Ölüm yıldönümünde Che ve özgürlük mücadelesi

0
522

İnan Kaloğulları

Che 14 Haziran 1928 yılında Arjantin’de dünyaya geldi. 9 Ekim 1967 yılında ise Bolivya’nın yoksul bir bölgesinde bir köy okulunda 39 yaşında savunmasız haldeyken öldürüldü. Öldürüldükten sonra kolları bedeninden kopartılarak mezarı uzun yılar saklı kalacak biçimde gizli tutuldu. 

Che’yi biz bugün genç ve güzel yüzüyle, ezilenlerin özgürlük mücadelesini simgeleyen güçlü devrimci kişilik özellikleriylehatırlıyoruz ve anıyoruz.

Che ismi özgürlük mücadelesi içinde örnek devrimci insanı ifade ediyor. Dünyanın her bölgesinde ondan ilham alan birileri oldu. Fotoğrafları bayraklaştırıldı, sömürüye, baskıya ve adaletsizliğe karşı bir özgürlük simgesi haline getirildi.

Che, onun hakkında yazılan kitapların çoğunda mücadeleye katılmadan önce de kişiliğiyle insanların dikkatini çeken biri olarak belirtilir. Dayanışmacı özellikleri, alçakgönüllü ve haksızlık karşısındaki duruşu, dürüstlüğü ve ahlaki özelliklerinin karakterine yansıyan en belirgin erdemler olduğunu belirtiliyor.

Che, bebeklik çağında ağır bir zatürre hastalığı geçirerek ömrünün sonuna kadar onu yalnız bırakmayacak olan astım hastalığı ile tanıştı. Bu hastalığı nedeniyle 9 yaşına kadar okula gidemedi. Annesi onun eğitimiyle özel olarak ilgilendi. Kişiliğinin şekillenmesinde annesinin önemli etkisi olduğu belirtiliyor. 

Ağır astım hastalığı onu zayıf düşürmek yerine iradesini güçlendiren bir etki yarattı, diye söyleniyor. Annesi en çok bu hastalığı nedeniyle Che için Oğlumun bütün hayatı, yapamayacağı düşünülen şeyleri aslında yapabileceğini kendi kendisine kanıtlamakla geçti” diye söyledi.

Latin Amerika ülkelerinin bir kısmını arkadaşlarıyla birlikte gezdi ve bu gezileri onun düşünce dünyasında büyük değişiklikler yarattı. Che Arjantinliydi fakat Latin Amerika’yı yurdu olarak gördüğünü söylemişti. Birleşik Amerika düşüncesini bu gezileri sırasında daha kuvvetli şekilde savunmaya başladı. Ölümünün ardından ise yıllar sonra Che’nin varlığı en çok Latin Amerika ülkelerinde filizlendi.

Devrimci arkadaşlarıyla tanışmadan önce gittiği son ülke olan Guatemala’da, Che’nin hayatında ve fikirlerinde başka önemli değişiklikler yaşandı. Orada yaşanan ABD destekli karşı devrimin kötü sonuçlarına tanıklık etti. Devrimci zor kullanılmadan başarılı olunamayacağını fikrini benimsemeye başladı. Marksist fikirleri yoğun şekilde okuyup tartışmaya Küba Devrimi’nden önce en çok Guatemala’da yoğunlaştı. “Yeni-insan” kavramı Che’nin düşünce dünyasında Guatemala’daki bu yoğunlaşma ile daha fazla güçlendi. 

Bir kaynağa göre Che’nin Arjantin’de doğdum, Küba’da savaştım, Guatemala’da devrimci olmaya başladım” dediği belirtiliyor. 

Meksika’da Raul Kastro, Fidel Kastro ve birlikte Küba Devrimi’ne katılacakları arkadaşları ile tanıştı. Devrime katılma kararının ardından öne çıkan, sevilen ve saygı duyulan başarılı bir devrimci haline geldi.

