Odak Dergisi ülkemizde ve dünyada yaşanan gelişmeleri Türkiye ve dünya devrimci hareketi açısından anlamaya çalışıyor. Değişik konu başlıklarından oluşan söyleşilerimizde sosyalist örgütlerden ve kişilerden aldığımız görüşler ile ortak bir eleştirel düşünceye varmayı umuyoruz. Dizimizin bu konusu ise dünyada yükselen savaş tehdidi ve bu savaş tehdidine karşı geliştirilebilecek “Anti-Emperyalist Barış Hareketi İhtiyacı” olacak. Atak Dergisi’nden Mehmet Güzel’e aşağıdaki soruları yönelttik.
• Emperyalizm bugün savaşları hangi amaçlarla, nerelerde ve nasıl kışkırtıyor?
• Ukrayna ve Ortadoğu’daki savaşlar dünyayı nasıl etkiliyor?
• Emperyalist saldırganlık karşısında ülkemiz emekçileri, halkımız ve ezilen insanlık lehine barışı nasıl savunabiliriz?
Mehmet Güzel’in sorularımıza verdiği cevabı yayınlıyoruz, iyi okumalar…
Günümüzde üretici güçlerin nitel gelişimi, özellikle de bilişim çağıyla yaşanan gelişmeler ve yapay zekanın devreye girmesi, kapitalist – emperyalist sistemi aşan sonuçlara neden oluyor. Dünya yeni bir toplumsal sisteme evriliyor. Üretim ve bölüşüm sistemiyle, sınıfların konumlanışıyla, toplumsal davranış şekilleriyle yeni bir toplumsal sistem her geçen gün daha belirgin olarak şekillenmektedir. Şekillenen ve gittikçe ağırlık kazanan bu sistem, kapitalist – emperyalist sistemi aşan ancak yine sınıfların, sınırların ve özel mülkiyetin varlığına dayanmaya devam eden bir sistemdir.
Dünyada yaşanan ekonomik ve siyasi krizlerin bir yanı, yeni şekillenmekte olan toplumsal sistemin doğum sancılarından kaynaklanmaktadır.
Bununla bağlantılı olmakla birlikte dünyadaki savaş ve çatışmaların bir başka nedeni; dünya güç dengesinin değişim göstermesidir. Çin’in yapmış olduğu müthiş ekonomik atılım ABD’nin dünya hegemonyasını tehdit eder hale gelmiştir. Çin’in ve onunla beraber işbirliği yapan ülkelerin gerek ekonomik gerekse de siyasi nüfuz alanlarının gelişmesi emperyalist tahakkümü sınırlayan bir etki yaratmaktadır. Bu hâkimiyeti kaybetmek istemeyen ABD ve İngiltere öncülüğündeki emperyalist blok bölgesel savaşlarla dünyayı dizayn etmeye ve karşısındaki blokun nüfuz alanlarını sınırlamaya çalışmaktadır.
Dünyadaki savaşların en önemli bir başka nedeni ise, dünya emperyalist sistemine hakim olan savaş sanayii sermayesidir. Bu sermaye kesimi savaşla beslenmektedir.
Bunların sonucu olarak günümüzde dünya, seyreltilmiş, kendine özgü koşullarda ve bölgesel savaşlarla cereyan eden bir Üçüncü Dünya Savaşı sürecinde bulunmaktadır. Ukrayna savaşı bölgesel savaşların en şiddetlisi ve en fazla küresel boyut taşıma ihtimali olan savaştır. Ukrayna savaşında Rusya, bütün NATO ülkeleriyle savaşmaktadır. Bölgesel savaşların tümünde, dünya karşıt güçlerinin bütün asli unsurları yer almakta ve karşılıklı olarak çatışmaktadır. Bu savaşların bölgesel düzeyden küresel evreye sıçraması an meselesidir. ABD-İngiltere liderliğindeki Batı emperyalist ülkelerinin Ukrayna aracılığıyla Rusya’yı çevreleyerek boğmak istemesi ve Rusya’yı güçten düşürmek istemesi, bu ülkelerin uzun vadeli Çin hedefiyle doğrudan bağlantılıdır. İleriki süreçte Çin’i hedef tahtasına koyacakları zaman, Çin ile ittifak kuramayacak kadar zayıflatılmış bir Rusya amaçlıyorlar. Böylece yalnızlaştırılmış, güçten düşürülmüş bir düşmana karşı mücadele etmeyi hedefliyorlar.
