Haftanın Özeti: Ya Sol Gelişecek Ya Da Faşizm

0
286

Bu hafta İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyonlar sürdü; İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde yaşanan grev sonuçlandı; gençlerin eylemleri devam ediyor. Ukrayna-Rusya arasındaki çatışmalar yoğunlaştı. Suriye’ye yönelik İsrail saldırılarının gölgesinde HTŞ-YPG arasında ikinci görüşme oldu. ABD’de ise Trump ile Elon Musk arasındaki kavga büyüdü.

Haftanın Özeti’ne İzmir’de yaşanan ve anlaşmayla sonuçlanan grev ile başlıyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan işçiler ”eşit işe eşit ücret talebi” ile greve başlamışlardı. CHP’li belediyelerde son zamanlarda yaşanan grevler sürekli gündemde olurken bu grevde Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın tavrı daha çok tartışıldı. Grev yapan işçiler genelde halk arasında destek görür ve sahiplenilirdi. Ancak bu sefer Belediye Başkanı Cemil Tugay ve CHP’ye yakın basının yönlendirmesi ile işçiler hedef alındı ve yalnızlaştırılmak istendi. Cemil Tugay işçiler ile anlaşmak yerine medyada halk ile sokakları temizleme pozları verip işçilerin taleplerinin belediyeyi batırmak amaçlı olduğu iddiasıyla bu taleplerin halkın onayına sunulması gibi öneriler ile çıktı. CHP yanlısı medyada işçilerin ve sendikanın çok yüksek maaş artışı talep ettikleri, işçilerin AKP belediyelerinde düşük ücretlerle kuzu kuzu çalıştıkları ileri sürülürken işçi ve sendikalar CHP düşmanı ve AKP yanlısı gösterildiler. Grev karşısındaki “sol” medya Cemil Tugay’ın önceki başkanlığında Beşli Çete grubundan Rönesans ve Cengiz Holding’e ucuza arsa kapattırmış olmasına ve Türk-İş üyesi işçilerin aynı işi yapan DİSK üyesi işçilerden az ücret alıyor olmasına ses etmedi. Belediye Başkanı Cemil Tugay kameralar önünde saldırgan bir üslupla işçilerin grevi işyeri önünde toplanarak değil evlerine dağılıp evlerinden yürütmelerini istedi. Solcu iddiasındaki İzmir Belediye Başkanı ve onu destekleyen yazarlar işçilerin yanlarına geçip sisteme karşı birlikte mücadele etmek varken karşılarında durdular. İşçiler kamuoyunun kışkırtılmasına ve baskılara direnerek direnişlerine devam ettiler ve en sonunda Belediye ile anlaştılar.

CHP’nin 2023 yılında yaptığı ve İmamoğlu-Özgür Özel grubunun Kılıçdaroğlu’nu devirdiği kongrede yaşananlar gündemde kalmaya devam ediyor. Bu kongrede delegelerin satın alındığı ve rüşvet verilerek seçim kazanıldığı iddiası ile mahke açılmıştı. AKP İmamoğlu’nu saf dışı etmek için yargıyı kullanıyor. Bu hafta 5’inci dalgası gerçekleşen operasyonlarda 5’i Belediye Başkanı 22 kişi tutuklandı. Yeni tutuklamalar eşliğinde İmamoğlu aleyhine ifadeleri kabul edecek yeni itirafçılar çıkıyor. Mahkeme Kılıçdaroğlu’nu gelip ifade vermeye mecbur etmek amacıyla davayı ağır cezaya sevk etti. Eğer yargılanmadan kongrede oy satın alındığı kararı verilirse Kılıçdaroğlu’nun tekrar CHP’nin başına geçmesi bekleniyor. Bir yandan AKP bu operasyonda Kılıçdaroğlu’nu kullanmaya çalışırken diğer yandan İmamoğlu-Özel grubu da CHP tabanını ve solu Kılıçdaroğlu’na karşı kışkırtıyor. Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi nasıl sağa çektiğini sürekli eleştirdik. Ancak İmamoğlu ile Özel de o süreçte Kılıçdaroğlu ile birlikte davranmışlardı. İmamoğlu ile Özel halk için değil kendi iktidarları için mücadele ediyorlar. Bununla birlikte CHP’nin eylemleri solun lehinedir ve desteklenmelidir.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çıkşı ile gündeme gelen ve PKK’nin Türkiye’deki silahlı örgütlerini dağıtması ile sonuçlanması beklenen süreç devam ederken AKP’nin atacağı adımlar merakla bekleniyordu. Hapishanelerde bulunan tutuklu ve hükümlülere yönelik bir infaz yasası beklentiler dahilindeydi. Bu hafta çıkarılan 10’ncu Yargı Paketi gündeme geldiğinde Kürt Hareketi’nden hasta ve yaşlıların da tahliye edilip edilmeyeceği tartışılıyordu ki öyle olmadığı ortaya çıktı. Yeni infaz yasası ne Kürt hareketini de ne de siyasi tutsakları kapsadı. Yine adli suçlardan yatanlar yararlandı. Toplumda cezaevlerinde yer kalmadığı ve CHP’ye yeni yapılacak operasyonlarda hapishanelerde yer açılması amacıyla bu yasanın çıkarıldığı söylemleri öne çıktı. Cumhur Ittifakı’nın Öcalan ile birlikte yürüttüğü yeni süreçte henüz demokratikleşme çıkmadı. Onun yerine CHP’ye karşı operasyon ve tertipler ile Lozan Antlaşması’nın Batılı emperyalistlerin talepleri doğrultusunda değiştirilmesi gündeme geldi. Bu konu Türkiyedeki milliyetçi solun MHP içinde yer almayan ancak o çizgideki şoven milliyetçilerle yan yana gelmesine yol açmaktadır.

