USAID ve STK’lar: Algı Yönetimi ve Savaş

0
459

Yazan: Prof. Glenn Diesen

Çeviren: Eylül Kalkan

Başkan Trump’ın USAID (Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Kalkınma Ajansı) fonlarını kesme kararı, ABD hükümetinin dünyanın dört bir yanında sivil toplumu ele geçirmek için medyayı, protestoları ve diğer araçları ne ölçüde finanse ettiğini ortaya çıkarttı. Ukrayna’da USAID, 2014 yılında Devlet Başkanı Yanukoviç’in devrilmesinde kilit bir rol oynamış ve o tarihten bu yana algıyı yönetmek için Ukrayna medyasının yüzde 85-90’ını finanse etmiştir. Gürcistan Başbakanı da Batılı STK’ların hükümeti devirmek ve Gürcistan’ı Rusya’ya karşı ikinci bir cepheye dönüştürmek için harekete geçtiği konusunda uyarıda bulunuyor. ABD hükümetinin 1980’lerden bu yana ABD hükümeti tarafından finanse edilen, ABD istihbarat topluluğuyla bağlantılı kişilerle çalışan ve demokrasi ve insan haklarını destekleme kisvesi altında ABD’nin jeopolitik çıkarlarını gözeten “sivil toplum örgütleri” (STK’lar) kurduğuna dair de çok sayıda kanıt bulunmaktadır. Bu “STK”lardan biri de Reagan tarafından CIA’in bazı görevlerini devralmak üzere kurulan National Endowment for Democracy’dir (NED). Bu kuruluşlar, ABD’nin diğer ulusların toplumlarını yönetme ve gerektiğinde rejim değişikliği peşinde koşma araçlarıdır.

Demokrasiyi Altüst Etmek ve Savaş Peşinde Koşmak

Zelensky 2019 başkanlık seçimlerinde barış ortamında ezici bir zafer kazanınca, ABD Zelensky’nin barış talebinden vazgeçmesini sağlamak için STK’larını harekete geçirdi. Zelensky, Donbas ile görüşmelere başlama, Rusya ile barış yapma ve Minsk Barış Anlaşması’nı uygulama sözü vererek oyların yüzde 73’ünü kazanmıştı. Dahası Zelensky, toplumdaki bölünmeleri önlemek için dil ve dini hakların korunmasını savunmuştu. Bunun üzerine Zelensky’nin barış isteğini “teslimiyet” olarak sunan STK’lar tarafından protesto gösterileri düzenlendi.

ABD tarafından finanse edilen “STK’lardan” biri, “kendi kendine yeten bir Ukrayna devleti ve toplumunun gelişimini teşvik etmek” amacıyla kurulduğu iddia edilen Ukrayna Kriz Medya Merkezi’ydi. Ancak bu, ABD’nin toplumu yıkmak ve barışın sağlanmasını engellemek için kurduğu bir başka STK’dır.

Ukrayna Kriz Medya Merkezi Zelensky’i tehdit ederek seçim vaatlerini yerine getirmemesi konusunda uyardı: “Sivil toplum aktivistleri olarak, ‘aşılmaması gereken kırmızı çizgiler’ listesi sunuyoruz. Başkan’ın bu kırmızı çizgileri aşması halinde, bu tür eylemler kaçınılmaz olarak ülkemizde siyasi istikrarsızlığa ve uluslararası ilişkilerin bozulmasına yol açacaktır.”[1]

Bu kırmızı çizgiler arasında, “Rusya Federasyonu ile kullanılacak müzakere formatı ve barışçıl çözüm ilkeleri konusunda bir referandum düzenlenmesi”; müzakerelerin Batılı devletler olmadan yürütülmesi; “ulusal çıkarlar aleyhine taviz verilmesi”; eski hükümetin güvenlik ve savunma politikalarının uygulanmaması yer alıyordu; “AB ve NATO üyeliğine yönelik stratejik rotayı geciktirmek, sabote etmek veya reddetmek”; “Ukrayna’nın uluslararası ortakları tarafından saldırgan devlete yönelik yaptırımların azaltılmasına veya kaldırılmasına katkıda bulunabilecek herhangi bir eylem başlatmak”; dil yasasını gözden geçirmeye çalışmak veya Ukrayna’daki Rus Ortodoks Kilisesi’ni desteklemek; “sivil toplumla diyaloğu göz ardı etmek” vb. bulunuyordu. Basitçe söylemek gerekirse, Ukrayna nüfusunun ezici çoğunluğu tarafından desteklenen barış platformunu terk edin, aksi takdirde ABD tarafından finanse edilen STK’lar Zelensky’nin de iktidardan indirilmesini sağlayacaktır.

