AKP’ye seçim kazandıran katliam

0
594

10 Ekim 2015 tarihinde Ankara’da Gar katliamı adı verilen saldırıda, 109 ilerici insan hayatını kaybetti. Olay yarinde iki intihar bombacısının da öldüğü saptandı. Saldırı o gün düzenlenen Emek, Barış, Demokrasi Mitingi’ne katılanları hedeflemişti.

10 Ekim Katliamı, Türkiye’deki politik süreci etkileyen saldırılardan birisi oldu. 7 Haziran 2015 tarihinde yapılan seçimlerde AKP tek başına iktidar olamayacak duruma düşünce Erdoğan hükümetin kurulmasını engelleyerek 1 Kasım’da Türkiye’yi yeni bir seçime götürdü. 7 Haziran-1 Kasım 2015 tarihleri arasında 33 devrimci gencin katledildiği 20 Temmuz Suruç katliamı dahil çeşitli faşist saldırılar yaşandı. Aynı süreçte Kürt hareketi ile AKP iktidarı arasındaki “çözüm süreci” de resmen sonlandırıldı. Halkta can güvenliği endişesi oluşturan saldırılar ve çatışmalar yaşandı.

Bugün Millet İttifakı’nın bileşenlerinden birini oluşturan Davutoğlu bu süreç hakkında şunları söylemişti: “Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz. İleride bir gün Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman en kritik dönemlerden biri 7 Haziran-1 Kasım arasındaki dönem olacaktır”. Davutoğlu o günlerde Başbakan idi.

Katliamda yaşamlarını kaybedenleri saygıyla anıyor ve katliamın tanıklarıyla yaptığımız görüşmeyi sizlere sunuyoruz.

SEDA:

O gün Ankara’ya gitmek için Kadıköy’den gece yarısı otobüslere binmiştik. Hiçbirimiz olacakları bilmiyorduk. Genelde eylemlere gidiş hep eğlencelidir, bu sefer de öyle olmuştu. Otobüste şarkılar söyledik. Sonra mola verdik, mola yerlerinde halaylar çektik. Sabah  Ankara’ya varınca da alana doğru yürümeye başladık. Yürüdüğümüzde dikkatimizi çeken polislerin azlığı olmuştu. Daha önceki eylem tecrübelerimizden polisin yoğun önlemlerini biliyorduk. Bu sefer durum biraz daha değişikti. Hatta arkadaşlarla aramızda bunun şakasını yapmıştık, ‘’Acaba polisler de mi bugün eyleme katıldılar’’ diye. Daha sonra kortejler yavaş yavaş oluşmaya başladı ancak eylem başlamamıştı. Ben ve arkadaşlarım da durduğumuz yerde halaylar çekiyorduk. Sonra birden bir ses duyduk ardından ikinci bir ses daha duyduk. Açıkcası polis saldırdı ve ses bombası atıyor sandım. Arkamı döndüğümde ise bir şeylerin havaya fırladığını gördüm ancak koştuğumuz için ne olduğunu seçemediğim şeylerdi. Daha sonra bir koku hissettim ve o kokuyu hiç unutmayacağım. Sonra koşturmacalar ve bağrışmalar oldu. 

Koşturmacalar sırasında ne olduğunu hala anlamamıştım. Ara sokaklardan giderken polis barikatlarını gördük ve polisler girişleri engellemişti. Başka yollar aramaya başladığımızda yaralanan insanlarla karşılaştık. Birçoğu ağlıyordu ve insanların yaralandığından bahsediyordu. Daha sonra soluklanmak için bir kafeye girip haberleri gördüğümüzde durumu anladık. Belki 500 metre ötemizde duran insanların yaşamlarını kaybettiklerini öğrendik. 

Sonrasında ise hastane önlerinde bir kişi daha ölmesin diye bekleyişlerimiz başladı. Ardından cezaevinde olan arkadaşımızın eski eşinin ve kızının patlamada yaralandığı haberini aldık. Yine unutamadığım anlardan biridir, hastanenin basın açıklamaları. Her açıklamada yüreklerimiz hopluyordu ve yaşamını kaybeden insanları duydukça yerimizden kalkamaz hale geliyorduk. Yaşamını kaybedenlerin cenazelerine katılmak, yakınlarının acılarını görmek oldukça ağırdı. Patlamadan sonra üç gün Ankara’da kaldım. Bu günler ise genellikle hastane önlerinde beklemek ve katliamda yaşamını kaybedenlerin cenazelerine katılmakla geçti. 