Özetimize işçi haberleri ile devam ediyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi işçilerinin haklı grevi bu hafta gündeme oturan en önemli konulardan biri oldu. İşçiler insanca yaşam talepler için 1 hafta boyunca eylemlerini sürdürdü. Ses getiren grev işçilere karşı emek düşmanlığına varan ve toplumda AKP karşıtlığını istismar eden bir tutumla belediye emekçilerinin linç edilmesine dönüştürüldü. İşçiler arasında itibarını yitiren ve mücadelesiz bir sendikacılığı benimseyen Genel-İş Sendikası ise 23 bin işçinin katıldığı bu grevi halka anlatabilme olanakları bulunmasına rağmen yeterince sahiplenmedi, işçilerin linç edilmesine fırsat yaratan ortama zemin hazırladı. İşçiler tüm olumsuzluklara rağmen bir hafta boyunca direnerek ses getiren bir greve imza attılar.

Çiğli Belediyesi işçisi kadınlar Ankara’da CHP Genel Merkezi önünde işlerini istemeye devam ediyor. Beşiktaş Belediyesi işçileri işlerine dönmek için başlattıkları eylemlerini bu hafta da sürdürdü. Ankara Altındağ Belediyesi işçileri, Şişli işçileri, Esenyurt, Bayraklı işçileri işlerine dönebilmek için mücadele etmeye devam ediyor. Yaklaşık 600 bin kamu işçisinin beklediği Kamu Çerçeve Protokolü hala imzalanmadı. Yüzbinlerce emekçi, aylardır iktidarın kendi taleplerine karşılık bir teklifte bulunmasını bekliyor. Türk-İş ve Hak-İş ise iktidara karşı tepkisizliğini sürüdürüyor.

Petrol İş-Sendikası Gebze Şubesi’nin örgütlü olduğu Portakal Porvil grevi kazanımla sonuçlandı ve işçiler kutladıkları bir toplu sözleşemeye imza attılar. Öte yandan Dyo işleri grevlerine devam ediyor. Petrol-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu Temel Conta fabrikasında işçiler direnmeye devam ediyor.

Mersin’nde Toros Tarım’da başlayan grev 2 haftayı geride bıraktı. KRT TV’de çalışan basın emekçileri ödenmeyen ücretleri ve gaspedilen hakları için eylemlerini sürdürüyor.

BTO-SEN’de örgütlendiği için patronun baskısına ve tacizine maruz kalan Danimarkalı Queen Flowers işçileri mücadele etmeyi sürdürüyor.

Tkis Blinds Perde işçileri direnmeye devam ediyor. Eker Süt’te Tek Gıda-İş Sendikası’na üye işçilerin başlattığı direniş devam ediyor.

Özetimize geçtiğimiz hafta yaşanan hak ve özgürlük mücadeleleri ile devam ediyoruz. Geride bıraktığımız hafta Cumartesi Anneleri’nin basın açıklamasına devam edildi. Cumartesi Anneleri “kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle yaptıkları eylemlerinin 1053. haftasında tekrardan Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Açıklamada ,Mehmet Sait Zengin’in durumuna dikkat çekilerek, adalet talep edildi.

Bu hafta “hasta mahpusların” sesini yükseltmek için eylemlere de devam edildi. İHD İstanbul Hapishaneler Koordinasyonu çağrısıyla toplanan kitle, Diyarbakır 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan ağır hasta ve engelli mahpus Fırat Nebioğlu’nun durumuna dikkat çekerek derhal serbest bırakılmasını talep etti.

