Geçen yıl bugün Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi için Ankara Tren Garı önünde toplanan kalabalığın arasında patlatılan iki canlı bomba 100’den fazla insanın ölümüne neden olmuştu.
Miting öncesi gar önünde toplanan insanlar halay çekip türküler söylerken patlayan bombalar çocuk, genç, yaşlı ve kadın, erkek demeden onlarca insanı paramparça etmiş, aramızdan almıştı.
Yaşanan katliam sonrası ülke genelinde protestolar, grev ve yürüyüşker tertiplenmişti.
Kamuoyunun yoğun baskısı, ailelerin şikayet dilekçeleri ve avukat gruplarının uzun uğraşları sonucu açılan soruşturma sonrası çeşitli operasyonlar yapılmış ve bazı IŞİD üyeleri yakalanmıştı.
Soruşturma, IŞİD üyesi canlı bombaların Suriye bağlantılarını, saldırı talimatı aldıkları andan, eylemi planlamalarına, hatta yakınlarıyla ”helalleşerek” onlarla vedalaşmalarına varıncaya kadar geçen süre boyunca polis tarafından takip edildiklerini ortaya çıkarmıştı.
7 Haziran 2015 Genel Seçimleri öncesi HDP’nin Diyarbakır mitinginde patlatılan bombanın faillerinin bağlantılarına ulaşan polisin, kimi şüphelileri şikayet üzerine daha önceden gözaltına aldığı, fakat ifadeleri alınan zanlıların daha sonra serbest bırakıldığı da öğrenilmişti. Canlı bombaların ailelerinin de defalarca ”Çocuklarımızın IŞİD’e katıldığından şüpheleniyoruz, onları bulun!” diye polise ve savcılıklara başvurular yaptığı basına yansımıştı.
Aradan geçen bir yılın ardından Eğitim ve Dayanışma Hareketi olarak Göteborg’da 10 Ekim 2015 Ankara katliamında yitirdiklerimizi andık.
Anma etkinliğimiz bir salon toplantısı şeklindeydi.
İsveç Komünist Partisi, İsveç Sol Partisi, Uluslararası Rojava Komitesi ve Kürt Kültür Derneği ile temas kurup onlardan toplantımızda birer konuşma yapmalarını istedik.
Facebook’ta bir duyuru sayfası açarak, video, bildiri, haber ve fotoğraflar yayınlayarak, 10 Ekim Ankara Gar Katliamı ile ilgili etkinliğimizin çağrısını yaptık.
Etkinliğimize bir kaç gün kala otobüs ve tramvay duraklarına da afişler astık ve bildiri dağıttık.
Çağrımıza yanıt veren Sol Parti, Rojava Komitesi ve Kürt Derneği’nden dostlarımız etkinliğimize katılarak konuşmalar yaptılar.
Etkinliğimiz, yitirdiğimiz insanlar adına bir dakikalık saygı duruşunun ardından gösterilen slayt gösterisi ile başladı.
Ardından söz alan ve katliamın canlı tanığı olan Seda Şanlıer duygulandırıcı konuşmasında katliam saldırısında yaşadıklarını ve neler yaşadıklarını anlattı.
Ön sıralardan bazı dinleyicilerin gözleri doldu.
Etkinliğin sunucusu genç bir arkadaşımızdı.
Tüm programı İsveççe olarak yöneten genç arkadaşımız ayrıca, Nazım Hikmet’e ait ”Kerem Gibi” şiirinden bir dörtlüğü de Türkçe olarak okudu.
Müzik dinletisinin ardından söz alana Eğitim ve Dayanışma Hareketi Koordinatörü Hamza Yalçın konuşmasında IŞİD’in nasıl ortaya çıktığını, onun emperyalistler ve Türkiye tarafından nasıl kullanıldığını ve sonra Arap Bahar’ının sonuçlarını anlattıktan sonra
İsveç’te Eğtim Dayanışma Hareketi’nin ne yapmak istediği üzerinde durdu. Yalçın konuşmasında, Mustafa Kemal’i seven Türklerle Öcalanı seven Kürtler arasında kutuplaşma yerine dostluk ve diyalog sağlanması üzerinde durdu. Eğitim ve Dayanışma Hareketi Türkiye’deki özgürlük mücadelesine destek olmak; İsveç’te dayanışmacı alternatif insan ilişkileri geliştirme temelinde milliyetçiliğe, dinciliğe, uyuşturucu ve çeteleşmeye ve bireyciliğe karşı mücadele etmek istiyor, dedi.
Ardından sanatçı dostlarımız Sevgi Güneş ve ona bağlamasıyla eşlik eden Mehmet Soydan sahne aldılar.
Kürtçe, Türkçe ve Zazaca söylenen türkülerle etkinliğimize destek oldular.
Etkinlikte ayrıca Sol Parti adına Göteborg milletvekili Hans Linde katliamı anlattı. Linde, “IŞİD değil DAEŞ diyelim, çünkü onlar Müslüman değil çetedir!” dedi. Linde konuşmasında ayrıca “Avrupa, sınırlarını Türkiye’den gelen göçmenlere kapatılmayla uğraşacağına, Türkiye sınırlarının çetelere kapatılmasıyla uğraşsın.” sözlerine yer verdi.
Rojava Komitesi temsilcisi Niclas Carlsson ise “Faşistlerin amacı bizi susturmaktır. Biz ise adalet ve barış için mücadeleye devam edelim!” şeklinde konuştu.
Kürt Derneği adına Abdullah Deveci ise konuşmasında “…sosyalist güçler bölgede aktif olsalardı Arap Baharı böyle sonuçlanmazdı.” dedi ve özellikle IŞİD katliamlarındaki Türkiye devletinin izleri üzerinde durdu.
Etkinliğe Türk, Kürt ve İsveçli olarak 48 kişilik bir katılım oldu.