Otobüsle geri dönerken ne olduğunu idrak etmeye başladım. Bir patlamadan kurtulduğumu o an anladım ve gördüğüm acılar o kadar büyüktü ki ‘’kurtulmuş’’ olmamı o ana kadar hiç düşünmemiştim.

Son olarak 10 Ekim Ankara Garı eyleminde olan biri olarak ne katliamı ne de katlima göz yumanları unutmadım ve unutmayacağım.

İNAN:

10 Ekim gününü unutmak çok zor. Hayatım boyunca öyle dehşet verici bir an yaşamamıştım. Aradan 7 yıl geçti ama o an yaşananlar zaman zaman oradaki vahşeti yeniden hissettiriyor. 

9 Ekim gecesi arkadaşlarımızla birlikte Ankara’ya mitinge gitmiştik. İstanbul’dan Ankara’ya yaptığımız otobüs yolculuğu coşkulu ve güzel geçmişti. Sabah Ankara Tren Garı’na yakın bir yerde inerek başka şehirlerden ve İstanbul’dan gelen diğer insanlarla birlikte Gar önünde toplanmaya başlamıştık. Saatler ilerledikçe alan giderek kalabalıklaştı. Mitinge katılım hem kalabalıktı hem de orada coşkulu bir hava vardı. Miting, Emek, Demokrasi ve Barış vurgusu ile gerçekleştirildiği için birçok kesimden insan bu buluşmaya ilgili göstermişti.

Kimsede o an herhangi bir tedirginlik yoktu. Gar önünde müzikler eşliğinde halaylar çekiliyor ve Kızılay’a doğru yürümek için yürüyüş kolları oluşturuluyordu. Yürüyüşün başlamasına yakın bir saatte bir anda bir patlama sesi duyduk. Daha önceden öyle bir patlama sesi hiç duymamıştım. Bu sesin neye benzediğini o an tam anlayamadım. Alanda bir kurumun havada asılı duran büyük bir balonu vardı, önce onun patlamış olabileceğini düşündük. Ben arkadaşlarımla birlikte Ankara Garı’nın hemen önünde bulunan yolun alt geçidinde bulunuyordum. Patlama yukarıda oldu. Herkes bu patlamanın ne olabileceğini anlamak için birbirine bakıyordu. Diğer yandan ise hızlı bir biçimde bir tedirginlik havası oluştu. Birbirimizi balon patlamış olabileceği düşüncesiyle telkin etmeye çalışıyorduk. Bu anlar çok hızlı gelişen  saniyelik anlardı.

İlk patlamanın hemen ardından ise ikinci patlama sesi geldi. Aralarında saniyelik süreler vardı. Biz alt geçitte olduğumuz için olayı panik halinde anlamaya çalışıyorduk. Alevleri ve parçalanan insan bedenlerini görmedik. Bazı arkadaşlarımız alt geçide kadar fırlayan insan bedeni parçalarını gördüklerini söylediler. O an yanımda Cemalettin Yalçın’nın annesi Sakine annemiz vardı. İkinci patlamanın ardından  “bomba!”  “bomba!” sesleri artık daha büyük bir çığlıkla yükseliyordu.

Sonra anladık ki tren garının hemen önünde korkunç bir kıyım yaşanmıştı. Sakine annenin elini tutarak oradan hızlıca uzaklaşmaya çalıştık. Alandan çıkmaya çalışırken o an, her an herhangi bir yerde yeniden patlama olacağı hissi yaşadık. O anlarda saniyelik hisler yaşıyorsun. Nerenin güvenli olabileceğine hızlıca karar vermeye çalışıyorsun. Yukarıdaki vahşetin canlı bomba ile gerçekleştirildiğini henüz bilmiyorduk. Alandan Sakine anneyi uzaklaştırmaya çalışırken herhangi bir şeyin altından bir anda bombanın patlayacağı hissini yaşıyordum. Sakine annenin elini hiç bırakmadığımı hatırlıyorum. Betonların üzerinden atlaya atlaya oradan uzaklaştık. Güvenli bir yere ulaştıktan sonra ben geri döndüm ve yaşanan vahşetin ne olduğunu anlamaya çalıştım. Oradan uzaklaşanlar alana gitmememi söylediler. Bir taraftan gözlerimiz arkadaşlarımızı arıyordu ve onlara herhangi bir şey olup olmadığını merak ediyorduk. Vahşetin içinden çıkıp gelenlerin anlattıkları karşısında büyük bir üzüntü ve öfke birikmesi yaşıyorduk. Alandaki haberler korkunçtu. İnsanların neleri anlattıklarına pek girmek istemiyorum. Bunlar anlatılması zor şeyler. Orada büyük bir vahşet yaşandı. Hastaneye gittiğimizde ise yürek dağlayan hikayeler dinledik. Hastanede insanların feryatları yürek yakıyordu.

