Ahmet Şık: Türkiye bizim evimiz, tası tarağı toplayıp gitmeyeceğiz!

0
1517

Ahmet.Şık.Selamlıyor

”Eğer gerçekten bir suç örgütü aranıyorsa AKP Genel Merkezi’nde, Cumhurbaşkanlığı sarayında, Başbakanlık’ta arama yapılması gerekir!”

Bu sözlerin sahibi, gazeteci Ahmet Şık ”Cesur Gazetecilik Ödülü”ne layık görüldü.

Ahmet Şık: Türkiye bizim evimiz, tası tarağı toplayıp gitmeyeceğiz!


Tutuklu gazeteci Ahmet Şık, Raif Bedevi Cesur Gazetecilik Ödülü’ne layık görüldü. Ödül törenine bir mesaj gönderen Şık, “Hakikat ve hakikati konuşanlar düşman ilan edilip yok edilmeye çalışılıyor” dedi.

Cumhuriyet gazetesinde yer alan haber şöyle:

Bu yıl 69’ncu kez düzenlenen Frankfurt Kitap Fuarı’nda 5 yıldır Suudi Arabistan’da hapsedilen blog yazarı Raif Bedevi (Raif Badawi) adına verilen ‘Cesur Gazetecilik’ ödülüne Ahmet Şık layık görüldü. Dünyanın en büyük yayıncılık buluşması olan Uluslararası Frankfurt Kitap Fuarı’nda düzenlenen törende ödülü Ahmet Şık adına avukatı Can Atalay aldı.

Törende Ahmet Şık’ın gönderdiği mesaj okundu.

Ahmet Şık mesajında “Gazetecilik yapmak/ hakikati dile getirmek ve düşüncelerini ifade etmekten dolayı tutsak edilmiş biri olarak; başka bir ülkede yine düşüncelerini ifade ettiği için tutsak edilmiş ve işkence görmüş Raif Bedevi adına verilen bu ödüle layık görülmek benim için gurur verici olmasının yanı sıra aynı zamanda can yakıcı… Bir gazetecinin, zaten görevi ve sorumluluğu olarak işini yapmaya çalışmasından ötürü baskıya maruz kalmasının utancını ise Türkiye’deki sahiplerine bırakıyorum” dedi.

“YAŞAR KEMAL’E İNANAN BİZLERİN UMUDU VAR”

“Hakikat ve hakikati konuşanlar düşman ilan edilip yok edilmeye çalışılıyor” diyen Ahmet Şık’ın mesajı şöyle devam etti: “Kendileriyle suç ortaklığı yapmayı reddeden medyayı kuşatıp, gördüğü hakikati anlatmakta ısrarcı davranmaya devam eden gazetecileri hapsettiler. Korkuyla hakim kılınan bir suskunlukla tüm ülke bir sessizlik sarmalına girince iktidarlarının kalıcı olacağı yanılgısına düştüler. Oysa ki, bir toplumun gerçek hayatı ve hakikati sustuklarında saklıdır. Çünkü sessizlikte daha fazla duyar insan. ‘İnsan umutsuzluktan umut yaratandır’ diyen usta Yaşar Kemal’e inanan bizlerin umudu var. Çünkü zulmün elindeyken direnmeyenler için yaşanılası bir hayat olmayacağını bilen bizler için, umut kendi gerçeğini yaratır. Ve umudun öfkesinden korkacak olanlar yalnızca suçlulardır. Evet, karanlığın gölgesinin daha da koyulaştığı, karamsarlığın yaygınlaşıp daha da derinleştiği zamanlar. Hiçbir şeyin iyi olamayacağını düşündürten zamanlar… Tası tarağı toplayıp gitmeyeceğiz Çünkü biz buradayız ve varız. Var kalmaya devam edeceğiz. Türkiye bizim evimiz. Hayatımız. Geçmişimiz. Barış, Hak, hukuk, adalet ve eşitliğin hakim olduğu geleceğimiz.”

Ödül, beş yıldır cezaevinde bulunan, on yıl ve bin kırbaç cezasına mahküm edilen Raif Bedevi’nin eşi Ensaf Haydar tarafından verildi.

AhmetŞıkÖdül..

