PKK’nin kendini feshetmesi kararı ve Türkiye solu

0
790

AKP, MHP, Kürt ulusal hareketi, Vatan Partisi ve başkaca güçleri memnun eden gelişmeler yaşanıyor. Türkiye solu yeni dönemi nasıl karşılayacak?

Bahçeli’nin 1 Ekim’de (2024) DEM Parti milletvekilleriyle el sıkışarak işaretini verdiği süreç Suriye’de Colani’nin iktidara getirilmesi ve yeni Suriye’nin kaderinin belirlenmesi yolunda ABD aracılığıyla Colani ve Mazlum Kobani arasında anlaşma imzalanmasıyla (10 Mart 2025) devam etti. Sonunda PKK 5-7 Mayıs (2025) tarihleri arasında 12’nci kongresini toplayarak silahlı mücadeleyi sonlandırma kararı aldığını açıkladı. İfade edilenlere göre Öcalan, gerçekleşen kongreye canlı yayın ile bağlandı. Kürt hareketinden kaynaklar buna “telekonferans” dedi.

Kararda iktidardan Kürt hareketine demokratik mücadele olanakları, Öcalan’a yeni süreçte Kürt ulusal hareketini etkin bir şekilde yönetme koşullarının sağlanması ve yeni sürecin yasal boyutlarının oluşturulmasının beklendiği ifade edildi. Bu anlamda bir Anayasa değişikliğinin de gereği vurgulandı. Açıklamada Kürt hareketinin yeni dönemde PKK adıyla çalışmayacağı ancak Öcalan liderliğinde Türkiye’nin her yanında milli ve komünal temelde örgütleneceği belirtildi ve bu süreçte tüm demokratik güçler, sendikalar, inanç toplulukları vb. Kürt hareketi etrafında birleşmeye çağrıldı.

Gelişen sürece bilindiği üzere Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek de destek veriyor. Vatan Partisi, “yeni çözüm süreci” ilk ifade edildiğinde, bunun “vatana ihanet” olduğunu belirtmişti. Daha sonra çark eden Perinçek söylemini, “Dilimize dikkat etmemiz gerekli. Bebek katili diyerek bu sorunu çözemezsiniz. Bunlar ciddi meselelerdir”e değiştirdi. Şimdi o, ABD ve İsrail’in en çok kaygı duyduğu olayın, PKK’nin silah bırakması ve kendini feshetmesi olduğunu söylüyor. Bu sürecin emperyalizm tarafından baltalanmaya çalışıldığını ifade ederek, süreci desteklemenin anti-emperyalizm olduğunu anlatmaya çalışıyor. Süreç AKP, MHP, Vatan Partisi ve Kürt hareketini bu sorun etrafında yan yana getirdi. Perinçek’in ifadesine göre Sırrı Süreyya Önder ölmeden kısa bir zaman önce kendisi ile görüşüyormuş. Unutulmasın, daha kısa bir zaman öncesine kadar Kürt ulusal hareketinin emperyalizmle ilişkisini eleştiren sosyalistlerin “Perinçek çizgisinde” olduğu belirtiliyordu!

PKK etrafında örgütlenen Türkiye solu yeni kararın Kürt hareketini ve demokrasi mücadelesini geliştireceğini ileri sürüyor. Kimileri de Kürt hareketinin tasfiye olacağı yönünde eleştirilerde bulunuyor. Kürt hareketinin sözcülerinden KCK Yürütme Konseyi Üyesi Zübeyir Aydar, PKK’nin sürecini “değişim süreci” olarak tanımladı. Aydar, “PKK feshedilecek diye Kürtler örgütsüz mü kalacak sanılıyor?” diye sordu.

Gördüğümüz kadarıyla da PKK’nin hamlesi, Kürt ulusal hareketini dağıtmayı değil aksine, iç ve dış gelişmelerin cömertçe sunduğu olanaklardan yararlanarak milli hareketin daha büyük bir güce kavuşmasını amaçlamaktadır.

Süreç AKP’nin ve Kürt milli hareketinin çıkarlarını kesiştirmeye çalışmaktadır. Yeni süreç ABD ve Batı emperyalizmi ile İsrail’in anti-emperyalist, anti-siyonist tüm güçlerin tasfiye edilmesi amaçlarıyla da kesişmektedir. Sürecin ABD ve İsrail’in genel çıkarları ve Orta Doğu’da hedeflenen değişime uygun bir biçimde dizayn edildiği açıktır. Suriye’de Esat iktidarının devrilip, Colani’nin başa getirilmesi, İran ve Hizbullah güçlerinin başını çektiği Direniş Ekseni’nin saf dışı edilmesi, soykırımcı saldırı altındaki Filistin direnişinin daha da zayıflatılması bu sürecin çok önemli bir parçasıdır. Bu süreçte Batılı emperyalistlerin ve İsrail’in desteklediği Suriye’deki Kürt yönetimi ülkede dinci saldırıların ağır tehdidi altına düşürülen Alevi, Dürzi ve laik kesimleri yedeğine alarak Suriye’de en etkili yerel güç olma imkanlarına kavuşuyor. Batılı emperyalistler ve İsrail uzun zamandır Suriye’de yaşanan sürecin bir benzerini Şii direnişi nedeniyle Irak’ta yapamamışlardı. Kürt milli hareketi Türkiye’de de hem AKP ile ittifak yapmakta hem bir yandan milliyetçiliği kullanarak tüm Kürtleri örgütleme bir yandan da AKP karşıtı laik, demokratik muhalefeti ve sol hareketleri kendi etrafında toplama hesabı yapmaktadır. AKP karşıtı sol muhalefetin Öcalan çizgisi yörüngesinde toplanması Batılı emperyalistlerin Türkiye’de, bölgede ve Avrupa’da sola müdahelesine de uygundur. AKP ise Batılı emperyalistlerin İsrail yanlısı bir Kürdistan planıyla uyumlu politikasına devam ederek kendi iktidarını pekiştirme gayesindedir.

