Mazlum Kobane Türkiye’nin düzenleyeceği olası operasyon ile ilgili konuştu: “ABD bize güvence verdi”

0
457

SDG Genel Komutanı Mazlum Kobane, Türkiye’nin SDG kontrolündeki alana operasyon hazırlığı iddiaları ile ilgili konuştu.

Kobane, ABD’nin kendilerine güvence verdiğini, bu anlamda resmi açıklamalarının olduğunu belirtti.

Konu hakkında konuşan Mazlum Kobane, son Erdoğan-Biden görüşmesinde kendilerine yönelik bir operasyonun kabul edilemeyeceğinin belirtildiğini aktardı.

Kobane, “Bana göre eğer Rusya’nın veya Amerika’nın onayı olmazsa Erdoğan böyle bir adam atmaz. Ve benim bildiğim kadarıyla herhangi onay söz konusu değil” dedi.

Kobane’nin Al-Monitor’dan Amberin Zaman’a verdiği yanıtlar şöyle:

Al-Monitor: ABD ile Rusya size bu yönde teminat verdi mi?

Kobane: Doğru. ABD bize böyle bir güvence verdi. Resmi olarak bize söylendi. “Türkiye’nin herhangi bir saldırısına karşıyız ve kabul etmeyeceğiz” dendi. Görüştüğümüz ABD yetkilileri Kongre’nin Türkiye’ye yönelik devreye soktuğu yaptırımları da hatırlattılar. Son Erdoğan-Biden görüşmesinde de bize yönelik bir operasyonun kabul edilmeyeceği Türk tarafına iletilmiş.

Ruslar da bize bu yönde Türkiye ile herhangi bir anlaşmalarının olmadığını söylediler. Onların endişeleri ise Türkiye’nin direkt olarak değil, Türk ordusu yerine Türkiye’ye bağlı yerel güçlerin, yani Suriye Milli Ordusu çatısı altında faaliyet sürdüren silahlı grupların bize saldıracağı yönünde. Hatta bugün için tarih verdiler ama bugün de kazasız belasız geçti.

Al-Monitor: Nereye saldıracaklardı?

Kobane: Tel Rifat, Serekaniye ve Gire Spi [Tel Abyad] alanı. Dediğim gibi şu an Türkiye’nin saldırması bu koşullarda olası görünmüyor. Kaldı ki, Ruslar da Türkiye’ye bize yönelik bir saldırının kabul edilemeyeceğini söylediklerini bizlere bildirdiler. Fakat yani Türkiye’ye bağlı güçlerin ne yapacaklarını tam olarak kestiremiyorlar. Onların da herhangi bir saldırılarını kabul etmediklerini ifade ettiler. Ama pratikte ne denli engel olabilecekleri bir soru işareti.

Al-Monitor: O halde Amerika’dan farklı bir yerde duruyor gibi?

Kobane: Hayır. Bu çok önemli bir konu ve doğru anlaşılması lazım. Ruslar böyle bir şeye müsaade etmeyeceklerini fakat buna rağmen Türkiye’nin onayı dışında bu grupların bize saldırabileceklerini ifade ettiler. Fakat bizce Türkiye direkt bu işe girmezse Türkiye’ye bağlı güçler böyle bir operasyon yapamazlar.

Al-Monitor: Dengeler farklı dediniz. Türkiye’nin iç dinamikleri de farklı ve Erdoğan ve AKP Türkiye’de hızla irtifa kaybediyor. Özellikle olumsuz ekonomik koşullar karşısında dikkatleri dağıtmak, gündemi değiştirmek için hatta seçimleri ertelemek için Erdoğan gene de bir operasyonu göze alamaz mı sizce?

Kobane: Bence yapmaması gerekir. Ama karşımızda Erdoğan var, tersi de olabilir. Kendi konumunu güçlendirmek için bize karşı bir yeni operasyon yapabilir. Dolayısıyla biz her ihtimale karşı Erdoğan’ın tehditlerini ciddiye alıyoruz ve gereken tüm tedbirleri alıyoruz. Bir operasyon yapılacakmış gibi davranıyoruz.

Al-Monitor: Bu arada Türkiye’de ilginç bir şey oldu. Ana muhalefet partisi CHP, Kürtlerle bir diyaloga, hatta 2019 yerel seçimlerinde görüldüğü üzere zımni bir ittifaka girdi. Geçtiğimiz günlerde ilk kez Irak Kürdistan bölgesine üst düzey bir heyet yolladı. Daha önemlisi meclise sunulan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye ve Irak’ta iki yıl daha görev yapmalarını onaylayan tezkereye ilk kez “hayır” dedi.

