Paris Komünü Emperyalizme Meydan Okuyor

0
388

Selçuk Şahin Polat

“Artık asıl anlamda bir devlet olmayan Komün”
   (Engels, GOTHA PROGRAMININ ELEŞTİRİSİ, sf. 164.)

Paris Komün ilkelerinin ve bu devrim sürecinden çıkartılan derslerin, kapitalizme ve emperyalizme karşı bir meydan okuma olduğunu iddia edebiliriz. Bireyciliğe karşı kolektivizm, kişisel zenginleşme hırsına karşı paylaşım ve dayanışma, insanları öldürmeye programlı atom bombaları ve daha fazla kar hırsıyla tarım dâhil tüm üretim alanlarında herkesi hasta eden üretimlerin karşısında ise sosyal teknoloji. Tüm insanlığı köle olarak gören kapitalist-emperyalizme karşı kişiye, düşmanı dahi olsa insanca yaklaşım ve komün türü özgürlük!

Kapitalist-feodal anti insani sistemi yıkan Sovyetler, bu meydan okumanın ikincisiydi. Ne var ki Lenin’in erken ölümü sonrası Stalin yönetimi, bu alternatif çıkışı sürdüremedi. SSCB, Çin vb. devrimlerin, bu yönde iyi bir örnek olamadıklarını, hatta kapitalizmi daha da rakipsiz hale getirdiklerini yaşadık ve görüyoruz. Bu durumda; Paris Komünü adı verilen proletaryanın iktidarının gücünün nereden geldiğine ve kendiliğinden gelişerek ortaya çıkan temel ilkelerinin neler olduğuna bakmamız gerekiyor.

Paris Komün ilkelerine ve komünist önderlerin çıkarttığı derslere bakmadan önce, Paris Komünüyle ilgili ön bilgilere göz atmamızın gerekli olduğunu düşünüyorum.

–        Paris proletaryasının iktidarını hazırlayan nedenlerin başında, Temmuz 1870 tarihinde başlayan Fransa-Prusya savaşı ve Fransa’nın bu savaşta yenilmesi gelmektedir.

–        19. yüzyılda Avrupa’da burjuva devlet aygıtları, merkezi ve militarist olarak gelişmiş değildi. Paris’te işçilerden oluşan Ulusal Muhafız Birlikleri de Almanya’nın kuşatmasına karşı silahlanmış, görev yapıyordu.

–        Fransa’nın savaşı kaybetmesi sonrası Ulusal Muhafızlar, Louis Bonaparte İmparatorluğu’nun kurumlarını temizlediler ve 4 Eylül 1870’de ülkede cumhuriyet ilan edilmesini sağladılar. Burjuva bir hükümet kuruldu.

–        Fakat burjuva hükümet ile işçiler ve halk arasında anlaşmazlıklar çıktı. Bunun üzerine: “işçi taburları Belediye Sarayı’na (Hotel de ville) baskın yaparak hükümet üyelerinin bir bölümünü tutsak aldı”  (F. Engels, FRANSA’DA İÇ SAVAŞ, sf. 12, Giriş bölümü, Sol Yayınları)

–        28 Ocak 1871’de Fransız ordusu ve Paris teslim oldu. “ Ancak Ulusal Muhafız, silahlarını ve toplarını korudu.”(age, sf.12) 

–        Paris’ten Versailles’e taşınan burjuvazi, burada hükümet kurdu. Ve topları almak için 18 Mart’ta Paris’e saldırdı. Halk ayaklandı ve toplarını vermedi. Bu, burjuva hükümetle Paris’te ki işçilerin savaşa girdiği tarihin başlangıcıdır.

–        “ 26 Martta Komün seçimleri yapıldı; 28 Martta Komün ilan edildi.” (age, sf.13)

–        “Komün üyeleri, Ulusal Muhafız Merkez Komitesi’nde egemen durumda olan bir Blanquiciler çoğunluğu ile çoğu proudhoncu sosyalistlerden oluşan Uluslararası Emekçiler Derneği üyesi bir azınlık biçiminde bölünüyorlardı” (age, sf.17)

Şimdi bu özet bilgiler ışığında Paris Komün ilkelerine ve çıkartılan derslere bakabiliriz:

PARİS KOMÜN İLKELERİ

1-     Herkes, ayrım yapmadan yönetime seçimle gelecek ve seçimle gidecek! Örneğin; bürokrasinin üst kesimi, yargıçlar, subaylar, siyasiler ve tüm yöneticiler bu yasaya göre seçilecek ve gideceklerdi. Kooptasyon (yönetimin kendi içine üye alması), atama vb. anti demokratik yöntemler dışlanmış oluyordu.

2-     Seçilenlerin, istendiğinde görevlerini bırakması kitle tarafından istenecek. ‘Geri çağırma’ olarak ifade edilen bu ilke; işlerini aksatanlar,  şartlara uymayanlar vb. hataları yapan seçilmişler, onu seçen kitlenin belli bir çoğunluğu tarafından istendiğinde görevinden alınabilecekti.