Küba Devrimi’ne hazırlık eğitimlerinden ona içinde sevgi ifadesi barındıran “Che” ismi verildi. Kendisine verilen bu isimle ilgili şunları söyledi: Che hayatımın en temel yanını temsil ediyor. Nasıl sevmem? Bir insanın ismi ve soy ismi sıradan şeylerdir; kişisel ve önemsizdir. Aksine Che ismini duyar duymaz çok sevdim

Meksika’da arkadaşlarıyla birlikte gözaltına alınıp hapsedildiğinde annesine yazdığı mektupta artık kendi yolunu bulduğunu ve bu hakikatin peşinden gideceğini belirtti. Mektubunun sonuna ise Nazım Hikmet’in çok sevdiği şiirinden hüzünlü bir bölümü eklemişti. “Yarım kalmış bir şarkının acısını toprağa götüreceğim…”

Che Küba Devrimi düşüncesiyle mücadeleye katıldığında gerilla mücadelesinde ilk olarak sağlık işlerinin başında bulundu. Meksika’dan Küba kıyılarına ulaştıklarında karaya çıkar çıkmaz karşılaştıkları pusuda sağlık çantasıyla mermi sandığı arasında bir tercih yaparak cephane sandığını almayı tercih etti. Daha sonra arkadaşlarıyla birlikte askeri alanda büyük başarılar gösterdi. Komutan unvanını ve beresinde parlayan yıldızı bu başarıları nedeniyle Fidel Kastro’dan aldı. Gerilla savaşı hakkında derinlemesine düşündü, bu konuda özgün fikirler geliştirdi ve bunlar daha sonra kitap haline getirildi. Devrimin hemen ardından ise askeri eğitim konusunda önemli sorumluluklar aldı. 

Che devrimden sonra kimsenin ayrıcalıklı hale gelmemesi için arkadaşlarıyla birlikte kararlı şekilde mücadele etti. Tek ayrıcalıklı kesimin sadece çocuklar olabileceğini vurguladı. Bürokrasiye karşı tutumu çok katıydı. Ailesi, bakımını ve beslenmesini Küba halkı gibi devletin onlara sunduğu karne ile sağlıyordu. Che’nin,  çocuklarına, eşine ve kendisine karşı ayrıcalıklı davranılmaması için çok özenli davrandığı belirtiliyor. Birçok devlet görevini aynı anda yürütüyor olmasına rağmen devletten tek bir maaş aldı. Kimilerine göre kişisel ayrıcalığa ve bürokrasiye karşı tutumu saplantılı düzeydeydi. Babası bir hatıra olarak Küba’yı ziyaret ettiğinde direniş alanlarını gezme isteği karşısında Che’nin ona sadece araç tahsis edebileceğini ve yakıtını kendisinin karşılaması gerektiğini belirttiğini hatırlatıyor.

Onun “saplantılı” görülebilen bu özellikleri “yeni-“insan”ı geliştirme kararlılığından ve bu ideale tutkulu şekilde bağlı olmasından kaynaklanıyordu.

Sovyetler Birliği’ni katı şekilde ve gerçekçi biçimde eleştirdi. Sovyet yöneticilerine eğitimi küçümsemek ve otoriterleşmek konusunda uyarılarda bulundu. Orada ortaya çıkan insan modelinin Amerika’daki bir yurttaştan farklı olmayacağını belirtti. SSCB’nin sahip olduğu büyük olanakların heba edildiğini söyledi.  

Küba Devrimi’nden hemen sonra Devrimci Silahlı Kuvvetlerin eğitim bölümünün başına geçti. Gerilla Savaşı kitabını yazdı. Aynı yıl Ulusal Banka’nın başkanı oldu. Küba parasına imzasını atarken meta egemenliğine ve bürokrasiye duyduğu tiksintini bir yansıması olarak para üzerine basit bir Che imzası attı. Bir ay sonra ise Sanayi Bakanı oldu. 

Che’nin hayatı çoğu zaman örnek olarak görüldü fakat düşünceleri yeterli oranda ilgi göremedi. Devrimci fikirler, devrimci amaçlar, devrimci duygular ve erdemler konusunda Che’nin dikkatlice incelenmesi gerektiğini söyleyebiliriz.

Küba Devrimi için “bu devrim Marks’ın öngördüğü yolları kendine özgü yollarla keşfetmiştir” dedi. 