Kobane: İlk defa karşı çıktılar doğru. Erdoğan’ın etrafında mutabakat zayıfladı. AKP-MHP ittifakı da zayıfladı. Bir de uluslararası güçlerin böyle bir operasyona karşı durması CHP’yi cesaretlendirdi diyebiliriz. Bence CHP ilerideki seçimler için de hazırlık yapıyor.

Al-Monitor: Yani Kürtleri yanına çekmek için mi?

Kobane: Doğru ama her halükârda iyi bir sinyal ve önemli bir adım. Ve CHP böyle bir şey yapıyorsa bu da Türkiye içerisindeki dengelerin değiştiğine işaret ediyor. Bu da umut verici.

Al-Monitor: CHP’den bir heyet davet etmek ister misiniz buraya?

Kobane: Olabilir. Bence olumlu da olabilir.

Al-Monitor: Rojava’daki ekonomik koşullar gittikçe ağırlaşıyor. Bir yandan ambargolar, yaptırımlar; diğer yandan korona salgını, bir de üstüne kuraklık ve Türkiye’nin neden olduğu içme suyu sıkıntısı ve de tabii tehditler. Bu koşullarda DAEŞ kendisine yeniden bir zemin bulabilir mi?

Kobane: DAEŞ bütün Suriye’de faaliyette hâlâ. Ve bu olumsuz ekonomik koşullar DAEŞ’e karşı verdiğimiz mücadeleyi etkiliyor. 

DAEŞ’in yeniden zemin bulması gittikçe ekonomiye bağlanıyor. Çok fazla işsiz insan var. Fakirlik çok yaygın. Tüm bu faktörler yönetimimizin otoritesini zayıflatıyor. DAEŞ bundan faydalanıyor. Dolayısıyla buradaki uluslararası koalisyon güçlerinin ve teröre karşı mücadele eden tüm güçlerin bu ekonomik durumun iyileşmesi için acilen adım atması gerekiyor. Ekonomiyi düzeltmek terörle mücadelenin en önemli ayağı haline gelmiş durumda. Biz Suriye Demokratik Güçleri olarak bunu açıkça ifade ediyoruz. Biz DAEŞ’e karşı mücadele edeceksek ekonomiye öncelik vermeliyiz.

Al-Monitor: Petrol bu bölge için önemli gelir kaynağı ama Biden yönetimi burada petrol üretip pazarlamak için anlaşma yaptığınız Delta Crescent’ın faaliyetlerini sürdürmesine izin vermedi.

Kobane: Mesele sadece petrol değil. Bizim isteklerimiz petrolle sınırlı değil. Bizim talebimiz Kuzeydoğu Suriye’nin tümünü Sezar yaptırımlarından muaf tutması. Bu konuda resmi bir karar gerekiyor. Buraya gelmek isteyen ve ekonomimize katkıda bulunmak isteyen herkes gelebilmeli.

Al-Monitor: Biden yönetiminin cevabı ne oldu?

Kobane: Olumlu. Şimdiye kadar olumlu.

Al-Monitor: Peki neden icraat yok?

Kobane: Vaatlerini yerine getirmeleri için bekliyoruz…

Al-Monitor: Biden yönetimi sizin Rusya’nın aracılığıyla rejimle anlaşmanızı istiyor. Bir sürü söylenti dolaşıyor ortalıkta. Örneğin, Eldar Halil’in Şam’a gittiği söyleniyor ve rejime ılımlı mesajlar ilettiği iddia ediliyor. Gerçekte neler oluyor?

Kobane: Şimdiye kadar Şam’a müzakere için giden yok. Hatta şimdiye kadar Şam’la ciddi bir müzakere söz konusu değil. Sadece bazı temaslar oldu yoklama niteliğinde ve bu görüşmeler herhangi bir müzakereye dönüşmedi.

Al-Monitor: Bunun temel sebebi nedir?

Kobane: Şam yönetimi buna hazır değil. Her ne kadar 2011 öncesi gibi olmayacak deseler de halen o zihniyetteler. Onlara baskı uygulamak gerekiyor. Karşılıklı güven sorunu var bir de özellikle Şam tarafında.

Al-Monitor: Size “önce Amerika’yla ilişkiyi kesin” mi diyorlar? 