ABD tarafından finanse edilen STK’nın bu tehdidine, ABD tarafından finanse edilen aşırı sağcı grupların ölüm tehditleriyle karşılık verildi. Zelensky sonunda barış görevini bıraktı, Minsk Barış Anlaşması’nı görmezden geldi ve ABD politikasıyla aynı çizgiye düştü.

Zelensky’nin barış görevinin iptalini finanse eden Ukrayna Kriz Medya Merkezi’nin bağışçıları arasında USAID, National Endowment for Democracy, ABD Büyükelçiliği ve çeşitli İskandinav hükümetleri bulunmaktadır.

Bağışçılar listesindeki Integrity Initiative’in (Dürüstlük Girişimi) arkasındaki itibarsız kuruluş olan The Institute for Statecraft da yer alıyor. Dürüstlük Girişimi, sadık siyasetçiler, gazeteciler ve akademisyenlerden oluşan “kümeler” yaratarak, anlatıyı kontrol etmek için yerleşik bir fikir birliği izlenimi yaratmaya yönelik gizli bir operasyonun içinde yakalanmıştır. Dürüstlük Girişimi ayrıca siyaset ve medyadaki muhalefeti hedef almak için Birleşik Krallık istihbarat kurumlarıyla birlikte çalışıyordu.

Bu “STK’lar” ile Karşılaşmam

USAID, NED ve diğer STK’lar da ABD ile müttefik ülkelerde muhalefeti önlemek ve blok disiplinini korumak için faaliyet göstermektedir. Ukrayna Kriz Medya Merkezi, “Rus propagandasının karanlık atları” projesinde beni karalayan ve “Rusya’nın saldırganlığının savunucusu” olmak gibi yanlış suçlamaları sıralayan bir makale yazdı. Bu saçma suçlamaların kanıtları arasında Profesör John Mearsheimer ve eski ABD Senatörü Ron Paul ile yaptığım ve bu STK tarafından Kremlin’in “sözcüsü” olarak nitelendirilen konuşmalar da yer alıyordu.[2] Norveç Hükümeti de (kendi hükümetim) bu sindirme ve karalama projesine bağışta bulunanlar arasında yer alıyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı, National Endowment for Democracy ve kendi hükümetim, son 4 yıldır bana karşı sistematik bir sindirme projesi yürüten bir başka “insan hakları STK’sı” olan Norveç Helsinki Komitesi’ni de finanse ediyor. Bana karşı uyguladıkları taktikler arasında medyada düzenli olarak yayınlanan karalama yazıları, neredeyse her hafta beni Rusya’nın propagandacısı olarak yaftalayan tweetler, profesörlük görevime son verilmesi için üniversitemin yöneticisine gönderilen mektuplar ve telefon çağrıları, diğer akademisyenlere bana karşı gelmeleri için yapılan çağrılar, konuşma yapmak üzere davet edildiğim etkinliklerden beni men etme çabaları vs. yer alıyor. Kamuoyunda başarılı bir şekilde nefret uyandırdıktan sonra, polis bana adresimi ve telefon numaramı gizlememi tavsiye etti. Bu noktada Norveç Helsinki Komitesi’nden bir çalışan evimin fotoğrafını sosyal medyada yayınladı. Bunlar, kendi hükümetimin demokrasi ve insan haklarını destekleyen bir “STK”yı destekleme kisvesi altında finanse ettiği faaliyetlerdir. Akademik özgürlüğün tasfiye edilmesine tepki olarak, sivil toplumun savaş propagandası ve sansür uygulayan sahte STK’lara devredilmediği bir ülkeye taşınmak için başka bir vatandaşlık alma sürecindeyim.