Eleştirel özelliği Che’nin en belirgin özellikleri arasında yer aldı. Marksist eserleri eleştirel gözle okumaya özen gösterdi. Fidel Kastro ve devrimci arkadaşları Che’nin devrimci özelliklerinden övgüyle ve gururla söz ettiler. Onu insanlığa örnek olarak gösterdiler. 

Che devrimin ardından halkın iktidardan uzaklaşacak olmasının doğmatizmi, sekterlği ve bürokrasiyi güçlendireceğini belirtmişti. Birçok devrim için çok büyük zorluğa dönüşen bu çarpıklığın Küba’da gelişmemesi için arkadaşlarıyla birlikte çabalayarak çözümler üretmeye çalıştı. 

Ezilenlerin kurtuluşunun onların kendi eseri olacağı düşüncesi Che tarafından bir kavuz olarak değerlendirilmişti. 

Emekçilere karşı yaklaşımda, gençlikle ilişkilerde, dogmatizm ve bürokrasiye karşı mücadelede çoğunlukla ‘yeni-insan’ kavramının izleri vardır. 

Marksizm’in geniş bir duygu zenginliğini içinde taşıdığını söyledi. Marksizm’in esas olarak insanlık sevgisi ile ve ezilenlerin içinde bulunduğu yoksulluğa, adaletsizliğe, baskıya karşı mücadele etme arzusuyla ortaya çıktığını belirtti. Bir gazetecinin kendisine sorduğu “bir devrimcinin en önemli özelliği nedir?” sorusuna “insan sevgisi” yanıtını verdi. 

Che’nin savunduğu hümanizm anlayışı en çok insanın devrimdeki rolünü kavramasından, devrimci ahlaktan ve ‘yeni-insan’ idealinden besleniyordu. Marksizm’i praksis bir bütünlük içinde gördü, bu nedenle düşünce ve eylem tutarlılığını önem verdi. 

Bakanlık yaptığı dönemde özgürleşmeyi  “tüketim mallarının bir toplamı olarak değil, bilinçli bir eylemin sonucu olarak tasarlıyoruz” dedi. 

İnsanlık sevgisi Che’nin enternasyonal duygularının en önemli tarafını oluşturdu. Latin Amerika’nın Ulusal kahramanı JoseMarti’nin gerçek bir insan başkasının suratında patlayan tokatı kendi suratında patlamış gibi hissetmelidir” sözünü kendisine rehber edindi. Çocuklarına yazdığı mektuplarında onlardan bu duygularla hareket etmelerini ve birer devrimci olmalarını istedi. 

Che’nin meta egemenliği karşısında savunduğu değer yasası bir iktisadi model olarak Küba’da geniş kesimler içinde tartışılarak uygulanmaya çalışıldı. Tartışmalar sonrasında kabul gören bu iktisadi düşünce ‘yeni-insan’ kavramıyla uyumluydu. 

Üretici güçlerin az gelişmiş olması nedeniyle sosyalist üretim biçiminin kurulamayacağı düşüncesini Che mekanik düşünce olarak değerlendirmişti. Sosyalist planlamanın önemli olduğunu belirtti. Bu planlamanın her aşamasında halkın yer alması gerektiğini söyledi. Sosyalist ekonominin sadece karlılığı ve verimliliği temel alan meta ekonomisinden farklı olması gerektiğini ifade etti. 

Sosyalizmin başarısı için halktan güç alınması gerektiğini belirtti. Bu konuda şunları söyledi: “Sosyalist bilinci, emekçi kitlelerini sosyalizmi inşa etmeye ilişkin her pratik görevde mobilize ederek yaratabiliriz; fabrikaların, işletmelerin, teknik eğitim merkezlerinin yönetimine katılmada ve iktisadi planlamada.. Kısaca kitleler endüstriyel gelişimin her aşamasına bilinçli olarak katılmalıdırlar” 

Odak Dergisi Che’nin savunduğu fikirleri ve onun devrimci yaşamını özenle incelemeye ve tartışmaya özel ilgi gösterdi. 

Che, ezilenlerin özgürlük mücadelesinde ‘yeni-insan’ı temsil eden ve kalbi adalet ve eşitlik için atan insanlar için devrimci bir sembol olmaya devam ediyor. 

Ölüm yıldönümünde Ernesto Che Guevarayı sevgi ve özlemle anıyoruz. 

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.