Tarih; 28 Eylül 2009… başarılı bir öğrenci olan ve aynı zamanda ailesine yardım edebilmek için çobanlık yapan 12 yaşındaki Ceylan Önkol, Diyarbakır’ın Lice İlçesi Şenlik Köyü Xambaz mezrasında hayvanlarını otlatırken bir havan mermisinin isabet etmesi sonucunda yaşamını yitirdi.
Köylülerin anlatımına göre havada bir ses duyulduktan hemen sonra gerçekleşen patlama sonucunda Ceylan’ın bedeni parçalandı ve kopan et parçaları 150 metrekarelik bir alana yayıldı. Küçük kızın parçalanan cesedi 6 saat boyunca olay yerinde bekletildi.
Yetkililer olaydan haberdar edilmelerine karşın Cumhuriyet Savcısı ve güvenlik güçleri, güvenlik gerekçesiyle olay yerine gitmedi. Buna karşın Abalı Köyü imamı görevlendirilerek görüntü alması için olay yerine gönderildi. Mevcut mevzuata göre olay yerine derhal bir inceleme ekibi gönderilerek delillerin usulüne uygun biçimde toplanması gerekirken, bu iş, konunun uzmanı olmayan bir köy imamına bırakıldı.
Olay yerinde yapılmayan adli ölü muayenesi ise ancak 6 saat sonra Abalı Jandarma Karakolu nizamiyesinde, karakola getirilen bir doktor, bir hastane temizlik görevlisi ve adliyede hizmetli olarak çalışan bir kişi tarafından yapıldı.
Cumhuriyet Savcısı olaydan üç gün sonra, kamuoyunda ciddi bir tepki oluşması üzerine olay mahalline inceleme yapmaya gitti.
Bu olay, kelimenin tam anlamıyla cinayettir. Küçük Ceylan’ın hayatı da halkının çocukluğu gibi, yıllardır sürmekte olan imha ve inkar politikalarının yarattığı düşmanlıkla yok edilmiştir.
Maalesef bu ülkede devletin korumakla yükümlü olduğu yurttaşların yaşam hakkı, yine devletin silahlarıyla ihlal edilmektedir. Toplumun güvenliği tümüyle kolluk kuvvetlerinin insafına ve takdirine terk edilmiş durumdadır.
Bu durumun başlıca nedeni güvenlik güçlerinin gerçekleştirdikleri insan hakları ihlallerinden dolayı cezasız kalmalarıdır. Benzeri pek çok olayda soruşturma aşamasında takipsizlik kararı verilmekte, dava açılması halinde ise bu davalar büyük oranda beraat ile sonuçlanmaktadır. Geçtiğimiz günlerde Siirt’te taş atan çocukların üzerine ateş edip içlerinden birini öldüren güvenlik görevlisi için “bölgenin koşulları” göz önünde tutularak Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından verilen beraat kararı, bu sorumsuzluğun somut bir örneğidir.
Ulusal ve ulusal üstü tüm hukuk ilkelerini çiğneyen bu tür yargısal kararlar, Ceylan’ların kahredici ölümlerini teşvik eder niteliktedir.
Gelinen aşamada gerçekleştirilen pek çok usulsüzlüğün ve hukuksuzluğun üstüne bir de soruşturma dosyası hakkında kısıtlama kararı verilmiş olması kabul edilir gibi değildir. Açıkça gerçekleşen bir yaşam hakkı ihlalinin üstü örtülerek mağdurun ailesinin ve avukatlarının dosya safahatına ilişkin bilgi edinmesi önlenmeye çalışılmaktadır. Aslında saklanmak istenen, bu ülkenin yargısız infazlar, faili meçhul cinayetler ve asit kuyuları ile yüklü acı gerçekliğidir.
Artık biz insan hakları savunucularının tahammül sınırı, sudan gerekçelerle tutuklanan, Terörle Mücadele Kanunu uyarınca yargılanan, onlarca yıllık hapis cezaları ile cezalandırılan, işkence gören ve hatta öldürülen çocukların çetelesini tutmaktan dolayı aşılmıştır.
Sonuç olarak bizler, başta yaşam hakkı olmak üzere her türlü hak ihlalinin dün olduğu gibi bugün de takipçisi olmaktan hiçbir şekilde vazgeçmeyeceğiz. Bu bizlerin insani ve vicdani sorumluluğunun bir gereğidir.
Ceylan Önkol’un katledilmesine ilişkin soruşturmanın, olayın gerçekleştiği yerdeki Jandarma birimi dışında bir birim tarafından yürütülmesini, soruşturmayı etkileyebilecek konumda bulunan şüphelilerin soruşturma süresince görevden derhal uzaklaştırılmasını ve soruşturmanın ETKİN, TARAFSIZ ve BAĞIMSIZ biçimde yürütülerek sorumluların en kısa sürede yargı önüne çıkarılmasını talep ediyor, duyarlı herkesi bu sürecin takipçisi olmaya çağırıyoruz.
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ İZMİR ŞUBESİ
ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR DERNEĞİ İZMİR ŞUBESİ
TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VAKFI İZMİR TEMSİLCİLİĞİ