Benim büyük suçum neydi? 2004’teki STK destekli “Turuncu Devrim”den bu yana NATO’nun Ukrayna’ya yönelik politikalarını derinden eleştiriyorum. Ukraynalıların sadece küçük bir azınlığı askeri ittifaka katılmak isterken ve NATO bunun muhtemelen bir savaşı tetikleyeceğinin farkındayken Ukrayna’yı NATO’nun yörüngesine çekme çabalarını yıllarca eleştirdim. AB’nin 2013 yılında Ukrayna’nın AB-Ukrayna-Rusya üçlü anlaşması önerisini reddetmesini eleştirdim; bu Ukrayna’yı bir cephe hattı yerine köprü haline getirebilirdi. STK destekli, Yanukoviç’in 2014’te devrilmesi olaylarının Rusya’nın Kırım’ı ele geçirmesi ve savaşla sonuçlanacağı konusunda uyarıda bulundum. Yedi yıl boyunca Minsk Barış Anlaşması’nın sabote edilmesinin çatışmaya askeri bir çözüm getireceği konusunda ısrar ettim. 2022’den bu yana, İstanbul barış anlaşmasının sabote edilmesinin ve tüm diplomasi ve müzakerelerin boykot edilmesinin Rusya’nın Ukrayna’yı bir yıpratma savaşında yok etmesiyle sonuçlanacağını savundum. Benim bakış açıma göre bunlar Ukrayna’nın egemenliğini, topraklarını ve yaşamlarını koruyacak Ukrayna yanlısı argümanlardır.

Ukrayna’yı yok eden ve bizi nükleer savaşın eşiğine getiren politikaları savunan insanlar medya üzerinde tekel kurmuş durumda ve tüm muhalefet karalama, sansür ve iptallerle bastırılıyor. Sayamayacağım kadar çok gazetemiz var ama hepsi aynı şeyi yazıyor ve aynı “STK’lara” atıfta bulunuyor. Şu anda bile, Ukraynalıların çoğunluğu müzakere isterken, savaş kaybedilmişken ve Ukrayna her gün insan ve toprak kaybıyla büyük acılar çekerken, barış müzakerelerini savunmak hala tartışmalı ve şüpheli kabul ediliyor. NATO’nun savaş söylemlerine yönelik eleştiriler karşı argümanlarla değil, sadece kötü niyetli olmak, “tartışmalı” ve “Rus yanlısı” olmak, işgali meşrulaştırmak, Ukraynalıları önemsememek, propaganda yapmak vb. suçlamalarla karşılanıyor. İfade özgürlüğü ve akademik özgürlüğe yönelik saldırılar her zaman ahlakçı bir dille ve demokrasiyi savunmakla ilgili iddialarla sarmalandığı için bu kaba ve acınası saldırıların kanıtlanmasına gerek yoktur.

Yaptırımların neden başarısızlığa mahkum olduğu da dahil olmak üzere savunduğum her şey öngördüğüm gibi gerçekleşti. Analizlerimin neden doğru olduğunu ve politika önerilerimin bu felaketi neden önleyeceğini kendimden emin bir şekilde tartışabilirim. Ancak ben fikirlerin serbestçe paylaşıldığı açık bir toplumda yaşamıyorum. Bir STK aracı olarak kullanıldığı sürece hükümet destekli karalamalara, sansüre ve iptallere izin verilen bir toplumda yaşıyorum.

[1] Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelensky’nin ilk siyasi adımlarına ilişkin sivil toplum temsilcilerinin ortak açıklaması | UACRISIS.ORG

[2] Kremlin’in Gölgeli Atları: Glenn Diesen – Rus propagandasına uygun söylemler, Rusya’nın saldırganlığının savunucusu, yayılmacılıktan NATO’yu sorumlu tutuyor.

NOT: 10 Şubat 2025’te yazılan bu yazının İngilizce orjinali, Glenn Diesen’in kendi web sitesinden alınmıştır.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.