Pınar Dinçer Özkan, Bayraklı Belediyesi tarafından 04 koduyla haksız bir şekilde işten çıkarılıp, aylardır tek başına grevini sürdüren bir kadın işçi… Özkan, sadece bir WhatsApp mesajı ile işten çıkarıldı ve üyesi olduğu Genel-İş Sendikası ona sahip çıkmadı. 16 Aralık’tan bugüne hala direnişine devam ediyor. İşten çıkarıldığı Bayraklı Belediyesi önünde grevine başladı ve ardından grevini Sevgiyolu’na taşıdı.
Özne Kadın İnisiyatifi olarak Pınar Dinçer Özkan ile birlikte yaptığımız söyleşide ona grev sürecini, kadın olarak hayattaki rollerini ve iş yerinde yaşadığı zorlukları sorduk.
İyi okumalar dileriz…
1- Kendinizi kısaca tanıtır mısınız? Kaç yıldır bu işi yapıyorsunuz? Grev süreci sizin için nasıl başladı?
Ben Pınar Özkan, evli ve bir kız çocuğu annesiyim. İzmir Bayraklı’ya bağlı olan Adalet Mahallesi’nde doğdum, büyüdüm. Dokuz Eylül Üniversitesi mezunuyum. 12 yılımı bitirip 13. seneme girdiğim Bayraklı Belediyesi’nde haksızlığa uğradım, gerekçesiz bir şekilde işten çıkarıldım. Aslında ben işten çıkarıldığım gün eylem yapacaktım fakat eşim sendikada yetkili, bana davalarımı kazanmayı beklememi söyledi.
Mevcut başkan İrfan ÖNAL Bey, Bayraklı Belediye Başkanlığına aday olduğu sıralarda Sevgiyolu’nda ve sahilde 23 Nisan etkinlikleri vardı; davalarım sürerken kızımla birlikte gittik, kısaca durumumuzu izah ettik. “Davasını kazananı alacağız, sonuçta biz hukuktan üstün değiliz” diyen İrfan ÖNAL Bey’in üst mahkeme kararı çıkar çıkmaz sergilediği sert tavrına istinaden anladık ki beni işime iade etmeyecek. İşe iade mektubunu vermeden 1 gün önce karar verdim ve 16 Aralık’ta eyleme başladım; bir anlık karardı çünkü o sert ve anlayışsız tepkiye çok üzülmüştüm, seçim öncesinde gösterdiği anlayışlı tavırdan eser yoktu.
2- Çalışma koşullarınız grev öncesinde nasıldı? Kadın bir işçi olarak iş yerinizde ne tür zorluklarla karşılaşıyordunuz?
2021 yılında ben büro personeli iken bir önceki Belediye Başkanı Serdar Sandal Bey tarafından birden bire 23 kadın personel parka sürüldü, o kadınlar arasında ben de vardım, benden bu işi rızam ile yapmam için zoraki imza istediler. Benim o günlerde kız kardeşim hastaneye kaldırılmıştı, o yıl pandemi vardı, Bayraklı’da deprem olmuştu; annem, babam ve eşimin ailesi şehir dışındaydı, 60 yaş üstüne yasak vardı ve babam kalp, annem şeker hastasıydı.
Her şey üst üste gelmişken dayatma bir şekilde baskı altında bırakıldım; park ve bahçelere bahçıvan olarak sürgüne gönderildim, hatta basına yansıyan haberler var bu konu üzerine.. Benim için iş hayatındaki zorluklar, mobbing ve baskı 2021 yılında başladı. Çünkü kız kardeşim ruh sağlığı polikliniğinde tedavi görüyordu. İş yerindeki baskılar nedeniyle zoraki imza atmamın istendiği gün ben de sinir krizi geçirdim. Ondan sonrası hep sürgün ve işkenceye maruz bırakıldım ve sonunda da sebepsizce ekmeğimden edildim.
3- Evdeki sorumluluklarınızla grevdeki sorumluluklarınızı nasıl dengeliyorsunuz?
