Kader değil, katliam!

0
605

Nuray Ertaş

Zavallı ülkemde gün geçmiyor ki bir katliam yaşanmasın. Bazen tek tek, bazen öbek öbek. Ölümler istisna olması gerekirken hayatta kalmak istisna oldu. Ölümün adı bazen yüksekten düşme, bazen trafik kazası, bazen terör saldırısı, bazen terörle mücadele, bazen cinayet, bazen doğal afet, bazen de maden kazası.

Bugün kaderimize düşen katliam, resmi açıklamaya göre 41 canın yaşamdan koparıldığı Amasra maden faciası. Katliamın doğrudan ya da dolaylı tüm sorumluları timsah gözyaşları dökmek için katliam alanına üşüştüler, timsah gözyaşları dökmekteler. Katliamın baş sorumlusu; baş imamı ve vezirleriyle birlikte; teknik olarak en iyilerden birisi olduğunu iddia ettiği madende meydana gelen katliamı gene kadere bağlayıp çıktı işin içinden. “Biz demiştik” demek için mecliste bulunan asalak takımı ise bugün de “biz demiştik” demek için Amasra’daydı.

Öncelikle şunu net olarak söyleyelim; İŞ KAZASI YOKTUR, İŞ CİNAYETİ VARDIR. DOĞAL AFET YOKTUR, AFETE ÇANAK TUTAN İHMALLER VARDIR. Çünkü bilimsel çalışmalar önlenemez kaza olasılığının %2 olduğunu söylemektedir. O %2’de doğal afetlerden kaynaklıdır ki gerekli önlemler alındığında o bile imkansız hale gelmektedir.

Maden sektörü dünyanın en eski sektörlerinden birisidir. En tehlikeli iş koludur ama teknolojik gelişmeler sayesinde alınan güvenlik önlemleri iş kazalarını imkansız hale getirecek yetkinliktedir. Bu nedenledir ki dünyanın bir çok maden işletmesinde son yüzyıldır ya kaza olmamakta ya da can kaybı yaşanmamaktadır. Bizde ise tam aksine iş kazaları, teknolojik gelişmelerle doğru orantılı olarak artmaktadır. Çünkü bizim ülkemizde teknoloji pahalı, insan ucuzdur. İşverenler de yatırımlarında pahalı olan teknolojiyi kullanmak yerine ucuz olan işçiyi tercih etmektedir.

Çok detaylandırmadan madenlerde kazalara karşı alınabilecek önlemlerden kısacık örnekler vereyim. Niye kaza olamayacağına temel teşkil etsin. Aşağıda yazan yükümlülükler mevzuat hükmüdür:

-Göçük, gaz-toz patlaması, boğucu gaz vs oluşma ihtimaline karşı, kaçış güzergahında uygun olarak güvenli yeryüzüne çıkmak için faaliyet alanı ile yeryüzüne çıkış ağzı arasında OKSİJENLİ FERDİ KURTARICI DEĞİŞİM İSTASYONLARI kurulmak zorundadır.

-Üç boyutlu yeraltı çalışma planı hazırlanarak ayda bir güncellenmek zorundadır.

-Giriş çıkış ve çalışma alanlarının 7/24 takibi zorunlu olup, bu kayıtlar en az bir yıl saklanmak zorundadır.

-Vardiyalı çalışmalarda her vardiyada, tek vardiya çalışılan durumlarda ve tatillerden sonra ise çalışanlar ocağa girmeden önce sağlık güvenlik denetimi yapılmak zorundadır.

-Her türlü çalışma yetkili kişi gözetiminde yapılmak zorundadır.

-ÖZEL riskli işler özel eğitimli kişilerce yapılmak zorundadır.

-En geç 6 ayda bir tatbikat yapılmak zorundadır.

-Sağlık ve güvenlik dökümanı hazırlanmalı; bu dökümanda riskler, tedbirler, yönergeler, planlar, çalışma yerleri ve ekipmanın güvenli düzenlenmesi, ramak kala olaylarına göre yapılan revizyonlar yer almalıdır.

Grizu karla ilgili ise;

-Grizu oranı, ocakların hiçbir noktasında %1’i geçemez.

-Metan oranı %0,3 üzerindeyse elektrikli lokomotif çalıştırılmaz.

-Grizulu ocaklarda her vardiya metan ölçümü yapılır. Metan oranı %1,5 üstündeyse elektrik akımı derhal kesilir. %2 üzerindeyse sadece metan temizleme çalışması yapılır.

-Grizu ihtimali olan yerlerde en az 25 metre boyunda kontrol sondajları yapılmak zorundadır. Grizu tehlikesi varsa iş durdurulur. Çalışanlar tehlikeli bölgeden boşaltılır. Giriş yeri derhal kapatılır.

Maden ocakları ile ilgili mevzuat geniş. İşveren iş sağlığı ve güvenliğine yönelik önlemleri aldığı takdirde sadece madenlerde değil, hiçbir işkolunda iş kazası olma ihtimali yoktur. Sorun şu ki bu önlemler maliyetlidir. En düşük maliyet çalışanın maliyetidir. Bu nedenle iş güvenliği tedbirleri sadece göz boyamaktan ibarettir. Bakanlığın İSG’ye yönelik sahtekarca yaklaşımları ile iş güvenliği uzmanlarının çalışma koşulları başkaca bir yazının konusu olsun.

Sadece şu kadarını belirtelim ki 2012’de 6331 Sayılı İSG Kanunu çıkarılmış olmasına rağmen çalışma koşulları en az yüzyıl geriye gitmiştir. İşverenler ve iktidardakilerin gözünde işçi ile duvara çakılan bir çivi aynı değerde olabilir. İşçi gücünün farkına varmadığı sürece değeri bir çividen öte geçmeyecek cinayetler hiç bitmeyecektir.

Eğer bir gün, böyle bir kazadan sonra ülke ayağa kalkar, o mikrofon senin bu mikrofon benim gezen gerçek katiller saklanacak delik ararsa, işte o gün umudun kapısı aralanmış demektir. O güne kadar cinayetler artarak devam edecektir.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.