Maraş Katliamı’nda sorulmayan sorular

0
346

Rıza Aydın

Maraş Katliamı 1978 yılının 19 Aralık’ın da başlayıp, 26 Aralık’a kadar sürdü. Maraş Katliamı’ndan sonra sıkıyönetim ilan edildi. Maraş bölgesi Adana Sıkıyönetim Komutanlığı’na bağlı olduğu için, Maraş’ta katliam sırasında gözaltına alınan herkes Adana Sıkıyönetim Komutanlığı’nın, Köprüköyü’ndeki, askeri cezaevine getirildiler. Ben de 19 Şubat 1979’da yaralı olarak yakalanıp, Adana Sıkıyönetim Komutanlığı Köprüköyü’ndeki askeri cezaevine atıldığım için, Maraş’tan getirilen arkadaşlarla beraber uzun bir dönem hapis yattık.

Hapishane arkadaşlığında 24 saat birlikte yaşar, bol bol muhabbet edersiniz; bu sayede Maraş Katliamı sürecini sanki Maraşlı arkadaşlarla o anları yaşamış gibi bilgilenmiştim.

Maraş Katliamı’nın otuzuncu yılı olan 2008’de Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin Genel Merkezi olarak, ölen canlarımızı Adana’da yapacağımız bir mitingle anma kararı aldık. Tam bu sırada Londra’da yapılacak bir anma toplantısına konuşmacı olarak davet edildim. Burada yapacağım konuşmamı hazırlamak için Maraş’a gittim, Maraş’tan göçüp Adana’ya, Mersin’e gelen insanları bulup konuştum. Birsen Başar’ın “Maraştan bir haber geldi” kitabına aldığı, Maraş dava dosyasındaki bölümleri tekrar tekrar yeniden okudum. Bütün bu çalışmalarımın sonunda da Maraş Katliamı’nda karanlıkta bırakılan sorunlar olduğunu gördüm ama bunu ‘off the record’ konuşsam da fazla dillendiremiyordum. Geçtiğimiz sene (yani 2022’de) Maraş Katliamı davasının bir numaralı sanığı, Türkiye’de en çok işkencede kalma skorunu elinde bulunduran, arkadaşım Hamit Kapan ile Salim Çürükkaya’nın Xani TV’de yaptığı bir programı izledim. Hamit Kapan bu programda, ‘Maraş Katliamı sırasında bizler de ciddi oranda silahlıydık, mesela Mehmet Mengücek arkadaşımız, elindeki kaleşnikof mermisi bitene kadar katliamcılarla savaşıp, mermisi bitince öldürülmüştü’ dedi. Ben bunları bildiğim halde Hamit Kapan kadar açık ve aleni söyleyemiyordum ama Hamit Kapan bunu söylediği için bunu söyleyip, burada sorulması gereken soruları sorabilirim diye düşünmeye başladım.

Hamit Kapan’ın da bu söyledikleri üzerine burada sorulması gereken asıl soru şu: Maraş Katliamı sürecini anlatan herkes, Maraş Katliamı sürecinde, Maraş’a milli piyango bileti satıcısı kisvesi altında yabancı birtakım adamlar gelmişti. Bunlar katliam sırasında etkin oldu diyorlardı. Birsen Başar’ın kitabına aldığı Maraş dava dosyasında alınan, savcılığın hazırladığı rapora göre de, Maraş Katliamı’nı 70 ya da 80 kişilik, yüzünde kar maskesi, ayaklarında soğuk kuyu lastik ayakkabı olup, koyu bir yöre şivesi ile konuşup, birbirleri ile şifreli parolalarla anlaşan bir grup yönetmiş. Şimdi katliamı yöneten bu kişilerden ne yaralananlar ne de ölenler resmi hastanelere gelmemişler. Bunların ölüsü de yaralısı da bir sır perdesinin altına alınıp gizlenilmiş. Bence Maraş Katliamı’nda sorulmayan, sorulması gereken asıl soru bu. Bu katliamı yapan teşkilat nasıl bir teşkilattı ki, ölülerini de yaralılarını da gizlemeyi başarabildi?

Geçtiğimiz günlerde, Danielle Ganser’in doktora tezi olarak hazırladığı “NATO’NUN GİZLİ ORDULARI” adlı kitabı elime geçti. Şimdi onu okuyorum, okudukça da kafamdaki cevapsız sorular yavaş yavaş aydınlanıyor. Kendi kendime vay be diyorum.