“AHMET ŞIK’IN CESARETİNDEN ÇOK ETKİLENDİM”

Haydar ödülle ilgili, “Ahmet Şık’ın cesaretinden çok etkilendim. Raif ve o aynı kaderi paylaşıyorlar, her ikisi de düşündüklerini söyledikleri için hapsedildiler” diye konuştu.


”Cesur Gazetecilik Ödülü”ne layık görülen Ahmet Şık, yüz akımızdır.
Ahmet Şık Türkiye’nin direnişçi aydın yüzüdür!

AKP’nin siyasal islam eliyle adım adım kurduğu dinci, gerici ve faşist iktidar bu günlere gelirken önünde engel gördüğü her kesime saldırmış, ses çıkaran kim varsa hapse tıkmış, öldürmüş, işkence etmişti.
Bir dönem yükselen hareketi ”Ergenekoncu” olmakla itham edip ezmişlerdi. O dönem bu operasyonları, iktidar oratğı oldukları Gülencilerle yapan AKP, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından bu sefer de muhaliflerini FETÖ’cü olmakla suçlayarak hapsediyor.
Fakat her iki dönemin de suçlusu olan bazı insanlar var. Hem ”Ergenekoncu”, hem de ”FETÖ’cü” olmakla suçlanarak, her iki dönemde de hapsedilen Ahmet Şık, bu dikkat çekici insanlardan bir tanesi.
Erdoğan’ın bu günleri görebilmesindeki önemli virajlardan birisi de, 12 Eylül 2010 yılında yapılan ve Anayasa değişikliğini öngören referandumdu. Ülke muhalefetini ezebilmek için kullanılan Ergenekon operasyonları sırasında bir çok muhalif, sol, ilerici kimlikli aydın, gazeteci ve bilim insanı da hapsedilmişti.
15 Temmuz darbe girişimi bahane edilerek işletilen süreç ise, Nisan 2017 referandumunda Erdoğan’ın kanunsuzca başkan ilan edilmesiyle sürmüştü.
Her iki süreci, göstermelik de olsa, Anayasal kılıfa büründürmeyi isteyen AKP, referandum düzenlemiş, muhalefet edecek kesimlere bir bahaneyle saldırılar düzenlemişti.
Ahmet Şık, her boyutuyla tarih ve vicdan önünde beraat ettiği Ergenekon davasından sonra bugün de aynı düzmece iddianamelerle Gülenci olmakla suçlanıyor ve yargılanmaya çalışılıyor.
Cumhuriyet gazetesine düzenenlenen ”FETÖ” operasyonları çerçevesinde tutuklanan Ahmet Şık, duruşmaya her götürüldüğünde savcı ve hakimler üzerinden AKP ve Erdoğan rejimini yargılamaya devam ediyor.

AhmetŞıkYargılıyor
Ahmet Şık: AKP bir siyasi parti değil, bir mafyadır

Kendisinden önce tutuklanan Cumhuriyetçilere destek vermek için toplanan kalabalığın arasında basına demeç veren Şık, kısa bir süre sonra yeniden tutuklanmıştı.
Şık’ın söz konusu konuşması şu şekildeydi:

”Türkiye’deki yarılma AKP’li olanla olmayan yarılmasıdır ve eğer gerçekten bir suç örgütü aranıyorsa AKP Genel Merkezi’nde, Cumhurbaşkanlığı sarayında, Başbakanlık’ta arama yapılması, oradaki insanların gözaltına alınması gerekir. Eğer ki cemaatin ardında olduğu iddia edilen ve düşünülen darbe kalkışmasının faili aranıyorsa, onun faili Beştepe’de, Saray’da oturuyor. Recep Tayyip Erdoğan’dan başlamak lazım. Çünkü Fettullah Gülen’in suç ortağı Recep Tayyip Erdoğan’dır. 15 yıllık bütün AKP kabinesinin üyeleridir ve bu işe çanak tutan milletvekilleridir. Medyasıdır ve bunların hepsinin soruşturulması gerekir. Eğer bu ülkedeki faşizme karşı çıkılacaksa, o insanların yargılanması gerektiğini kanıtlasınlar. Bu kadar. Söyleyecek başka bir şey yok. AKP bir siyasi parti değil. AKP bir mafyadır. Bu kadar net. Yargıyı teslim almış bir mafyayla hukukla mücadele edşlmeye çalışılıyor. Bu zor gerçekleşir.