Ukrayna savaşında tehlike gittikçe yükseliyor. ABD ve İngiltere’nin ve diğer Avrupa ülkelerinin Ukrayna’ya sağladıkları uzun menzilli füzelerle Rusya’nın içlerini vurma izni vermesi savaşı ileri bir boyuta taşımış oldu. Buna mukabil olarak Rusya’nın yeni nükleer doktrinini imzalaması ve nükleer başlık taşıyabilen hipersonik füzelerle Ukrayna’daki bazı hedefleri vurması, savaşın her an küresel ve nükleer boyuta sıçrayabileceğinin işaretlerini vermektedir. İster alanı sınırlı olan taktiksel nükleer silahlar kullanılsın isterse de daha yıkıcı stratejik nükleer silahlar kullanılsın, savaşın bu boyuta evrilmesi bütün insanlık ve doğa için yıkım anlamını taşımaktadır.
Dünyanın bir başka kaynama noktası ise Ortadoğu bölgesidir. Bu bölgeye dışarıdan getirip dayatılmış İsrail haydut devletinin başta ABD ve bütün Batılı emperyalist ülkelerin sınırsız desteğiyle Filistinlilere ve bölgenin bütün halklarına karşı izlediği saldırganlık ve yayılmacılık, dünyanın başına bela olmuş durumdadır. İsrail, Filistinlileri bir soykırımdan geçirerek vatanlarından söküp atmaya ve bunu yaparken insanlık tarihinin tanık olduğu en barbar yöntemleri uygulamaya çalışmaktadır. Bununla da yetinmeyip saldırganlığını Lübnan, Suriye, Irak, Yemen ve İran’a da yaymaya çalışmaktadır. Bu bölgeyi topyekün bir bölgesel savaş ateşinin çemberi içine sokmaya çalışıyor. Böylesi bir ateş çemberinin Türkiye’yi de kapsaması kaçınılmazdır.
Bu bölgelerin dışında emperyalist ülkelerin esas ve nihai hedefi Çin’dir. Şu anda gerek Ukrayna gerekse de Ortadoğu’da İran’ın hedefe konulduğu bölgesel savaşlarla Çin’in hedefe konulması için yol temizliği yapılmaktadır. Asya-Pasifik bölgesinde yaratılacak sorunlarla Çin’in güçten düşürülerek ABD’nin hegemonyasını tehdit eden bir potansiyelden uzaklaştırılmaya çalışılacaktır. Bu hedef, ABD ulusal politikasının temelini oluşturuyor. Bununla da kalmadı ABD, bu hedefi NATO’nun hedeflerine de dahil etmiş durumdadır.
Dünyanın ABD – İngiltere önderliğindeki emperyalist güçlerin eliyle felakete sürüklendiği günümüzde bu gidişe dur demek insanlığın ortak sorumluluğudur. İnsanlığın selameti ve dünya kürenin güvenliği için dünya halklarının savaşlara karşı ortak tepki yükseltmeleri zorunludur. Dünya gençliği öncülüğünde örülebilecek olan bu direnişe bütün halkların katılması sağlanabilir. Küresel savaş tehlikesine karşı küresel direnişi örgütlemek ve bunun kurumsal mekanizmalarını oluşturmak başta gelen sorumluluktur. Bu hedefe gerek Türkiye’den gerekse de Avrupa ülkelerinden muhalefetin örgütlenmesi ve güçlü karşı çıkışların sokaklara yansıtılmasıyla başlanmalıdır.