getirildiği daha çok anlaşılıyor. Avrupa’nın en yoksul ülkesi Ukrayna Batılıların provokasyonu sonucunda daha çok çöküyor ve parçalanıyor. ABD emperyalizminin memuru, vatan haini zengin Zelenski ise ülkesi ve halkı mahvolurken Batılı moda dergilerine pozlar veriyor.

Ülkemizden haberlerle devam ediyoruz.

Yeni öğretim yılı yaklaşırken öğrenci yurtlarına yapılan yüksek zamların ardından üniversite “katkı” payları da zamlandı. Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlanan kararla öğrencilerin üniversite öğrenimi için ödediği har(a)ç miktarına yüzde 36 oranında zam yapıldı. Har(a)ç ücretleri; tıp fakültesinde 706 liradan 961 liraya, hukuk fakültesinde 374 liradan 509 liraya, diş hekimliği ve eczacılık fakültelerinde 590 liradan 804 liraya çıktı.

Ordu’nun Fatsa ilçesine bağlı Sefaköy’de yaklaşık 100 hanenin kullandığı tek su kaynağının bir özel işletmeye verilmesine tepki gösteren köylülere jandarma müdahale etti. Köylülerin direnişine müdahale eden jandarma müdahaleyi cep telefonuna kaydetmeye çalışan vatandaşa ”Basın özgürlüğü şu anda yok”, “Videoya çekmeyin, kanunu aşağıda gösteririz size!” diye tehdit etti.

Akademisyen Necip Hablemitoğlu cinayeti planlayıcısı olduğu belirtilen, “Konuşursam tuğla çekilir” diyen Emekli Albay Levent Göktaş’ın İstanbul’da kızının evinin bulunduğu binada bir başka dairede olduğu ve asansörle kaçtığı belirtildi. Olayı köşesine taşıyan Halk TV’den İsmail Saymaz “Göktaş’a önceden baskın haberi verildi mi? Birileri tarafından korunduğu için mi hâlâ yakalanamadı?” diye sordu. Saymaz, “Siz bir yere operasyon yapıyorsanız, dış kapıyı tutmaz mısınız? Belli ki tutmamışlar. Sızma şüphesi var” dedi. Göktaş, ulusalcı kesimin bayrak ettiği “kahramanların” gerçekte nasıl laiklik düşmanı ve kirli insanlar olduğuna bir örnektir.

Hemen her konuda fetva veren Ali Erbaş’ın idaresindeki Diyanet kurumu Erdoğan’ın politikalarına uyan yeni bir fetva ile yine gündeme geldi. Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Din İşleri Yüksek Kurulu, fiyat artışlarının yaşandığı süreçte, “Ticarette kâr haddi var mı” sorusuna cevap olarak, “Fiyatları tayin eden, darlık ve bolluk veren Allah’tır” dedi Diyanetin fetvasına toplumun değişik kesimlerinden tepki gecikmedi.

ABD’nin Neo -Muhafazakarları’nın Türkiye için yeni “projeler” hazırlığında olduğu ileri sürüldü. AKP’nin kurulduğu günden bugüne Erdoğan’a büyük destek veren ve Cumhuriyetçi Başkan George W. Bush ve Donald Trump döneminin önemli isimlerinden oluşan grubun yeni projesi ‘Türk Demokrasi Projesi’. “ABD yapımı ‘Türk Demokrasi Projesi’”başlıklı bir yazı kaleme alan Tele1 yazarlarından Yılmaz Polat “Bir dönem ‘Ilımlı İslam’ projesinin kalıntı isimleri (Cumhuriyetçi-Demokrat) AKP’den desteğini çekip ‘Türk Demokrasi Projesi’ adı altında yeni bir projenin peşinde koştuğunu” açıkladı. Projenin başındaki isimlere dikkat çeken Polat: “Türk Demokrasi Projesi’ bugüne kadar finansmanı konusunda kamuoyuna bilgi sunmadı. ABD’de finansmansız hiçbir proje yürümeyeceğine göre, sorunu nasıl çözdüğü ve ne yaptığı belirsiz” diye yazdı.

Polat, örgütün Türkiye’deki yolsuzluklar ve bankacılık sektörüyle yakından ilgilendiğine değinerek, ‘Türk Demokrasi Projesi’ Örgütünün ‘Ilımlı İslam Projesi’nde olduğu gibi “Eşbaşkan'” olarak kimi münasip gördüklerinin henüz bilinmeyenler arasında olduğunu belirtti.

Dünyada direniş ve dayanışma haberlerinin arttığı bir haftayı geride bırakıyoruz. ABD emperyalistleri ekonomik yaptırımlarla Rusya’yı çökertmeye çalışırken yaptırımlar dolayısıyla AB ekonomileri sarsılmaktadır. Gidişin halkın itirazlarına, işçi eylemlerine yol açmakta olduğu görülmektedir. ABD’nin şimdi Türkiye üzerindeki egemenliğini artırmak maksadıyla yeniden sahte bir demokrasi getirmeye çalıştığı görülüyor. AKP’yi de aynı amaç ve iddiayla onlar başa getirmişti. Bu gayretleri yakın geçmişimizi ve bugünümüzü mahvetti; yarınımızın da mahvedilmesine yol açacaktır. Ülkemizin baskı ve sömürüden, yokluktan, yolsuzluktan, yobazlıktan kurtuluşu için gerçek bir halk iktidarına ihtiyacı var. Emekçilerin ihtiyacı budur, gençlerin ihtiyacı budur. Bunu yaratmak için daha güçlü çabalara ihtiyaç var. Gerek dünyada gerekse Türkiye’deki gidiş emekçileri, halkı, devrimci ve demokratik güçleri aktif olmaya çağırıyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.