Kobane: O da tam değil. Kendileri diyorlar ki “Biz bir devlet içerisinde devlet istemiyoruz. Bir ordu içerisinde ordu istemiyoruz.” Bizim de öyle bir talebimiz yok. Bizim projemiz özerklik ve şu anda yürürlükte. Onlar bir müzakere başlatmak için bu konularda güvence istiyorlar. Amerika’yla ilişkileri kesmemiz öncelikleri değil. Ön şart değil. Onların ön şartları Suriye’nin bölünmez bütünlüğü, bayraktır, sınırdır, cumhurbaşkanıdır, onların egemenliği. Bu konularda güvence istiyorlar bizden. Biz de bu konularda güvence vermeye hazırız. Fakat onlar da bu temelde var olan özerkliği müzakere etmeye hazır olmalıdır.

Al-Monitor: Arap bölgeleri dahil mi buna?

Kobane: Onların da talepleri, istekleri var. Sonuçta o bölgede de bir sorun var. Biz gidip o alanları rejimden almadık. Orası rejime karşı ayaklandı sonra El Kaide geldi, DAEŞ geldi. Biz de gidip o alanları DAEŞ’in elinden kurtardık. Suriye o alanlarla da müzakereye girmeli.

Al-Monitor: Peki Rusya arabuluculukta samimi mi? Yoksa sizin teslim olmanızı ve böylece petrollerden pay almayı mı hedefliyor? 

Kobane: Rusya ile iyi ilişkilerimiz var. Aramızda iki yıldır yürüyen sahada pratikte bir anlaşma var. Rusya olmadan bu iş olmaz. Rusya’nın Şam rejimi üstünde etkisi var ve bu son derece önemli. Bence Rusya daha aktif davranabilir. Şam rejimi üzerinde daha fazla baskı kurabilir.

Al-Monitor: Peki neden kurmuyor?

Kobane: Biz de onlara aynı soruyu soruyoruz.

Al-Monitor: İran bu denklemin neresine oturuyor? Neticede Suriye’de önemli bir aktör haline geldi ve tıpkı Türkiye gibi Kürtlerin politik kazanımlarına karşı direnci var. Onlar da çözümün parçası olmalı mıdır?

Kobane: Şu anda burada Şam hükümetinin daveti üzerine resmi olarak Rusya var. Bence esas belirleyici olan Rusya’nın rolüdür. Bence Rusya sonunda bizim arzu ettiğimiz kıvama gelecektir. Başka çareleri yok.

Al-Monitor: Ama bir yandan Türkiye ile de ilişkileri var. Türkiye’yi de dengede tutması lazım, özellikle İdlib temelinde. Ve bildiğiniz gibi sürekli dillendirilen senaryoya göre Türkiye’nin İdlib’de vereceği tavizler karşılığında Rusya da sizinle ilgili Türkiye’ye tavizde bulunacak.

Kobane: Bence bu noktadan sonra bu mümkün değil. Yeni olan da budur. Rusya, Suriye topraklarının Türkiye tarafından da fazla işgal edilmesini istemiyor ve hatta bize resmi olarak söyledikleri de bunu Türkiye’ye ilettikleridir.

Al-Monitor: Diğer yandan sizin kaderinizi etkileyebilecek gelişmeler yaşanıyor. Başta Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzeri birtakım Arap ülkeleri Esat rejimini yeniden meşrulaştırmak istiyor. Arap Birliği’ne dönüşünü sağlamak için lobi yapıyor. Esad’ın bir yere gideceği yok artık. Buna katılıyor musunuz?

Kobane: Katılıyorum.

Al-Monitor: Endişelenmiyor musunuz?

Kobane: Bizim için Esad’ın kalması gitmesi o kadar önemli değil. Başkaları için olabilir. Bizim için önemli olan Suriye’nin bütünü ve bizim alanlarımız için bir çözümün bulunmasıdır. Eğer bu çözüm Esad ile olacaksa olsun. Biz buna karşı değiliz ve son 10 yıldır bu tutumu benimsedik.

Kim çözüme hazırsa biz de onunla oturmaya hazırız. Bu bağlamda, Amerika mevcut yaptırımları Suriye’de çözümün aracı haline dönüştürmelidir. Herkes biliyor ki Esad düşmeyecek. Bu yaptırımların temel hedefi Suriye’de bir hedefe ulaşmak olmalıdır.

Al-Monitor: Sizce ABD’nin bir stratejisi var mı bu bölge için? Bunun üzerinde çalışıldığını biliyoruz ancak herhangi bir belge, plan, program yayınlamadı henüz.

Kobane: Bütünlüklü bir planı yok. En azından bize açıklamadılar. Ama dönemsel politikaları var: DAEŞ’le mücadele. Bizim temel isteğimiz ise Amerika’nın buradaki varlığının Suriye’de çözüm için kullanılması ve çözüme ulaşılana dek burada kalmaları. 