Gezi Direnişi’nin 12. yıldönümünde sosyalist gruplar Taksim’e çağrı yaptı. İktidarın Gezi Parkı’nı yasaklamasına karşı kitle Beyoğlu Mis Sokak’ta bir araya geldi. Gezi parkında katledilen insanların yakınlarının açıklamaya dahil olmasının ardından Gezi Parkı haricinde hiçbir yerde basın açıklamasının yapılmayacağı söylendi. Anmanın bitmesinin ardından kitle Taksim’e girmeye çalıştı. Yüze yakın genç gözaltına alındı.
İzmir’de gerçekleşen belediye işçilerinin grevine sosyalist gruplar destek verdi. Grupların ortak çağrısı ile kitle TSKM önünde bir araya geldi. Açıklamada; belediye işçilerinin yalnız olmadığına ve gerçekleşen grevi desteklediklerini belirttiler.
Türkiye bölüöünde son olarak gençlerin eylemleri ile devam ediyoruz.
Bir üniversite öğrencisi ve gençlik örgütü üyesi olan bir gencin intiharı, sosyal medyada geniş yankı uyandırdı. İddialara göre, genç bir kadını sistematik olarak taciz etmekle suçlanıyordu. Bu iddiaların ardından bir kadın örgütünün fiziksel şiddet uyguladığı ve sonrasında genci sosyal medyada hedef göstererek linç kampanyasına maruz bıraktığı öne sürüldü. Yaşanan sürecin ardından genç, intihar etti. Bu olay sosyal medyada linç ve ifşa kültürü’nün sonuçlarının neler olduğuyla ilgili sosyal medyayı ikiye böldü.

31 Mayıs’ta, Gezi Direnişi’nin 12. yıl dönümünde, çoğunluğu gençlerden oluşan kalabalık, Gezi’yi ve direnişte hayatını kaybedenleri anmak üzere Taksim sokaklarında bir araya geldi. Basın açıklamasının ardından Taksim’de yürümek isteyen gençler, polis ablukasıyla karşılaştı ve müdahale sonucu gözaltılar gerçekleşti. Aralarında arkadaşımız Özgür Taylan Moral’ın da bulunduğu yaklaşık 90 öğrenci gözaltına alındı. Gözaltına alınan öğrenciler gece boyunca Vatan Emniyet Müdürlüğü’nde tutuldu ve sabah saatlerinde serbest bırakıldı. Gençler, gözaltındaki arkadaşlarını yalnız bırakmamak için gece boyunca Vatan Emniyeti önünde halaylar çekip şarkılar söyleyerek dayanışma gösterdi.

Aynı saatlerde Gezi Direnişi 12. yıl dönümünde İzmir’de gençlik örgütleri tarafından anıldı. İzmir Alsancak’ta bir araya gelen “Geziye, Geleceğimize, Özgürlüğümüze Sahip Çıkıyoruz” pankartı ile yürüyen kitle, yürüyüş sırasında coşkulu sloganlar attı. “Yaşasın Gezi Ayaklanmamız”, “Sokağa, Eyleme, Mücadeleye”, “Gezi’de Düşene, Dövüşene Bin Selam” sloganlarıyla yürüyen kitle Cumhuriyet Meydanı’na vardı.

Ankara Üniversitesi’nde, Gezi Direnişi’nin yıldönümünde Ali İsmail Korkmaz’ı anan 25 öğrenci hakkında üniversite kayyumu tarafından soruşturma başlatıldı.

Ülkede bunlar yaşanırken dışarda da durumlar pek iç açıcı değil. 1 Haziran’da Ukrayna tarafından Rusya’nın Pearl Harbor’ı olarak dile getirilen bir saldırı gerçekleştirildi. Bilindiği gibi Japonya 1941 tarihinde ABD donanmasını Pearl Harbor’da limanında imha etmişti. Bu saldırı ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’na katılmasının yolunu açmıştı. Rusya’nın birbirinden uzak 5 ayrı yerinde en korunaklı olduğu iddia edilen Askeri Hava üslerine yönelik gerçekleştirilen SİHA( Silahlı İnsansız Hava Araçları) saldırılarında onlarca bombardıman uçaklarının imha edildiği belirtiliyor. Saldırı yapılan havaüstlerinin Ukrayna sınırına binlerce kilometre uzakta olduğı ve buralara bu SİHA’ların kamyonlar ile taşındığı ve sonrasında uzaktan kumanda ile harekete geçirildiği belirtiliyor. Ukrayna savaş süresince dışardan aldığı destekler ile bu konuda uzmanlaşsa da bu eylemi tek başına yapamayacağı uzmanlar tarafından belirtiliyor. Eylemin arkasında başta İngiltere ve ABD’nin olduğu işaret ediliyor. ABD Başkanı Donald Trump saldırıdan haberi olmadığını dile getirse de Eski ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı General Michael Flynn ABD derin devletinin bu işin arkasında olabileceğini belirtti. Ukrayna ardından da Kırım Köprüsü’ne karşı saldırı düzenledi. 1 Haziran saldırıları ABD içindeki iktidar mücadelesini kızıştırmış durumda.