Açıkçası bu eylem benim için çok zor ama çok kıymetliydi. Haziran 2024’ten beri pankreas kanseri tedavisi gören kayınvalidem hastanede yatıyordu. Kayınvalidem ve eşi benim işten çıkarıldığımı bilmiyordu. Eşim Ankara’da kayınvalidem için refakatçi olarak bulunuyordu, o sene benim ablam da hastaydı ve o da tedavi görüyordu, kızım da ilköğretim 1. Sınıf öğrencisi. Sevgili kayınvalidemi kaybettik, tam 1 ay oldu. Ankara’da, tedavi gördüğü Hacettepe Hastanesi’nde, benim işten çıkarıldığımı öğrenmeden hayata gözlerini yumdu. Tam da bu zamanlarda halamı ve kuzenimi kaybettim. Her şey üst üste gelmişken bir de eylem kışa denk geldi.
Bir diğer yandan, eylemimi yapayalnız devam ettirmekte çok zorlandım ama asla pes etmedim. Para istemiyorum işimi geri istiyorum. 4 kız kardeşiz, kardeşlerim arasında tek çalışan kadın ben varım. Kardeşlerim evlendi, ayrıldı ve birer çocukları var. Kardeşlerimin engelli olduğunu dile getirmeme rağmen Başkan İrfan ÖNAL Bey beni mağduriyetim üzerine mağdur etmeyi tercih etti. Şimdi kardeşlerimden birine erzak paketi veriyor, onu da kafasına atarcasına. Oysa ben çalışırken kimseye muhtaç olmadan yaşıyorduk… Beni işimden gerekçesiz bir şekilde çıkarmasalardı ben kardeşime zaten erzak alıyordum.
4- Anne olmak grev sürecinizi nasıl etkiledi? Çocuklarınızın bu mücadelenize tepkisi ne oldu?
Ben iş çıkışında, kızımın okulunun kapısının önünde Whatsapp mesajı ile işten çıkarıldığımı öğrendim. Kızımın gözünde işten atılan bir kadın, bir anne olarak otoritem sarsıldı. Yeğenlerimin gözünde küçük düşürülen bir kadın, bir anne oldum; kızıma annen artık hiçbir şey alamaz, o işten atıldı diye alay etmeleri yüzünden kızım benden utandı. Bunları çok kez duydum ve çok gözyaşları döktüm.
Açıkçası beni tekrar hayata bağlayan etkenler işim ve haklı mücadelemdeki direnişim oldu çünkü sadece işim için direnmiyor; alnıma sürülen bir kara leke için, işten atılan kadının, annenin onuru ve gururu için mücadele veriyorum. Ben davalarım sürerken çok gözyaşları döktüm ve çok umutlar besledim, hep tekrar geri döneceğim ve çocukların gözündeki kötü imajımı sileceğim günü hayal ettim ve onun için yaşadım ama maalesef olmadı.
5- Çevrenizdeki insanlar grev sürecinizi destekliyor mu?
Ben İzmir Bayraklı’da doğmuş, büyümüş bir kadın olarak evlenmeden önce işe girdim ve oturduğum mahallede çalışıyordum. Kimse neden işten çıkarıldığımı anlamlandıramadı ve herkes çok sorguladı. İnananlar olduğu kadar inanmayanlar da oldu. Eşimle evlendiğimde Bayraklı Soğukkuyu Mahallesi’ne gelin geldim, apartman sakinlerinden herkes şaşkın ve çok merak içindeydi. Elimden gelse tek tek, kapı kapı kendimi anlatırdım insanlara çünkü çok utandım. İş yerim tarafından yüz kızartıcı suç işlemişim gibi hissettirildi ve ailemdeki sağlık sorunlarını bana suçmuş gibi lanse ettiler. Oysa ben naif, vicdanlı ve kibar bir aileye sahibim.
Ailemden her zaman gurur duyuyorum ve hiç bir şekilde sakınmıyorum çünkü toplumda asıl tedavi görmesi gerekenler görmüyor; onların hasta ettikleri tedavi görüyor diye yaftalanıyor. Oysa tedavi görmek çok güzel bir şey keşke herkes ailem gibi kültürlü, okumuş ve bilinçli olsa ve ne gerekiyorsa onu yapsalar. Eşim annesini kaybettikten sonra bu duyguyla başa çıkamadığı için benim de desteğimle tedavi görüyor çünkü herkes her duyguyla kolayca başa çıkacak güçte değil ve olmak zorunda da değil. Önemli olan; çevrenize, sevdiklerinize sabırsız, tahammülsüz davranıyorsanız hemen bir destek almak çünkü herşeyin bir çözümü var, yeter ki ölüm olmasın. Bir tek ölüme çare yok.