Ve Suriye’nin bütünündeki sorun çözülmezse bu alanın sorunu da çözülmez. Neticede bu alan Suriye’nin parçası. Şam’sız olmaz. Bu alanın kendi başına, Suriye’nin genelinde bir çözüme ulaşmadan ayakta durması zordur.

Al-Monitor: Çözümün adresi neresi? Cenevre mi? Astana mı?

Kobane: Giderek bu platformlar kredibilitelerini yitiriyorlar. Herkes bu süreçlerden ümidini kesmiş vaziyette. Ben de bir neticeye varılacağına inanmıyorum. Fakat eğer Amerika ve Rusya ve hatta Arap ülkeleri bizimle Şam arasında arabuluculuk için ciddi manâda angajmana girebilirlerse ve belli bir çerçevede bizim ve Şam arasında bir anlaşma sağlanırsa bu, Suriye’nin tamamı için bir çözümün yolunu açabilir. On yıldır mevcut platformlar üzerinden çözüme yönelik bir gelişme kaydedilmediyse biz diyoruz ki “Gelin yeni bir yol deneyelim.”

Al-Monitor: İdlib’i nereye koyuyorsunuz?

Kobane: Bence bundan sonra İdlib de çözülür.

Al-Monitor: Türkiye Suriye’den çekilir mi?

Kobane: Suriye halkları, yönetimi ve uluslararası güçler bir mutabakata varırsa Türkiye çekilmek zorunda kalır. Türkiye’de Erdoğan iktidarı değişirse eğer bunun da mutlak katkısı olur. 

Şu an uluslararası güçler ve koalisyon burada var olan özerk yönetimi muhatap almalıdır. Şimdiki ilişkilerimiz sadece askeri. Bu yönetimin yürüttüğü çalışmalar, sosyal, ekonomik, cezaevlerinin idaresi gibi, bunların hepsi teröre karşı mücadelenin direkt bir parçasıdır.

Bu mücadele, Suriye Demokratik Güçleri’yle, yani askeri alanla sınırlı değildir. Bu özerkliğin güçlendirilmesi, siyasi kanadın güçlenmesi, ekonominin güçlenmesi için katkıda bulunulması şart. Uluslararası toplum artık bu yönde bir politika değişikliğine gitmelidir. Sonuçta buradaki halk bu yönetimin performansına bakıyor. Sadece askeri performansına bakmıyor artık. Büyük savaşlar bitti. Temel talebimiz bu ülkelerin yönetimimizi tanımasıdır.

Al-Monitor: Peki bu rejimle ilişkilerinizi daha da germez mi?

Kobane: Rejim zaten hiçbir şeyimizi kabul etmiyor. Buradaki koalisyon güçlerinin de varlığını kabul etmiyor. Rejimin amacı buraya geri dönmek değil. O yüzden bizim için sorun değil.

Bizim siyasi ve askeri gücümüz ne kadar fazla olursa rejime karşı müzakere ederken de elimiz o nispette güçlü olur. Biz çözüm odaklıyız. Dolayısıyla burada bir çelişki görmüyoruz.

Al-Monitor: Aslında ABD siyasi alana girmedi değil. ENKS ile aranızdaki müzakerelere sponsorluk yaptı ama görüşmeler tıkandı. Neden?

Kobane: Ara verildi diyelim. Biz [ABD’nin Suriye Özel Temsilci Yardımcısı David Brownstein’ı] bekliyoruz. Amerika’nın temsilcisi gelirse biz tekrar başlarız.

Bir süre teknik sorunlar yaşandı. Kovid yüzünden gidiş gelişler azaldı. Sonra da Güney Kürdistan düzeyinde sorunlar çıktı, çatışmalar çıktı. Bu da durumu etkiledi. KDP ile PKK arasında gerilim yaşandı. Bu Rojava’yı etkiledi. Fakat bence Türkiye bu görüşmeleri istemiyor. Karşı çıkıyor ve açıkça belirtiyor. Hatta bazı diğer güçler ENKS ile müzakerelerimizi birtakım şartlara bağlamak istiyor.

Al-Monitor: Kürdistan Demokrat Partisi KDP’yi mi kastediyorsunuz?

Kobane: Evet KDP’yi.

 Al-Monitor: KDP’nin şartı nedir?

Kobane: Ben de tam anlamış değilim. Bizim için Kürdistan düzeyinde ulusal birlik stratejik bir konudur. Ve bunun için elimizden geleni yapacağız. Ve ısrarlı olacağız bütün engellere rağmen, Türkiye’nin direncine rağmen, üzerimize düşeni yapacağız.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.