Biraz önce ifade ettiğimiz gibi geçmişte Kürt hareketini emperyalizmle girdiği ilişki nedeniyle eleştirenleri “Perinçek çizgisindeki şovenistler” olarak nitelendirenler, şimdi de bu uyarıları yapanları “barış düşmanları” olarak yaftalıyorlar.

Kürt halkının demokratik özgürlüklerine kavuşması temelinde barışı bütün devrimciler gibi gönülden destekleriz. Sürecin emperyalizme ve AKP’nin dinci diktatörlüğüne hizmet edecek şekilde gelişmesinin ise özgürlük ve barış amaçlarına ters düştüğünü ileri sürüyoruz. Bu açıdan Odak’ın ya da bu sürece temkinle yaklaşanların “barış düşmanı” olduğunu ileri sürmek kasıt yoksa ağır haksızlıktır. Bizim açımızdan yeni çözüm süreciyle ilgili olarak tartışılması gereken asıl yan ise Türkiye solunun durumudur.

Biz, sosyalist hareketin kendi dışındaki güçlerden bağımsız, kendi içerisindeki anti-emperyalist birliğini savunuyoruz. Anti-emperyalist ifadesini özellikle kullanıyoruz çünkü emperyalizm uzun zamandır sosyalist hareketleri ve demokratik mücadeleleri denetimi altına almaktadır. Türkiye’de liberal sol, Kürt ulusal hareketi ve CHP emperyalist güçlerin bu amacına yardımcı oldu. Batıda liberal sol partiler bu amaca hizmet ediyorlar. Sosyalist hareketin anti-emperyalist temelde birliği, yani dayanışma ve koordinasyonu, demokrasi mücadelesinin geliştirilip anti-faşist mücadelenin yükseltilmesine ve emperyalizmin bölgesel planlarına karşı anti-emperyalist direnişin yükseltilmesine büyük katkı sunacaktır. Sosyalist hareket; bağımsız temelde ve güçlerini birbirini destekleyecek şekilde birleştirip etkinleştiremez ise hem işçi hareketi hem sosyalist hareket hem de demokrasi mücadelesi kendi dışındaki güçlerin yörüngesinde ve güdük kalmaya devam edecektir. Mesela 2025 1 Mayıs gösterilerinde kürsüye devrimciler yerine CHP ve DEM parti sözcülerinin çıkması sosyalist hareketin güçsüzlüğünün ifadesi ve sonucudur. Dahası, anti-emperyalist sol etkisiz kaldıkça ülkemizdeki anti-emperyalist tepkiler de yakın geçmişte yaşandığı gibi kolaylıkla şovenist güçlere kanalize edilebilecektir.

Sosyalist hareketin bağımsızlığı; bu bağımsızlık yolunda solda birliğin geliştirilmesine dönük samimiyetle, alçakgönüllü bir tutumla ve azimle çalışanlar tarafından sağlanabilir. Bir yandan sosyalist hareketin bağımsızlığını savunuyor görünüp diğer yandan ise devrimci güçlerin koordine içindeki birleşik mücadelesine önem vermemek ağır bir tutarsızlıktır. Bizler anti-emperyalist solda dağınıklığın aşılması yolundaki çabalarımızı artırmak istiyoruz.

Özetle, AKP ve Kürt hareketi kendi amaçları doğrultusunda ve Batılı emperyalist güçlerle uyum içinde Türkiye’yi ve coğrafyamızı değiştirmek istiyorlar. PKK 12’nci Kongre açıklama metninde yer alan Lozan ve Cumhuriyetin 100 yılı hakkındaki tespitleri hükumetin kabul etmesi mümkün değildir. Söz konusu saptamalar Öcalan’ın 27 Şubat (2025) açıklamasına ve mahkeme savunmalarına da uygun düşmemektedir. Metindeki bu ifadelerden amaç Öcalan’a manevra alanı sağlamak olabilir. İlan edilen süreç ülkemizde en iyi ihtimalle kısa vadede bir yumuşama sağlayabilir. Uzun vadede ise milliyetçi rekabetin ve çelişkilerin artmasından çok endişe ediyoruz. Türkiye solunun sınıfsal ve anti-emperyalist temelde ve birleşik mücadele yoluyla etkinlik kazanması büyük risklerle dolu sürecin barış, demokrasi, devrim ve sosyalizm doğrultusunda gelişmelere dönüşmesini sağlayacaktır. Eğer anti-emperyalist sol güçler olarak birbirimizden kopuk ve birbirimizle rekabet halinde değil de dayanışma ve koordinasyon içinde birleşik bir mücadele anlayışıyla adımlar atabilirsek gençliğin bugünkü uyanışı işçi sınıfının uyanışıyla buluşacaktır. Buradan gelişecek proleter enternasyonalist bir anti-emperyalist yurtseverlik halklarımızın hasretini çektiği eşitlik, özgürlük ve dayanışma temelinde birliğinin ve devrimci gelişmelerin önünü açacaktır. 

Odak Dergisi, 13 Mayıs 2025

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.