3-     Yöneticilerin ve aylıkla geçinen herkesin maaşları ortalama işçi ücreti kadar olacaktı. Burada ücretlerde ki eşitlik Marx’a göre, “eşit olmayan emek için eşit olmayan haktır.” (GOTHA PROGRAMI’NIN ELEŞTİRİSİ, Sf. 27, inter yayınları, ) Anlaşılır olması açısından; bir işçi veya yönetici evlidir, bir diğeri değildir. Yine bir işçi ateş karşısında(haddehanede) çalışıyordur, diğeri ara işlerde. Bir yönetici diğerine göre daha fazla çalışıyor ve ya daha fazla iş yapıyordur. Bunlara aynı maaş ödenmez. Çalışmaları dikkate alınarak ödeme yapılır. Fakat bu eşitsizlik adaletlidir. Çünkü adalet burjuva bir haktır ve sınıflı bir toplum olan komünizmin ilk aşamasında, devlet tarafından dağıtılması gereken zorunlu bir adımdır. Ne var ki daha önce devlet aracılığıyla dağıtılan adalet, sınıfsız toplum tarafından artık gelişmiş bir kültür, anlayış, duygu ve zekâya ulaşmış olan toplumun doğal bir davranışı olarak var olacaktır.

4-     “Askere alma ve düzenli ordu” kaldırılarak halkın silahlı gücü kurulacaktı. Bu adım, Paris Komününde hemen hayata geçirilmişti. Fakat devrim yapan her ülkede aynı şekilde hayata geçeceği düşünülemez. Koşullar, her ülke devriminde farklı süreleri ve biçimleri getirebilir.

Özetle devrim sonrası, yavaş ve veya hızlı uygulanması gereken bu siyasi adımın, devletin değil, toplumun güçlendirilmesi stratejisi olduğunu söyleyebiliyoruz.

5- Enternasyonalist adımlar atıldı.

“ … Komün’e seçilmiş olan yabancıların görevleri de onaylandı, çünkü ‘Komün bayrağı, dünya cumhuriyetinin bayrağıydı.” (Engels, age, sf.13)

6- Laiklik ilkesi tekrar hayat buldu. 1789 burjuva devrimin bu ilkesi, imparatorluk Fransa’sında tümden yok edilmişti. Komün, bu ilkeyi beklemeden hayata geçirdi:

“ Ertesi gün kilise ile devletin ayrılması ve din işleri bütçesinin kaldırılması, bütün kilise mallarının ulusal mülkiyete dönüştürülmesi, dolayısıyla 8 Nisanda bütün dinsel simge, imge, dua ve dogmaların, kısacası ‘herkesin bireysel vicdanı ile ilgili her şeyin ‘ okullardan uzaklaştırılması kararlaştırıldı ve bu karar yavaş yavaş gerçekleştirildi.” (age, sf. 13-14)

7-     Çoğulculuk uygulanıyordu. Paris komünü, bir işçi iktidarı olmasına rağmen diğer sınıftan kesimlerin, etnik yapıların, kadınların ve değişik çevrelerin(sanatçılar-küçük tüccarlar-basın mensupları-yabancılar-fahişeler vb. gibi), yaptıkları reform ve düzenlemelerle devrime katılmasını sağlamıştı.

ÇIKARTILMASI GEREKEN DERSLER

 Paris Komününün uygulamalarından ve yenilgisinden çıkartılan derslere bakarak geleceğimizi planlayabiliriz:

1-     Komün, ekonomi konusunda Proudhon’cu öğretilerinin aksine, tüm emekçileri(yani sadece zanaatçıları değil tüm fabrika ve atölyedekileri) ortak bir noktada ve Marx’ın öngördüğü gibi bir birlik içinde topluyordu.

2-     Çoğunlukla Balanqui’cilerden oluşan Komün, siyasi olarak da bu anlayışın aksine dar bir örgütlenme yerine, ülkedeki “… tüm Fransız komünlerinin Paris ile özgür bir federasyonuna… çağırıyordu”. Hâlbuki Blanqui’ciliğe göre “… tüm iktidarın, yeni devrimci hükümetin elinde sıkı sıkıya ve diktatörce toplanması gerekiyordu”. (age, sf. 18)

3-     Komün, savaş istemediği için, tutukladıkları subay ve casusları bırakıyorlardı. Versailles’e kaçan burjuva iktidarının pisliklerini, sıcağı sıcağına takip edip, inlerinde yok etmemişlerdi. Yenilgiyi getiren anlayışın başında bu tavır geliyordu.

4-     Merkez bankasına el koymamışlar, aksine önünde saygı ile eğilmişlerdi. Banka ise, burjuva hükümetine sürekli para aktarıyor ve Komünü yok edecek ordunun kurulmasına yani katillerin organize edilmesine yardımcı oluyordu.

5-     Komün, burjuvaziyi sınıfsal olarak mülksüzleştirmemiş, sadece kaçan iş sahibi ve fabrikatörlerin işyerlerine kooperatifler kurarak buraları işçilere devretmişti.

6-     Komün, Paris dışındaki emekçi sınıflarla ilişkiyi önemsemiş fakat bunun için ciddi hiçbir adım atmamış veya atamamıştı. Köylü sınıfıyla da ciddi bir ilişki kurmamışlardı.

7-     Komünün yenilgisinde rol oynayan bir diğer faktör de Prusya(Almanya) devletinin, Fransız burjuvazisine yardım etmiş olmasıydı.

Özetle: Komün, aldığı ekonomik-siyasi-kültürel ve sosyal kararları hayata geçiremediği için değil, aksine burjuvaziyi ciddiye almayan yanlış savaş taktikleri nedeniyle yıkılmıştı.

Yenilgi sonrası kurşuna dizilen bir proleterin şu sözleri, bize aslında, Paris Komün ’ünün sağladığı özgürlüğün ne derece muhteşem olduğunu hatırlatmaktadır:

“71 gün özgür yaşadım artık ölüm umurumda değil!

İşte emperyalistleri korkutan, onları inlerine sokacak olan proletaryanın cevabı ve özgürlük ruhu budur.

Bu özgürlük ruhunu besleyip inşa ettiğimiz oranda emperyalizm yok olacaktır.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.