(FETÖ’cü ilan edilmiş olmasının sorulması üzerine)…
FETÖ ile mücadele diye bir şey yok. Yani bu çok net. Elbette ben 15 Temmuz kalkışmasının ardındaki güçlerden birinin cemaat mensubu askerler olduğunu, onların bileşenleri düşünüyorum. Bu elbette ki soruşturma konusu edilmelidir. Ama yakın geçmişte ‘kullanışlı’ sözcüğü ‘Ergenekoncu olmak’tı. Şimdi ‘FETÖcü olmak’ üzerinden dönüyor. Bütün mevzu AKP’li olmayanların susuturulması üzerinde kuruluyor. Sadece yeni kullanışlı sözcükler icat ediliyor. Söylediler ya, ‘Bu Allahın lütfudur!’ dediler. Bakın, Allah’ın lütfunun bu ülkede ne anlama geldiğini gördük. Mevzu sadece Kürtlere yönelik baskılar değil, ona yönelik baskılar değil ve AKP kaşısında blok bu kadar çatlak veriyor olmasaydı, bu iş bu kadar kolay olmayacaktı. Herkesin bunu görmesi lazım. Mevzu Kürtlerin talepleri üzerinden, CHP tabanının talepleri üzerinden, sizin, benim taleplerimiz üzerinden dönen ve karşı çıkışlarımızın üzerinden dönen bir şey değil. Çok blok halinde bir programa döndü bu iş. Bu yaşanılanlar çok faşist bir programdır. Bunu herkesin görmesi lazım. Ve bu iş burada bitmeyecek. Dün Kürtlerdi, bugün Cumhuriyet, yarın size olacak. Bu çok net. Bugün sessiz kalan herkes için olacak. El ovuşturmak yerine bu faşist düzene karşı çıkmak erdemli durmanın yoludur. Başka bir yolu yoktur.
…Bu ülkede rejim değişti artık. İnsanların bunu görmesi lazım. İki gün önce Cumhuriyet’in 93. yılını kutluyor insanlar. Yani artık yıkılmış bir rejimin doğum günün kutlamak manasız. Bu operasyon çok çok önemli. Adıyla müsemma bir gazeteyi bile… adına bile tahammül edemiyorlar yani. Durum bu kadar net. Konuya şöyle bakmak lazımç Türkiye’de bir neo liberal diktatörlük kuruluyor. Başında alaturka bir führer var. Reis diye kodlamışlar. Irkçılık temelli bir milliyetçilik, bolca mezhepçilik üzerinden bir din tüccarlığıyla, bir neoliberal diktatörlük kuruluyor. Buna karşı mısın, değil misin? Mevzu bu kadar net.
Demokrasi talep ediyor musun, etmiyor musun?
AKP bir mafyadır, menfaat temelli bir mafyadır. Kitaplara konu olan, filmlerde izlediğimiz çeşitli dava dosyalarında söz konusu edilen, mafyadaki suçların hepsi AKP tarafından yapılıyor. Lideri var. Yönetim yapısı var. Menfaat birlikteliği var. Mafyaya karşı mısın, değil misin?
Bu ülkede Cumhuriyet’e sahip çıktığını söyleyenler, Cumhuriyet’in bütün değerlerinin yok edildiğini, artık alaşağı edildiğini görmek zorundalar.
Mevzu sadece Kürtlermiş, yok Cumhuriyet, ya da o, bu, şu değil, kişilerin sıfatlarından bağımsız olarak, bir faşist rejime karşı olacak mısın, olmayacak mısın? Durum bu kadar net!”

Ahmet Şık, Metin Göktepe’nin hem arkadaşı, hem de arkadaşı katledildiği süreçte bugünkü çizgisiyle gazetecilik yapabilen bir isim; Musa Anter, Uğur Mumcu, Metin Göktepe ve Hrant Dink gazeteciliğinin bugünkü simgesidir.

AhmŞık.M.Göktepe

Kaynak: Cumhuriyet, Birgün, Evrensel, siyasihaber.org
Ayrıca bkz (Ahmet Şık Kimdir?): https://tr.wikipedia.org/wiki/Ahmet_%C5%9E%C4%B1k

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.