10 Ekim Gar katliamı ülkemizin yüreğinde büyük bir yaradır. Bu vahşeti unutmayacağız.

NURAY:

9 Ekim 2015 Cuma gecesi saat 12’ye doğru Özdoğanlar Sineması’na yaklaşan otobüslere 120 arkadaşı bindirerek Ankara’ya BARIŞ GETİRMELERİ için uğurlamıştık.

Cumartesi günü kızımı basket kursuna gönderip hızlıca eve geldim, çayın altını yaktım, standartlaşmış alışkanlık gereği televizyonu açtım. Kan revan bir görüntü, bağırış çağırışlar. Bir anlık “hafta sonu tam da çocukların ekran karşısında olacağı saatlerde bu tür filmler de neyin nesi” derken muhabirin sesi kulaklarıma çalındı. TV ekranının sol altında saat 10.05’i gösteriyordu. Halen olay yerine ambulansların gelmediği, olay yerinde büyük bir panik olduğu, polisin yaralılara müdahale etmeye çalışanlara gaz fişeği attığı cümleleri birbirine karştı. Yüreğimin sıkıştığını ve kapıya koştuğumu hatırlıyorum. Sonra geri döndüm telefona sarıldım. Eğitim Sen Çorum şube yönetim kurulundaki arkadaşları tek tek aramaya başladım. İki arkadaş dışında kimse açmadı. Açan arkadaşların hiç bir şeyden haberi yoktu, çünkü onlar Ankara’ya gitmemişti. Ankara’ya gittiğini bildiklerimden bende numarası olanları aradım, telefonlar açılmadı. Bu kadar büyük çaresizliği ilk kez 2013’te yavrumun ölümünde yaşamıştım. İkinci kez 10 Ekim günü yaşadım. Gözümün önünde korkunç bir dram yaşanıyor ve ben sadece televizyon ekranından bakabiliyordum. “ Ankara’ya gitmek gerekir, kan vermek gerekir, hesap sormak gerekir” düşünceleri bozuk plak gibi kafamda dolanıyor, aklıma başkaca bir seçenek gelmiyordu. Daha da kötüsü kafamdan geçenlerin nasıl yapılacağına dair de bir düşüncem de yoktu. Sanırım 5-10 dakika sonra yaşadığım panik biraz hafifledi. Önce sendika sekreterini arayarak sendikayı açmasını, ve üyelere acil toplantı çağrısı yapmasını söyledim. Sonra Ankara’da yaşayan kaç tane tanıdığım varsa rehberimde olanların hepsini tek tek arayarak en yakın hastaneye gidip kan vermelerini rica ettim.

Sendikada kısa zamanda büyük bir kalabalık birikti. Ankara’ya gitme eğilimi ağır basıyordu. Biz toplantı yaparken arkadaşlarla da bağlantı kurulabildi. Gelmememizi, yapabileceğimiz bir şey olmadığını söylediler. Basın açıklamaları protestolar derken bir gün önce güle oynaya halaylarla gönderdiğimiz arkadaşlarımız ertesi gece aynı saatlerde onlarca arkadaşımızın acıları omuzlarında aynı alana bu kez büyük bir suskunlukla indiler.  Toplananların öfkeli sloganları geceyi yırtıyordu. Normalde elinden gelirse nefes bile almamızı yasaklayan polis sessizce öfkeli kalabalığı izliyordu.

Ertesi gün Çorum’da EMEP üyesi Emine ERCAN ve Amasya’da kızına barış getirmeye giden öğretmen Hakan Dursun AKALIN’ın cenaze törenlerine katıldık.

Bizler ülkeye barış getiremedik, barış için çırpınanları koruyamadık. Ama barışın düşmanları çok yol katletti. Yeni katliamlar planlamaları kaçınılmaz. Ya toparlanıp yumruğumuzu kafalarına vuracağız ki artık canlarımızı yakamasınlar; ya da umutlarımızı bir bir gömerek ölmeye devam edeceğiz. Umutları gömerek ölmek çözüm olmadığına göre artık ayağa kalkıp safları sıklaştırmanın, yumrukları sıkmanın zamanıdır.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.