Geçici seçim hükümetinde Kültür ve Turizm Bakanlığı görevi verilen eski BBP’lı Yalçın Topçu, Susurluk kazazında yaşamını yitiren Abdullah Çatlı’nın mezarını ziyaret etti.
Kültür ve Turizm Bakanı Yalçın Topçu, Ürgüp ilçesinde yapımı tamamlanan 2 okul ile Kapadokya bölgesinin tarihi ve turistik mekanlarında gezi ve incelemelerde bulunmak üzere Nevşehir’e gitti. Topçu’nun Nevşehir’de ilk işi Susurluk kazasında ölen Abdullah Çatlı’nın mezarına gidip dua etmek oldu. Ziyaretini ‘vefa’ kelimesi ile açıklayan Bakan Topçu, “Kabir ziyareti dinimizin ve vefanın bir gereğidir. Abdullah Çatlı, 70’li yıllarda tanıştığımız bir insan” dedi.
Abdullah Çatlı hakkında kısa bir araştırma yaptığımızda, karşımıza çıkan veriler şöyle:
1977’de Ülkü Ocakları Ankara İl Başkanlığına, 25 Mayıs 1978’te de Ülkücü Gençlik Derneği Genel Başkan Yardımcılığı’na seçildi. 11 Temmuz 1978’de Ankara’da Hacettepe Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Bedrettin Cömert’in katledilmesi olayının faili olarak Ankara 5.Sulh Ceza Mahkemesi’nce hakkında gıyabi tutuklama kararı verildi. 23 Ağustos 1978’de Sakarya ilinde yakalandı ve gözaltına alındı. Abdullah Çatlı’nın, 9 Ekim 1978’de de Ankara ili Bahçelievler semtindeki 7 TİP’li gencin katledilmesi olayının planlayıcısı ve baş sorumlusu olduğu iddialarına ilişkin tutuklama kararı, olayın üzerinden 4 yıl, 4 ay geçmesinden sonra gerçekleştirilebildi. (Wikipedia)
Çatlı, 12 Eylül Darbesi’ni izleyen aylarda yurt dışına çıktı. Bulgaristan ve Viyana’da bir süre kaldı. 22 Şubat 1982’de, İsviçre’de Mehmet Özbay adına düzenlenmiş pasaport ile yakalandı, ancak serbest bırakıldı. 22 Ekim 1983’de Paris’te MİT ile ilişkiye geçtiği ve ASALA’ya karşı 5 eylemde kullanıldığı MİT resmi belgelerinde yer aldı. 22 Ekim 1984’de Paris’te yakalandığında üzerinde Hasan Kurtoğlu adına düzenlenmiş bir pasaport vardı. Çatlı, Fransa’da 7 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 16 Eylül 1985’de Papa Suikasti davasında tanık olarak konuştu. Oral Çelik’in suikast ile ilgisi olmadığını, Mehmet Ali Ağca’nın Bulgar ajanı olabileceğini iddia etti. Çatlı, kısa bir süre sonra Fransa tarafından 7 yıl ceza aldığı İsviçre’ye iade edildi. 21 Mart 1990’da Bostadel Cezaevi’nden kaçtı.
Yurtdışında aldığı cezalar, uyuşturucu kaçakçılığı ve çete suçları kapsamında değerlendirilse de, idari makamlar MİT ile olan ilişkisine vurgu yaptı. Çatlı’nın kaldığı hapishaneden kaç-ırıl-ması da bu kapsamda gerçekleşmiş bir firar olarak düşünülüyor.
1993’de Türkiye’ye gelen ve taşıdığı Şahin Ekli adına düzenlenmiş pasaport ile gözaltına alınan Çatlı, aynı tarihte serbest bırakıldı. Çatlı’nın 26 Nisan 1996’da Ömer Lütfü Topal ile aynı uçakta Kıbrıs’a gittiği ve aynı otelde kaldıktan sonra 1 Mayıs 1996’da geri döndüğü de kayıtlardan ortaya çıktı. Abdullah Çatlı, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde yargılanmadı ve herhangi bir hüküm giymedi.
3 Kasım 1996’da Balıkesir’in Susurluk ilçesi yakınlarında tarihe Susurluk kazası olarak geçen trafik kazasında öldü. Kaza sırasında Çatlı’nın yanında, arka sol tarafta oturan Gonca Us ve arabayı kullanan İstanbul eski emniyet müdür yardımcısı Hüseyin Kocadağ da yaşamını yitirdi. Aracın içindeki dört kişiden yalnızca dönemin DYP milletvekili Sedat Edip Bucak kurtuldu. Nevşehir’de yapılan cenaze töreninde, Türk bayrağına sarılı tabutu Nevşehir Kaldırım Mezarlığı’na defnedildi.