Dünyanın en zengin kapitalisti Elon Musk ile Trump arasında başlayan kavga da tırmanıyor. Bilindiği gibi Musk daha önce Demokratları destekliyordu. Seçimlerde Büyük paralar yatırarak Trump yanlısı kampanya yürüttü. Ardından bürokrasinin gereksiz harcamalarını denetleme göreviyle hükümette yer aldı. Ancak Trump Elon Musk’ın görev süresini uzatmadı ve onunla kavgaya tutuştu. Taraflar birbirlerinin kirli çarşaflarını ortaya döküyor.

Saldırı aslında ABD ile Rusya’nın 2018 tarihli New Start Antlaşmasını ihlal etmektedir. Bu anlaşmaya göre ABD Rusya’nın vurulan savaş uçaklarını bir bakıma koruma garantisi vermekteydi. Ukrayna ardından da Kırım Köprüsü’ne karşı saldırı düzenledi. Rusya saldırılara beklenen şiddette bir yanıt vermeyip Ukrayna şehirlerini bombalamayı ve cephelerde küçük küçük ilerleme çabalarını sürdürdü. Ukrayna saldırılarının Rusya ile anlaşma olanaklarını zayıflattığı görülüyor.

Diğer taraftan ise yine hafta başında İstanbul’da Rusya-Ukrayna arasında heyetler arası görüşme oldu. AKP basını görüşmenin olumlu geçtiğini söylese de görüşmelerden sadece yeni bir esir takası çıktı. BM ve AB devletleri tarafından Rusya’nın on binlerce çucuğu Ukrayna’dan kaçırdığı dile getiriliyorken Ukrayna bu görüşmelerde 395 çocuğun ismini verdi ve akibetini sordu. İngiltere-Fransa ve Almanya Ukrayna karşısında ilerleyen ve savaşı kazanması beklenen Rusya’yı zor duruma bırakarak zayıflatmaya çalışıyorlar. ABD derin devletinin onlarla işbirliği içinde olduğu görülüyor. Alman emperyalizmi bu süreci ekonomisini hızla askerileştirme doğrultusunda kullanıyor. Avrupa’da bir taraftan silahlanma yarışı başını almış giderken diğer taraftan Almanya’da olduğu gibi zorunlu askerlik tartışmaları da tekrardan gündemde. İngiltere ise askeri alt yapıya 10 milyara euroya yakın yeni bir bütçe hazırlıyor.

Ortadoğu’da da kan akmaya devam ediyor. ABD İsrail’in durdurulması yolundaki BM girişimini bu sefer de veto etti. Gazze’den sonra Suriye’ye de saldırıya geçen İsrail burada saldırılarını artırıyor. Gazze’de katliama karşı sivil direnişler gelişiyor. Avrupa’da sokak eylemleri devam ederken Fransa’nın Marsilya limanından İsrail’e gidecek askeri mühimat liman işçileri tarafından yüklenilmedi. Özgürlük Filosu Koalisyonu isimli bir sivil toplum kuruluşunun (STK) Gazze’ye yönelik ablukayı kırıp bölgeye yardım götürmek amacıyla düzenlediği yeni girişim çerçevesinde 18 metrelik “Madleen” yelkenlisi, İtalya’nın Katanya kentinden Gazze için yola çıktı. Greta Thunberg ve İrlandalı aktör Liam Cunningham ve Boyun Eğmeyen Fransa Hareketi Avrupa Parlamentosu Milletvekili Rita Hassan’ın da aralarında olduğu 12 kişilik heyet Filistine yaklaşıyor. İsrail’in yaklaşan gemiye nasıl tepki vereceği merakla bekleniyorken bu hareket sayesinde dünyanın gözü tekrar Filistin’e döndü.

Dünyada ve Türkiye’de egemen güçler arasındaki kavgalar kızışıyor. Halkın örgütlülük durumu ve bilinç düzeyi ne kadar zayıf olursa olsun mücadelenin gelişme olanakları büyüktür. 19 Mart eylemleri buna şahittir. Devrimcilerin ezilenlerin sisteme karşı tepkileri ve mücadeleleri içinde iddialı bir tutumla örgütlenmeleri gerekiyor. Ya biz gelişeceğiz ya da faşizm gelişecek.

Bugün İslam aleminin Kurban Bayramı. Bayramlar insanları bir araya getirir, dayanışma ve paylaşmayı sağlar; küsler barışırken düşmanlıkların son bulmasına vesile olur. Bayramlarda herkes kendisi ve dünya için güzel dileklerde bulunur. Biz de herkese güzel bayramlaşmalar diliyoruz.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.