Danielle Ganser’in doktora tezi olan, “NATO’nun Gizli Orduları” kitabında (kitap 496 sayfa) anlattığına göre, NATO ülkelerinde Amerika ile Birleşik Krallığın gizli istihbarat örgütleri, NATO ülkelerinde, maaşlarını kendilerinin verdiği, o ülkelerin sivil yurttaşlarından oluşan gizli ordular kurmuşlar. NATO’nun kurduğu bu gizli ordu elemanları, kuruldukları ülkenin siyasi partilerini kullanmış. Elemanlarını gizli kamplarda savaş teknikleri öğreterek bu ülkelerdeki sola, komünist hareketlere karşı bir savaş yürütmüşler. Danielle Ganser’in, “NATO’nun Gizli Orduları” kitabında, NATO’nun kurduğu bu orduların İtalya ile Türkiye’deki örgütlenmesi ve çalışmaları ayrı, özel bölümler halinde anlatılmış. Kitapta İtalya’da Gladyo diye bilinen bölümün anlatıldığı kısım 20 sayfa, Türkiye kısmı 40 sayfa.

Bizler, Türkiye’de maaşları Amerika tarafından ödenen, gizli bir ordunun olduğu gerçeğini Ecevit Hükümeti sırasında, Amerika Türkiye’ye ambargo uygulayınca, Başbakan Ecevit’in o dönemin en prestijli, en saygın gazetecisi olan Cüneyt Arcayürek ile yaptığı mülakaattan biliyorduk.

Ecevit Hükümeti, Kıbrıs’a çıkartma yapıp, Amerika’ya rağmen haşhaş ekimine de izin verince, Amerika Hükümeti Türkiye’ye ambargo uygulama kararı almıştı.

Amerikan Hükümeti’nin Türkiye’ye ambargo uyguladığı dönemde, Genel Kurmay Başkanlığı’ndan, başbakanlığa gelen üst seviyede bir heyet, Başbakan Ecevit’e Türkiye’nin bir sırrını açıklayarak ondan yardım istemişler. Genel Kurmay’dan, başbakanlığa gelen bu heyet Başbakan Ecevit’e demiş ki, Efendim Türkiye’de olası bir Sovyet işgalinde, Sovyetlere karşı gerilla savaşı vermek için, Türkiye’de Amerika’nın sivillerden oluşturduğu bir ordu var. Bu ordunun maaşlarını Amerika veriyordu, şimdi Amerika ambargo uyguladığı için, bu ordunun maaşları ödenemiyor, bunu siz gizli ödenekten ödeyin, buda sizde sır olarak kalsın demişler.

Sır saklamak zor iştir, her babayiğit sır saklayamaz. Danielle Ganser’in kitabında Türkiye’deki bir yetkiliye dayanarak dediğine göre, Ecevit, çenesini tutup bu sırrı saklayacağı yerde, bunu ünlü gazeteci Cünet Arcayürek ile yaptığı mülakaatta açıklamış, bunun cezasını da görmüş. Başbakan Ecevit, Türkiye’nin bu gizli gerçeğini görünce, bu gizli teşkilata genelllikle MHP’li, ülkücü milliyetçilerin alındığını, bunların da komando kamplarında eğitim gördüklerini anlayıp bunu açıklamış.

Gazeteci Murat Yetkin’in yazdığı “Meraklısı İçin Entrikalar Kitabı” adlı kitabında, A. Türkeş ile CIA’nın en ünlü kişisi, CIA’nın Ortadoğu masası şefi olan Ruzi Nazar ile Amerika’dan ne zaman nasıl buluşup, işbirliği yapmaya başladıklarının hazin öyküsünü anlatıyor. Konuyu önemseyip, öğrenmek isteyenin bu kitabı okumasını belirtmekten başka bir şey söylemek istemiyorum. Rahmetli annem oğlum, “Yunus Emre, ‘az söz insan içindir’ demiş” derdi.

Bence Maraş Katliamı’nın gizlenen bu yanında Türkiye’nin bu gerçekliği var. Bu kitapları okuyup, üzerinde tefekkür etmeyenler, bu hakikati anlayamayacaklar. “Söyleyip ruhumu kurtardım”, yani günah benden gitti.

Aşk ile…

24 Aralık 2023

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.