Çevremdeki herkes benim bu dik duruşumla ve bu kadar zor şartlarda yaptığım eylemle gerçeği görüp bana inanıp, inanılmaz derecede takdir ettiler. Bu da benim en kıymetli, dayanıklı olma sebebim ve vazgeçmeme nedenim.
6- Aynı anda hem anne, hem işçi, hem kadın olmak nasıl bir duygu?
Kadın isterse her şey olur dedikleri bu olsa gerek. Ben normalde bu kadar güçlü bir kadın değildim ama yaşatılan bunca haksızlıklar ve dökülen gözyaşları beni düştüğüm yerden bir avuçla kalkacak güçte hissettirdi ve yeniden anne olmaya karar verdim. Biz bu kararı eşim ve kızımla birlikte verdik. Eylemin bana kazandırdığı en önemli şey, panik atak hastalığım vardı, hepsi kayboldu; o kadar güçlü hissediyorum ki, hiç uçağa binmemiştim inşallah onu da deneyeceğim. Cesaret verdi açıkçası.
7- Bu süreçte sizi en etkileyen an neydi? Kadın bir işçi olarak neler deneyimlediniz?
Bu süreçte beni en çok etkileyen ailem ve yakın arkadaşlarım dışında, tanıdıklarımla değil de hiç tanımadıklarımla bu yolda yürüyorum ve en önemli desteği ve takdiri alıyorum. 13 senelik hizmet verdiğim, birlikte yemek yediğim çoğu kişi tarafından dışlandım, yanıma gelemediler; gerekçe olarak da başkan bizi de işten çıkarır dediler. Yanıma gelenlerin ismi not alınıyormuş. Ben bu süreçte kim bana nasıl davrandı hep aklımın köşesine not aldım. Bir de kendimi düşündüm, ben olsaydım delikanlı gibi destek verirdim, “vay be insanlara bak” dedim. Bu yaşadığım acı olayla insanların gerçek yüzünü tanıdım.
8- Grevden beklentiniz, en temel talebiniz nedir?
En temel talebim; sadece işimi geri istiyorum. Tek derdim haksızlık yapılarak elimden alınan işimi geri almak fakat keyfe keder işime iade edilmiyorum. Bu beni çok üzüyor çünkü gerekçeli kararda da Toplu İş Sözleşmesi’ne aykırı davranılıp işten çıkarıldığım açıkça yazıyor. Grevden beklentilerimin çoğu gerçekleşti aslında ama asıl isteğim, işime geri alınmam, gerçekleşmedi ve ben artık insanlara olan inancımı; iyiliğe, dürüstlüğe olan inancımı, merhametimi kaybediyorum ve çok üzülüyorum.
9- Kadın işçilere bir mesajınız var mı?
Kadınlara mesajım; eğer birileri ekmeğinize elini uzatıyorsa asla sessiz kalmayın. Evet, kadının sesinin çıkması ayıp olarak dayatılıyor ama eğer ekmeğinize el uzanıyorsa avazınız çıktığı kadar bağırın. Ekonomik özgürlüğü olan kadın asla boyun eğmeye muhtaç kalmaz, ekonomik özgürlüğümüzün bittiği an sesimizin giderek kısıldığı andır.
Ben eylemimden asla vazgeçmeyeceğim, hatta rabbim izin verirse ve beni işime geri iade etmezlerse bir daha ki sefere bağımsız olarak Bayraklı Belediye Başkan adayı olacağım. Seçilir miyim bilmiyorum ama ben haksızlığa uğrayarak kovulduğum; doğup, büyüdüğüm Bayraklı’da, Bayraklı Belediye Başkanı olmak istiyorum. Eylemime de ömrüm yetene dek devam edeceğim. Hatta yaz tatilinde yurt dışına gitmeyi düşünüyorum, orada da eylemime devam edeceğim.